Listenizdeki kitapları okuyor musunuz? Ben şu sıra liste dışı kitapları alışveriş sepetimde bulup ve onlar gelince çok seviniyorum. Kitap kargolarını gerçekten çok seviyor ve heyecanla bekliyorum. Biraz liste dışına çıkmak sorun olmaz değil mi :D
Afrika sıcakları geldi diyorlar ki bugün balkona çiçeklerimize bakmak için çıktığımda saniyesinde hemen içeri geçmek istedim. 41 dereceyi Mayıs ayında görmek biraz üzücü olsa da en azından aşırı nem olmamasıyla gece uykusu alınabiliyor. Uyumadan önce ise telefondan uzaklaşıp kitap okumak kafamı toparlamamı sağlıyor.
Tommaso Campanella/ Güneş Ülkesi kitabını elime aldığımda bırakmak istemedim. Bunun en önemli sebebi ilk otuz sayfasında kitabı hiç beğenmemem sonrasında ise diyalogların derinleşmesi ile biraz daha oku bakalım Aslı bir kaç sayfa ve en son sayfaya geldiğimde ise bitti ne ilginç kitapmış yorumlarıyla elimden bıraktım. Tommaso Campanella yaşadığı orta çağ dünyasında bir ütopya dünyasının hayalini yansıtmıştır. Kitabını düşünceleri yüzünden 27 yılını geçirdiği hapishanede yazmıştır. 17. yüzyıl Avrupası'nda düşünceleri yüzünden oldukça zor bir hayat geçiren Campanella bu eserinde dönemin sıkıntılarını ve toplumları etkileyen olaylar hakkında fikir de veriyor aslında.
Yazarın felsefeden, ekonomiye, astrolojiden teolojiye kadar geniş kapsamlı görüşler içeren Güneş ülkesi eseri ikili diyaloglar şeklinde. Güneş ülkesine giden ve o ülkeyi merak eden ikili arasındaki konuşmalar devam edecek zannederken bir anda yetişmesi gereken bir zaman diliminin olduğunu söyleyerek sohbet kesilmiştir. Bu konuşmalardan anladığımız kadarıyla Güneş Ülkesinde kölelik yoktur, üretimden tüketime, kadınlardan çocuklara ve askerlere her birey eşittir. Ülke malları ortaktır. Şahıs mülkiyeti yoktur. Herkes mutlu ve bilgilidir. Ülkedeki görev bölümü; Metafizik, Güç,Sevgi, Bilge olarak ayrılmaktadır. Metafizikçi bütün bilimlere hükmeder ve yönetir. Bilgeliğin emrinde ise doğa bilimci, mantıkçı, ahlak bilimci, astrolog, gök bilimci sevgide ise; doğumla çiftçi, çoban, eğitimci güç unsuru ise; savaş uzmanları ve teknikleriyle ilgilidir. Ülkedeki insanlar bütün yapacakları şeyleri meslek ve çoğalmalarını yıldızlara ve gezegenlere göre ayarlamaktadırlar.
Yazarın felsefeden, ekonomiye, astrolojiden teolojiye kadar geniş kapsamlı görüşler içeren Güneş ülkesi eseri ikili diyaloglar şeklinde. Güneş ülkesine giden ve o ülkeyi merak eden ikili arasındaki konuşmalar devam edecek zannederken bir anda yetişmesi gereken bir zaman diliminin olduğunu söyleyerek sohbet kesilmiştir. Bu konuşmalardan anladığımız kadarıyla Güneş Ülkesinde kölelik yoktur, üretimden tüketime, kadınlardan çocuklara ve askerlere her birey eşittir. Ülke malları ortaktır. Şahıs mülkiyeti yoktur. Herkes mutlu ve bilgilidir. Ülkedeki görev bölümü; Metafizik, Güç,Sevgi, Bilge olarak ayrılmaktadır. Metafizikçi bütün bilimlere hükmeder ve yönetir. Bilgeliğin emrinde ise doğa bilimci, mantıkçı, ahlak bilimci, astrolog, gök bilimci sevgide ise; doğumla çiftçi, çoban, eğitimci güç unsuru ise; savaş uzmanları ve teknikleriyle ilgilidir. Ülkedeki insanlar bütün yapacakları şeyleri meslek ve çoğalmalarını yıldızlara ve gezegenlere göre ayarlamaktadırlar.
Eser çağın sorunlarına karşı ütopya bir ülke sunarak aslında çözüm sunmak istemektedir. Ütopik bir devlet yönetim şeklinde mutlu olan insanlar vurgulanmıştır. Bu yönetimde herşey devletin elinde ve aile denilen kavram yok. Yönetimin başındaki aydın din adamı olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Yer yer tüm dinlere vurgulamalar yapılmakta dört kutsal kitaptan alıntılara yer verilmektedir. Ancak ne yazık ki Hz.Muhammed(s.a.) 'e bir düşmanlık da söz konusudur. Ülkede çocuklara çok küçük yaştan itibaren birçok dil öğretilmesi dışında kitapta katıldığım düşünceler yok. Bana göre oldukça garip ve zıt bir kitap. Çocukların yetiştirilmesini ailelere değil de daha aydın ve akıllı kişiler tarafından yetiştirilip mutlu olunduğunun düşünülmesi; zekanın hemen belli olup ona göre yönlendirilme yapılması ki bence burada çok büyük bir soru işareti bulunmakta... Evlerin bile geniş avluya bakan odalar ve koridorlar şeklinde olduğu; akşam yemeğinde zorunlu dinletiler gerçekleştirilip yemeklerin belirli bir sıraya göre verilmesi; cezalandırılmaların aydınlarda farklı olması kast sisteminin yumuşatılmış şekilde aktarılması gibi geldi bana. Not aldığım birkaç yer ise;
"Yoksulluk insanları alçaltır,hileye, hırsızlığa, yalancılığa, serseriliğe götürür; onlarda yurt sevgisini azaltır. Zenginlikse,gururlu, cahil, küstah, hain, palavracı, bencil ve iftiracı yapar"
"Güneş kentlilerce yalan uğursuzluk getirir. Çünkü yalan, çoğu zaman, erdemli insanın gölgede kalmasına, ahlaksız ve berbat insanların gerek korku, gerek yaranma, gerek açgözlülük yüzünden, övülüp yüceltilmesine yol açar. "
Benim için önemli unsurları olan bir kitap olsa da bir puan verecek olsam 5 yıldız üzerinden 3 yıldız verirdim :) Şimdilik yorumlamalarım bu kadar... Beklerim yorumlarınızı...