yaban etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaban etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2023 Salı

GENÇ WERTHER'İN ACILARI


GENÇ WERTHER'İN ACILARI
 

Sizlerin de taslaklar bölümünde tamamlanmamış yazılarınız var mı? Benim bir paragraf ya da bir kelime ile bekleyen yazılarım var. Tamamlanmak için bir yazmamı bekleyen... Korona olduğumda Genç Werther'in Acıları kitabını okuyayım kafam en azından başka şeylere yönelirse kendimi daha iyi hissederim diye düşünmüştüm ki o dönemde çok kısa sürede bitirebileceğim kitabı ne yazık ki bir seriymiş gibi uzadı; kelimeler büyüdü ve cümleler zihnimde kayboldu. Ama şunu belirtmeliyim ki her kütüphane de olması gereken klasiklerden... Lisede Edebiyat dersinde kitap özetlerini ezberler ve karakterleri bilirdik; derinlemesine inmeden... Belki de eğitim sistemindeki en önemli eksiklerden Edebiyat derslerinde Çalıkuşu romanını popüleriteden öte karakterleri derinlemesine inceleyebildik mi? Feride'nin tek başına çıktığı yolculukta, cehaleti de, mücadeleyi de savaşın etkilerini yeterince konuşabildik mi; ya da Yaban romanında aydın ve köylü çatışmasının nedenleri anlayabildik mi? Bilmiyorum ne yazık ki kitaplar yalnızca okunması için değildir, anlamak ve anlaşılmak en çok da kavrayabilmek için okunmalıdır. Karakterler yaşam ile bire bir aynı olmasa da yaşananların çizildiği dünya aslında yazarın düşünce yansımalarından çok daha fazlasıdır.

Gelelim Genç Werther'e; lisede bu kitabın popüler olduğunu hatta ne yazık ki aşk ölümlerini artırdığını okumuştum. Aşkı yüzünden intihar eden romantik bir son ile bunu süsleme gibi durumu popüler kıldığını... Goethe, Alman edebiyatının  dünyaca ünlü ve popüler yazarlarından. Hukuk eğitimi aldıktan sonrasında sanata ilgi duymuş ve bu alanda araştırmalar gerçekleştirmiştir.18.yy da yazılmış olan bu kitap Goethe'nin ilk romanıdır. Bu kitabı ciddi bir dikkatle ve zihninizin yalnızca kitaba ait olduğu bir zamanda okumanız gerek; sanki dikkatinizi başka bir alana çevirdiğinizde kitap bunu hissediyor ve kendini kapatıyor. Kitap melonkolik bir ruh haline sahip olduğu için canım sende biraz dik dur yahu kendine gel, hayatta ne sıkıntılar var diyorsunuz Werther'e... Aşkın sonucu bir intihar değil de zaten Werther bu kararı için koyabileceği noktanın sebebini arıyormuş gibi hissediyorsunuz. Bir kavuşma sonsuz mutluluğun kapısını açabilir mi sorusunu yazarın ikilemselciliğine cümlelerde bakınıyorsunuz. Werther; evli bir kadına aşıktır. Lotte onun tüm için tüm mertebelerin üzerinde bir varlık. Yüceltmesi, aşkı için bir savunma mı yoksa bir kaçış nedeni midir? Yayınlandığı dönemde böylesine popüler olan bir eser; intihar vakaları gözle görülür bir biçimde arttığı için basımı durdurulmuş bunu bilerek okudum. Mektuplar halinde yayınlanan eserdeki duygusal havadan pek fazla etkilenmediğimi belirtmeliyim. Sanırım bu durum kültürel bir durum da olabilir. Biz duygularımızla daha kolay hareket ediyoruz. Ya da dramı farklı şekillerde insanın kalbinden yakalayacak kadar kuvvetli bir şekilde yansıtıyoruz. Kitabı okurken gerçekten mi, insanlar bu kadar çok mu etkilenmiş dedim. Ahlaki; etik kavgasını bir kenara bırakıyorum. Klasik edebiyatı gerçekten severek okuyan birisi olarak evli bir kadına aşk ya da yasak aşk teması sanki değişmez şekilde işlenmiş, yüzyılın her bir zerresine işlenir mi gibi. Kitabın her bir sayfasını her paragrafının altını çizdiğim söylenemez ancak;

"En üzüldüğüm şey, gençlerin en güzel vakitlerini aptalca dertlerle geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalarıdır" 

(Bu alıntı beni derinden düşüncelere sevk etti; gençliğimiz sınavlarla, testlerle geçerken gerçekten ne yapmak istediğimizi dahi düşünmeye fırsatımız olmuyorken yaşamanın masalsı taraflarını bir duyumsama halinde sürdürüyoruz)

"Çok sayıda insanla tanıştım ama henüz bir arkadaş edinmiş değilim."

"Kitap okumak için pek az zaman bulabildiğime göre elime aldığım kitap da tam zevkime göre almalı"

(Kesinlikle katılıyorum, elime aldığım kitap; vaktime ona ilgime değmeli...)

Şimdilik yorumlarım bu kadar. Beklerim yorumlarınızı...

20 Mart 2021 Cumartesi

MART GÜNLÜĞÜ

 

                  Zaman karmaşık bir olgu... Kimi zaman kum saatindeki kum taneleri gibi tek tek zamanın aktığını hissederken kimi zaman da ters yüz olmuşluk içerisinde avuçlarını yere doğru uzatıp yığınlara bakmak gibi... Bu karmaşaya sebep olan unsurlar peki nedir? Soruları ararken cevapları fark edememek yoksa cevaplanması gereken soruları kaybetmek mi... Her bir olgu insana özgü aslında,  insanların olaylara verdikleri tepkilerle ilgili. Zamana suç bulmuyorum hatta son zamanlarda en yakın arkadaşım bence "zaman". Bana beş senede hatta tüm çocukluğum boyunca öğrendiğim arkadaşlığa belki insana dair olan almam gereken dersleri bir buçuk senede verdi. 

Kemalettin Tuğcu romanlarından kalan notlarım; "hayat kafana vura vura öğretti..." evet zaman almam gereken dersleri bir bir  değil topluca önüme koymakta şu sıra . Bir telefon uzağındaki insanların kalplerinin nasıl donmuş ve bencil olduklarını kafama vura vura öğretti hayat. Neden sorusunu düşününce şu alıntı hatrıma düşüyor;

"Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün." (Oğuz Atay) Tutunamayanlar romanını bu yüzden seviyorum, yakın olduklarını düşündüğümüz kimselerin ruhlarını aslında topluma gösterdikleri kişiliklerini değil de asıl benliklerini düşünmemi sağlamıştı. Gördükçe aslında anladıkça diyorum ki meğer;

"Hala, ne çocukça sevinçlerim, ne hoş hayallerim, gönlümün ne safça akışları var. (Yaban)"

Mart ayı, soğuk nefesini yalnızca havaya değil hayatlara da sirayet ettiriyor  sanki, fotoğraf çok yakın bir zaman diliminde hüzünlü bir günden hatıra... Umarım daha güzel havalarda mutluluğun renklerini barındıran bir fotoğraf da çekebilirim.  Diliyorum ki nisan en güzel ve en özel aylardan biri ve hepimize güzellikleri beraberinde getirsin.,.