Hintfilmleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hintfilmleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Temmuz 2018 Pazar

BAJRANGI BAHAIJAAN



 İyiliğe dair umudun olduğu bir film... 
Bajrangi Bahaijaan… Tamamen tesadüf eseri arkadaşımın attığı Snap sayesinde haberim olmuştu bu filmden.
 "Ağlamayalı çok uzun zaman olmuştu" yazısından da görünce oldukça meraklandım. Arkadaşımı biliyorum 
kolay ağlayan bir insan değildir.
Böyle duygusal bir film mi 
acaba derken kendimi izlerken buldum. 
Aslında uzun zaman önce yazmalıydım 
diyorum şimdi. Ertelemek pek fena bir huy!

 Salman Khan; Aamir Khan
 hatta Sharuk Khan; Bollywood film sektöründe bildiğim sevdiğim ki ilk iki 
aktör gerçekten iyi filmleri olan oyuncular. Sharuk Khan tek bir filmi ile ayrı hatta oldukça güzel bir yeri vardır
 bende. Bilmem izlediniz mi?(Rab ne
 bana di jodi) Eski bir film ama bence sevginin duruluğunu görebildiğimiz özel filmlerden. Neyse Salman Khan karizması, bakışları ile aksiyon filmleri mi derken
bu filmini görünce ne kadar güzel bir oyunculuğu var demekten kendimi alamadım.

 Saf merhamet, iyi bir insan olmanın aslında o kadar zor bir şey olmadığını, ahlakı çok ama çok güzel yansıttı. 
IMDB puanı 8/10 olan bu 2 saat 43
 dakikalık film tek bir sahnesini dahi atlamadan izleyeceğiniz, yer yer sorgulayacağınız hatta bu önyargı dünyasında neler kaybettiğimizi göreceğimiz bir film. Gelelim konusuna;

    Pakistanlı konuşamayan bir kız olan 
Shahida (Allah'ım film boyunca masALLAH 
nasıl tatlılık demeden kendimi alamadım) beş yaşındadır. Shahida(Harshaali Malhotra) uçurumun kenarında kimseler
 fark etmeden bir gün geçirince aile 
bu durumun ciddiyetini kavrar.
 Shahida düştüğünde sesini kimselere duyuramamıştır çünkü. Annesi Hindistan'a dua etmeye gidenlerin hastalıklarına deva bulduğunu bu yüzden Shahida'yı da alarak Hindistan'a gitme önerisini ortaya atar. Bu öneri kabul edilir. Hindistan'a doğru bir tren yolculuğu başlar. Kalabalığı görünce ne kadar kalabalık bir ülke demeden kendimi alamadım. 
Her türlü dua edilecek yere giderler 
Shahida ve annesi. Ah keşke doktorlara götürülseydi önce :( Dualar edilip yola çıkıldığında tren ile geri dönüş başlar. Annesi uyuyakalmıştır. Shahida ise gördüğü bir yavru keçi uğruna trenden inmiştir. Tren hareket etmeye başlayıp da Shahida'nın koşusunu, annesi dahil trenden herhangi bir insanın kendisini duymasını istemesi o sahnelerde istemsizce ağladım. O çaresizliği tek bir kelime ile ifade edemeden oynayan bu küçük kıza hayretler etsem de annesine çok ama çok sinirlendim. 
Annesi uyandığında tren Pakistan sınırına gelmiş Shahida hiç bilmediği bir ülkede yapayalnız kendi sessizliğinde kalmıştı.
Hikayenin bir diğer kısmında Pawan
( Salman Khan) vardır artık. Pawan bu küçük kıza Munni diye seslenmektedir. Onunla birlikte bu küçük kızın 
ailesini bulmak için çıktıkları yolculukta 
çok fazla zorluk ve acı da yaşar. Ancak vazgeçmez. 
Bu arada Hindistan'da sayılamayacak 
kadar din ve inanış bulunmakta. 
Pawan, Bajrangi müridi. Bu konuda
 en ufak bir fikrim yok ancak ona koyu bir şekilde inanıyor. Et yemekten sakınan(bajrangi inanışının bir sonucu sanırım) Pawan ve 
küçük kızın yemek sahneleri oldukça tatlıydı. Bu ikili çıktıkları yolculukta
 oldukça zorlandılar, ama saf sevginin güzelliğini doğru bir şey yaptığına inandığında sonuna kadar gitmek gerektiğini harika bir şekilde yansıttılar.  Filmin bir diğer tanınmış oyuncusu da 
Kareena Kapoor (Rasika) 
O da  başarılı bir oyuncu ama her 
nedense bana pozitif bir hissiyat
 vermiyor. Hani nötral bir his.

        17 Ağustos'ta Türkiye'de vizyona 
gireceğine dair internette yazılar gördüm umarım doğrudur. Ailecek izlenebilecek 
bence klasik Bollywood tabularını yıkmış
 bir film. Salman Khan'ın karakter olarak naif ve inandıklarından vazgeçmeyen bu rol inanılmaz yakışmış. Bu oyuncuyu nasıl desem tanıdık buluyorum. Uzak, 
ulaşılması zor kendini beğenen bir oyuncu hissiyatı vermiyor bana.

 Şu an ki yaşadığımız dünyada gerçekten
 böyle iyi insanlar var mı yahu diye sordururken bu film bir anlamda içsel bir eleştiri yapmayı da zorunlu kılıyor. Ne zaman iyiliğe olan inancımızı kaybettik?