28 Şubat 2018 Çarşamba

PURE BEAUTY YORUM


Haftanın favori günleri var mıdır,sahiden? Benim en sevdiğim gündür  Çarşamba; hafta ortası... Ne bir eksik ne bir fazlası şeklinde. Çarşamba günü hayatımda güzel bir şekilde yer edinmiş olduğundan  gönül bağım olabilir. Güzel anılar sevgileri hatırlatır. Nereden duydum bilmiyorum ancak anıların sevgi denen tek kelimelik özel duyguyu hatırlatmasını seviyorum.
Bu ara ani yağmur hatta dolu ile karışık bir hava hakim. Bir yaz çocuğu olarak diyebilirim ki kışın o kuru soğuğundansa yağmur özlem duyulandı. Mevsimlerin kafası karışık ve bu karışıklık insanların da kafasını karıştırmakta. Bu kış kalın kaban giydiğimi bir veya iki kere hatırlıyorum. Başka şehirler için baharlık olan ürünleri kış mevsimi için giymekteyiz.
Bu karışıklık cilt içinde yorucu... Çok fazla krem kullanan birisi değilim kullandığım ürünlerde dikkatli olmaya özellikle ürünleri seçerim. Kore ürünleri bu seçtiğim ürünler arasında ilk sıraları alsa da denemekten vazgeçmediğim ürünlerde var. Gözaltı kapatıcısı ararken göz çevremin çok kuru olduğu bu yüzden nemlendirici sonrası kapatıcı kullanmam gerektiğini söylemişti. Ben de araştırmalarım sırasında göz ve çevresindeki kırışıklıklarının nemlendirme problemi ile de daha erken kırıştığını öğrendim. Watsons indirim zamanı; pure beauty cc cream kullandığım için yine o taraflara bakarken bu ürün dikkatimi çekti. (Fiyatı 20 TL idi) Biraz minik gibi görünse de denemek için almak istedim. Ürün içeriği ve vaad edilenler;
         GeoAqua serisi;mineralli alp Onsen suyunun,Tara ağacının tohumlardan elde edilen 3-boyutlu nemlendirme sistemine sahip Hydromanil ile ustaca harmanlanmasıyla oluşmuştur. Onsen suları içeriğindeki minerallerle cildinizi beslemeye ve rahatlatmaya yardımcı olurken, Hydromanil'in 3-boyutlu yapısı cildinizi nemlendirmeye yardımcı olur. İçeriğindeki bitki özleri ve mineraller cildinizde nemli, yenilenmiş ve pürüzsüz bir his bırakmaya yardım eder. Bu rahatlatıcı göz jelinin içeriğindeki Onsen suyu, Hydromanil ve yer altı mineralleri uyum içinde çalışarak cilt görünümünü düzeltmeye ve ince çizgilerin görünümünü azaltmaya yardımcı olur.

    Sabah ve gece cildinizi temizledikten sonra bir miktar jeli göz ve çevresine masaj yapılarak uygulanması gerektiği belirtilmiş.

    Ürün nemlendirme konusunda vaad ettiğini gerçekleştiriyor. Mineraller ve pürüzsüzlük hissi de ben den geçer not aldı. Öyle ki aleo vera maskelerini sevmemdeki en önemli neden maske sonrası cildin rahatladığına dair o his... Bu kozmetik jeli gece uyumadan önce ve makyaj yapacağım zaman kapatıcı öncesi kullanıyorum. Sevdim sanırım. Bitmesine çok az bir zaman kaldı. Yenilemek için bana Watsons yolları gözüküyor...
           Yorumlarınızı bekliyorum...

SANIRIM MİMLENDİM

                                               
  (Göl kenarı Adana )
Sevgili Deep in uyarısı ile yorumlar kısmına baktım; sanırım mimlenmişim. Ani yazmaları severim. Bir anda akla gelmeyen düşünceler yığını birleşir ve bir paragraf oluştururlar. Tüm hesaplamaların dışında... O zaman İstop...

https://sevimli-kitaplar.blogspot.com.tr/2018/02/seni-sen-yapan-sevdigim-seyler-mim.html

(Deep vasıtasi ile yazmadigimi fark ettim
Teşekkür ederim kendisine )

    Beni ben yapan sevdiğim şeyler... ;Aslında kendimi acemi büyük olarak adlandırırım. Hayat; okul sınavlar ekseninde geçen birisi olarak korkularımla yeni yüzleşmeyi öğrendim ki o zaman anladım acemilikten gerçek bir büyük olmaya doğru yol aldığımı. Çok fazla kitap okurum. Bir çeşit nefes almak gibi. Dünyanın sıkıcılığına inat kitapların dünyası her zaman bana ilginç gelmiştir. Hayal dünyam çocukluk alışkanlığı ile kitap okuma temelli oldukça geniştir. Bu huyumu hem seviyorum hem de biraz törpülesem mi acaba diyorum.
     Müzik sözleri takıntım vardır. Saçma duygudan yoksun sözler yerine hangi dilde olursa olsun hatta anlamlı duyguları hissettiren (hüzün, üzüntü, mutluluk, neşe)sözsüz müzik olsun dinlerim. Bu alanda geniş bir yelpazem vardır. Arap müzik dünyası denildiğinde sayacağım en az üç sanatçı unutulmaz film müzikleri dediğimde hazine kutum gibi anı kutumda özel filmler vardır. Hatta dönem dönem öylesine sık dinlerim ki taktığım o şarkıdan bıktıktan sonra aradan zaman geçip de yeniden o şarkıya döndüğümde özlediğim anlar varmış derim.
    Yazmasam çıldırırdım... Bu söz kadar abartılı olmasa da o an etkilendiğim bir kitap alıntısı, şarkı sözü film replik ve benim yorumlarımı tuttuğum defterlerim vardır. Defter satın almaya bu yüzden bayılırım. Bu huyumu seviyorum gerçekten. Ufak çaplı bir koleksiyonum var desem yeridir.
      Son olarak inanmak ruhumuza işlemiş diyenlerdenim. Herhangi bir durum karşısında umudumu diri tutmak için elimden geleni yaparım. Umutsuzluğa kapılmam kapılmayı da istemem. Çare Allah'ın yardımıyla daima bizimledir.
      Bir Adanalı olarak yemek tat zevki yemek seçmem ancak güzel yemek arama tutkum daima benimledir. Eli lezzetli olan insanlara selam olsun...
     Benim mim şimdilik bu kadar. Bu yazımı gören herkes bu mimi yapabilir. Mimi tutun, içinizden geldiği gibi yazın...

27 Şubat 2018 Salı

TATLISEVER

   
    Bir Adanalı olarak acı, tatlı , ekşi aşina olduğum tatlar olsa tatlıların yeri inkar edilemez bir şekilde hayatımda yer kaplıyor. 
Ağır tatlılardan hoşlanmıyorum ancak sütlü tatlılarda özellikle sütlaç; annemin eline kimse su dökemez. Annesinin kızı tabiri biraz bende kek, poğaça ve kurabiye dalında gösteriyor kendini. Özellikle annem çok sevdiği için kek yaptığım günler var. İtiraf etmeliyim ki kurabiye kısmında biraz daha pratiğe ihtiyacım var. Hazır işsizken...:) 
       Kek ve çay uyumu denilen bir uyum var ki, tarif edemem. Kurabiye süt; kısır nar ekşisi gibi. Acıktım mı nedir! dedim yazarken. Çay yani dememek gerek. 
Çay özeldir. Günde bardak bardak içenlerdenim diyemem fakat güzel bir çayın tadını fark etmediğim anlamına gelmez.  Az olsun ancak öz olsun boşuna mı demişler. Nazan Bekiroğlu Nar Ağacı paylaşmaktan sıkılmadığım kitaplardan. Çay ile ilgili yazarken aklıma geldi; alıntısını paylaşayım;
     
Kısmetin bol, çayın demli, kahven okkalı olsun. Bahtın, yolun, kalbin açık olsun...
Haksız mı.. Bana öyle geliyor ki çay kalabalıkların kahve daha sakin ortamların temeli. Kahve ikili konuşmaların sessiz ancak etkili dinleyicisi çay ise o bardak sesinin bir bardak daha içer misiniz soruları temelinde mutludur.Laf aramızda Türk kahvesi Kıbrıs'ta alıştım. Eskiden biraz soğuk bakıyordum. Demek ki alışkanlıklarda zamana ayak uyduruyor. Umarım gününüz güzel geçmiştir. Yorumlarınızı bekliyorum...

25 Şubat 2018 Pazar

ALIŞKANLIK DURAĞI

 
Alışkanlık durağı... Hoşgeldiniz!!! Çoğu zaman farkında bile olmadığımız yığınla alışkanlığımız vardır. Sanki duvarlarla çevirdiğimiz kalbimizi zora sokmak istemezcesine. Aynı renk kıyafetler, aynı saatler arası Türk kahveleri içme düzeni, aynı renk ayakkabılar ve sayamadığım yığınla şey. Alışkanlıklarımı bende bu yıl fark ettim. Büyümek dedikleri bu olsa gerek. Geçen yıllarda en sevdiğin renk, en sevdiğin yemek ve en sevdiğin eşyan ne deseler uzun uzun düşünürdüm. Gerçi eşya konusunu hala düşünüyorum da neyse... Renk ve yemek kısmını hallettik bakalım. Renk demişken bu kış gri ve bordo rengine tutulmuşum. 
Seçtiğim kazaklar, kullandığım örtüler de bordo rengi hakimiyetini ilan etmekte. Geçen yıllarda ise lacivertti. Belki de ruh halleri ile ilgilidir. Siyah renkli bir eşyayı kolay kolay örtü dışında tercih etmem ancak mor ve tonları daima favorim kalacak. Yakın çevremdeki insanlar ise lacivert renginin bana çok akıştığı konusunda iddalılar. Renklerin insan ruhuna etkisine dair binlerce alıntı notlarım zihnimde ; ne garip mevsimlerle beraber birleştiğinde güzel bir tablo gibi hissettiriyor. Bu kış ki hala kış çok fazla olmadı düşüncesiyim. (Bugün bir anda bastıran sağanak yağışı saymazsak) Keçe tarzı yelekler benim kurtarıcım oldu bu mevsimde. Adana'da kışı bir bahar esintisi tadında yaşarken dört mevsimi yaşatmaz. Yazı çok fazla sıcak olmasına rağmen kışı dondurucu geçmez yormaz sanki insanları. Bahar ise birkaç günlük dinlenmelik durak gibidir. Bu kış mevsimi de kabanları akşam saatleri için yanımıza aldığımız bir mevsim oldu. Kış mı bahar  mı tadında derken bu keçe yelek son zamanlarda çok sık kullandığım alışkanlığım olmuş meğer. Bu yılın modası pelüş, yün esintili detaylardı. Kullanışlı kıyafetleri çok seviyorum özellikle de cepli kıyafetler. Nedense ceplerimi çanta almak istemediğimde yanımda çanta gibi kullandığımdan; büyük cepli olması çok kullanışlı. Detaylarındaki renkler kullanacağım baş örtüsü için çeşitlilik sağlıyor. Bordo benim için kış rengi oldu. Sizin de mevsimlere özel  ayırdığınız renkleriniz varsa paylaşın benimle :)
DİP NOT:
Bordo renginin cesaret veren bir etkisi varmış. Bu ara belki de cesarete ihtiyacım vardır kim bilir...:)

23 Şubat 2018 Cuma

DENEBUNU ŞUBAT AYI KUTUSU


        Denebunu Kutusu artık duymayan kalmamıştır. Ama kutu gelince de yorum yapmazsak olmuyor. :) Şubat ayı kutusu çıkınca çok şaşırdım uzun zamandır siteye bakıyordum çünkü. Şansım bu sefer bana yardımcı oldu. Talep etmiştim bugün geldi. Tabi bazı indirimlerin süresi dolmuş Sevgililer Günü indirimleri geçti ne yazık ki. (Watsons sevgililer gününe özel Signal indirimi gibi)
Kutu hakkında notlarım ise; orijinal boy Signal CC  White Now beni çok mutlu etti. Denemeyi çok istiyordum. Perwoll siyahlar için annemin sıklıkla kullanıp memnun kaldığı bir ürün. Annem için ideal bir ürün oldu o yüzden. Keza molped indiriminin Haziran ayına kadar Migroslarda geçerli olması da bugünümü oldukça güzelleştirdi. Sizlerde siteye üye olabilirsiniz. Profil uygunluğuna göre her ay belirli sayıda ücretsiz kutular yer almakta. Eğer size uygun ise talep edebilirsiniz. Ancak çok çabuk tükeniyor. Kutular yayında yazısını gördükten hemen sonra sitede talep edebilirsiniz. Bu kutular bayağı ünlendi artık şans da etkili oluyor talep etmede. Kargo biraz geç getirse de deneyelim bakalım...
       Gününüz umarım güzel geçmiştir. Yorumlarınızı bekliyorum.

22 Şubat 2018 Perşembe

SHIESEDO BENEFIANCE FULL CORRECTION DUDAK KREMI

                
                        Gülümse çekiyorum... Bazen gerçekten fotojenik bir insan olmadığımı düşünüyorum. Fotoğraflarda elini kolunu nereye koyacağını şaşırma, gülsem mi tebessüm mü etsem şaşkın bakışları sonuç; kasıntı fotoğraflar. Bu yüzden habersiz çekim fotoğrafları seviyorum. Daha canlı daha doğal aslında samimi... Berbat bile çıksan o anki durum buydu diyebiliyorsunuz. Ama olsun tüm kötü çıktığımı düşündüğüm fotoğraflara inat Gülümse!!!! Gülümsemek dünyanın bence en güzel şeyi. Tüm buzdağlarını eritebilir; gerçek samimi bir gülümseme. Sahte olanlara değinmiyorum bile. Neyse...  Hafta bitmeden de bu haftanın belirleyici teması gülümsemek olsun.
               Uzun zamandır kullandığım kullanım sonrası emin olarak yorumlama yapmak istediğim bir ürünü paylaşmak istiyorum sizlerle.

 Shiseido Benefiance Full Correction dudak kremi. Bu kremin vaat ettikleri;
*Dudaklara sıkı ve dolgun bir görünüm verir. Cildin sıkılığını artırarak dudak çevresinde dikey çizgilerin oluşumunu engeller.
*Dudaklara sıkı ve dolgun bir görünüm verir. Cildin sıkılığını artırarak dudak çevresinde dikey çizgilerin oluşumunu engeller. Soyulma, kuruma gibi sorunları ortadan kaldırırken aynı zamanda renk eşitsizliğini ve mat görüntüyü de yok eder.

      Shieseido ürünleri renk eşitleme konusunda benden on üzerinden on aldı. Muadili var mı bilmiyorum. Fiyat konusunu düşününce sıklıkla alabilir miyim emin değilim ben indirim zamanı almıştım şu ikili ürün alımında indirim üstüne indirim çeki verilmişti. Ama iyi ki aldım denedim diyebilirim. Aklımda kalmadı. Kullanım sonrasında o gerginlik hissini hissedebiliyorsunuz. Benim gibi dudaklarınız kışın etkisini çokkkk fazla hissediyorsa kuruma, soyulma sorunlarını engelliyor. Daha canlı bir dudak rengine sahip oluyorsunuz. Yaşla mı alakalı acaba daha üst yaş gruplarında etkili mi emin olamadığım tek bir kısmı var gülme çizgisini veyahut diğer çizgilerin oluşumunu engelleme kısmı hava da kaldı benim için.
  Yorumlarınızı bekliyorum.... Güzel bir gün geçirmişsinizdir umarım... :)

20 Şubat 2018 Salı

A WALK TO REMEMBER

       Hüzün ve pişmanlık... Oldukça önemli iki kelime. Hatta kırgınlık! Kırgınlığın çözümü var mı bilmem. Kırgınlık ne kadar sürer deseniz bir noktaya kadar ondan sonrası anılarda kalıyor. Kurallar, eskimeyen dertler ve tüm bunların arasında rutine sıkışmışlık hissi. Bilmiyorum yerini başka düşünceler alır mı? Kitap okumaktan sıkıldığım bir anda aklıma Dream High Suzy son bölümde Only Hope şarkısını söylemişti. Bilmiyorum izlediniz mi? Suzy ilk kez o dizide görüp sesini çok sevmiştim. Only Hope ne kadar dinledim kim bilir... Nedense Only Hope film kesitindeki o kısmı da izlememe rağmen filmin tamamını izlememiştim şimdiye kadar. Sonra... Sonralarım meşhurdur. Sonrasında daha güzel olacağını mı düşünürüm sonrasında o filmi daha çok seveceğimi mi çok sevdiğim kitapların sonunu okumayanlardan değilim. Çok sevdiğim kitabın sonunu okuyup aradaki mesafeyi kendim ayarlamayı sevenlerdenim. Bırakmadım yarıda kitap. Ancak yarıda bıraktığım yarına bıraktığım yığınla film var. Bir cesaret dedikten sonra ki aradaki zaman dilimi oldukça fazla idi. Dün izledim.


(Müzikal sahnesi filmin en güzel sahnelerindendi)

A Walk To Remember... Yani Uzaktaki Anılar filmini. İyi ki de bu filmi sonraya bırakmışım. 2018 için bana anlam veren filmlerden yerini aldı. Eski bir film. Mandy Moore nedense bu kadın benim aklımda bal köpüğü saç renginin en güzel yakıştığı ünlülerden olarak kalmış. Başrol oyuncularımızdan kendisi. Jamie rolünde. Kibar, akıllı, klasik Amerika lise popüler öğrenci tiplemelerinin yanında oldukça zeki ve ne istediğini bilen bir kız. Yanına yaklaşıldıkça parlayan bir güzellik; masumane. Shane West ise okulun popüler çocuğu; ailesi ile hatta daha çok babası ile problemleri olan yakışıklı Landon Carter... Bu ikilinin uyumu hala bir efsane. Bu filmi şu zamanda çekseler bende derdim ki bu klasik ikilemsellik bitmedi mi zıt kutuplar birbirini çekerken aslında ruhlarının aynı olduklarını anlar. Ancak zamanına göre gerçekten hakkını veriyor. Konunun işleniş tarzı aslında naifliği Only Hope şarkısının yer yer melodiler şeklinde film aralarına serpiştirilmiş olması oldukça başarılı. Zaten IMDB puanı : 7,4 bence hiç fena değil. 1 saat 42 dakika olan bu filmde sıkılmaya vaktiniz olmuyor. Konu hızlı sayılmasa da sürükleyici bir biçimde akıyor. Çok fazla detay vermek istemiyorum. Belki başlarken basit içerikli gelebilir ancak şu bir gerçek ki Jamie'nin iradesine hayran oluyorsunuz. Sonuçları kabullenmiş ve nedenleriyle bir çeşit mutlu olmay gerçeği oluştururken Landon karakterinin kendisini keşfetmesiyle yaptığı nazik hareketler (teleskop yapması, aynı anda iki yerde olmak isteyen kızımızın isteğini akıllıca gerçekleştirmesi ) çok tatlısın sen ya dedirtiyor izlerken. Sonu hüzünlü diye düşünürken başka bir pencere açılıyor bazen nedenler hayatın kendisi oluyor. Bence izlemelisiniz...
       Aşk hakkında milyonlarca söz söylenmiş binlerce kez film çekilmiş olsa da Aşk, Aşk işte. Nasıl ki her insan bir dünya ve milyonlarca duygu var ise Aşkın da dili her insan da farklı ki bu filmde bunu da anlıyorsunuz.
Yorumlarınızı bekliyorum..

18 Şubat 2018 Pazar

KUTLAMALAR


Zaman çok hızlı akıyor. Belki şu an hissetmiyoruz ya da hiç akmıyor bu zaman diyerek mızmızlanıyoruz. Ardımıza bakmak aklımıza gelmiyor, kim bilir yaşlanmaktan korkuyoruz. Her ne sebeple olursa olsun büyüyoruz yavaş yavaş saçlarımıza aklar düşüyor. Bir dönem gerçekten büyüdüm mü ben şimdi cümlelerini kurardım. Şimdi ise notlarım zamanın nasıl bu kadar hızla geçtiği ile ilgili...Oysa hala çok küçük gibi sınavlara çalışma kısmı değişmese de ertesi gün yazılı var heyecanı gibi sürüsüyle anı aklıma gelmez kalbimde olurdu . Zaman çok hızlı akıyor.
 Lise arkadaşlarım birer birer evleniyor birer birer anne oluyorlar. Ben de zamanın geçtiğini bu kutlamalarda anlıyorum. Sürpriz kutlamalar...
Bebek öncesi anne adayına yapılan sürpriz... Bu tür küçük etkinlikler aslında güzel heyecanlar . Masayı hazırlayan bir önceki yazımda ki kurabiye tarifi veren arkadaşım . Samimi bir organizasyon aslında herşey demek. Ben de ilk kez bir bu tarz bir kutlamaya katıldım . Çok eğlenceli idi . İkramlar anne adayının annesi ve masayı hazırlayan arkadaşımın elinden ve bu kızın elinin lezzeti mükemmel 😊😊😊 bol fotoğraf bir yana güzel oyunlar oynandı. Oyunlardan bir tanesi annenin karın ölçüsünü tahmin etmekti. Bunun için misafirlere kurdele dağıtıldı göz kararı ölçü ile kurdele kesildi. Kazanan ödülü aldı. İkinci oyun belirlenen harfler ve yanlarına bebek eşyaları yazmak o harfler ile süre 1 dakika 😊 tecrübeli anneler kazandılar son oyun ki bu benim kazandığım oyun . Anne adayı hakkında üç bilgi ayak numarası en sevdiği renk ve kilosu😉 iyi tahmin ödülüm çok güzel bir havlu idi. Ayrıca masa da duran hediye mumları unutmayalım. 😊 Güzel bir gün anlamlı hediyeler (doğacak bebek için aldığımız hediyeler ile) önemli bir kısım atlatıldı . Bebeğin doğmasına biraz daha vakit olmasına karşın bu tür sürprizlerin yüzlerde ki tebessümüne paha biçilemez bu haftadaki mottom bu idi sanırım ; anlamlı tebessümleri unutma... Yarın pazartesi umarım güzel bir gün olur yorumlarınızı bekliyorum 😊 

16 Şubat 2018 Cuma

NUTELLALI KURABİYE



Devamı gelecek şekilde bırakmıştım yazımı. Çok geciktirmeden gelsin tarif... Paylaşacağım fotoğraftan sadece lezzetini anlatabilir miyim bilemem lakin deneyeceğim 😊 oldukça hamarat olan bu arkadaşımın elinden herşey gelir. MasAllah diyeyim nazar değmesin,kıza. Kurabiyeleri özellikle şimdi çok popüler olan özel gün kurabiyeleri olsun bu tarz ev kurabiyeleri olsun elinin lezzetinden kaynaklı olsa gerek özeldir. Sunumlarının düzeni hatta laf aramızda takıntısı mesleğinin de iç mimar olması sebebiyle eşsiz olabiliyor. Geçenlerde kendisinin bizzat hazırladığı baby shower masasını da paylaşmak isterim bir ara. Neyse tarifi kaptım bakalım öyleyse paylaşayım.


(Nutellalı ve marmelatlı kurabiyeler)


250 gr margarin
1 yumurta
1paket kabartmaz tozu
1paket vanilya
3 yemek kaşığı nişasta
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı pudra şekeri
Alabildiğine un
Hepsini karıştırıp hamuru yuvarlak parçalar haline getirip ortasına bastırıyoruz.Piştikten sonra pudra şekeri serpip marmelat veya nutella sürüyoruz 🤣🤣(çilek marmelatlı idi ancak nutellalı olana bir yıldız da benden )
Yorumlarınızı bekliyorum... Umarım güzel bir gün geçirmişsinizdir.

KIRK YIL HATIR


Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler...Bence çok daha fazlası... Kahvenin o güzel kokusu bana güzel anılarımı hatırlatır güzel anları ve güzel sohbetleri. Kırk yılla sınırlı olmayan zamanın bir boşluğu gibi. Durdurulmak yerine yavaş akan o sevimli yuz. Evet zamanın da binbir yüzü ve binbir ruhu var o da bizim gibi üzerine yüklenen sorumluluk sebebiyle yorgun değil mi? 
Ah şu değişen havalar... Bu ara iyileşmeye çalışsam da sıcak bir şeyler elimde evdeydim sürekli. Evde olmaktan gerçekten sıkıldığım anda gelen bir telefon ile çıkmak ile çıkmamak arası kararsızlık yerine evet çık kararına bıraktı. İyi ki de çıkmışım böyle güzel bir kahve sunumunu kaçıracaktım yoksa 😊 Şaka bir yana insan hayatın içinde o akışa kapılmak istiyor ki  en iyisi. Basit bir grip dahi olunsa bir süre sonra zamanın akışında dik durmayı gerektiriyor. 
Kelimeler aslında belirli durumlarda çok sınırlı kalmakta. Telefon eden arkadaşım ile neredeyse bir çocukluk devirdik. On beş yıl 😊 insan büyüyünce anlarmış beraber büyüdüğünüz insanlar gerçek dostlarınız. Ortaokul çocukluk halleri lise genç olma telaşı üniversite uzak şehirlerden gelip tatil günlerinin o kısa zaman diliminde dahi olunsa mutlaka görüşmeye çalışılması. Akla takılan en alakasız konu hakkında saatlerce konuşmak öyle ki sizin de başınıza geldi mı bilmem telefon bir saati geçince kendiliğinden kapatılmakta 😊 
Bir fincan kahvenin çok fazla hatırı var bu arada arkadaşım oldukça hamarattir sizler için çok güzel bir kurabiye tarifi aldım artık bir dahaki yazıya ...Yorumlarınızı beklerim😊😊😊

15 Şubat 2018 Perşembe

EYLÜL/MEHMET RAUF


Eylül... Eylül ayını sevenlerden misiniz? Sonbahar başlangıcı; yaz sonrası kafası karışık bir mevsimdir. İlk on beş günü yaz mevsimidir. Son on beş gün  ise bahar esintileri gösterir. Akşam serinliği başlar. Kitaplığımın bazı özel kitapları vardır.  Not aldığım satırları olan defalarca okusam dahi özel anlamlar çıkardığım kitaplar... Eylül(Mehmet Rauf) bu özel kitaplardan. Karakterlerin ustaca işlenmesi bir film olmalı diyorum bu kitap. Çağının çok sonrasına kalabilen klasikleşmiş karakterleriyle mutlaka empati kurabileceğiniz bir kitap.
"Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar da çürümeyecekler mi?"
"İnsan gariptir..."
"Ondan başka her şey boş, her şey hiç, her şey beyhude idi. O olmasa hiç, hiçbir şey olmazdı. Ve yine ondan başka her şey yoktu."
Altını çizip not aldığım alıntılardan birkaçı... Yasak bir aşk hikayesi temelli olan bu kitap hüzün veriyor. Daha doğrusu düşünmekten yorgun düşürüyor. Süreyya karısı Suat ve Necip bu üç önemli karakterin psikolojik tahlillerini istemsizce yaparken buluyorsunuz kendinizi. Toplumdaki yozlaşmaları inceden inceye ele alan evlilik temelini sarsan olaylara karşı yazarın psikolojik çözümlemelerinin içinde kayboluyorsunuz. Yazarın dili kullanma şeklini ben sevmiştim. 
Suat; kocası ile evliliğini sürdürürken Necip Bey'e aşık olur. Necip akrabası olan Süreyya ile Suat'ın yanına gidip gelir Suat'a aşık olur. Süreyya;  Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.    
Sonu hüsranla biten bu kitap edebiyatımızın değerli kitaplarından. Karakterler arasında olaylara müdahale etme isteği uyandırıyor. Suat'ın kocasına kızarken Necip'e git buralardan dediğinizde dahi üzülüyorsunuz...
Okumanızı tavsiye ederim. Yazdan geriye kalan bir günde şehrin kalabalığını geride bırakırken rüzgarın sayfalarınızı çevirmenizi önlediği farklı bir zaman diliminde hayal edin kendinizi. Bu kitap öyle bir güne anlam katacaktır...
Yorumlarınızı bekliyorum. 

13 Şubat 2018 Salı

14 ŞUBAT İNDİRİMİ


Son üç gündür yaz mevsimini yaşarken bir anda yaz bir rüyaydı dercesine hafif yağmur ve soğuk etkisini gösterdi. Sonuç; grip oldum ... Bıraksalar tüm gün uyumak istesem de yapmam gereken yığınla şey bulunmakta olduğundan yine bilgisayar başındayım. Yüksek lisans yapmak isteyenler yada sıfırdan bir çalışma yapmak isteyenler için kısa bir yazı yayınlayacağım ilerleyen günlerde umarım açıklayıcı ve bilgilendirici bir yazı olur sizler için . Bir türlü bitmeyen bir tezim var. Neyse hazır yazma fırsatım varken yazmalıyım dedim. Hafta sonu ufak bir işim olduğu için alışveriş merkezinde idim. Yves Rocher sağolsun indirim zamanı sıklıkla kendisini hatırlatır😊 Bakınmak için uğradığım yerden ellerimde paylaştığım ürünlerle buldum. Güneş kremini çok uzun zamandır kullanıyorum. Oldukça memnun olduğum paylaşmaktan sıkılmadığım bir ürün. Yüzde otuz indirim yazılarını siz de görmüşsünüzdür. İndirim de aldığım için sürekli Yves Rocher kozmetik güneş kreminin normal fiyatını inanın bilmiyorum. En son 58 TL ye almıştım. Şimdi ise indirimli 67 TL gibi bir fiyatının olması gerekiyor.



 
Yüksek koruma faktörü(50 faktör) olan bu kremi yüz lazeri yaptırdığım için hiç bir ürün kullanmasam dahi güneşten en az zarar görecek şekilde ürün ararken keşfetmiştim. BB ve CC kremlerin de yüksek koruma faktörleri bulunduğu için aslında seviyordum. İlk kez kullandığım da sanırım işi biraz da benim abartım ile fazla kullandığım için sivilce çıkmıştı cildimde. Bayağı korkmuştum. Yağlı bir dokusu olduğu için az miktarda ellerimizle ısıtarak kullandığımızda sivilce yapmıyor. Ben karma bir cilt tipine sahibim. Bence kuru ciltler için iyi bir nemlendirici özelliği görebilir. Sadakat kart ile belirli aylarda güzel sürprizler yapabiliyor Yves Rocher. Mağaza içi 70 TL'lik bir alışverişimin 49 TL'ye geleceği belirtildi. Ek olarak hediye 55 TL'lik bir rujdan bahsedildi. Başka bir ürün almak istemediğim için aradaki fark oldukça az da olduğu için görevli ile bir süre konuşsam da fayda etmedi sanırım. 70 TL'lik bir alışveriş ellerimde güneş kremi ve ruj ile mağazadan çıktım. Hediye olarak rujların verildiği aslında mesajla da belirtilmişti. Sadakat kart ile 49 TL ye düşme kısmı sanırım havada kaldı. O kısmı gerçekten bende anlamadım.

Ürünleri paraben içermemesi dolayısıyla denemeye çalıştığım bu markanın güneş kremi ve göz makyaj temizleyicisi dışında aman aman beğendiğim bir ürünlerine rastlayamadım. Keza bu ruj da oldukça kalıcılığı az dokusu havada kaybolurcasına ince bir yapıda. Doğal bir renk olduğu için tercih etmiştim seçenekler arasında. Filtre uygulamadım ki rengi tam olarak görülsün. Golden Rose matte rujları uygun fiyatına göre kalıcılık ve doğal duruşu ile bendeki yerini sabitledi.
Umarım güzel bir gün geçirmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum...
 

12 Şubat 2018 Pazartesi

AE DIL MUSHKIL

 
AE DIL MUSHKIL...
İtiraf etmeliyim ki filmi izlemeden şarkılarına hayran oldum. Öyle ki günde birkaç kez mutlaka film müziklerini açıp dinliyordum. Bollywood filmleri müzik temasını filme çok güzel entegre etmiş bir sektör. Ancak bu film aldığı tüm müzik ödüllerini sonuna kadar hak ediyor. Fırsatınız olursa açıp dinleyin. Bulleya, Channa Mereya, Breakup song...
Breakup song şarkısını söyleyen bayan öncesi bir cover da dinlemiştim inanılmaz tatlı bir sesi var. Neyse filmimize geri dönelim. Filmin başrolünde Anuska Sharma, Ranbir Kapoor bulunmakta diğer oyuncular da efsane Aiswarya hatta konuk oyuncu diyebileceğimiz Sharukhan da var.
 
 
 
Ayan(Ranbir Kapoor)

Alizeh(Anushka Sharma)

                                                             Saba(Aiswarya)

Filmin konusu aşk ancak klasik aşk hikayesine farklı bir tat getirmiş. Ayan (Ranbir Kapoor) ve Alizeh(Anushka Sharma) barda tanıştıktan sonraki süreçte arkadaşlıkları ve aslında karşılıksız bir aşk ki filmin kimi yerlerinde Alizeh'ye oldukça kızıyorsunuz. Bu kadar da olmaz ki canım dedirten aşk hakkında ilginç yorumlamaları olan bir film. Ayan karakteri bir hayal ürünüdür yazısı eklense hiç fena olmaz. Aşık olduğu Alizeh ile  arkadaşlıkları bozulmasın diye aslında onu kırmamak adına söyleyemez. Başroldeki kızımızın derinlerde ailesi ile sorunlarından kaynaklı sevgi ihtiyacından doğan saplantılı olduğu ilk aşkı (bu benim yorumum aşık olduğu gerçeğine bir türlü inanamadım) tam her şey düzelebilir durumunda iken karşısına çıkar ve kırılan aslında başrol kahramanımız olur. O da Saba (Aiswarya) ile bir ilişkiye başlar. Karakterimiz edebi yönü kuvvetli hem çekici hem de güzel bir kadındır. Sözlerini not almak isteyebilirsiniz.
Hüsrana uğrayan Alizeh arkadaş olarak dahi onun yanında kalmak isteyen Ayan... 2 saat 38 dakika 2016 yapımı bu film IMDB :5.8 Puanı olan bu film  izlenmesi gereken filmlerden.
 
 
Anushka Sharma ;oyunculuğunu seviyorum. Rol yapıyor gibi değil gerçekten o karakter gibi geliyor. Güzel gülümsüyor aslında bağdaştırmamak gerek gerçek yaşamla ilgili ama samimi bir insanmış hissi veriyor ona baktığımda. Ranbir Kapoor; daha iyi hatta duyguları yansıtan çok sevdiğim Bollywood aktörleri var desem de bu filmde rolünün hakkını vermiş. O ne zarafet Aiswarya! Yaş olgunluğu dedikleri bu olsa gerek. Çok güzelsin...
 
    Samimiyet, iyilik daima kazanır!! Belki o an değil ama sonrasında kazanmayacağımızı kim bilebilir... Filmden bir alıntı ile bitireyim yazımı..
"Çünkü Aşk biliyordu ki, Arkadaşlık son nefesini almak üzereydi..."
 
 
Yorumlarınızı bekliyorum...
 

11 Şubat 2018 Pazar

BEN DE MİMLENDİM :)


ADANA MERKEZ CAMİSİ

         Bugün bir türlü bilgisayar başına geçemedim. Pazar yoğunluğu sarmaladı sanırım beni de. Görünce ben de çok sevindim mimlenmişim :) Teşekkür ederim. https://pastelden.blogspot.com.tr/

1.Dünyayı değiştirecek sizce 3 küçük adım nedir?
Sevgi, empati ve saygı. Bu üç duyguyu pekiştirirsek inanıyorum ki iletişim problemleri hallolur ve bu durum bir çok problemi yok eder.

2.Dünyanın daha fazlasına ihtiyacı olduğu şey nedir?
Yine sevgi derim... Sevgi her şeye çare olmayabilir fakat birçok küçük problemi halletmeye onları problem olarak dahi görmemizi sağlayabilir.

3.Okuduğunuz son kitap?
1984 George Orwell. Etkileyici bir kitaptı.

4.İzlediğiniz son film?
Aile Arasında filmine gitmiştim. Bir Adanalı olarak filmin Adana ile ilgili olan kısımları beni çok güldürse de sonunun daha güzel olabileceği kanaatindeydim.

5.Sizin değişmenizi sağlayan bir hatanız?
Yakın çevremdeki insanlara güven duygum çok fazla. Hata olarak demeyelim ama güven konusunda insanlara fazla güvenmemem gerektiğini öğrendim.

6.Sözcükleriniz eylemlerinizle eşit midir?
Bu durum benim için oldukça önemlidir. Söylediği ile yaptıkları aynı olmayan insanlar bana sempatik gelmez. O yüzden sözcüklerimi dikkatli seçmeye çalışırım daima.

7.Gurur duyduğunuz bir başarınız?
Üniversite 2.sınıf üniversiteler arası hikaye yarışmasında 2. olmuştum. Mutlu olduğum güzel de bir yıl olduğu için başarı ile mutluluk birleşince güzel bir anı olmakta :)

8.Hayattaki öncelikleriniz nelerdir?
Ailem, kurallarım ve kitaplarım.

9.Kendinizde beğendiğiniz 5 özelliğiniz nelerdir?
Bu kısmı düşünmedim. Beş özellik sayamam da ancak fazla empati duygusu olan bir insanım. Kimi zaman bu durum çok yorsa da acaba bana gerçekten öyle mi demek istedi aslında öyle  birisi değil iyi bir insan düşünceleri yorgun bırakabiliyor. Bir özellik daha sayabilirim; A planım B planım ve C planım mutlaka vardır. Bu durum sanırım kendimi üzmemek için koruma kalkanım.

10.Geçen haftanın en güzel olayı nedir?
Google Adsens hesabım onaylandı :)

Bu yazımı okuyan herkes mimlensin... Tanımak güzel bir duygu.



9 Şubat 2018 Cuma

HİMALAYA HERBALS KREM


Uygun fiyatlı indirim zamanı özellikle alınması gerekenler kısmında not aldığım bir marka HİMALAYA... Kırışıklık karşıtı bu kremi yılbaşı indirimi zamanı oldukça uygun bir fiyata almıştım. Kullanım sonrası hemen yorumumu yazmak istemedim. Belirli bir süre geçsin istedim. Şu sıra kış mevsimi yaz mevsiminden esintiler yaşatsa da cilt bu aylarda kuruma fazlasıyla eğiliminde oluyor. Kremlerin yan etkileri beni korkuttuğu için hafif içerikli koruması olan kremleri kullanmaya çalışıyorum. Himalaya herbals kokusunun rahatsız edici olmadığını hatta hoşuma gittiğini söyleyebilirim. İçerisinde aloe vera olması ferahlatıcı bir etki yapmakta. Yoğunluğu az emilim çok çabuk. Ancak etkilenme kısmı bir yana bir daha alır mıyım sorusu üzerinden gidecek olursam ikinci kez almak yerine farklı ürünlere yönelirim. Sakin bir krem ancak etkisiz. Kremi sürmemiş hissi belli bir süre sonra acaba sürmüş müydüm sorusunu size sorduruyor. Olumsuz bir etkisinin olmamasının yanı sıra olumlu da bir etkisi olmayan bir ürün. Kuruyan bir cilt yaşlanma eğilimi de diğer ciltlere göre daha fazla oluyor gibi bir söylem var bence haklılar. Bu kremin de nemlendirme özelliği çok zayıf. Beklentilerimin altında kalan bir ürün oldu ne yazık ki.
Yorumlarınızı bekliyorum...

7 Şubat 2018 Çarşamba

TUTUNAMAYANLAR



         TUTUNAMAYANLAR... Tek bir kelime ile hüzün, mutsuzluk, kırgınlık ve biraz da büyüyememek... Özetlenebilir mi sahiden sorusunun cevabı olan bu kitap özel bir kitap. Mevsimi olan bir kitap!  Kitapların da mevsimleri vardır derim. Sonbahar gibi acısını sessizce yaşatanlar kış gibi keskin bahar gibi umutlu ve yaz kadar parlak... Büyük yükümlülükler yüklememek hatta yüklenmemek gerekir derler. Belki de ruh halimize göre değişen yansımalı bir dünya var. O dünya da kitap karakterlerinin duyguları aslında yansımaları var. Tutunamayanlar da benim için lise döneminde okuduğum ara sıra altını çizdiğim sayfaları bir kitap falı bakarcasına açıp baktığım bir kitap. Umutsuzluk umudun komşusu derler; Hayal kırıklığı sevincin oda arkadaşı  :)

"En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni." bu satırları karalamaktan çok daire içine almışım. Ben de hayır demeyi öğrenemeyenlerdenim. Kırmak yerine kendisinin kırılmasını tercih edenlerden...

''Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir "kitapları koruma derneği" kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli...''

 Öyle ki bir dönem kitap okurken ayraç koymayı unuttuğumda sayfaların yapraklarını bükmek yerine kaldığım satıra kadar not alırdım başka bir deftere kıyamazdım. Sonradan anlıyor insan bir kitabı okurken eskilere dair gördüğün bir iz bir sayfa yırtılması dahi önemli anlamlar taşıyor. O an ki sevgini, öfkeni en çok hüznünü...

    "Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım, mürekkeple yazmışlar; oysa ben kurşun kalem silgisiydim, azaldığımla kaldım." Çok üzülmüştüm bu satırları okuduğumda. İstemsizce karaktere üzülme; her ne olursa olsun demek istemiştim.
      Tutunamayanlar sayfa sayısının uzunluğuna inat bir çırpıda okunmayacak belki ama derinlere işleyecek nadir kitaplardan. Mühendis Turgut karakterinin  Selim adlı arkadaşının intiharını bir gazete haberi olarak öğrenmesi bu olaydan etkilenmesi sonucu bu intiharı araştırma isteği ile sorgulaması ve anlamaya çalışmasını temel alan bir kitap uzun uzadıya özetlemektense kısaca yazmak istedim. Yer yer eleştirilere yer veren psikoloji ile alakanız dahi olmasa da yorumlama ihtiyacı duyacağınız paragrafları o an olmasa dahi sonrası anlamak için not alabileceğiniz bu kitabı kütüphanenizde olması gerekenler kısmına ekleyebilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum...

5 Şubat 2018 Pazartesi

DOĞRU ŞAMPUAN

 
   
Doğru şampuanı bulmak bence büyük bir şans! Ki hala aramaktan vazgeçmesem de bir ara gerçekten saçlarıma iyi gelecek güzel bir şampuan var mı diye sorguluyordum. Uzmanlar şampuanınızı değiştirin sabit kalmasın diyor aslında haklılar da saç bir süre sonra alıştığı özellikleri yadsımaya başlıyor. Son iki yıldır özellikle parabensiz ürünleri tercih etmeye çalışıyorum. Saç konusunda da bir dönem saçlarım çok fazla döküldüğü için hassaslaştım sanırım. Dökülmeler de kansızlık etkili olsa da stres de oldukça önemli bir faktör. Hayatımızdan stresi uzaklaştırmak bu zamanda zor ancak insan bir şekilde stresi yönlendirmeyi başarıyor. Eda Taşpınar at kuyruğu şampuanını ablam almış memnun kalmıştı bende onun tavsiyesi ile almış bulundum. Sonrası benim şikayetlerimi o da dile getirince sanırım saç derisi hassasiyetleri de değişiyor.

 

             "Daha Işıltılı ve Dolgun Saçlarla Sen de Büyüle Herkesi..." sloganı ile  tüm saç tipleri için olan bu kozmetik şampuanı (benim çabuk yağlanan bir saç tipim var) yılbaşı indirimi zamanı almıştım.
etkileri: Saçların zarar görmüş keratin yapısının onarılmasına yardımcı olarak saçlara gövde ve hacim kazandırır. Saçları besler. Saçları yüzey aktiflerin irritasyonuna karşı koruyarak nemlendirilmesine yardımcı olur. At kuyruğu bitkisi ile zenginleştirilmiştir. Paraben katkı maddesi içermez.

        Belirtilen özellikle bunlar... Paraben katkı maddesi içermemesi dolasıyla ve ablamın tavsiyesi ile aldığım bu şampuanı kullanırken fazla bir saç dökülmesi yapmaması ilk başta hoşuma gitse de çünkü şampuan değişimleri sırasında çok fazla saç dökülmesi yaşanıyor. Bana tavsiye edilen özellikler arasında saçlardaki yumuşaklık hissinin hemen kendisini göstermesi vardı evet bu özellik artı bir yön ancak kullanım sonrası neredeyse aradan vakit geçmeden kaşıntı yapması ve saç derisindeki sivilce oluşumu beni oldukça hüsrana uğrattı. Bende bu etkiler hemen oldu. Ablamda ise daha sonra oldu. Beklentilerimin altında kaldı. Saç dökülmesi değişim sırasında olmasa da sonrası dökülmenin devam etmesi ikinci kez alır mıyım sorusuna Hayır cevabını verdirtiyor.
        
Yorumlarınızı bekliyorum. Sizin de memnun kaldığınız şampuanlar varsa lütfen yorumlarınızda belirtin :)

3 Şubat 2018 Cumartesi

ANTONIO BANDERAS PARFUM

 
 
Sevdiğiniz vazgeçemediğiniz kokular var mı? Genelleme yapmak, kokuların karakter analizi haddim değil. O yüzden ben kendi sevdiğim vazgeçemediklerim üzerinde duracağım. Özel gün kokusu(düğün, davet, nişan vs); günlük kullanımdaki kokular ve  arkadaşlarla olan buluşmada kullandığım kokular... 

Üç farklı ben gibi aslında değil. Watsons indirimden Antonio Banderas Her Secret Temptation parfümünü 60 TL gibi bir fiyatı ile almıştım. Bu ara sıklıkla elim gidince kış aylarında özellikle şekerli ancak baskınlığı belirli bir süre sonra giden özdeşleşen kalıcı ancak size sarıldıklarında sensin bu senin kokun şeklindeki kokuları seviyorum sanırım. 

Cecile Diva kokusunu anımsatsa da durdukça kendisini sabitleyen bir yapısı var. Öncesi Antonio Banderas Her Secret Golden kullanmış birisi seçtiği kokuları başarılı buldum. Ancak yasemin kokusu seven birisi hayatımdaki en özel günlerin kokusu daima yasemin olacak. Bu bende vazgeçemediğim bir alışkanlık haline gelmiş olabilir.

 Bazı kokular size güzel anıları hatırlattığı için kalbinizin bir köşesinde yer edinirken amaçsızca tebessüm ettiriyor. Yasemin nadide bir çiçek. Belki sıradan fark edilmeyen bir çiçek. Duvar kenarında yazı anımsatan gecenin hakimi olan güzel çiçek. Ebatının çok daha fazlasını başarabilmeyi gösteren. Sizin de favori kokularınız; çiçekleriniz varsa yorumlarınızı bekliyorum....

1 Şubat 2018 Perşembe

DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU/PEYAMİ SAFA



Geçenlerde kütüphanemi düzenlerken elimde Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitabı; aldığım notlara bakarken buldum kendimi. Lisede okumuştum ilk kez. Peyami Safa'nın okuduğum ilk kitabı idi. Oldukça etkilenmiştim.
Özel kitaplar vardır. Yazar kelimeleri ,duyguların dili olarak öylesine güzel kullanır ki hiç bilmediğimiz duyguları anlamaya başlarız. Aşık olmadan aşkı anlamak,  mutlulukla elindeki balonla koşan küçük bir çocuğun balonu rüzgara kapıldıktan sonraki o üzüntüsüne belki de o çocuktan daha fazla üzülmek gibi... Kitapların dünyasını seviyorum. Televizyon, sinema belki
sayamayacağım bir yığın teknoloji dünyası onların veremeyeceği bir duyguyu veren kitapların yanında sönük kalmakta. Ki o duygu; "samimi gerçeklik "en hayalperest bir kitapta dahi gerçeklik köşede bekler; o dünyaya aşina olan insanlar empati duygusu yüksek olan insanlar olur.
 İşte Dokuzuncu Hariciye Koğuşu da benim için acı duygusunu hissettiğim; karaktere üzüldüğüm kitabın bazı bölümlerinde hak verdiğim bazı bölümlerinde ise kızdığım empati dolu bir kitaptı.
Kısacası benim için de bu kitap gerçek bir acıyı hissettiğim özel bir kitaptır.
"Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile; Damlardan kiremitler uçmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır..."
         Bu alıntı dahi kızgınlıkla karışık hayal kırıklığını barındırmakta. Acı çekmenin ve ümitsizliğin somut haliyle kelimelerle tasvir edildiği bu kitabı okumayanlar var ise okumanızı tavsiye ederim.
  Nüzhet'e duyulan aşkın samimiyetine karışan içsel bir duygu yıkımı karakterde öylesine güzel yansıtılmış ki yazarı tebrik etmemek mümkün değil. 15 yaşındaki hasta olan bir çocuğu anlamak için çabalansa da şu ayrıntıyı vermeden edemeyeceğim anlamak da bir yere kadardır. Hastalığı yaşayanların üzerine gereksiz yükler koymak yerine onları bir nebze olsun mutlu edilebilinse dahi ruhlardaki acı derine işlemiş olabilir.
     "Kırkını geçmiş insanların tecrübelerine sahip olduğuma inanıyordum, fakat hala Nüzhet'e aşık olduğumu kendime itiraf edemeyecek kadar çocuktum."
           Kahramanımızın ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünmesi ve sonuç olarak stresten uzak bir yerde istirahat dönemi geçirmesi tavsiye edildiğinde akrabaları olan Paşa'nın köşkünde kaldığı dönem; kendi evi ve hastane geliş gidişleri atmosferini bire bir görüyormuşçasına okunulan bu kitap; kütüphanemizde olması gereken kitaplardan...

Yorumlarınızı bekliyorum.