23 Şubat 2021 Salı

MR.QUEEN DİZİ YORUMLAMALAR


Mr.Queen

     Tarihi dizileri sever misiniz? Zaman geçtikçe Kore dizileri arasında seçici olsam da Kore tarihi dizilerinin benim için yeri ayrı... Konu çerçevesi çok geniş, sarayın savaşçıları, terzileri, ressamları, kral ve kraliçeleri daha çok dizi yapılır :) 20 bölümlük Mr.Queen dizisi, diğer tarihi dizileri göre bölüm sayısı az olan bir dizi sonraki özel bölüm şeklinde çekilen Bambu ormanı şeklinde 2 bölüm olsa da hani keşke birkaç bölüm daha olsaydı dedirtti bana. Başroldeki erkek oyuncuyu School 2015 dizisinden hatırlıyorum.  King Cheoljon rolünde Kim Jung-Hyun bu oyuncuyu cok başarılı buluyorum.  School 2015 dizisinde ne güzel gülüyor yahu demekten kendimi alamamıştım.  Kraliçemiz Kim So-yong rolünde Shin Hye-Sun yer aldığı dizileri izlememiştim.  Ancak çok tatlı bir oyuncu olduğunu görülüyor.  Bundan sonraki dizilerini takip edeceğim... Dizimiz ise Jang Bong Hwan ile günümüzde başlıyor.  Kendisi Mavi Saray'daki şef aşçı olarak çalışmakta, evliliğe inanmayan kadınların kalbini çalmakta usta bir karakterimiz. Yaşanılan olay sonucunda ki Kore dizilerinin klasiği geçmişe gidebilmek için suya düşmesi bu dizide de var. Peki sonrası,  yakışıklı  sefimiz  kendisini Joseon döneminde Kraliçenin bedeninde ve büyük olayların ortasında bulur. Ara ara günümüze dönülse de Joseon da şefimiz bence kraliçenin bedeninde dönemin özelliklerinde kendini de buluyor.  Kral tarafından yapılan kraliçenin sözlüğü detayı,  kraliçeyi sonrasında anlamaya çalışması çok güzeldi. Saray çalışanları, mutfak personeli tam bir komedi.  Bu süreçte True Beauty dizisini de izledim. O da güzel bir diziydi ama Mr.Queen dizisini izlemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum.  Çılgın Kraliçenin durumu kabullenip olaylara getirdiği kendi çözümü ve yemek konusundaki yeteneği belirli kalıpları kırmaya çalışması derken dizi akıp gidiyor .

 
Bu sahneyi paylaşmasam olmazdı.  Goblin dizisinin çekim açıları adeta sinema filmi gibiydi ki bu dizide ekran görüntüsünü aldığım sahne hayranlıkla izlettirip müthiş dedirtti, kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. 
Bu arada günümüzdeki şefimiz Choi Jin-Hyuk özlemiştim izlemeyi ...
Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı:) 




13 Şubat 2021 Cumartesi

DARE TO BE DIFFERENT



Fotoğraf çekilmeyeli uzun zaman oldu hele ki maskesiz... Maskeyi fotoğraf çekilmek için bile çıkarmak istemiyorum alıştım da.

 Belki de hala korkuyorum. Aşı olmadan ya da korona etkisini azaltmadan kalabalıklar hala korkutucu geliyor. Ama gülmek maskeli veya maskesiz o anın değerini bana hatırlatıyor.  

Bir Aslan burcu ve yaz çocuğu olarak turuncu rengine sevgim baki. Anlamsızca enerji verdiğini düşünüyorum bu rengin. Size de enerji verdiğini düşündüğünüz renkler var mı? Enerji toplamaya ihtiyacım oldukça var şu sıra...

Başvuru yaptığım yerlerden mülakata dahi kalamadım,  bilmiyorum KPSS puanım da aslında düşük değildi ancak 90 almalıyım sanırım. Yeni yeniden motivasyon olup çalışmaya başlamak zor, yıpratıcı olduğundan bahsetmiyorum bile. 

Aynadaki yansımam bana geçen seneleri hatırlatıyor.

"Bir deniz kenarında küçücük bir sandal tüm dalgalarla mücadele ederken yaz mevsiminin bekliyor. Çünkü güneşin her gülümsemesinde ıssız yorgunluğunu unutuyor. " 

Samsung s6 lite tabletin en sevdiğim özelliği pen up uygulaması oldu.Canım sıkıldıkça canlı resim özelliği ile resim yapıyorum. 

Biliyorum acemiyim ama acemice de olsa renklerin karışımı bana bir hikayenin ilk cümlelerini anımsatıyor.  O ilk cümlenin sonraki paragraflar için mutluluk verici olması gibi...


Gölgeler konusunda 
eh işte desem de renkleri çok sevdim, 
resmi çizerken... Siz bu resmin 
hikayesinin ilk cümlesini yazacak
 olsaydınız hangi cümle ile başlarsınız? Beklerim yorumlarınızı...

YouTube: post-itnotlar 


4 Şubat 2021 Perşembe

BİRAZ SOHBET

Kar görmek için Toroslar'a giden şehrin çocuklarıyız ne yapalım :(

Bir hikayenin başlaması için tek kelime yeter derler... Oysa tek kelimenin tüm ağırlığı altında ezilmesini kimse umursamaz. Herkes hikayenin geri kalanına odaklanmıştır çünkü. Yüklemsiz cümleler karmaşasında yorgunluğunu kelimesiz anlayışlara sığdırmak isterken bekleyen noktalama işaretleri de bende buradayım  dercesine selam verir. Virgül ardında gelecek nedenleri ayırırken nokta sabırla bekler ardından gelecek büyük harfle başlayan kelimeyi... Ya üç nokta? Bence en suskunu, en yorgunu odur yukleme sığınmak ancak kocaman bir boşluğu doldurduğunu da bilir. Siz hangi noktalama işaretisiniz, hiç düşündünüz mü?

Aslında bambaşka bir yazı yazmak için açtığım taslaklar bolumnde ger zaman söylediğim gibi ne yazacağıma kalemim karar verdi. Sanirim sohbet etmeyi özledim, tüm mesguliyetlere sığınmaya selam vermek istedim. Biraz hal hatır sorduktan sonra bir kahvenin 40 senelik hatrina sığındım.  Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır sözünü şu sıra daha bir farklı anlıyorum. Kahve bire bir sohbetlerin çay ise kahkası bol kalabalıklarındır derler belki de haklılar.  Güzel bir Türk kahvesinin eşliğinde sohbetlerin yeri bir başka ancak iki paragrafında birleşim noktası gibi sohbetin bir diğer tarafındaki insan da önemli. Değer verdiğiniz, kalbinizi, acı ve sevinçlerimiz paylaştığınız diğer insan... Samimiyetinden şüphe etmeyeceğiniz insanlar !!!

İste benim içinde şu sıra insanlar noktalama işaretleri gibi; kimi kocaman bir ünlem,  kimi bir soru işareti kimi ise noktalı virgül.. Zihnimde bir notlarım ve bir alıntı çınlaması, "kapılarımızın ardında aşk öksüz, sevgi yetimdi , dostluk kimsesiz..." Bir Sevinç Çokum kitabı alıntısı , yazarın kitaplarını herkese tavsiye ediyorum. Yazarın kitaplarında, paragraflarının arasında kendinize ait mutlaka birkaç cümle bulabilirsiniz. Öyle  süslenmiş cümlelerle değil derdi hikayelerinde uzun bir yolculuğa çıkılan, bir gece yolculuğunda yol güzergahının üzerinde gecenin sessizliğini yaşayan şehirlerde bir misafirlik hissini yaşarken, şehir ışıklarının evlerdeki yansımasının hikayeleri sanki.

Biraz sohbet etmek istedim bu yazımda, sizlerden de beklerim yorumlarınızı. En sevdiğiniz yazarın kitaplarının en sevdiğiniz yönü nedir?