18 Mayıs 2017 Perşembe

ÜÇ NOKTA



                                 
      Hayal gücümüzü kaybetmiş olabilir miyiz? Farkına varmadan. Unuttuğumuz düşlerimizin kayıp sokaklarında o kadar çok ciddileştik ki gülmeyi unuttuk. Unuttukça başlangıçlarımız önemsizleşti fiilleri önemsedik. Sonrası kelimesinin gerisini getiremeden düşlerimizi umursamamaya başladık ve buna da hayat gailesi dedik. Ciddi olmalı ve belirli rutinlere bağlı kalmalıydık. Tuhaf bahanelerimizin ardında yaşamaya çalışırken en çok kendimizi geride bıraktığımızı en saçma zamanlarda hatırladık. Sohbetlerimiz bile fazlasıyla kendimiz hakkında oldu ya da hiç tanımadığımız yüzler hakkında. Sıkıldığımızı saklamaya gerek bile duymadan alıştık yalancı tebessümlerimize. Nasılsın sorusu klasikleşti, tıpkı iyiyim cevabı gibi. Aslında kelimelere ihtiyacımızın olmadığı insanları aradık durduk. Bir umutla.

    Tamamlayamadığımız cümlelerde üç noktalarımız arttıkça yorgunluğumuzu dile getirmekten kaçınıp durduk. Yine de hayal edebilen boşlukları kendi ruhunun güzelliğiyle doldurabilen insanların olduğunu tanımasak da görebilmek inanılmaz. Mutluluk verici. Gerçek bir gülümseme sebebi. Fotoğrafı uzun zaman olmuştu İnstagram sayfama yükleyeli. İlk bakışta gerçek bir at arabası izlenimi veren bu fotoğrafa daha dikkatli bakabilmek gerek. At bir çizim çünkü. Yüklediğimde bu güzelliği görebilen insanların yorumlarını beklemiştim hatta arkadaşlarıma dayanamayıp sormuştum fark ettiniz değil mi! Fotoğraf aslında abime ait. Onun sayfasında bu fotoğrafı gördüğümde hayranlık duyduğumu itiraf etmeliyim biraz da kıskandım. Bu duvara bakıp kimin çizdiği konusunda saatlerce düşünmek isterdim. Artık öylesine alışmışız ki sıradanlığa güzellikleri görebilmek için ikinci kez bakmıyoruz bile. Fark ettiniz mi sorusundan sonra ikinci kez bakan arkadaşlarım atın bir çizim olduğunu ancak fark etmişlerdi.
   
     Boşlukları narin ama güçlü bir şekilde dolduran insanlara hayranlık duyuyorum. Gerçekçi duygusallıkları insanlara gülümseme sebebi veriyor...

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Koşarak gelen Mayıs

Mayıs geldi...Hatta ilk haftası çoktan bitecek. Nisan ayında bloğuma uğramadığımı fark ettim. Nisan ayı göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçeceğini hesap edemedim belki de . Bu kadar hızlı geçen bir ay da en azından planladıklarımı almalıyım derken bir kısmını paylaşmak istedim.
 Uzun zamandır Mac Face and Body kozmetik fondöten istiyordum. En açık tonunu ararken aklım bir ara Mac pudraya gitse de almak istediğimi almalıyım dedim. En son fiyatına baktığımda 130'lu civardaydı ama şimdi 153 TL ye aldım. Fondöten çok nadir kullandığım için daha çok BB ve CC'lerle devam eden ben bu ürünü gerçekten sevdim. Ciltte hiç bir ağırlık yapmaması ve doğal sağlıklı bir görünüm vermesi açısından tam puan alsa da en açık tonunun bile aslında cilt tonum olduğunu fark ettim. Yaz için nefes alan bir ürün olduğunu düşünüyorum karma ciltli ben yüz lazeri kaynaklı mı emin olamasam da başlayan gözenek büyümesi için müthiş bir kapatıcılık sağlamasa güzel bir ürün. Sevdim gerçekten. Golden Rose Matte serisi rujlar özelikle Matte 16 vazgeçilmezim olmuştu. Golden Rose mağazasına gittiğimde kalmamış olmaması beni kalem ruj kısmına yöneltti . Bu aldığım kalem ruj Matte 21 ve evet kalıcılık yönünden 16'yı aradım ne yazık ki. Gratis'in Nisan ayında hangi hafta sonu indirimi olduğunu hatırlamasam da Balm ürünlerinde yüzde 40'a varan indirimden fiyatını düşmesini dört gözle beklediğim allık (37 TL idi sanırım ) beklediğime cidden değmiş . O indirimde ayrıca Eklips' in resimde görülen fırçasından da almıştım. İkili bence güzel bir uyum yakaladı. Allığın dokusu kalıcı ve pembeliği cilde tatlı bir renk verdi. Yves Rocher saç sirkesi nisan ayında yapılan indirimden bana hediye olsa da Yves Rocher saç bakım ürünleri denemek bu şekilde fikir edinmemi sağladığı için fikir edinmemi sağlıyor (bu nisan ayı indiriminden ablam yararlandı 39 TL ye maskaralar düşmüştü) . Hediyesi benim olsa da ürüne pek anlam veremedim. Özellikle gidip bu ürünü alacağımı düşünmüyorum. 
İndirimlerin Mayıs ayında da devam etmesi dileğiyle...😊

9 Nisan 2017 Pazar

Haftasonu Notları


Mutluluk kelime anlamına sığmayacak kadar narin ve özel bir duygu... Portakal çiçeği festivaline gidemedim diye üzülürken saksıdaki çilekleri görünce çok mutlu oldum. Gerçekten emek vermek ve emek verdiğinde ortaya çıkan manzara insanları etkiliyor. Günümüzde her şeyin tadı değişti sanki. Çocukken yediğim domatesler bugün tadına bile bakmak istemediğim bir tat oldu yada meyveler... Yaylayı biraz da bu yüzden seviyorum. Ağaçlarımızdan kopardığımız kirazların, vişnelerin, eriklerin ve elmaların yerini şehirdeki meyveler alamıyor. Yayladaki her bir ağacımıza çocukken senin ağacın benim ağacım diye özen gösterir yarışırdık anlamsızca. Güzel zamanlardı. Gerçek bir duygunun hatta boşluğun bile güzel olduğu zamanlardı. Dünden kalma bir rüzgar var dışarıda güneşe rağmen. Zaman kumlarını savururken tüm üşümelere inat mevsimler kendini hatırlatıyor. Yapacaklarım birer birer birikirken Adana'ya şöyle bir bakıyorum. Bu şehri çok seviyorum. Birkaç ay sonra başlayacak olan güneşin yakıcılığına inat iyi ki bahar diyorum. Bahar özel bir mevsim, daima özlem duyulan daima sevilen...