24 Mart 2016 Perşembe

YOLCULUKLAR


Noktasız zaman...Saatin tik taklari birbirini kovalarcasına ilerlerken gün geceye gece güne kavuşuyor. Sanki hayat bir virgülle ayrılmış gibi devam ediyor. Nokta konuluncaya kadar. Bugün elim kütüphanemin bir sırasına takıldı kaldı ve orada bir kitaba uzandı. Nazan Bekiroğlu... Yol hâli... Altını üstünü çizip notlar almışım. Oysa bir kitabın üzerine başka bir kalemin dokunmasıyla o kitaba hakaret ediyormuşum gibi bir düşünürdüm, dune kadar. Saygı duymalı ve aklımda kalanlara sonuna kadar guvenmeliydim. Ne değişmişti sahi... Belki kitaplar aynıydı değişen bendim. Düşünce dehlizine kapıldığım yolculuklarda öğrendiğim bir dolu şey olur. Bu yüzden otobüs yolculuklarını severim.İzlerken kendimle de tanışırım yeni yeniden. Yol hali de böyle bir kitap gündüz vakti cektigim bir fotoğrafla ellerimin uzandığı kelimelerle bütün bir günü tek bir manaya sığdırıyor. Yolculuklar biziz. Giden veya kalanlarin dusunceleri...Her halimiz...Eksik kalan yarimizi ya tamamlayan yada daha da yarım bırakan....Bu yüzden yolculuklar oyle yada böyle buruktur. Alışkanlıklar bırakılır kavusmalara koşul sa dahi arda bakılır usulca. Yolların da acı yanı bu değil midir?

15 Mart 2016 Salı

BAHAR RENKLERİ

Uzun yürüyüşler her zaman ruhu dinlendirmiştir.En azından benim için böyle. Yürümek saatlerce bilmediğim bir yerde turist olmak nefes aldırdı sanki. Aslında bir yerlerde bildiği şehirlerde de insan turist olmali. Görmediğini görebilmek duymadığını duyabilmek ve hissetmediğini hissedebilmek için. Şimdi bahar son sözü söylemekte...Soğuğa kafa tutmakta açan bu güzel çiçekleriyle. Dünyanın en güzel manzarası bu olmalı. Tüm yorgunlukları alacak bir düş manzarası. Baharın rengi yeşil olmaz yalnızca. Bahar hissedilen her renktedir. Masallar en çok bunu öğretti bana. Bir yaz çocuğu olsam da baharın güzelliğine her zaman saygı duymuşumdur. Bu yüzdendir az fotoğraf çekmelerim. Her fotoğrafin bir hikayesi olmali inancım. Bu fotoğrafında var bir himayesi. Ya sizin hikayesi olan fotoğraflarınız var mı?

6 Mart 2016 Pazar

Hafta Sonu Karmaşasında bir Soluk....

Başlamak zordur. Özellikle de ilk kelimeyi yazmak... Günlerdir binlerce tez arasından kendimi ayıklamaya çalışırken yazmam gereken makaleleri düşünmekle meşguldüm. Aslında boş bir meşguliyetin tanımıydı sanki yaptıklarım. Kitap okumaktan uzak hayatı bir pencere kenarından izleyen bitmesini bekleyen birisi... Zamanın benim için beklemesini dileyen birisiyim. Biliyorum. Hayalperestlikle çevrelenen dünyam gerçeklerle bu kadar içli dışlı iken ayakta kalmak zor. Fakat başarıyorum sanırım. Belki de başardığımı düşünmek bana güç veriyor. Zorunluluklarımın ardındaki o güneşi görmek için beklentisizliğim durmalarım. Kış bu yıl fazlasıyla hızlı geçti. Bir rüya gibi önce bahar gelecek sonrasında ise güneşin sıcaklığında ellerim gölge oyununa çevrilecek. Kim bilir belki o zaman kalbimdeki kış da gitmiş olur....