Noktasız zaman...Saatin tik taklari birbirini kovalarcasına ilerlerken gün geceye gece güne kavuşuyor. Sanki hayat bir virgülle ayrılmış gibi devam ediyor. Nokta konuluncaya kadar. Bugün elim kütüphanemin bir sırasına takıldı kaldı ve orada bir kitaba uzandı. Nazan Bekiroğlu... Yol hâli... Altını üstünü çizip notlar almışım. Oysa bir kitabın üzerine başka bir kalemin dokunmasıyla o kitaba hakaret ediyormuşum gibi bir düşünürdüm, dune kadar. Saygı duymalı ve aklımda kalanlara sonuna kadar guvenmeliydim. Ne değişmişti sahi... Belki kitaplar aynıydı değişen bendim. Düşünce dehlizine kapıldığım yolculuklarda öğrendiğim bir dolu şey olur. Bu yüzden otobüs yolculuklarını severim.İzlerken kendimle de tanışırım yeni yeniden. Yol hali de böyle bir kitap gündüz vakti cektigim bir fotoğrafla ellerimin uzandığı kelimelerle bütün bir günü tek bir manaya sığdırıyor. Yolculuklar biziz. Giden veya kalanlarin dusunceleri...Her halimiz...Eksik kalan yarimizi ya tamamlayan yada daha da yarım bırakan....Bu yüzden yolculuklar oyle yada böyle buruktur. Alışkanlıklar bırakılır kavusmalara koşul sa dahi arda bakılır usulca. Yolların da acı yanı bu değil midir?