Havalar da insanlar gibi bu ara. İki gündür olmadığı kadar soğuk ve kasvetli...Ben bir yaz çocuğuyum. Ne kadar şikayet etsem de bunaldığıma dair saatlerce konuşsam da kasvetli havalar beni yorar. Mevsimlerle alakalı bir durum değil benim şikayetlerim sadece kendimle alakalı sanırım. Neyse ki bugün hava berraktı. Bu berraklığı görebileceğim sevdiğim bir dost evindeydim. Kalabalık sessizliklerinden uzakta kendi kalbimin ritmini duyabilecek kadar baş başaydım kendimle. Kararlarımla ve hayal kırıklıklarımla...Misafirlikleri sever misiniz bilmem. Fakat ev oturmalarına alışmayı bende hiç beklemezdim. Bugün bu fotoğrafı çekerken aynı şeyi düşünüp durdum. Yaz iki ileri bir geri adımlarla geliyor. Kimselere aldırmadan gelecek ve gidecek. Bu üç ay benim için stresli olacak mı bilmem fakat oldukça düşünceli olacak eminim. Sınavlar, başvurmadığım seçenekler derken kalabalıklar ortasında kalacağım. Bir düşünce yankılanıyor zihnimdeki notlarım; Kalabalıklar da insan kendisi olur. Belki konuşmaları belki tavırları ile değil ama ruhuna yönelik konuşmaları ile o olamadığı insan var ya kısa bir süreliğine de olsa o insan olur. Nefret ettiği durumlardan kaçmayan mutluluğu kovalarken gerçekten korkmayan o insan olur. Kimse fark etmez belki ama o insan olurken fark edilmek de insan istemez. Bir fincan kahve ve inanılmaz Seyhan insana neler düşündürüyor. Gözlerimi kapatıyorum. Kısa bir süreliğine de olsa kalbimin ritmini dinliyorum. Arada sırada da olsa siz de yapın. Olmak zorunda olduğunuz ya da olmak istediğiniz değil olduğunuz insan olarak mutlu olmanın tadını çıkarın. Hayat böyle de anlamlı..