18 Aralık 2018 Salı

DOĞAL YAĞLAR

 
 
 
Saç dökülmesi problemleri her mevsim geçişlerinde kendisini artırarak devam ettirse de bir şekilde baş edebildiğimi düşünürdüm. Yaz döneminde A101 de satılan yağları görünce alsam mı almasam mı diye tereddüt ederken içeriğini okuma fırsatı bulmuştum. %90 zeytinyağı ve %10 argan yağı... İçeriği zeytinyağı olan bir ürün zarar vermezdi :) Yüzde yüz zeytinyağı köyden geldiği için bize annem ısrarla saçlarınızı yıkamadan önce 20 dakika en az saçlarınızı zeytinyağı sürüp sonra yıkayın ki saçlarınız güçlensin dediği için zaten sevdiğim bir uygulama. Yapıyor musunuz derseniz; dökülmeler arttığında yapıyorum. Bu da benim tembelliğim belki de.
 Kansızlık; vitamin eksikliği yüzünden mevsim geçişleri biraz fazla beni etkilese de saçların canlı bir unsur olduğunu özenle bakılması gerektiğini dökülmeler arttığında anlıyorum :( Ama tavsiye ederim duş almadan yarım saat öncesi saç diplerinize zeytinyağı ile masaj yapıp, bekletir öyle yıkarsanız saçlarınız oldukça güçleniyor doğal bir parlaklık oluyor. Yüzde yüz dogal bir kozmetik ürünü bulmak zor olduğu gibi şampuan da bulmak zor ne yazık ki...Bu yüzden doğal yağlar ile saçlarıma doğal bir etki olmasını diliyorum.
 
Argan yağının belirgin faydalarını da görünce bende aldım ve yazdan itibaren de saçlarıma uyguluyorum. Argan yağının saçlara doğal bir nem ve uzatma etkili olduğunu birçok yazıda okumuştum çünkü. Ayrıca yıpranma etkilerini de azalttığını...
Önceleri dikkatli bir saç derisine uygulayıp, bekleterek kullansam da şimdi birkaç damla şampuanıma ekleyip kullanıyorum . Oldukça da memnun kaldım. Uzatma etkisi gözle görülür ancak benim saçlarımın uzaması ile bir sıkıntım olmasa da canlılık vererek, kuruluk etkisini kırması oldukça hoşuma gitti. Ebat olarak evet biraz küçük gibi gelebilir ancak oldukça bereketli bir şekilde bana yetti. Bunun dışında saf zeytinyağını kullanmanızı tavsiye ederim. Sabun olarak da aktarlarda görürseniz bence bir bakın. Dökülme konusunda sanırım benim de vitamin eksiklerim konusu üzerine gitmem gerek o da başka bir yazı olsun :) 
Beklerim yorumlarınızı... 

 
 

14 Aralık 2018 Cuma

ŞAMPİYON FILM


2018 bitiyor... Sizin de bu yıl yapmayı planladığınız bir listeniz var mıydı? Listemin birçok maddesini gerçekleştiremesem de fırsatını buldukça sinemaya gitme maddesini sanırım gerçekleştirdim. Çarşamba günü sinema kalabalık olmaz, sakin olur rahat rahat izleriz diye düşündüğümüz için 12.00 seansına ŞAMPİYON filmine gidelim dedik. Ancak sinema beklediğimden daha dolu idi. Sevindim çünkü gittiğinize değecek bir film. Ah şu reklamlar olmasa. Film başlamadan 30 dakika boyunca reklam izledik. Ama hepsi bir yana harika bir filmdi. Gelelim film detaylarına;
İyi ki de gitmişiz. Çok güzel bir filmdi. Bold Pilot Twitter'da top tweet olduğunda görmüştüm bu konuda benim bilgisizliğim belki ama ilk kez o zaman duymuştum bu şampiyon atı.  Bu filmle de gördüm ki at yarışı farklı bir ilgi alanı olsa da ardındaki hikaye bambaşka...

      Film 129 dakika...Oyuncular; Ekin Koç, Farah Zeynep Abdullah, Fikret Kuşkan. Efsane at; Bold Pilot ayrı bir oyuncu. Belki de oyuncuların dediği gibi bu filmin başrol oyuncusu Bold Pilot. Filmde Bold Pilot'un öyküsünün yanı sıra binicisinin yani Halis Karataş ve eşi Begüm Atman Karataş'ın gerçek aşk hikayesi yer alıyor. Film Halis Karataş'ın memleketinden çıkışı ile başlıyor ki buradaki sahneler, duygusal olarak ailenin uğraştığı sıkıntılar güzel bir şekilde hissettirilmiş. Halis Karataş'ın seyis olan babası onun jokey olmasını istemese de o, İstanbul yolunu tutmuş bir şekilde Özdemir Atman(Fikret Kuşkan)  ile yolları keşişmiş. Özdemir Atman'ın çiftliğinde çalıştırmak için at bakarken; aslında at onu seçmiş ki bu at Bold Pilot. Ailedeki adı ile Boldi… Safkan İngiliz atı olan Boldi kendisine Begüm Atman dışında pek fazla kişiyi yaklaştırmadığından oldukça kararlı, özgür ruhlu bir at... Onunla bağ kurmayanları kendi hayat çizgisinin dışında bırakıyor. Güven duygusunu hissettirmeden yaklaştırmıyor kesinlikle.
     Boldi ile binicisinin arasında kurduğu bağ kolay oluşturulmayan emek verilerek anlaşılmayı dileyerek kurulan bir bağ. Hayran olmamak elde değil. Tabi bir yandan da bu bağın oluşturduğu etkilerin halktaki yansımaları da çok ilgimi çekti. Yarış başlamadan başlama yerine girmeyi reddeden Boldi için herkesin derin bir sessizlikle çıt dahi çıkmasını önleyerek onun sakinleşmesini sağlaması, o çizgiye girmesi ve geriden gelmesine rağmen Bold Pilot'ın son düzlükte yaptığı atak ile kazanması. Yarışlarını son düzlükteki yaptığı ataklarla kazanmış.
       Ama en çok umut olmuş halka... Ne kadar geriden başlanırsa başlansın yarışma bitiş noktasında biter umudu... Özdemir Atman'ın oldukça güzel değerlendirmeleri var bu filmde. "Yarış esnasında kaybetmekten değil ona bir şey olmasından korkuyorum" diyor seyircilerden birisi. Aslında inanılmaz bir durum. Yarış atından çok fazlası olduğunu görüyoruz. 1996 Gazi Koşusunda kırdığı 2.26.22'lik derecesini Boldi'nin geçen olmamış hala!
        Filmdeki Fikret Kuşkan oyunculuğunu alkışlamak gerek. Babam ve Oğlum' dan sonra biliyordum ki o varsa mutlaka izlenir film. Sakin ve asil duruşu; problemlere yeteri kadar kelime ile cevap vermesi ancak sıkıntısını beden dili ile anlatması... Halis Karataş rolündeki Ekin Koç; at ile olan uyumu sanırım 4 ay jokeylik dersleri de almış. İyi hazırlanmış bir oyuncu. Begüm Atman rolünde ise Farah Zeynep Abdullah; birtakım güçlüklere rağmen, naifliği ve mücadelesinden vazgeçmemesi ki özellikle; etkili bir oyunculuk sergilemiş.

"Şampiyon olmak bir gün kaybedeceğini bile bile yarışmaya devam etmek..."sözünü de eklemeden edemeyeceğim... Begüm Atman bu  cümleyi kurarken ağlamamak için kendimi zor tuttum.

Film sonrası gerçek yarış görüntülerine, fotoğraflara da yer verilmiş. Sinemada bence çok önemli yollar kat etmişiz. Benim yaş grubum biraz daha yabancı dizi, yabancı filmler ile büyüdük. Onların efektlerinin gerçekliği, hayal gücünün kullanımı derken görüyorum ki çok güzel filmler 2018'de izlemişim. Müslüm de kaliteli ve güzel bir filmdi. 
     Bu film saygı ve sevginin çizdiği o güzel çerçevede kazanmak için mücadele ederken umut olmayı ve yeterince samimiyetle ilerlemeye çalışırken yalnız olmayacağımıza dair izlenilmesi gereken bir film... Şimdilik yorumlarım bu kadar. Beklerim yorumlarınızı...

10 Aralık 2018 Pazartesi

CC COLOR CHANGE

 
Durmaksızın yağan yağmurlar, kendini iki gün gösteren güneş; kış kendini oldukça belli ediyor. Akdeniz iklimi şehrinde kışı hissetmek biraz garip geliyor. Gri-siyah bulutlar utangaç güneşi gölgeliyor.  Dışarı çıkmak için daha güzel havaları gözlüyorum ister istemez. Çıkacağım zaman az ürün ile canlı bir cilt için CC cream kullanmayı seviyorum. Güneş kremi ile CC cream ve bir iki ürün...  Watsons indiriminden almıştım CC COLOR CHANGE/ Blemish balm. 
Son zamanlarda acayip pahalı ürün fiyatlarını görünce elimden geldiğinde daha uygun kozmetik ürünlere bakmaya çalışıyorum. Bu üründe beni oldukça şaşırttı. Cildimde kusma yapmadı. Kış döneminde ciltte kuruyan bölgeler kendini gösteriyor çünkü. Daha fazla nem istiyor; cilt.  Kore kozmeti güzellik ürünleri denilince zaten ister istemez denemeliyim diyorum. Ürün vaat ettiklerini yerine getiren güzel bir ürün.
 
*25 güneş koruma faktörü bulunmakta ürünün.
 
* Welcos Color Change Blemish Balm Krem ciltteki renk eşitsizliğini giderir ve pürüzsüz bir görünüm sağlar.
 
* Kızarıklığı ve sivilce izlerini gizleme yardımcı olur.
 
*Cildinizde doğal bir görünüm elde etmenizi sağlar.
 
Kapatıcılık özelliği ortanın üstü; benim gibi karma ciltli olanlar varsa parlama yapmadı. İlk kullanımda biraz göze garip gelse de(Bir anda gelen beyazlık) cilt tonuna dönüş yapıyor. Aşırı; solgun bir renk değil canlı bir beyazlık veriyor. Tek bu ürünü kullanıp çıkabilirsiniz üzerine ekleme ihtiyacı yapmadan. Yaz dönemi için nasıl olur diye düşünüyorum. Kullanım sıklığıma göre düşünce Ocak ayında biteceğini düşünüyorum. Ara verip Nisan-Mayıs gibi yeniden alıp denemek istiyorum. Yaz ve kış arasındaki kullanım farkını değerlendirmek istiyorum. İndirimde görürseniz deneyebileceğiniz ürün olarak bakabilirsiniz. Güzel bir hafta olsun... Yorumlarınızı beklerim...

6 Aralık 2018 Perşembe

RAB NE BANA DI JODI MOVIE

 

Üç gündür yağmur yağıyor. 
Havanın gri-siyah bulutlarına alışamayan birisi olarak güneşi özledim sanırım.
 Kış güneşi biraz utangaç biraz parlak kendini belli etmek ister çünkü. yaz mevsimindeki görkemi azdır. Mevsimler değişse de başınızı kaldırın bir bakın ben buradayım; yalnız olmayı sevmiyorum dercesine.

Böyle havalar film izlemeli dediğimiz havalardan değil mi; ama. Bende uzun zamandır yazısını yazmak istediğim ara ara dinlemekten de vazgeçmediğim şarkıları olan ki bazen Instagram hikayelerimde de görmüşsünüzdür belki RAB NE BANA Dİ JODİ filmini paylaşmak istedim.
   
 
Rab ne bana di jodi
(Bu çifti Allah birleştirdi) filmi biraz 
eski bir film olsa da bence izlemesi oldukça hoşunuza gideceğiniz bir film. 2008
 yapımı olan bu film 2 saat 52 dakika.
 IMDB puanı hiç de fena değil.(7,2/10)
 Filmin başrol oyuncuları oldukça sevilen bizlerin de aşina olduğu oyuncular. Sharukkhan(Surinder Sahni/Raj rolünde)
 ki sinema reaksiyonlarında gördüm bu aktörün kendisinin başrol olmadığı filmlerde bir beş dakikalık görünmesi 
dahi olay oluyor. Seyirciler alkışlamaya başlıyorlar. Çok seviyorlar. Anushka Sharma'nın(Taani rolünde) ise ilk filmi. 
Bu filmden sonraki filmlerinde gördüğüm kadarıyla biraz değişmiş. 
Yüz hatları oturmuş. Hindistan'da film sektöründeki kast sisteminde bence kendi çabasıyla oldukça iyi bir rol almış. Anuskha'nın ailesi film sektöründen
 değil bildiğim kadarıyla. Gelelim bu filme Bu çifti Allah birleştirdi... 
Etkileyici bir ad. Filmde yine kulağımıza tanıdık gelen cümle içerisindeki kelimelere odaklanabiliriz. Ortak kelimelerimiz var. Film sevdiğimiz insandaki ilahi aşk üzerine kurgulanmış romantik komedi. Filmin başrol oyuncusu Sharuk Khan iki rolde.


Güzel bakan adamlardan
 kendisi diyorum. Ancak kimi yerlerde saç stili ile 2008 değil de daha mı önceki yıllardayız dedirtti. Sevdiği kadın için tamamen karakter ve tar değişikliği yaparak iki farklı insan oluyor. Bir oyun aslında hikayenin sonundan başlıyor ikisi de. Sonunda başa bu yolda tanıyorlar birbirilerini.

Bu kadına ayrı bir  sempati besliyorum. 
Hint filmlerindeki abartılı hatta müzikten dolayı çok fazla var 
çünkü atlamak istesem de sahneleri Anuska'nın filmleri daha anlamlı
 ve kaliteli bence. Kendi jenerasyonundaki kadın oyunculardan daha gerçekçi roller yapıyor ve güzel bir gülümsemesi var. Filmdeki karakteri babasının hatırı için tanımadığı bir adamla evleniyor.
 Evlendiği adam kıza olan sevgisinden iki farklı insanmış gibi davranıyor. 
(Surinder oldukça dindar ve mütevazi, sakin, Raj ise hareketli, sosyal)
Birbiri ile taban tabana zıt bir şekilde kızı tanımaya aslında kendini anlatmaya dayalı bir oyun. 
Kızın karşısına havalı bir şekilde
 çıkan dans partnerini yoksa evlendiği sakin, düzenli kocası mı hangisine aşık peki ya ikisi de aynı kişiyse. Oyunu bitiren
 filmin can alıcı sahnelerinden olan kızın dans partnerini beklerken karşısına kocasının gelmesi ve beraber dans etmeleri. Hint filmlerinde dans aşkı bir yana;
 kızın dans ederken yaşadıklarının aklına gelip iki karakterinde aynı olmasını anlaması şaşkınlıkla güzel bir sahneydi. Ancak şunu da belirtmem gerekir
 ki sevdiği için dans hareketlerini
 öğrenmek; ona kendini anlatmaya çalışmak yollarına çiçekler dökmek ve onun
 küçücük bir adımında dahi mutlu olmak bence Sharuk Khan oyunculuğunun etkileyici demek istiyorum. 

Filmin Haule Haule şarkısının Türkçe çevirisine bakmıştım. Dinlemenizi tavsiye ederim.Yavaş yavaş adım atılmasını anlatan mutluluk şarkısı; Dance Pe Chance dans hareketlerinin öğretildiği şarkı bence dinlemeniz gereken eğlenceli şarkılardan.

İzlemesi eğlenceli; 
sıradanlıkta güzelliği en önemlisi de
 kalbin görmeyi dilemesi üzerine bir film. On yılda çok fazla romantik komedi filmleri olsa da şarkıları ile film 
arşivimizde bulunması gereken bir film. Güzel bir gün olsun... 
Yorumlarınızı beklerim.

3 Aralık 2018 Pazartesi

SIMPLE HYDRATING GEL CREAM



                       Aralık geldi... Beraberinde biraz hastalıklar da getirse de bugün kendimi daha iyi hissettiğim için bilgisayarımı açtım. Eksik yazılarımı tamamlamak, kötü havaların etkisini sıyırmak iyi gelir diye düşündüm. Adana'nın alışkın olmadığı rüzgarlar ve sakin yağışlar vardı. Ne güzel bu kış hastalıksız geçer derken hava değişimi beni de yakaladı. Bitki çay sever misiniz bilmem ama sevenlerden olmasam da Allah razı olsun zencefil ve limon ikilisinden :D

           
Bu havaların etkisini fazlasıyla cildinde hisseden birisi olarak Simple markasının iyi kalpli yüz bakım serisinden en azından birisini denemek istedim. İndirimde iken 25 TL gibi bir fiyata almıştı. Ebat olarak küçükten biraz daha büyük çanta kremleri gibi :) Jel yapıda bir nemlendirici krem. Cildim karmadan yağlıya dönük bir cilt olsa da hava değişimlerinden fazlasıyla etkilendiği için kuruluklar olabiliyor. İki haftadır düzenli olarak kullanıyorum. 
afif bir yapısı var. İlk kullanımda ıslaklık hissi olsa çabucak emilim gösteriyor. Yoğun bir nemlendirmesi var. Nem maskesi yapmışım gibi hissetmiştim ilk kullanımda. İki haftadır kısmen evde olmak da zorunda kaldığım için makyaj öncesi nemlendirme olarak kullanmadığım için genellikle gece kremi gibi kullandım. Sivilce yapmadı. Bu özellik benim için sevindirici bir durum. Yaz mevsimi için yorum yapamayacağım ama kış için sevdiğim ürünler arasında yer edindirdi. Ürün tarafından belirtilenler;

*Dermatolojik olarak test edilmiştir
*Hipoalerjeniktir
*Hayvansal kaynaklı içerik içermez.
*Alkol, parfüm ve renklendirici içermediği de eklenmiş.
Bu marka biraz renkli bir şekilde Türkiye piyasasına girdi. Diğer ürünlerini de yavaş yavaş denemek istiyorum. Güzel bir hafta olsun. Yorumlarınızı beklerim...

27 Kasım 2018 Salı

SORU MU CEVAP MI?

 
Başını kaldır, yukarı bak! Ayrıntılar zihninde bambaşka bir hayale açılsın...Bu fotoğrafı çekerken bu cümle yankılanmıştı zihnimde. Her fotoğrafın kendine has hikayesi ve o hikayenin her bir insanda farklı bir yansıması var.
Sevgili düş tasarımcısı beni bir mime davet edince hemen yapmalıyım dedim.  Keyifli bir mim yapmış okumak isterseniz diye linkini bırakıyorum.
 
 
 
1.Sihirli değnek elinizde...İlk olarak ne yapmak isterdin?
 
Beş yıl sonraki halimi görmeyi çok isterim. Sihirli değneği zamanı ilerletmek için kullanmak olur yapacağım ilk iş.
 
2.Hangi çizgi film karakteri olmak istersin?
 
Ay Savaşçısı çizgi filminde Mars Savaşçısı. Sanırım biraz da o karaktere benziyorum. Benzerlik mi ilgimi çekti bilmiyorum ama sırf onun için izlerdim. Okul dönüşlerinde TRT-1 de hatırladığım kadarıyla öğleden sonra 3- 3.30  gibi yayınlanırdı. Bittiğinde o kadar çok üzülmüştüm ki...
 
3.Geçmişi değiştirme imkanın olsaydı neyi değiştirmek isterdin?
 
Sanırım üniversite için Sayısal, EA, Sözel sınıfları belirlendiğinde sözel sınıfında olmak için cesur konuşmalar yapıp ailemi ikna edebilmeyi isterdim. On beş yaşında gelecek için çok önemli bir karar olduğunu farkında olamayabiliyor insan. Bu yüzden seçimlerde yüzde doksan ailenin etkisi oluyor. Büyük bir pişmanlık oldu benim yaşamımda bu konu...
 
4.Tarihte hangi zamanda hangi olayın içinde olmak istersin?
 
Tarihin en önemli olaylarında gözlemci olarak bulunmak isterim. Tarihi, dönemin hikayelerini dinlemeyi çok sevsem de 60'larda yaşamayı çok isterdim. Olay kısmı bir yana 60'lar moda açısından çok ilginç ve zarif bir dönemi yansıtıyor. Alışkanlıklar yeni yeni duyulan müzik türleri ile bambaşka bir dünya sanki.

5.Görünmez olmak mı yoksa insanların düşüncelerini okumak mı?
 
İnsanların düşüncelerini okumak gereğinden fazla bir yük gibi geliyor. Daha çok kırgınlık veya hüzün gibi... O yüzden görünmez olmayı dilerdim. Belki Harry Potter kuşağından olmanın da verdiği bu durumdan da kaynaklı olabilir kendisine miras kalan görünmezlik pelerine çok imrenmiştim. Görünmez olmak daha eğlenceli sanki.
 
                          6.Bir ünlü ile tanışacaksın, kim olmasını istersin?
 
       Hugh Grant... Notthing Hill hayranı olarak aslında oradaki karaktere hayran olan birisi olarak onunla tanışmayı çok isterdim.
 
                              7.Eğer insan olmasaydın ne olmak isterdin?

         Rüzgar olmak isterdim. Sıcak bir şehirde yaşıyorsanız, rüzgar çok değerli oluyor. Onun yolculuğu benim için biraz fazla...Bir kitapta okuduğumu düşündüğüm bir paragraf aklımda kalan; "Rüzgar; gecenin sırrını saklayan vefakar dost. Karanlık yerini güne bırakırken kim bilir sen hangi diyara yolcusun..."
 
Bu mimi okuyan herkes yapmalı bence ;) Yorumlarınızı beklerim...

23 Kasım 2018 Cuma

SOFT GENTLE ROLLON

 
Yağmurlu bir sonbahar-kış vaktinden selam olsun... "Yaz vakti insan serinlemenin yolunu bulur ya peki kış öyle midir? Soğuğu hiç sevmem..." Bu cümle zihnimde yer edinmiş. Kasım ayı son haftasına da yağmurlu girecek gibi. Yağmurun usul usul kendi halinde yağması bir yana üşümeyi sevmiyorum sanırım. Her mevsim kendine has özellikleri barındırsa da Aralık bakalım nasıl geçecek? Bu merak yaşatıyor insanı...
Hafta sonu umarım hepimiz için bol kahkahalı ve hayat dolu geçer dileğini bir köşeye koyarak yazıma başlayayım. Bu ara bitenler kozmetik bölümünden çok tekli bir şekilde sevdiğim, bir daha alacağım ya da kesinlikle almam, olsa da olur olmasa da ürünlerini paylaşmak istiyorum.
Soft and Gentle care roll-on Gratis'te bir indirim vakti gidip aradığımı bulamadığım sırada sıfır alüminyum içerir yazısını görünce denemek istediğim bir üründü. Küçük bir indirimi de vardı. Ancak ne yazık ki beklentimin altında kalması bir yana etkisi alüminyum miktarı gibi sıfır olan bir ürün oldu. Kokusu hafif aşırı hijyen kokularını sevmeyen birisi olarak dikkat ederek almıştım. Yalnız kalıcılık sıfır olması bir süre sonra rahatsız edici bir hal alması, vücudun normal koku dengesini bozduğunu düşünüyorum. Normalde roll-on, deo, parfüm üçlüsü şeklinde fazlasıyla koku hassasiyeti olan birisi olarak özellikle bu üçünün de koku uyumuna dikkat ederim. Sanırım benim bu dikkatim sayesinde dışarı pek fazla yansıtım olmadıysa da kullanım sonrası sizin hissettiğiniz etki kesinlikle bu ürünü almam bir daha dedirtti. Kış zamanı insanın terlemesi daha az olduğu bir dönem olmasına rağmen kaldıkça kokusunun daha bir değişik hal alması ile anlam veremediğim bir ürün oldu. Daha doğal katkı maddesi az ürünler kullanmaya çalıştığımız şu zaman diliminde hayal kırıklığına uğratan bir ürün oldu. Alternatif başka ürünlere bakmanızı tavsiye ediyorum. Hatta alternatif başka ürün tavsiyeleriniz varsa yorumlarınızı beklerim...