Sayfalar

17 Nisan 2018 Salı

GÜN NOTLARI


         Mutluluk... Tek kelime ne kadar büyük anlamlar taşımakta öyle değil mi? Ucu bucağı olmayan duyguların tebessüm eden yüzü sanki. Zor değil... Sahiciliğine inanmakta zorlansak da zor değil. Bazen gökyüzünde kaybolmuş bir balon gibi; kim bilir kimin hayal kırıklığıydı demek yerine kim bilir nerelerde yolculuk yapacak demek gibi geliyor. Virgül koymakla alakalı sanırım bu durum. Ertelemeyi alışkanlık haline getirmekle ilgili. Sonuçlarından korkulduğu için değil de sonuçlarıyla yüz yüze kalındığında bir karar vermekle ilgili. Kararlar yeni kararları ve yeni olasılıkları meydana getirir. Olumsuzluktansa olma ihtimaline sarılmak gibi. O ihtimal için beklemeyi görev edinip nokta koymayı bir türlü beceremezken  mucize beklemek... Büyümek zor zanaat demişti bir arkadaşım. Haklı olduğunu düşünüyorum. Ancak şuna da inandım; gerçek dostların var ise şanstan öte olur mutluluk. Giriş biraz iç dökme gibi olsa ne diyorum hayata dair notlar tutmak. İçimden geldiği gibi yazmak dileğim.

       Zamansız zamanlarda sebepsiz bir hüzne düşerken birilerinin tebessümünde mutluluk bulur insan. Tıpkı bu çilek gibi. Sudaki uyumunu fotoğraflamasam olmazdı. Kahve özellikle Türk kahvesi bana samimiyetin simgesi gelir. Hazır kahveler biraz mesafe; çay ise aile ortamı... Sınıflandırma yapmak için söylemiyorum belki de bu şekilde anılarım fazla olduğu içindir. Temel hep aynı, bilmek gerekir. Hatırlamak...Türk kahvesi içtiğim insanlar özeldir benim için. Hayat notlarım defterimde binbir cümleye sahip....
Şimdi sunumlarda da farklılıklar oluştursalar da bu fotoğrafa baktığımda sadece gülümsemek geliyor içimden. Karşımdaki insan çocukluk arkadaşım sayılabilecek türden bir yıllanmışlığa sahip olunan arkadaşlarımdan. Saatlerce konuşsak dahi telefonu kapatmak aklımıza gelmediğinden telefonun kendisinin uyarı şeklinde kapandığı, zamanın yanında akmayı bir görev edinmekten çok mutluluğa dönüştüren insanlardan. Yani kalbinizi bilen... Son zamanlarda kalbimi tanıyan insanları ayrı bir yere koyuyorum. Özeller çünkü. Farkına varmadan dahi olsa kırmamak için dinleyen, yorgunluklarını anlatan ve empati kurabilen  insanlar... Kalbinizi hayat yolunda anılarınıza ortaklık etmiş insanlardan sakınmayın. Alışkanlık dehlizinde ışık görmek için çabaladığımızda sevdiğimiz insanlarla geçirdiğimiz o güzel anılar ışığımız hatta mutluluğumuz olacaklar. Kalbimizde ümidimizin çiçeğini büyütürken zihnimizinde yorgun düşmemesi gerekiyormuş anladım. Mutluluk detoksu yapmak büyük beklentilerle alakalı olmadan anlamsızca izlemekle başlayan ardı ardı arkası gelmeden saati unutmakla da ilgili değil. Mutluluk detoksu sizi yormayan insanlarla sohbet etmekten geçiyor. Son zamanlarda gittikçe empati duygumuzu kaybetmeye başladığımızı düşünüyorum. Kırmak, incitmek farkında olmadan değil bilerek üzmek istiyor sanki insanlar. Özür kelimesinin o derin anlamını düşünmeden boş bir anlamla dahi söylemekten kaçınıyorlar. Yaşam zor değil... Yaşamı zorlaştıran zorunluluklar dahi olsa kibar ve nazik olmak artı bir özellik olmaktan çok sahip olunması gerekilen bir özellik. Bencillik duygusundan uzaklaştıkça sevginin anlamını çözeceğiz... İnanıyorum...

10 yorum:

  1. Ben de inanıyorum umarım insanlar biraz daha düşünceli hale gelirler..
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Dileğim benim de bu yönde 😊 teşekkür ederim yorumunuz için ...

    YanıtlaSil
  3. Tebessüm etmek zor olmamalı. Şu kısacık dünyada mutlu olmak varken mutsuz olmak neden? Hayatı kendimize kendimiz zor duruma getiriyoruz. Gülümsemek güzeldir ve bedavadır.

    YanıtlaSil
  4. Haklısınız 😊 unutuyoruz sanki gulmenin güzelliğini ...

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel yazmışsın..
    Farkında olmadan değil, bilerek yapılıyor olması ne kötü dimi..Mesela karşımızdaki kişiye gülümseyip "günaydın" diyebilecekken, onu bilerek yapmıyoruz..Ya da bir güzel söz söylemek..Yani o kadar kötüye gidiyoruz ki, her geçen gün daha çok şaşırıyorum ben.
    Sosyal medyada da durum böyle..Resmen bir birimize yanlışlıkla güzel bir şey yazacağız diye korkmaya başladık! "Aman dikkatli olmalıyım, onun mutlu olacağı bir şey yazmamalıyım" şeklinde dikkat etmeye çalışıyoruz artık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim kelimelerini o kadar az kullanıyoruz ki en çok buna üzülüyorum...

      Sil
  6. çok güzeeeee yazı da foto daa :) baksanaaa, o sulu çilek kahvenin yanında mı veriliyor yanii, lokum gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kahvenin yanında veriliyor aslında su veriliyor bazı mekanlar güzellik olsun diye armut, çilek bazen de adamla sakizi ekliyor 😊

      Sil
    2. kahveyle çilek uygun demek kii :)

      Sil