Eski bir sokak sesinin özlemini
duyacak kadar yaş aldım mı sahiden? Otuzlu yaşlarıma daha var ama zaman ne çabuk değişiyor. Sokakta oynadığımız zamanlar; okuldan dönüşte Ay Savaşçısı izlediğimiz günler çabuk geçmiş. Bu ara kafamı toplamak için kitap okuyorum. Kitaplar hüzünlü zamanların en güzel kaçış yolu benim için. Bir süreliğine dahi olsa başka bir dünyaya girmek, düşüncelerimi toparlamak için bana gerekli enerjiyi veriyor. Hele ki kış ben geliyorum yağmurlu havaları da benimle beraber getiriyorum derken...
Sevinç Çokum çok sevdiğim bir yazar. Paragraf aralarında düşüncelerimin sesini duyar gibi olduğum bizden yansımalar taşıyan hikayeleri olan bir yazar. Ağustos Başağını satır satır ezberlerken farklı kitaplarının da yeri ayrı tabi.
"Eski Bir Sokak Sesi' nde Sevinç Çokum' un 1972-74 yılları arasında yayımlanan ve çok sevilen ilk öykü kitapları Eğik Ağaçlar ve Bölüşmek bir araya geliyor. Yazarın yaşanmışlıklardan seçtiği çizgiler ve gözleme dayalı renklilik ve bu öykü dünyasının özellikleri... Kitapta şehir dokusu ve insani değerleri bakımından farklılaşmaya başlayan İstanbul dekoru içinde dayanışmalar ve kırılışlar incelikli bir üslupla sergileniyor."(Tanıtım yazısından)
Bu kitap içerisinde birçok hikaye barındırmakta. Yazarın samimi ve sıcak üslubu hikayelerin gerçek bir yaşamdan sanki çocukluktan kalma bir alışkanlık gibi anneannenizin evinin bulunduğu apartmansız limon bahçelerinin kokusuna karışan bir reyhan gibi, okumanızı tavsiye ederim. Her bir hikaye etkileyici bir özet ile başlar gibi birkaç cümle ile giriş yapılmış hemen sağ üst köşeye. Sonrasında başlayan kelimeler ile baharı da, düşünceleri de canlı bir şekilde hissediyorsunuz. Özlemler ayı aradan geçen zaman da hissedilen duygular ölmez. Duygular yaşar; düşünceler ise kalpteki o sıcaklığı arar sözünü akıllara getirmekte. Not aldığım alıntılardan birkaçını paylaşmak istedim.
"Eskidik…Bizimle birlikte; hayaller de eskidi. Eskimeyen sevgiydi."
"Hep böyle derin uçurumlar mı olacak insanlarla aramda? Ben neredeyim? Hangi yolun başındayım ya sonunda? Belki bir ağaç devrilmiştir yolun üstüne; geriye dönemem, ötelere gidemem."
"Başlangıçlara karanlık çöküyor.
Sonlar neden aydınlık?"