Bazen cümlelerin tamamlanmaz. Üç noktalarda gezinir durursun. Bu akşam uzun zamandır radyoya ellerimin gitmediğini fark ettim. Oysa lise zamanlarımda televizyon unuttuğum bir teknolojik alet radyo ise dünyayla bağlantımdı sanki. Eski radyo tiyatrolari dinlerdim.
Bazen en umulmadık bir karakter beni anlatırcasina konuşurdu bazen de hak vermediğim fakat anlamaya çalıştığım durumların içine düşenlere kızardım. Benim kırgınlıklarım uzun sürer kızgınlıklarım değil... Bugün nedense içimi dökmek için yazmak istedim.
Notlarım eski ve eskiye dair. Yoksa özlem yaşlanmasına mi girdim? Bilmiyorum. Fakat eskinin güzelliğini yeniye taşıyan objeler taşımak ve onların hikayesini dinlemek benim en büyük hobim...
Şimdi dilek tutma zamanı. Eski moda bir alışkanlıkla şarkı falı tutuyorum, dileğimi ona fısıldamak için.
Gerçekleşmesini istediğim üç dilek ve üç şarkı ve üç zaman dilimi... Kim bilir belki bir adımlık ya da bir ömürlük mesafe var ama olsun. Eskinin yeniye bakan o güzelliğiyle umut etmek güzel...
Şarkı falı.. Eskiden ama çok eskiden yapardık, tüm şarkılar benim için yazılmıştı, bak nasılda o konuya denk gelmişti, ayyy kesin olacak diye diye dinlerdim.. O dilekler hep olurdu çünkü ben tereddütsüz inanırdım. Dileklerin gerçek olsun..
YanıtlaSilÇok tesekkur ederim bu ara bu güzel sözlere daha doğrusu dileklerinin gerçekleşeceğine olan umuda ihtiyacım var 😃
Silradyo vazgeçilmezim benim. en azından mutfakta yemek yaparken, arabada işe gidip gelirken ;) ah bir de "modern sabahlar" var tabi :))
YanıtlaSil😃
Sil