16 Eylül 2019 Pazartesi

KENDİME NOT

                                       
                                       
                               
          Kendime not... Ne kadar üzülürsen üzül; ne kadar yorulmuş ol en baştan başlamak zorunda kalsan da kalp kırgınlıkların arttığında küçük mutlulukları birleştir ki kocaman olsunlar. Bazen bir mutluluk başka bir mutluluğun parçası olabilir. 
     Hayat yapbozunda kolaylıkla insanların emeklerinin heba olduğunu bir başka parça için yine çalışmak gerektiğini biliyorum. Hazır taslak yazılarım dışında sanırım uzun zaman oldu yazmayalı... Üzgün ve moralsizdim çünkü. Yüksek lisans kaydım silindi. Verdiğim emekler çöp oldu. ALES puanı ve üniversite dil puanı ile kazanarak girdiğim bölüm ve yaptığım proje ufka doğru uzaklaştı. İlköğretim bölümüne isteyerek girmemiştim, ücretsiz olarak okumak ve yaşadığım şehirde okumak istemiştim. Ancak kazandıktan sonra elimden geldiğince çabaladım. Yüksek lisans da danışmanınızın uzmanlığı hangi alanda ise mecburen o alanda yapmak zorunda kalıyorsunuz bu ilköğretim bölümü için geçerli olan. Ben ilköğretim çatısı altında da olsam da bilişim öğretmeni olarak kendi alanımda yapacağımı düşünmüştüm ancak danışmanımın branşı Sosyal Bilgiler öğretmenliği olduğu için bu alanda yapmak zorunda kalacağımı düşünmemiştim. İlk yıl danışmanım bölüm başkanı idi kendisi dönem sonunda başka bir üniversiteye geçince başka bir danışman verildi. Kendisinin deyimiyle başına kalmıştık sadece 2 öğrenci olarak. Diğer öğrenci atanmış bir öğretmen olduğu için pek ilgilenmedi aslında okulun mezunu olduğu için daha rahattı sanırım. Bana gelince nelerle uğraşmadım ki; normalde 7 ders alınıp tez dönemine geçilmesi gerekirken ben danışmanın yaptığı hata yüzünden 8 ders aldım hem de aldığım dersi bir kez daha alarak bu arada geçtiğim ders anlamışsınızdır.(Bu durumda bile beni suçlamaktan vazgeçmedi; ben dikkat etmeli vaktinde uyarmalıymışım onu) Yarım dönemim uzadı(uzayınca harç parası ortaya çıkıyor). Boşu boşuna... Uygulama için kendi kendime sıfır yardım ile eğitim cd si hazırladım. Türkçe kaynak sıkıntısı yaşayarak yabancı kaynaklardan kod ezberleyerek. Sonuçta mali destek dahi almadan kendi gücümle oluşturduğum projeyi 6.sınıf öğrencilerine uyguladığımda çok mutlu olmuştum. Bilgisayarı eğitimde kullanmak güzel gelmişti. Gelelim 2018 yılına... Eylül ayında uygulamayı da yaptım artık bana dönüt verip bitirmeliyim dediğim de bu dönem bitmez ben şehir dışına gidip geliyorum dediğinde anlamalıydım tezimi bitirmemi sağlamayacağını... Bana dönemde sadece bir kez dönüt verdi.Yolladığım bölüme baktınız mı diye sorduğumda daima bakmadığını yoğun olduğunu söylerdi. 2019 yılına geldiğimde ise kulak zarım patladı; oldukça berbat günler geçirdim sağlık açısından. Nefes alamama problemleri cabası ile küçük bir ameliyat geçirdim. Şubat-Nisan ayı boyunca bilgisayarımı elime bile alamadım. Mayıs ayında ise çok zorlandığımı söylesem de ücretli öğretmenlik bana nefes aldırdı aslında. Çünkü öğretmen olduğumu ara ara unutuyorum. Garip geliyor sanırım insan zamanla işsiz olmaya da alışıyor. Bu dönemde halimi hatrımı sormayı bırakın bir kez bile bana neden bölüm göndermiyorsun diye ulaşmadığı hatta mesajlarıma cevap bile verilmediği için yazın kendi başıma hallederim dedim. Sonuç olarak ise eylül ayında kaydın siliniyor mesajı arkadaşımdan geldiğinde neye uğradığımı şaşırdım. Hep daha iyi olsun diye uğraştığım, tek başıma zamanın nasıl geçtiği anlamadığım bir durumda tüm sorumluluklar üzerime yıkıldığında anladım; boş olduğunu verdiğim emeklerin. Enstitüde haberim yoktu en azından ek süre verin dediğimde bana söylenen; senin hatan takip etmeliydin, Temmuz ayında sunsaydın tezini o zaman ek süre alırdın o da 15 gün. Durumumu belirttiğim de ki özellikle danışmanımın adını duyduğunda enstitü sekreterinin sen daha buraya çok sık gelir gidersin iğneleyici sözünü hatırlatmak istedim ama terbiyem izin vermedi. Çünkü biliyorum ki insanlar zor durumda oldukça kolay yalan söyleyebiliyorlar. Yükümlülükten kurtulmak için; vicdan ağır bir sorumluluktur, anlayabilene. 

      Tane tane durumu izah etmeye çalışmak veya bağırmadan konuşmak demek ki alışılagelmemiş bir durum. En çok yüksek sesle kim konuşursa o mu haklı olunur ki buna hiçbir zaman inanmadım. Kelimelerin gücüne inanıyorum. Sakince dertlerin dile getirildiğinde daha çok anlaşılacağını düşünüyordum. Ama yapılan muamale oldukça pes ettirmeye çalışmalı manipülasyonlarla dolu idi. Bana bir kez bile dönmeyen danışmanımın da o gün verdiği cevap hala aklımda; evet kaydın siliniyor belki af çıkar oda belki... O zaman bir ihtimal dönersin. Sonrasında ise ders içeriğimi almak için bölüme geldiğimde ise durumumu anlatsam da yine bir çare olmadı. Ancak öğreniyorum ki; uygulama için izin belgesi enstitüye gönderilmiş ancak cevap gelmemiş, ben hayali uygulama yapmışım ki yada kendi kendime sistemsiz yapmışım gibi olmuş. Hiçbir şeyle ilgilenmemiş bile. Danışman neden vardır; resmi yazışmaları benim adıma izinleri enstitüye ulaştırmak ve yazışmaları yapmak dışında tezin oluşum aşamasında yardımcı olması için. Ben bu süreçte neler yaşamadım ki tez adımı bile kendisi belirleyip neden aldın ki denilmedi mi farklı farklı hakaretler mi; işsizim denildiğinde yan odadan bir arkadaşını çağırıp hala doktora yaptığı halde kadrosu yok sen nesin ki muamelesi mi anlatamadığım yığınla şey; unutmak istediği anılar böyle olunca daha çok hatırlanıyormuş, anladım. 

     Bu arada Temmuz ayında teslim gerçekleşse bile kabul olunmayacakmış tezim onu da anladım. Kendisine ulaştığımda bakın ben göndereyim size yine de dediğimde mevzuat böyle kestirip atılmasına karşın bende bu hafta ders kaydı için para yatırmanız gerektir yazısı cuma perşembe gününe durdu. Ben bu süreçte enstitüye bu nedir demek için ararkan bile ancak salı günü ulaşabildim çünkü sürekli meşguldu... Ulaştığımda bana denilen sizin kaydınız silinecek listesinde daha silmedik o zaman neden hala para yatırımı yazısı var. "Onu siz kaale almayın." Bu nedir peki... Üç dönem boyunca ben harç yatırdım boşu boşuna eğer bu dönem de o yazıyı dikkate alıp korku ve umutla yatırsaydım sonrasında kaydınız silinmiştir yazısı çıktığında ben ne yapacaktım. Para kolay kazanılmıyor, belirli bir yaştan sonra sınavlar için, kurslar için ve harçlar için para istemek kolay mı!!! Sıfırdan bir proje oluştururken üniversiteden yardım fonundan yardım almak istediğimde (kamera kullanımı gerektiği için)bana senin adına alınmış geri verilmiş vaktini de zaten kaçırmışız denildiğinde dahi umudum bitecek ve sonunda ortaya bir eser çıkacak şeklindeydi. Defalarca kapısında gelip gelmeyeceğini bilmediğim halde beklemedim mi bir hocanın durumuma acıması ile sandalye vermesi ile oturabilmiştim. Telefonla uzun uzun aradığımda asla cevap vermediğinde diğer hocanın ona ulaşıp başka bir yerde olduğunu ona söylemesi ile iki vasıta ile toplam da 1 buçuk saatlik yolu boşu boşuna geri dönmedim mi... Emeğime, çektiklerime mi üzülsem bilemedim. Anlattığım anlatmadıklarımın yalnızca bir parçası iken bu durumu aileme nasıl açıklarım dediğimde verilen cevap: üzgünüm ama böyle durum. Hayatımız boyunca hangi sıfatları edinirsek edinelim vicdanımızı kaybedersek en azından yaptıklarımızın sorumluluklarını almayıp gayet rahat bir şekilde hayatımıza devam edersek insan olmanın doğasına aykırı olduğuna inanacağım sanırım. İnsan hassas ve empati yeteneğine sahip olan canlıdır. Bir anda kötü olunabilir iyi bir insan olmak ise zordur ancak kalp ferahlığı bir ömre bedeldir. Kalplerinde ufacık bir rahatsızlık duyacaklarını bile zannetmiyorum. Alışmışlar çünkü kalplerinin taş olmasına, kendilerinden başka kimseyi önemsememeye... Benim elimde ne kaldı; haberim olmadan aslında yerine getirilmeyen ama kasti ama önemsememekten kaynaklı durumların getirdiği hiçlik... Emeklerim zayi oldu. Şu anda ise başlangıçlara dönmenin zorluğunu aşmış biraz kırgın biraz üzgünüm ancak vazgeçmeyeceğim bir mücadelede yeniden yüksek lisans yapmak için uğraşacağım. Yüksek lisans yapmak isteyenler için şunu belirteyim ben yabancı dil üniversitenin sınavında 50 üstü ales 78 ve ortalama 3.41 ile kabul edilmiştim. Seçeceğiniz bölüme lütfen dikkat edin. Yüksek lisans ders ortalamam da 3 bu arada. Bölüm derslerinizi geçseniz de danışmanınızla bu tez döneminin geçmeyeceğini hissederseniz; danışman değişikliği ya da bölüm değişikliği için başka alanlara başvuru yapın. Hani bir umut bir umut diye devam etmek gereksiz bir çaba imiş sonradan anlıyor insan. Gerekli sinyaller en başından hissedilse de başladım, mutlaka bitirmeliyim olmuyormuş. 
Yaşam tecrübelerle dolu olacak. Her bir anı farklı bir başlangıcın ilk cümlesi olacak. Fotoğraf geçmiş doğum günü hediyem. Bir müzik kutusu; bu ara sıklıkla elimde. Japon animelerindeki müzikler gibi... Huzur verici. Şimdi ne mi olacak ben de bilmiyorum. Yazmak belki de daha çok yazmak isteyeceğim. İyi dileklerinizi isteyeceğim; zorda kalmış, herhangi bir üzüntüyle uğraşan herkesin Allah yardımcısı olsun. Tanımadığım, tanıyacağım her insanın az da olsa merhametli ve vicdanlı olması dileğiyle... 

9 Eylül 2019 Pazartesi

GOSSIP GIRL


XOXO; GOSSIP GIRL...

Dedikocu Kız efsanesi geri dönüyor. Lise, üniversite de düzenli olarak takip ettiğim son sezona doğru ise beklentilerimi azaltarak bölümler atladığım unutulmaz karakterlerle dolu dizi. 2007-2012 yılları arasında 6 sezondan oluşan bu dizi moda akımını renklendirmişti. Hatırlıyorum da Blair'in saç tokaları, bandanalarına bayılırdım ki en sevdiğim karakterlerden birisiydi. Bu diziden sonra oyunculuk adına önemli atılımlar yapacağını düşündüğüm Blair(Leighton Meester) önemli yapımlarda göremesek de Serena(Blake Lively) ünü oldukça arttı. Barbie ve Queen B... En yakın arkadaş en büyük düşman, değişen dengeler, lise problemlerinin çok daha fazlası Yukarı Doğu Yakasının zenginlerinin hayatını en yakından takip eden ve yayınlayan blog yazarımız Gossip Girl... Dönem dönem Gossip Girl taklitleri olsa da asıl Gossip Girl şaşırtıcı bir karakter çıkmıştı. İzlemeyenler için o karakter kimliği bir köşede dursun diyorum :D
Constance Billard Okulu ki ne okulmuş hakikaten derken karakterlerin okulu... Bu karakterler arasında benim favorim mi? Dan Humphrey(Pen Badley) ve Jenny(Taylor Momsen) idi. Bu iki kardeşin yaşadıkları yer, babaları 90'ların önemli gruplarından birisinin üyesiydi. Diğer zenginlere göre daha eğlenceli buluyordum onları hatta Jenny... Bu kız fazla güzel değil miydi yahu! Dizi sonrasında bir müzik grubunda yer aldığını görmüştüm. 
Dizimiz aslında bizim için klasik bir başlangıçla başlıyor. Bunu söylememenin en önemli sebebi romantik komedi dizilerinde karakterlerin tanışması konusunda geniş bir portfölyomuz var. Entrikalar konusunda da Türk dizileri oldukça başarılı :) 
Dedikocu Kız ise çekim kalitesi, dizinin ilk sahnesinin çekildiği alan, moda öncüsü olmasıyla ki özellikle Blair ve arkadaşlarının öğle arasında yedikleri meyveli yoğurt bile ikonikti. Dizinin gençlik roman serisinin de bulunduğunu hatırlatayım. Alacakaranlık, Dedikocu Kız ve Boleyn Kızı dönemi... Yaşlanıyorum sanırım :( Benim için unutulmaz diziler arasında olsa da kendi fikrimi belirtmeden edemeyeceğim. En önemli karakter Serena olsa da kızlardan benim için Blair idi. Sahip olduklarına dahi emek verip, kendi klasını oluşturduğu için... (en sevdiği film Tiffany'de Kahvaltı; bu karakter sayesinde bende izlemiştim o zamanlar) Serena hep bahanesi olan sevgisine inanmadığım bir karakterdi. Chuck ve Blair aşkı da efsane olsa da son sezonlarda Dan ve Blair etkilenmesi, arkadaşlıkları bence güzeldi. Eğer izlemeliyim dediğiniz dizi liste varsa bu diziyi de bu listeye eklemenizi tavsiye ederim.



Geri dönüş ise ilk sezon onayı ile orijinal karakterlerden sekiz yıl sonrası ve Constance Billard okulu öğrencileri ile devam niteliğinde olacakmış. Yeni karakterlerle...HBO Max'te yayınlanacağı belirtilen devam dizisinde Yukarı Doğu Yakasının dedikoduları ve gençlerin hayatı ve Dedikocu Kız... Bence eğlenceli, merak dolu bir dizi olacak. 
Güzel bir hafta sizinle olsun... Yorumlarınızı beklerim...

2 Eylül 2019 Pazartesi

SABRINA MOVIE



Siyah beyaz yorumlamalar... Oysa Sonbahar başka bir renkte selam verir. Ağustos ayından kalan toprak ve güneşin renklerinin tonları gri rengi gelmeden gülümser bir sonraki döngüye doğru yol alırken. Hoşgeldin Eylül... Buralar hala sıcak öyle ki nem oranları yüzde seksenlerden düşmez bir şekilde. Yaz kararlılıkla kış gelmesine kadar kalmak istiyor. 
Sonbahar buralarda kış başlangıcı ile aynı ruha sahiptir. Bir klasik olan bu huyundan da vazgeçmez. 
Peki ya sizler klasik kelimesinden de öte klasik filmleri sever misiniz? Audrey Hepburn zarafetinde muhteşem bir film... Sabrina...



Oyuncular: Audrey Hepburn, William Holden, Humphrey Bogart, 
Martha Hayer...

Sabrina karakterine hayat veren Audrey Hepburn... Amerikan'ın en zengin ailelerinden Larabee'lerin şoförü olan Fairchild'ın kızı olan Sabrina çok küçük yaşından itibaren bu zengin ailenin küçük oğlu David'e(William Holden) platonik bir aşk beslemektedir. 
Sabrina 20 yaşına geldiğinde babası onu Paris' e gönderir. 
Böylelikle platonik aşkından kurtulacak ve dünyanın en ünlü aşçılık okulundan mezun olacaktır. İki yıl sonra geri döndüğünde ise Sabrina artık
 sosyeteye adım atabilecek kadar yaşamı öğrenmiş oldukça çekici ve modaya uygun birisi olmuştur. 
Sabrina'nın bu etkileyici zarafeti, gizemli havası üç kez boşanmış olan David'in ilgisi çekecek ve onun kalbini fethedecektir. 
David'in babası ve ailenin birçok şirketinin yöneten ağabeyi 
Linus(Humphrey Bogart) planları ise David'in büyük şirketlerden birinin varisi olan Elizabeth'le(Martha Hyer) David'in evlenmesidir.
 Bu yüzden Elizabeth ve David nişanlanmışlardır. David ve Sabrina ilişkisi bu planlamalar doğrultusunda kabul edilemez bir durumdur. 


Linus, Sabrina'yı David'den uzaklaştırmak isterken o da bu zarafet ve güzelliğe kapılır... 1954 yapımı olan bu klasik film izlerken sıkılmadığım hatta yer yer
 Bir İstanbul Masalı dizisinin aklıma geldiği acaba bu filmden etkilenme mi olmuş dediğim bir filmdi. 
Audrey Hepburn demek asalet demek hakikaten... Her bir hareketi hayranlık uyandırıyor. Dönem filmlerini, moda anlayışını çok seviyorum. Film boyunca Sabrina'nın kıyafetlerini hayranlıkla izlerken neden moda kendisini tekrarlıyorsa 50-60 arası dönemi yeniden gelmiyor ki? Mad Man dizisi ile kısa bir rüzgar esmişti oysa:(
Romantik Komedi filmi sevenler bu filmi tavsiye ederim. Beklerim yorumlarınızı... Güzel bir hafta olsun...