Ağrı Dağı Efsanesi?
Çukurova'yı anlamak isterseniz Yaşar Kemal romanlarını okumanızı tavsiye ederim. Ancak Yaşar Kemal'in diğer romanları, hikayeleri de birbirinden etkileyici. Kendisinin bir derviş ile yolculuğa çıkıp Adana deyimlerini de yer yer aktardığı kitaplarını çok seviyorum. Ama şunu belirtmem gerekiyor ki kitap fiyatları çok pahalı. Genel olarak kitap fiyatları bana artık ütopik geliyor. Bu kitabı da Adana Tuzhan yazımda biraz bahsetmiştim. Oradan 90 liraya satın aldım. Aslında artık fiyat dengem de şaşırdığı için uygun da geldi.
Kitaptaki çizimler Abidin Dino tarafından resimlenmiştir. Abidin Dino ile Yaşar Kemal'in sohbetinin yer aldığı heykeller belediyenin hemen yanında parkta yer alıyor. Mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Burası bir edebiyat şehridir. Ağrı Dağı Efsanesi 119 sayfadır. Kitap tanıtım bülteninden;
"Bir aşk destanı olan Ağrı dağı Efsanesi geleneklerini Mahmut Han'a karşı savunan Ahmet ile Gülbahar arasındaki aşkı konu alır. Efsanelere ve halk söylencelerine yürekten bağlı Yaşar Kemal'in bu romanı, insan psikolojisinin derinliklerini de içerir."
Fazlasıyla etkilendiğim bir destansı hikaye. Destanla başlayıp bir anda gerçeklikte kayboluyorsunuz sanki bir düş gibi. Kitap hakkında notlarım; sanırım bu cümle ile başlar. Ağrı dağı eteklerinde yaşayan halkın; Ağrı'ya olan sevgisi ve saygısı etkileyiciydi. Şanlı bir at Ahmet'in kapısına gelir. Ahmet, geleneklere göre atı üç kez gönderir ve üç kez de at onun kapısına gelir. Öyle ise at artık onundur; değil padişah kim gelirse gelsin at artık onundur. Ama böylesine güzel bir at elbette bir felaketi de getirecektir. At yörenin zalim beyi Mahmut Han'ındır. Atı teslim etmesini söyler. Verilemeyeceğini söylediklerinde daha da öfkelenir. Öyle ki, bu öfke yalnızca kendini değil herkesi yaralar. Ahmet ile Gülbahar bu süreçte sevdalanırlar birbirlerine. Gülbahar; Mahmut Han'ın kızıdır. Mahmut Han'ın öfkesi ve halkın birlik olmaya karar vermesi ve Ağrı'nın bu adaletsizliğe öfkesi. Kitaptan altını çizdiğim satırlar ise;
"Alışır, alışırsın. Bu dünyada başka türlü yaşamın bir çaresi yok..."
"Dünyanın ortasında tek başına kalmış bir hali vardı. Yalnız, yapayalnız..."
"Kederlerin en acısını, en onulmazını taşıyordu."