27 Nisan 2018 Cuma

EDEBİYAT


Edebiyat yapma!!! Açıklamaya çalıştığında eğer ki karşı tarafın söyleyecek kelimesi yok ise argo bir tabirle edebiyat yapma denildiginde daima üzülmüşümdür. Ne acı ... Herkes keşke edebiyat ile haşır neşir olsa. Kitap okusa, dergileri en azından karıştırsa... Tartışmalar hakaretten uzak kelimeler ise daha anlamlı olsa. Nacizane bir istek benimkisi. Aslında bir umut. Kafkaokur dergisi bu ara çok sevdiğim dergilerden . İçerisinde yer alan hikayeler, kitap ayraçları ki koleksiyon yaptım diyebilirim seçtikleri aylık tema ile farklı geliyor. Güzel farklılık ... Kapak nisan ayı kapağı . Bilmiyorum siz de mi Harry Potter hayranı olanlardan mıydınız? Kitapları heyecanla bekleyen ben filmlerini çok sonra izlemistim. Kafamdaki hikaye bozulmasın diye kimbilir... Nisan ayı kapağında Harry Potter yer alması ayrıca hoşuma gitti anlayacağınız. Ancak yorumlananlar  olsa da diğer yazılar da ilginizi çekecektir . Bir alıntı dergiden;
"Bazı kelimeleri çıkar hayatından . Bazı küfürleri mesala, kalp kıran sözcükleri ya da sık kullandığın yanlış kelimeleri... Ben keşke ve asla demekten vazgeçtim once. Ne çok kullaniyormusum. Sen de mesala, keşke demek yerine bir dahaki sefere demeyi dene. Anı bölme. Üzülecek o kadar çok şey var ki..."
 Kendime hatırlatmayım not aldığım alıntıyı, dün bloğum Google hesabı ile bir an da kapandı telefon resimlerim kısmen gitti sabah boynum tutulmuş bir şekilde uyandım elimi çarptım 😔 herşey olumsuz derken bloguma yeniden erişim sağladım ....


25 Nisan 2018 Çarşamba

ÇARŞAMBA SEVGİSİ



Hafta ortasını; Çarşamba gününü sever misiniz? Ben bu günü bir başka seviyorum. Lisede iken de böyleydi. Cuma günü ders çıkışı arkadaşlarım mutlulukla hafta sonu diye konuşurken o mutluluk ben de çarşamba günü olurdu. Hafta ortası... Sanırım yolu yarılamışlık ile ilgili. Bundan sonrası daha kolay geçecek. Dersler bitecek; hafta sonu gelecek ve yeniden başlamak için inatçı pazartesi kapımızı çalacak... Günlere de bir haksızlık yapılıyor belki de. Onlar zamanın kumları arasında kendilerine yer edinmeye çalışırken farkında olmadan azalıyorlar. Azaldıkça yerine yeni umutlarını koymak için çabalıyorlar. Zamanın kısır döngüsü ya; bir harf iken hikayeye dönüşüyorlar.
Bugün benim için sabah altı buçukta başlasa da uyku tutmayınca yazmalıyım dedim. Hayat notlarım belki sayfalarca sürebilecek ancak şunu biliyorum ki; yolculukların yorgunluğuna inat ardınca kelimeler bırakmalı insan. Unutulmamak için değil hatırlanmak için.
Çarşamba sevgim baki kalsın diyerek... Hüzün rüzgarı altında kaybolmasın cesaretler. Bir kitap okumalıyım. Zihnimi dinlendirmek ruhuma umut vermek için. Mayıs yaklaşırken bugün hava Adana'da çoktan 30 derecenin üzerinde idi. Kış bir an gibi gelip geçerken yazın kalıcılığına aldanmamalı diyor kalbim. Fotoğraf çekmek; anı dondurmak kimi zaman da o an anlamını hatırlamak için derler... Haklılar... Doğa umudu hatırlatmakta... Her gün tekrar edilen hayat mottosu gibi gün başlarken cümleler tamamlanmış yeni bir paragraf başı yapılmışçasına cesur olunmalı!
Yorumlarınızı beklerim. :)


24 Nisan 2018 Salı

KALP AĞRISI

 
 
Kalp... Dört harfe sığamayan kocaman bir dünya sanki. O dünyada hüzünler, mutluluklar, üzüntüler ve kırgınlıklar var. Milyon tane kelime sıralanabilinir hatta şikayetlerin sonu gelmeyebilir kalp hakkında. Kalbin güzelliğini de yorgunluğunu da dile getirmek çok zor değil. Önceliği ona verip akıl ile olan arkadaşlığını engellemediğimiz sürece.
Geçen haftalarda Zeynep arkadaşımız bir kitap bir kart etkinliği başlatmıştı. Bloğunu buraya tıklayarak ziyaret edebilirsiniz. Çok mutlu olduğum bir etkinlik oldu. Kitaplar özel hediyelerdir çünkü. Kalp yolunda aradan yıllar geçse de o kitabın hikayesini sana hediye edenle birlikte hatırlarsın. O hikaye anı kutusunun kıymetlisidir.
Düş tasarımcısı bloğunun sahibi onunda bloğunun adresini buraya bırakıyorum, harika notlarla birlikte Kalp Ağrısı kitabını bana gönderdi. Notlar için ayrıca teşekkür ediyorum. Gelir gelmez hemen kitabı okumak istedim. Halide Edip; Sinekli Bakkal, Mor Salkımlı Ev, Handan  kitaplarını okusam da Kalp Ağrısı kitabını okumamıştım. Demek ki bu kitabın okunma zamanı bu zaman dilimiymiş.
Halide Edip benim için biraz kafası karışık yazarlardan. Konuyu bir türlü toparlayamasa da hatta A noktasından başlayarak Z noktasına vurgu yapsa da seçtiği konular ile karakterlerin duygu dünyasını yansıtması ile bir şekilde evet okumalıyım dedirtiyor. Genel yorumum bu şekilde idi. Ancak Kalp Ağrısı kitabı ile genel kanımı kırdı. Konu bütünlüğünü sağlamış doldurulması gereken boşlukları okuyucuya hissettirmiş ve evet devamı gelecek demişti sanki.
 
 
 İlk kez 1924 yılında yayımlanmış bir aşk romanı imiş. Yılını gördüğümde zaman devir daim yapıyor dedim. Belki de aşk problemleri daima dönen bir çember gibi olacak. Aşkın zaman dilimi yok. Devir problemleri olsa da temel de aynı. Korkular, güvensizlikler ve fedakarlıklar. Kitabın ana kahramanı Zeyno eğitimli oldukça akıllı 25 yaşında bir genç. Hikaye de babası ile konuşmaları ile başlıyor. Geriye dönüşten ziyade babası ile sohbeti sırasında anlatım başlıyor. Zeyno, Saffet adlı bir doktorla nişanlıdır. Saffet onun için güvenilir bir sığınak belki de anlayış kelimesinin vücut bulmuş hali. Zeyno'nun en yakın arkadaşı Azize ise Zeyno'nun deyimiyle güzelliğiyle bir bebek gibidir. Oldukça kıskanç bir kişiliği olsa da. Hasan ise Anadolu'dan gelmiş bir asker Azize'nin kuzenidir. Hikaye bu dörtlü arasında olsa da karakterler ilerleyen bölümlerde artacaktır.  

 
Zeyno'nun diğer kızlara kıyasla güzelliğini vurgulamaktan çok sadeliği ve çekiciliğiyle dikkat çekmesi Hasan ile yakınlaşmaları ile devam eden hikaye; tatsız olaylar neticesinde yarım kalacaktır. Hasan karakterini tanıdıkça da yarım kalması iyi olmuş dedirtiyor. Özellikle Azize'nin Hasan'a olan tavırları aşktan çok saplantıyı akıllara getirmekte. Zeyno'nun güçlü ve dirayetli olması daha kötü olayları meydana getirmeden onu kurtarıyor. Azize'nin tüm şımarıklığı ile Zeyno'ya attığı mektuplar bana biraz Handan kitabını hatırlattı. Yarayı bilmiyormuşçasına kanatmak başka sorunlardan bahsederken bile aslında can acıtmak Azize için üzülmemi sağladı. Bir rüyanın gerçekliğine değil de rüya kısmında kalmak onu da illa ki yormuştur.
Karakterleri anlamak için karakterlerin tuttuğu günlükleri daima sevmişimdir. Zeyno'nun tuttuğu günlükler de olaylara değişik bakış açılarıyla bakmayı sağlamakta. Saffet... Bir uzman görüşü gibi yer yer güven duyulacak iyi bir insan olduğu vurgulansa da çoğu kısımda diğer karakterlere olan itinası ile kaybeden o oldu. Zeyno ise bambaşka bir yol seçerek okuyucuyu şaşırtmakta.
İyi okudum dediğim kitaplardan oldu bu kitap. Sevmeyi şu cümleyle alıntılayarak yazarın gözünden aktarmak istedim:
"Siz hiç kimseyi sevmeyeceksiniz, fazla ve karışık düşünüyorsunuz. Sevmek kafa ile, düşünme ile değildir. Sevmek... Sevmektir işte !"
Güvensizliğin, tek taraflı aşkın sadakatin ruh halleri üzerine okunması gerekilen kitaplardan...
Yorumlarınızı beklerim. :)