Seyhan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seyhan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2024 Pazartesi

TÜRKİYE'DE İŞSİZ OLMAK

 

Sonbahar mevsimi her şehirde aynı başlamaz. Yaşadığım şehirde bir yağmurla ve gece serinliği ile başlar. Bu mevsim ara mevsimdir. Gündüz yakıcı güneş gece yerini esintilere bırakır yerini. Beni düşüncelere sevk eder. Gece uzun, düşünceler ise oldukça derindir. Bu çağa kova çağı diyorlar daha bireysel daha teknolojik ve belki de bencilce bir çağ. Ama daha bireysel olduğuna inanmaya başladım. 

Geçenlerde internette bir yazı görmüştüm. "Sen iyiysen insanlar da iyidir" Ya kötüysen? İşi düşmeyince aramayan uzun zamanlı arkadaşlıklar; bencilce nasılsın demeden sen bana sordun mu cevapları; ve şunu anladım ki mutlu anlarınızda yanınızda olmayan insanlar kötü anlarınızda zaten yanınızda olmazlar. Ortak bir dert varsa ancak ilgiliymiş gibi olan insanlardan uzun durun. Anneannem dağ değişir, insan değişmez derdi. Haklıymış. İnsan öncesindeki huylarını zamanla törpülemezse sabreden insanın ömür boyu sabredeceğini zannediyor. Acaba enayi olarak görülüyor daha fazla tahammül eden diye düşünmeden edemiyorum. Ne tavsiye edebilirim ki; büyümeyen insanlardan uzak durulmalı. Zaman güzel vasıfları kişiliğinize eklesin dileğiyle...

Bu arada dört üniversite mezunu olarak hala işsizliğim devam ediyor. Yüksek lisans sonrası şansımın daha fazla artacağını düşünmüştüm ama yanılmışım. Biliyorsun ki Halk Eğitim Usta Öğreticilik için Ağustos ayının sonunda E-yaygın sistemi üzerinden başvuru açılıyor. Eğitim Fakültesi mezunu ve mesleki tecrübeniz varsa puanınız yüksek oluyor. Bu sene yüksek lisansı da eklediğimde puanım oldukça yüksekti. Nitekim ilk sırada yer aldığımı gördüm. Birinci sırada yer aldığım Çukurova Halk Eğitim Merkezini aradığımda zaten kadrolu öğretmenleri olduğunu ve Milli Eğitim'den de birilerinin geldiğini söylediler. Bende öyleyse sistemde kapatın niye açık tutarak tercih yapılmasını istiyorsunuz dediğimde; sistemin çok da kaale alınmadığını ima etmeden aslında direkt söylediler. Hakkın yenilmesine alışkın olsam da şaşkınlığım artık alışılmış bir durum olması. Seyhan'daki bir halk eğitim merkezi ise sistemde başvuru devam ederken öğretmen oryantasyon toplantısı yapmışlar. Ne ilginç öyle değil mi!!!!

Ücretli öğretmenlik ise; bambaşka bir konu. Dönem başlamadan çok uzak bir ilçeden arandım. Okula ulaşabilmem için iki vasıta değiştirmeliyim. Öyle ki birinci vasıta bir saatlik bir yol sonrası 45 dakikalık yeniden bir yol yapmalıyım. Üstelik Adana'da ulaşım sivil nakit:30 lira kart ise 25 lira. Günde 100 lira ulaşım ve haftada ulaşım 500 lira aylık ise 2000 lira. Ücretli öğretmenlik ders saati karşılığı olduğu için maaşınız zaten az ve ulaşım ve yemek gibi masraflar eklendiğinde maaşım? Okullar başlayalı neredeyse 1 ay olacak ve şu anda da ilçelerden aranmıyorum. Anlamadığım kendi alanında niteliği yüksek olan başvuranlar yerine KPSS puanı dahil neden önlisans mezunları ya da başka kriterlere sahip olanlar çağırılıyor. Duyuyoruz çünkü...

Biraz içimi döktüğüm bir yazı oldu ancak geleceğimi belirleyememek artık ciddi manada moralimi bozmaya başladı. Üniversitelerin Meslek Yüksek okullarının da kontenjan olarak başvuru şartını sağladığım yerler İstanbul'da. ALES puanı ve alan mezuniyet şartı aranmakta. Ama sınava girebilme sıralamasını geçtikten sonra İstanbul'a sınava gidebilmek bile o kadar masraflı ki; çalışmazsam kendi masraflarımı zaten karşılayamam. Öyle saçma bir döngü oldu ki iş başvurusu yapabilmem için dahi işimin olması gerek. Ayrıca İstanbul'da ütopik kiralar ile alacağım maaşım nasıl yetecek? Hayatımın en verimli olduğunu düşündüğü zamanlar geride kalıyor. Artık stres, üzüntü, masa başında olmaktan da dolayı yaşanılan rahatsızlıklar derken artık bir kez okuyup ezberlediğim bilgileri iki kez üç kez okuyorum.

Süreç uzadıkça aile evinde yaşadığınız için herkes sorma hakkını kendinde buluyor. E sonuç ne oldu? Ben sonucu anlamıyorum ki size de anlatayım demek istiyorsunuz. Yakın bir zaman sonra yabancı dil sınavı var ve mecburen başvuru yaptım. Böyle olunca bu sınavlar hiç bitmiyor ki cümlesine maruz kalıyorsun. Bir ara size özel okulların teklif ettiği trajikomik maaşları da size anlatırım.

Türkiye'de işsiz olmak; zor kelimesinin sözlükteki anlamından çok daha fazlasını taşıyor. Maruz kaldığınız söylemler kalbinizi ve ruhunuzu fazlasıyla yaralıyor...

2 Mayıs 2016 Pazartesi

TİK TAK DURURSA


Gözlerinizi kapattığınızda olmak istediğiniz yerde olduğunuzu mu hayal edersiniz? Ya da sorular dehlizinde bulabildiğiniz kapı kollarını çevirmeyi mi? Ben dilek dileyenlerdenim sanırım. Gözlerimi kapatıp birkaç saniye sonra açtığımda her cümle sonuna nokta koyup satır başlarında yeniden başlamanın haklı gururunu yaşamayı hayal edenlerdenim. Zor mu bilmiyorum. Kolay kelimesinin ise sözlükteki anlamından çok daha uzakta olduğumu düşünüyorum.
Dolu dolu olmasa da geçen bir Nisan ayından Mayıs ayına yol alırken bugün Seyhan’daydı gözlerim. Seyhan’ın maviliğinde gözlerimi kapatıp, saatin tik takları olmadan zamanı durdurdum. Oysa sadece duran bendim. Beklemek değildi yaptığım. Anlamlandırmaya çalışmaktı. Bu şehri özellikle de kendimi… Kışı olmayan bir şehirde yaşıyorum diyebilirim. Kışın soğuk yüzüyle pek nadir karşılaştığımdan soğuk insanlara tahammülüm yoktu bir zamanlar… Şimdi ise düşündükçe mevsimlerin insanlar üzerinde bu kadar çok etkisi olabilir mi diyorum. Koskoca bir hüznü sonbahara yüklemek haksızlık değil miydi yada yaz mevsiminden bu kadar fazla şey beklemek... Bilemem. Ancak yaşadığım şehirle bir olmuşum. Doğduğum büyüdüğüm dönmek için gittiğim bu şehir olmuşum. Onun gibi kızıyor onun gibi bakıyorum. Yakınımdakiler de benim gibi düşünüyor mu bilmiyorum. Daha doğrusu görebiliyor mu bilmiyorum. Burası Çukurova…
Her gezinin notlarım diyerek başladığı cümlelerde;Kalbi kırık hikayelerin olduğu gözlerden uzak efsanelerin var olduğu şehir. Bir tarafı Akdeniz’e uzanırken bir yanıyla Torosların çevrelediği Çukurova… Bir anda gelen yaz mevsiminin güzel yanı da bu delicesine bir fotoğraf aşkı. Her bir detayı dillendirmek ve her bir detayın hikayesini geceler gündüze karışırken anlatmak. Kelimelerin döndüğünce. Kelimelerin yettiğince. 
Zihnimde dolaşan Lokman Hekim efsanesi… Bir gün anlatırım ölümsüzlüğü aradıktan sonra nasıl kaybettiğini, karpuzun hikayesini. Çocukken masal dinlemeye efsaneler dinleyerek başlamışken kendime kızıyorum. Daha fazla not almalı daha fazla fotoğraf çekmeliyim. Zihnimde tamamlayamadığım sorumluluklarımın yüklemleri öznelerini ararken…