28 Eylül 2020 Pazartesi

LOREAL HYALURON UZMANI NEMLENDİRİCİ


Alışkanlıklarınıza bağlı mısınız? Değişiklik hayatınızda nasıl bir yere sahip? Bilmiyorum nedense bu iki soru zihnimde şu sıra fazlasıyla yer edinmekte. Alışkanlıktan daha çok anılarımdaki bana o yılı ve zamanı hatırlatan eşyalarımı gözümün önünde tutmayı seviyorum. O eşyalar bana umut veriyor fakat son zamanlarda o eşyaların yanına beni pozitif anlamda motive edecek başka unsurlar koymak istiyorum. Bakalım...
Yaz döneminde günlük kremler için arayışta iken Trendyol indiriminde ikili set halinde satılan Loreal Hyaluron uzmanı nemlendirici kremi gördüm. Oldukça uygun gelinde hemen sipariş verdim. Setin yanında hediye olarak verilen küçük pembe çantaya bayıldığımı söylemek isterim.



YENİ HYALURON UZMANI CİLT DOLGUNLAŞTIRAN NEMLENDİRİCİ KREM
2 çeşit hyaluronik asidin yüksek konsantrasyonuyla güçlendirilen formülü sayesinde daha parlak, pürüzsüz ve genç görünen bir cilt. Üstelik gündüz, gece, göz kremi ve maskesiyle tamamlanmış bir cilt bakım rutini sağlıyor.
1.Yüksek moleküller
Yüksek moleküler hyaluronik asit cildi pürüzsüzleştirir ve kırışıklık görünümünü azaltır.
2.Mikro moleküler hyaluronik asit epidermis tabakasına etki ederek cildi nemlendirerek dolgunlaştırır.



       Gündüz ve gece şeklinde aynı markanın bakım kremlerini kullanmamıştım. Kırışıklık problemleri henüz yaşamasam da hyaluronik asidin önemini son zamanlarda oldukça duyduğumdan özellikle de etkilerini ilerleyen zamanlara önlem olarak kullanmak istedim. Kırışıklık etkisini azaltıcı yorumunu bu yüzden yapamayacağım ama cildimdeki o gerginlik hissi, hafif dokusu ve güzel kokusu ile bir sonraki alışverişimde aynı markanın maske ve göz bakım kremini de satın almalısın dedirtti. İndirim zamanı bakmanızı tavsiye ederim.


Bu çanta içerisinde geldi kremlerim. Küçük diyorum ama iki krem de sığmıştı. Sevimli bir çanta... Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı... 

20 Eylül 2020 Pazar

CURSED


Eylül... 
Ne hızlı geçti böyle! Zamanın bu kadar hızlı vakitler genellikle sonbahar ayları oluyor benim için. Hala yazdan kalan o sıcak günler yerine sonbahar serinliğine ne zaman bırakacak merakı ile kış geliyor. Sonrası ise bir sayı daha artımı... 
Efsaneleri sever misiniz? Ben okumayı da dinlenmeyi de çok seviyorum. Özellikle Çukurova'da efsane bitmez iken başka ülkelerin efsaneleri de kendini hatırlatıyor. Merlin CNBC-E kanalında yayınlanırken tek bir bölümünü dahi kaçırmadan izlediğimi hatırlıyorum. Efsanevi Merlin'e farklı bir bakış açısı getirerek onun büyücü kimliğini saklayarak Arthur'un yanında olması ona yardım etmesi; beş sezonun neden devamı da olsaydı derken bitmişti.
 Tabi bu arada Morgana'nın güzelliğini de hatırlatayım. Cursed dizisi izlemenizin tavsiye edildiği de bir dizi. Merlin efsanesini bu kadar ilgiyle izleyen ve okuyan birisi olarak Cursed dizisini de izlemesem olmazdı. 


Merlin efsanesinde göl kraliçesinin de yeri ayrı olan Nimue'nin hikayesi Cursed dizisi...  Gölün hanımı/kraliçesi Arthur'a kılıcı verecek olan kişidir. Birçok yerde Arthur'un kılıcı saplandığı kayadan çıkarması ile gerçek kral olduğunu ispat etmesiyle başlayacak olan krallığı; gölün hanımının ona kılıcı teslim etmesiyle de kral olduğu anlatılmaktadır. 
Bu dizi de Nimue yani gölün hanımının Arthur'a kılıcı teslim etmek için çıktığı yolculuğu anlatıyor. Katherine Langford; 13reasonswhy dizisinden sonra izlediğim ikinci dizisi. Bence iyi yol almış biraz donuk bir ifadesi olduğunu düşünüyordum ama bu dizide başarılı buldum. Gölün kenarındaki köylerinde annesininde desteğiyle büyümeye çalışırken Nimue'nin babası tarafından terk edilme anlarını seyirciye iyi bir şekilde geçirdiğini düşünüyorum.


Efsanevi Merlin(Gustaf Skarsgard)... Müthiş bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Diziden sonra oyuncunun oynadığı başka hangi diziler varmış diye baktım. Meğer Vikings dizisinde yer almış. Merlin'in zekasının hafif deliliği üzerinde ilk sezon sonrası ikinci sezon gelmeli ve senin hikayeni daha çok izlemeliyim diyorum.  


Arthur(Devon Terrel)
Büyük bir soru işareti şeklinde havada kalan aslında bende merak uyandırmayan tek karakterdi. Merlin dizisi ile kıyaslamam yanlış ama o dizideki Arthur karakterinin gelişimi ve sevgisi gerçekten güzeldi. Bu dizideki sevgili Arthur ne yapacağından emin olamadığımız biraz kararsız hani arkamı döndüm ve kayboldu diyebileceğim şekilde güven vermedi ne yazık ki...

Dizinin fragmanlarından sonra mutlaka izlemeliyim ve nasıl efektler çekim kalitesi; manzaralar derken dizide dar bir alana hapsedildiklerini düşündüm nedense. Gölün hanımı Nimue'nin gözünden efsaneye farklı bir bakış açısı getirilse de umarım havada kalan sorular daha net bir şekilde işlenir. Sevgili Lancelot seni ne yapmışlar böyle derken Daniel Sharman'ı özlediğimi fark ettim.Teen Wolf;The Originals ki benim için en iyi Kol'du. 
Ortalama bir dizi olduğunu düşünsem de hala umudum var. Umarım daha güzel bir şekilde devam eder hikaye... Yorumlarınızı bekliyorum; herkese mutlu haftalar dilerim.

9 Eylül 2020 Çarşamba

ZAMANIN KEŞKESİNDE



  Yorgunluğa karışmış bitap yüzlerde 
Aydınlanmayı bekleyen sabahlar
      Derler ki gece yorar
 Sabahın ışıklarını beklemek yorar insanı
Öylesine dilemek
       Öylesine umut etmek
Yorar insanı...

Uzun zaman sonra karalamalarımdan oluşan defterlerimi karıştırırken buldum kendimi. Her sıkıntımda her hüznümde yazmaya sığındığım zamanları hatırlamak yine bir keşkenin kıskacına düşürdü. Sığındığım defterler; kalemin kifayetsizliğinde hüznümü yazıp mutlulukları doya doya yaşamak bir çeşit alışkanlık olmuş meğer... "Mutlulukların yazılmaya ihtiyacı yoktur gülümsemeler kağıda değil zihne aslında kalbe yazılmalıdır çünkü". Öyle düşünürdüm...Zamanla olan o yolculukta her durakta hayatın öğrettiği mutlulukları da yazmalıymışım; sayfalarda mutluluğun heyecanını hissetmeliyim. Sığındığım o sayfalarda acı tebessümler yerini başka kelimelere bırakmalıydı...
   Herkesin hayatında güzel olan yıllar vardır değil mi? O sayfaları karıştırırken 2012 yılına dönmek istediğimi anladım. Umut dolu bir yıldı benim için; bir otobüs durağında ellerimde bavulum evime giderken ilk kez kar yağdığını görmüştüm. Kısacık bir anda olsa avuçlarıma düşen kar tanelerinin erimeden hemen fotoğrafını çekmek istemiştim. Kar görmeyen şehrin çocuklarının karı görünce o heyecanını tahmin edemezsiniz. Nisan ayı ise benim için hatıra bırakan bir ay olmuştu. Sonsuzluk kolyeme baktıkça iyi ki diyorum. Sekiz rakamının uğuruna inandığım bir yıldı. 2020 yılı ise yorumlamaya yetecek kelimelerimin olmadığı bir yıl ki not alamamışım. Hüzünler yerine mutlulukları yazma kararım elime kalem aldırmamış. Bir fotoğraf düşünüyorum; tüm yorgunlukların ardından yeniden paragraf başı yapmak gerektiğinde ne yapmalı ve hangi kelime ile başlamalıyım? Bilmiyorum...
 Çalıkuşu kitabının bende çok ama çok özel bir yeri vardır. TRT'de Aydan Şener'in de yer aldığı Çalıkuşu dizisini belki defalarca izlemişimdir. Son zamanlarda da aklıma geldikçe günümüzden pek uzakta olmayan izlemeyi de özlediğim Fahriye Evcen, Burak Özçivit'li Çalıkuşu versiyonun şu müziğini bırakıyorum. Biraz olsun yıldızları izlerken onlardan küçük hikayeler çıkaranlar için...