29 Mayıs 2016 Pazar

JAKARANDA MEVSİMİ


Jakaranda mevsimi... Bu mevsimi özetleyecek renk belki de fotoğrafta görülen.... Bulutlu bir havaya uyanıp öğle yağmuru hatta sağanak yağışı cam buğusuna hapsedip ikindi vaktini güneşle selamlamak. Mayısın son günleri... Hazirana hazır mıyım bilmiyorum. Eskisi gibi plan yapmıyorum. Haftaların, ayların, yılların yorgunluğunu üzerimde taşımamak için. Ceplerimde umutlarım yol almak istiyorum. Uzun bir yürüyüş yaparak ulaşmak istediğim hayallerim olduğunu biliyorum. 

Bazen cümlenin ortasından başlamak gerekli diyorum. Bu gereklilik notlarım arasında... Başından başlamanın yorgunluğu ile sondan başlayanların umutsuzluğu kabusuyla karşılaşmamak için. Bir kitabın sayfasında ellerim sayfayı çevirmekle kararsızken aklım dışarı çıkmanın kararsızlığında... Bir cesaret pencereyi açıyorum isteksizce gülümseyip kapatıyorum. Soğuğa rağmen çıkıyorum. Ellerim cebimde, yeterli umutlarım üşümesin, der gibi. Annemin üşürsün sözleri kulaklarımda çınlarken aldırmıyorum. Yürümek ve yazmak... Bu iki kelime tanımlayıcım oluyor. Fotoğraf aşkını da paranteze alarak....

24 Mayıs 2016 Salı

ÜÇ DİLEK HAKKI


Bazen cümlelerin tamamlanmaz. Üç noktalarda gezinir durursun. Bu akşam uzun zamandır radyoya ellerimin gitmediğini fark ettim. Oysa lise zamanlarımda televizyon unuttuğum bir teknolojik alet radyo ise dünyayla bağlantımdı sanki. Eski radyo tiyatrolari dinlerdim.
 Bazen en umulmadık bir karakter beni anlatırcasina konuşurdu bazen de hak vermediğim fakat anlamaya çalıştığım durumların içine düşenlere kızardım. Benim kırgınlıklarım uzun sürer kızgınlıklarım değil... Bugün nedense içimi dökmek için yazmak istedim. 
Notlarım eski ve eskiye dair. Yoksa özlem yaşlanmasına mi girdim? Bilmiyorum. Fakat eskinin güzelliğini yeniye taşıyan objeler taşımak ve onların hikayesini dinlemek benim en büyük hobim...
 Şimdi dilek tutma zamanı. Eski moda bir alışkanlıkla şarkı falı tutuyorum, dileğimi ona fısıldamak için.
 Gerçekleşmesini istediğim üç dilek ve üç şarkı ve üç zaman dilimi... Kim bilir belki bir adımlık ya da bir ömürlük mesafe var ama olsun. Eskinin yeniye bakan o güzelliğiyle umut etmek güzel...

21 Mayıs 2016 Cumartesi

KEŞKE

 
Yarın sınav var! Bazen çok büyük haksızlık diye düşünüyorum. Sınavlarla yetişen bir nesiliz ve yine sinava giriyoruz. Bir haftadır aslında hasta yatıyorum. Bloğuma rastlarsaniz eğer beni tanimasanizda dualarınizi isterim tüm KPSS mağdurları adına. Bugün Berat Kandili... Fotoğraf haftalar öncesinden. Benim için çok özel bir camiden. Camilerin benim için her zaman bambaşka anlamları olmuştur. Şehrin bütün  gürültüsünu duduran ve kendinle basbasa bırakan özel yerler. Orada duyduğun ses pişmanlıkların, hüzünlerin,mutlulukların sesi. Bir çeşit terapi gibi. Fotoğraftaki  cami asırlar öncesinden bizlere yadigar değil. İcinde yasanmislari çok değil ama bizden sonrakilere varlığını hissettirecektir. Adana merkez Camisi... Artık Adana'nin o,  Adana da onun oldu sanki. Keske su an ayağa kalkip gidip nefes alabilen diyorum  o kadar ihtiyacım var ki... Mide bulantısı, baş dönmesi ayağa kalktığımda hangisi olacak acaba korkusundan uzak sadece dua ederdim. İnsan sınavlara alıştigini sansa da alışmıyormus yavaş yavaş da olsa öğrendim sanırım.