(Zamanı durdur fotoğraflarımdan bu ara fotoğraf çekmek bir alışkanlık gibi oldu )
UMUT KIRIKLIKLARI
Doğamızda var olduğu söylenir. Umut etmek… Keşke umut
edebileceğimiz olayları, kişileri de seçebilsek. Elimizde olsa. Elimizde olsa
da değişebilir miydi ki? Yola çıktığımızda umut ederek başlamaz mıyız?
Başlamanın önemi üzerinde dururlar ancak yalnızca sonuca bakarlar.
Çıktığımız yolda neler yaşadığımız önemsizdir. Oysa hayata tutunduran ve kimi
zaman da pes ettiren neler yaşadıklarımızdır. Herkes başlamak için çabalar,
kimileri bıraktım dese de. Hiç başlamadan...Sonuçların önemsendiği dünyada
yer edinmeye çalışırken hatırlarız elimizde varsa. Yolculuk boyunca umut
kırıklıklarımızı ve ulaştım dediğimiz anda kaybettiğimiz rüyalarımızı.
Söyleriz. İçimizden gelen o sese kulak vererek. Bırakmak için çok geç ulaşmak
içinde erken. Bu ikilem nasıl bir bütün eder diye düşünürüz. Haklı olduğumuzu
izledikçe anlarız. Yolculuk boyunca yanlış yolların kapılarını açanlardan,
ihaneti sonuna kadar öğretenlerden ve en çokta kaybetmişlerden. Hepsiyle
mücadele edebileceğimizi düşünebiliriz. Ta ki kaybetmişleri ayrı tutana dek.
Onları inanılmaz bir şekilde içimize alırız. Kaybetmiş biri… Ona acılarını
unutturmak istercesine çabalarız. Kalbimizi sadece ona gösteririz. Kendimizin
dahi bilmediğimiz kapıları açarız. Umutla yaralarını sarmayı dileriz. Hata
yaptığımızı yolun sonuna bir adım kala anlarız. Tek başımıza bir gölgeye el
sallarken. Gölge olmayı dileyen birine yardım edemeyeceğimizi anladığımızda.
Çok geç olur mu diye sayıklarız. Çok mu geç... Ardımıza baktığımızda geldiğimiz
o zahmetli yolu görürüz. İki seçenekle yüz yüze geliriz. Aslında iki
seçeneğin çıktığı tek bir kapı ile yüz yüze geliriz. Kaybeden birinin
güvenilmezliği. Kaybeden birinin bıkkınlığı kaybeden birinin bıraktığı
doldurulması zor olan yarasıyla. Pes
etmişlik bir tokat gibi çarparken yüzlere; dayanmaya çalışacağımıza dair
efsaneleri hatırlarız. Tıpkı bu anı daha önce yaşamışçasına, daha öncesinden
provasını yapmışçasına ayağa kalkmaya çalışırız. Çalışmalıyız. Gölge olmadan
karanlıkta kaybolmadan ilerleyeceğimize dair yeminler etmişizdir. İşin gerçeği
güçlü olmanın bu şekilde olduğunu öğrenmemizin de bir sebebi olmasıdır.
(Üniversitede iken denemeler, hikayeler yazmayı çok severdim. Şimdi eski bir alışkanlığı anımsar gibi arşivimde bu yazımı görünce paylaşmak istedim...) Yorumlarınızı beklerim...