Eylül... Eylül ayını sevenlerden misiniz? Sonbahar başlangıcı; yaz sonrası kafası karışık bir mevsimdir. İlk on beş günü yaz mevsimidir. Son on beş gün ise bahar esintileri gösterir. Akşam serinliği başlar. Kitaplığımın bazı özel kitapları vardır. Not aldığım satırları olan defalarca okusam dahi özel anlamlar çıkardığım kitaplar... Eylül(Mehmet Rauf) bu özel kitaplardan. Karakterlerin ustaca işlenmesi bir film olmalı diyorum bu kitap. Çağının çok sonrasına kalabilen klasikleşmiş karakterleriyle mutlaka empati kurabileceğiniz bir kitap.
"Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar da çürümeyecekler mi?"
"İnsan gariptir..."
"Ondan başka her şey boş, her şey hiç, her şey beyhude idi. O olmasa hiç, hiçbir şey olmazdı. Ve yine ondan başka her şey yoktu."
Altını çizip not aldığım alıntılardan birkaçı... Yasak bir aşk hikayesi temelli olan bu kitap hüzün veriyor. Daha doğrusu düşünmekten yorgun düşürüyor. Süreyya karısı Suat ve Necip bu üç önemli karakterin psikolojik tahlillerini istemsizce yaparken buluyorsunuz kendinizi. Toplumdaki yozlaşmaları inceden inceye ele alan evlilik temelini sarsan olaylara karşı yazarın psikolojik çözümlemelerinin içinde kayboluyorsunuz. Yazarın dili kullanma şeklini ben sevmiştim.
Suat; kocası ile evliliğini sürdürürken Necip Bey'e aşık olur. Necip akrabası olan Süreyya ile Suat'ın yanına gidip gelir Suat'a aşık olur. Süreyya; Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.
Sonu hüsranla biten bu kitap edebiyatımızın değerli kitaplarından. Karakterler arasında olaylara müdahale etme isteği uyandırıyor. Suat'ın kocasına kızarken Necip'e git buralardan dediğinizde dahi üzülüyorsunuz...
Okumanızı tavsiye ederim. Yazdan geriye kalan bir günde şehrin kalabalığını geride bırakırken rüzgarın sayfalarınızı çevirmenizi önlediği farklı bir zaman diliminde hayal edin kendinizi. Bu kitap öyle bir güne anlam katacaktır...
Yorumlarınızı bekliyorum.