27 Haziran 2019 Perşembe

HAZİRAN BİTERKEN


Kapı... Tek bir kelimenin ne kadar çeşitlendirilebileceğini düşündünüz mü? Hayal kapısı; hayat kapısı; okul kapısı; yolculuk kapısı, ev kapısı, misafirlik kapısı... Aynı nesne ancak anlam katan bizler ve anılarımız.  Bu ara kitap okumak istesem de elim kitaplara gitmiyor. 

Hava sıcaklığı hissedilen belki 42 derece bu sıcaklığı toplu taşıma araçlarında düşündüğümüzde daha da artıyor sanki. Yaz mevsiminin en sevdiğim yanı güneşin yakıcılığına inat gecenin serinliği, balkonlardaki masalardaki tabak, çatal kaşık sesleri, ikindi sonrası sokağı izlemek hayatından içinden notlar yakalamak. Doğum günüm yaklaşıyor. 

Yaş alırken sağlık, dileklerimin birinci sırasında yer alırken diğer dileklerim için biraz umutlu biraz da hayatı yakalama eğilimli olmalıyım biliyorum. Bir şekilde hayallerin kapısını gerçeklik kapısı ile bağdaştırmalı o ince köprü de yanımda olanlara müteşekkir olmalıyım. 
Haziran biterken bu ayın bende bıraktığı notları yazmadan edemedim...
Müzik listesi
*Alaaddin filmi müziklerinden Naomi Scott Disney Channel Lemonade Mouth filminden hatırlıyorum. Kendine has bir sesi olan şarkıcı, oyuncu... Speechless şarkısını seslendirmiş. Bu ara herkes cover olarak seslendiriyor ve sözlerine hayran olmamak elde değil. Sevdim bıkana kadar dinlemeye devam...
*Ed Sharen-Justin Bieber I don't care klibi bana oldukça ilginç gelse de dinledikçe akıla yerleşip dilinize dolanacak şarkılardan...

*Ayu Ting Ting- Keremcem Apalah Cinta güzel olmuş dediğim bir düet Endonezya izlenmesi 11 milyonu geçmiş ama bence kış şarkısı gibi gelmedi değil hani...

*Shreya Goshal-Dhadak filmi şarkısı bu Hindistan'ın en güzel seslerinden bence şarkının kendine ait özel bir ruhu var. 

*Amr Diab/ Wayah

*Nev/Kelebek
*Girl's Generation/Lil Touch bu grubun yeri bende ayrı... 

*Nancy Ajram/ W Maak Instagram da da paylaşmaktan bıkmadığım şarkılardan...

 Klibi çıkmadan Nancy Ajram'ın bir animasyon gibi farklı tarzda yayınlanması olmuştu. Trende yolculuk yapar şeklinde... Son 10 yıldır her şarkısı değil belki ama mutlaka bir şarkısı müzik listemde vardır. Şarkı söylerken gülümsediğini hissediyorsunuz. Neşeli söylüyor Nancy Ajram, farklı ve duygusal şarkıları da elbette var ama hareketli şarkılarının yeri ayrı...
FİLM 
*Becoming Jane filmi ve Jane Austen rolünde Anne Hathaway yorumlanmak için taslakta diğer yazıyı bekliyor. Aşk ve Gurur ki lise de deli gibi okuyup hatta filmini defalarca izlemiştik. Yazarın hayatının filmi ve Aşk ve Gurur kitabına da ufak bir vurgu yapılmış filmde...
Kitap Notlarım
"Dünyaya gelmenin marifet olmadığını, insanlaşmaya doğru adım adım yol almak gerektiğini söylerdi babam." (Lacivert Taşı/Sevinç Çokum) 
"Yolculuk hayatın ve kaderin kendisiydi."(Lacivert Taşı/Sevinç Çokum)
Haziran ayı biterken yeni bir cümle başı ve büyük harf bekliyor. Yorumlamalarımı aktaracağım filmler, kitaplar belki de hayatım ile ilgili notlarım olacak. Zamanın kumları dört bir yana dağılırken bir rüya mesafesinde olan sevgilerin bizlerin daima yanımızda olması dileğiyle... Beklerim yorumlarınızı.... Instagram:@camdanduslerblog


23 Haziran 2019 Pazar

TREN YOLCULUĞU


              Bir dilek hakkınız olsa ne dilerdiniz?

Klişe gibi gelse de sanırım ben yolculuk yapmayı dilerdim. Başka bir dünya çünkü. Bir yere varmaktan ziyade  yolda olmak duygusu... Cesaretle ilgili ya da varış noktasına ulaşıldığında o heyecanın kaybolması ile ilgilidir kim bilir...Sessizce gözle yaparken bir anda başka dünyalarla karşı karşıya gelirken düşünmek... Düşünmek sahiden de yükü ağır olsa da güzeldir. Düşünen insan kendi varlığının bilincinde doğadaki en ufak bir detaya dahi saygı duyandır. Son zamanlarda saygı kelimesi üzerine saatlerce yazabilmeyi istesem de yolculuğun herhangi bir durağında geride kaldığını düşünmeye başladım. Ancak şu fotoğraf güzel bir tebessümü hak etmiyor mu? Güzel bir tebessüm; ayçiçeği veya günebakan çiçeğinin renginin güzelliğini, dağların sarı sıcağı hatırlatırcasına rengini evet yaz sevilmez mi dedirtiyor. Yaz mevsimlerin en yorgunu , güler yüzlüsü ve renklisi. Adana-Niğde arası tren yolculuğundan kalma olan bu fotoğraf bana tebessümden de fazlasını hatırlatıyor. Kalabalıkları, kulaklarında kulaklıkla düşünen insanları, çocuk seslerini ve tüm kargaşayı bastıran durakların uyarısı... 

     Hayatın duraklarını... Bu ara sıklıkla düşünüyorum; alışkanlıklara bu kadar bağlanmak iyi mi sorusu aklımda. Değişmek evrenin içerisinde kendini unutturmadan her an hatırlatacak bir kavram. İnsanlar değişirken bu değişimden çevrelerde pay alacak. Çocukken sokaklarında kahkahalar attığımız mahalle bir süre sonra anılarda kalacak; en sevdiğin kitap ve filmlerin yerine yenileri gelecek. Sadece arkadaşlıkların saf ve en doğal haliyle kalmasını dilerken bu durumun imkansız olduğunu anlamak biraz üzücü... Kalp kırgınlıkları; yabancılık mesafesinde olursa eğer hüzün gözlere hakim olurmuş derler. Haklılarmış... Zamanı suçlamak yerine biraz öz eleştiri yapmayı bilirsek eğer bence daha güzel olacak. 
   
      Yolculuk... Üç heceye sığamayacak kadar düşünce dehlizi... Ancak pencereden dışarıyı izlemeyi unutmayın. Gördüğünüz en güzel manzara seyrettiğiniz hayat durağındaki sizin yansımanızdaki tebessüm de gizli...

  Beklerim yorumlarınızı... 

19 Haziran 2019 Çarşamba

PHILIPS LUMEA IPL



Bu ara kelimelerle aram iyi değil... Yazamıyorum. Aslında akademik açıdan yazmayı bir türlü anlamadım ya neyse! Tez danışmanın beni takmaması, yeniden bir işsizlik boşluğu; yaz mevsimlerinin en klasik aslında en alışılmış hali. Sadece doğum günlerime kadar koyduğum bazı hedefler dışında. Farklı şehirler görmeyi dilemenin bir dilek olarak kalmasını istememek; girdiğim sınavların azalmasını umut etmek ve almak istediğim bazı teknolojik aletleri alabilmek. Yeni bir bilgisayar ve poloraid makine alamasam da bu ara almayı istediğim bir diğer aleti aldım. Philips Lumea Advanced IPL lazer... (1699 TL) 



Bir üst modelleri 2000 TL'nin çok üzerinde olduğu için benim bütçeme en uygun olan Philips Lumea bu idi. Ürün içeriği kapsamının fotoğraflarını aktardım.



                                                                 
                            
Küçük, kullanışlı taşıması oldukça kolay.  Büyük ve biraz daha küçük olmak üzere çift başlıklı(Yüz ve vücut için)  bir ürün. Başlıkların çıkarımı pratik. Cilt sensörü bulunmakta. 1-5' e kadar atım şiddetini ayarlayabileceğiniz  tuşlar bulunmakta. Ürün tüy kökünü tanımadan kesinlikle atım yapmıyor.Ürünün arka bölümündeki ışık kökü tanıdığında yanıyor.      

        
Ürünün adaptörü... Şarj problemi yok. Elektrikle çalışıyor. Şarj edip, bekleme sıkıntısı yok.


İçerisinde taşınabilir; küçük bir çanta; temizleme mendili ve ek olarak Satin Kompakt Kalem düzeltici içeren güzellik ürünü kalem var. Kalemin çalışması için ayrıca pil de verilmiş.



        Lazer kesinlikle size pürüzsüzlük vaadi vermiyor. Hormonlar sürekli değiştiği; mevsimsel farklılıkların oluşturduğu etkiler hiç bitmeyecek gibi gelen seanslar bir süre sonra sıkıyor gerçekten. Kol bölgesi ile ben bir güzellik merkezinde lazere başlamıştım. 8+8 seanstı. İlk başladığım zamanlar aslında yakma problemleri, güneş etkisi ile farklı tonlamalar gibi bir sürü şey duyduğum için biraz korkudan sadece kolumda başlamak istemiştim. Seanslar bittikten sonra yılda bir kez atım yapıldığını çevremden zaten duymuştum. Ki seanslar bittikten yılda bir veya iki kez atım yapma ihtiyacı oluyormuş anladım. Bu atımlar için güzellik merkezine git-gel yorgunluğu yerine ben de bu ürünü almayı istiyordum. 2 yıl garantili ve 250 bin atış ürün. Şimdilik ilk seans uygulaması gerçekleştirdim. Lazer sonrası tüylerin köklerinde zayıflamalar görülür. Çok zayıf çıkmaya başlar. Beklentilerim bu yönde. Acı hissi sinek ısırığı dedikleri türden. Derece 5 de çalıştırdığımda en yüksek derece aşırı hassas ve acı eşiğiniz çok düşük değilse bence çok az bir acı hissediyorsunuz. Belirli sürelerde yeniden ürün hakkındaki yorumlarımı paylaşacağım. 
Yorumlarınızı beklerim...
Instagram adresi: https://www.instagram.com/camdanduslerblog/

16 Haziran 2019 Pazar

MİNİ PONİ SERİSİ



Yaz mevsiminin kendine has özellikleri var...
Kendine ait bir rengi kendine ait bir ruh hali... Bunca bunaltıcı havalara rağmen sevmemin sebebi belki de yaz mevsiminin ruhunu sevmem. Sarının en güzel tonunu; havanın sıcağından akşamın serinliğine uzanan o zaman dilimini... Arada kalmamasını... Kararsızlığı sevmediğim için kullandığım bazı ürünlerin de nötr kalmasını sevmiyorum. Bu yazı biraz bu ürünlerle ilgili... Miniso şirin mi şirin bir alana sahip. Ev; mutfak ürünlerinden kırtasiye ve kozmetik ürünlerine geniş bir yelpazesi bulunmakta. Alışveriş yaparken de rahatlıkla her ürüne bakabilmeniz daha da sempatik kılıyor. Normalde defter, kalem hatta fırın eldiveni alışverişimi yaparken kozmetik benim için de farklı bir alan oldu.

Miniso'nun Mini Poni Cheeks in Love Allık(01 Mercan Pembe) şu sıra 30 lira gibi bir fiyatı olsa da ben kış döneminde 15 liraya aldığımı hatırlıyorum.


Ürün Özellikleri
İpeksi pürüzsüz formül. Rahat bir kullanım için hava alan ağırlıksız bir his verir. Hafif ve ince kremsi doku: Mükemmel bir tam kapsama için cilt kapsama için cilt üzerinde zahmetsiz bir uygulama sağlar. Cilt parlak bir ışıltıya sahip olur. 



Çantaya atmalık yer kaplamayan; kullanışlı bir ürün. Renk kalıcılığı ortalamanın altında. Daha kaliteli allıklar ya da muadil bazı markalar olduğu için ürünü bir daha alır mıyım? Sanmıyorum. Şirin bir tasarım; içerisindeki üç rengin karışımı bir pembe :) Ciltte kaybolan bir pembe ...


Miniso gül ve doğal yağlar özlü nemlendirici yüz serumu
Ürün özellikleri : Hafif ve canlandırıcı formül. Kolay emilimi. Cildi yeniler ve yoğun bir şekilde nemlendirir. Günlük nemlendirici olarak ya da fondötene karıştırarak kullanılabilir. 

Kullanımı: Ürünü temizledikten sonra yüzeye istenilen miktarda uygulayın. Tamamen emilimi için nazikçe ovalayın...
 Kokusu güzel ancak etkisini tam olarak anlayamadığım bir ürün. Kış mevsiminde düzenli olarak kullandım. Özellikle uyumadan önce cildimi temizledikten sonra kullandığımda cildimi   nemlendirse de beklediğim etkiyi oluşturmadı. Ciltteki yumuşaklık hissi çok çabuk dağıldı. 
Güzel bir gün sizinle olsun... Beklerim yorumlarınızı...

13 Haziran 2019 Perşembe

KARNE ZAMANI



                  Anlam yüklediğimiz en küçük zaman dilimleri sonrasında bir hayale karışırken büyürmüş insan...  Büyürken yürüdüğümüz hayat yolunda birçok kare aklımızda kalırken beynimiz yenilerine yer açmak için zaman perdesini usulca örter... Zaman perdesi acımasızlığının ardında ki merhametini gizlemek için. Fotoğraf çocukluğumun geçtiği yayladan... Bu mevsimde gülleri görünce anlıyor insan; hayatın en güzel renklerini bize göstermeye çalıştığını...

       Son bir beş haftam uykusuzluk ve yorgunluk ekseninde geçti. Bu beş hafta hakkında notlarım ise evet çok şey öğrendim biliyorum ki öğrenmeye de devam edeceğim. Bir anda kendimi sıralarda değil de tahtada buldum; eve ulaşmak için iki saat yolda düşünme fırsatı buldum; yeni insanlar tanıdım, gözlemledim. Geçen hafta sesimin gelmesi için bol dua ederken şükrettim. Sahip olduğum her şey için... Yarın karne günü... Karne günleri o heyecan aslında öncesinde yapılan puan hesaplamaları takdir- teşekkür için umutlar ve karne aldıktan sonra arkadaşlarla beraber gidilen sinemalar... Büyüdükçe sinemada yanımızdaki tanıdığımız insanlar da azalıyor...! 
     O zaman ve bu zaman farkı yapacak kadar yaş almadım ama o heyecan sanki bu zaman diliminde yok. Çocukların hayal dünyaları sınırlandırılmış gibi sanki. Ellerine kalem almak istemiyorlar; tahtada resimler çizmiyor; tatil için yapacaklarını bir solukta anlatmıyorlar. Veliler öğrencilerden daha heyecanlı ancak notlar konusunda. Geçenlerde not aldığım bir kitaptan alıntı;

"Şimdiki çocukların mesela Türkçeleri yok; Fransızcaları, İngilizceleri de yok. Peki neleri var? Boş bir şımarıklıkları var, kendilerini disipline etme gereği duymamaları var. Böyle olunca sorumluluk da almıyorlar. Sorumluluk alamayan insanlar boş olur. Bir de hak talep ediyorlar. Sorumluluk duygun yoksa hak talep edemezsin. Çünkü hakkın temelinde sorumluluk vardır. "(İlber Ortaylı)

     Tamamıyla bu düşüncede olmasam da yazılı olacağını söylediğim halde yazılı yapmamam gerektiğini söyleyen öğrenciler; yazılı kağıdında notları okuduktan sonra notlarını beğenmemeleri ve bunu gayet saygısızca ifade etmeleri; çalışmanız gerektiğini söylediğim halde kulak ardında bırakmaları... Son zamanlarda saygının sevgiden çok daha önemli bir olgu olduğunu düşünüyorum. Saygısızca davranıp hatta hakaretler ederken hakkımı arıyorum! düşünce yapısına ne ara sahip olundu? Bilmiyorum... Derdimizi anlatırken en yüksek sesle konuşmak haklı olduğunu kanıtlamakla eş değer mi? 
    Bunları düşünürken kimi öğrenciler de umudumu yeşertti elbette ki. Notların iyi veya kötü olması önemli değil önemli olan karakterlerin güzel bir şekilde gelişerek; saygının önemini anlamış bilgiyi arayan öğrenci olabilmek... Hayat sınavlarla dolu; maddi ve manevi anlamda... Elimizden geldiğince yarış pistinde gibi değil de yaşayarak ve öğrenmeyi sevdirerek hayal dünyalarını kısıtlamadan; umutlu ve mutlu olmayı öğrenip ve aktarabilirsek inanıyorum ki; daha güzel bir dünya olacak...

9 Haziran 2019 Pazar

NEUTROGENA SKIN DETOX



        Bayram tatili bitti... Aslında dokuz gün içerisinde fark edilmese de bugün düşündüğümde anlıyorum ki tatil oldukça çabuk geçmiş. Yayla, Adana arası her türlü hava değişimine inat pazartesi sendromuna kapılmak... Bu hafta son hafta; Cuma karne günü... Sonrası sanırım yine sınavlar... İnsan alıştığını sandığı her zaman diliminde anlıyor ki alışmak da bir çeşit zorunluluk... Bu yaz; görmek istediğim o kadar çok yer ve doğum günüme kadar yapmak istediğim listeler var ki kısacası gerçek anlamda tatil yapmak istiyorum. İnşAllah diyelim artık...  Sizlerin nasıl geçti bayram tatil? Beklerim yorumlarınızı...

    Gelelim Neutrogena Skin Detox ürününe... Şu sıra her şey bana o kadar pahalı geliyor ki elimden geldiğince beğendiğim özelliklere sahip biraz pahalı ürünlerin muadillerine bakıyorum. Neutrogena Skin Detox yüzde elli indirimde Migros 'tan almıştım. Rengi çok hoşuma gitmişti. Yaz döneminde temiz bir cilt ve güneş kremleri dışında bir beklentim olmadığı için malum Adana şu sıra 38 dereceleri çoktan görüp geçtiği için herhangi makyaj ürünü ciltte durmuyor zaten bunaldığınız için bir şey kullanmakta istemiyorsunuz. 

    Neutrogena Skin Detox/ Arındırıcı Kil Maskesi(Toksinleri ve günlük kiri %100 hedefler/Tüm cilt tipleri için uygundur.)

*Glikolik Asit ile zenginleştirilmiş arındırıcı kil maskesi, cildin nem dengesini korurken kir, yağ, makyaj kalıntılarını nazikçe temizler. Bu 2'si 1 arada formül, detox maskesi, günlük temizleyici olarak kullanılabilir. Yumuşacık ve ışıltılı bir cilt için gözenekleri derinlemesine temizler. 

*Gözenekleri tıkamaz.

Günlük temizleyici: Islak yüze uygulayın, göz çevresine temasından kaçının. İyice durulayın.
Maske: Göz bölgesinden kaçınarak cilt üzerinde eşit bir tabaka halinde uygulayın. 1 dakika kurumasını bekleyin, iyice durulayın. 

    Bu yaz kullanmaya devam edeceğim ürünler arasına giren bu ürünü indirimde ise özellikle bakmanızı tavsiye ediyorum. Ferahlık hissi hemen kaybolmadı öyle ki ben geçmeyecek sandım. Cildin nefes aldığını hissediyorsunuz. Karmadan yağlığa dönük bir cildim var özellikle t bölgesindeki parlamalar konusunda başarılı buldum. Kullanım sonrası yapış yapış veya tamamen kurumuş bir his olmadı. Cildimi temizlerken nemini de alıp götüren bir ürün değil. Beklentileri karşılayan bir ürün oldu benim için... Güzel bir pazartesi harika bir yaz olsun herkes için :) 

2 Haziran 2019 Pazar

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK/ HARPER LEE


Geçmeyen Mayıs ayına inat; Haziran ayı hızlı mı başladı? Şimdiden Haziran ayının üçüncü gününe doğru ilerlemekte olan bu akşamda yazma fırsatı bulduğuma seviniyorum. Kitap yorumlamaları yapmayı uzun zaman oldu sanırım. Okumayı da özledim. Aslında insan bir yoğunluk yaşarken anlıyor; özlediklerinin kıymetini... Rutinlik derken biraz vakit var derken erteliyoruz. Sevgiyi erteliyoruz; okumayı erteliyoruz belki de izlemeyi... 

Gökyüzüne bakmayı; hayatın sıkıcı detaylarında kaybolurken unutuyoruz. Unutmak alışkanlık haline gelirken samimiyetler de kendini belli ediyor. Zaman geçiyor; zaman hayatın adımlarını hızlandırıyor. Harper Lee/Bülbülü Öldürmek kitabını okumak için Haziran, Temmuz aylarını düşünsem de öncesinde okumaktan mutlu olduğum bir kitap oldu. 

        Tanıtım yazısından;
1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen; Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika'nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın Scout Finch'in gözünden anlatıyor.

     Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hala güncel temaları, Scout'ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor.

"İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır."
"Galiba ben büyüyünce soytarı olacağım" dedi Dill...(Eğlenceli bir dilek :)...)
                          
   Çocukların gözünden anlatım ve büyüklerin etkileri... Roman büyüklerin dünyasının acımasızlığında çocukların büyümeden önceki saf düşüncelerinin hayatı yaşanır kılması gerçeği... Büyüdükçe duygu kaybederken; en çok merhametimizi ve adalet duygumuzu mı kaybediyoruz yoksa kendimize mi uyduruyoruz. Kötülüğe bir kılıf ve bir kılıf eklerken vicdanımızı eklediğimiz kılıflarla susturuyoruz... Scout ne güzel söylemiş kitapta;

"İnsanların tuhaf olduklarına karar verdim. Zorunlu olmadıkça onlar konusunda kafa patlatmayacaktım." 

Kitap; Scout, ve ailesi çevresinde gelişen konuşmalar; komşuluk ilişkileri ırkçılığın çizdiği o kalın duvarlar arasındaki insanlar üzerine olan bir hikaye odaklı... Yer yer Scout'un sorgulamaları bu arada bu karaktere bayılacaksınız; kalıplara neden uyması gerektiğini uzun uzun sorgularken gülümsetiyor. Bir diğer önemli kahraman ise Scout'un babası... Diğerlerine uymadan aslında el ne der kaygısına bürünmeden; kitapları ile mutlu bir adam. 

Vicdani erdemleri olan ancak sonucun değiştirmeyeceğini bile bile de mücadele etmekten vazgeçmeyen bir adam. Abi ile Scout'un diyaloglarından bir alıntı;

"Kaplumbağalarda duygu yoktur, aptal."

"Sen hiç kaplumbağa oldun mu, hı..."

 ve altını çizdiğim diğer alıntılar;

"Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır."
"Bir insanı anlayabilmek için; o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin..."

Vicdan; günümüzdeki problemlerden uzak olmayan problemler, çeşitli toplumsal baskılar ve küçük bir çocuğun haklı sorgulamaları... Yaz okuma listenize almanızı tavsiye edebileceğim kitaplardan... Bayram çok ama çok güzel geçsin; mutlulukla bol kahkaha ile... Beklerim yorumlarınızı...