Yalancı mevsimler... Zamana kızmamak elde değil; zaman en suçsuz olanımız olsa da daima ona kızarız. Hiç durmadan devam etmesini kimi zaman acımasızca bulurken kimi zaman da olduğumuz yerden kıpırdayamamış hissi edindirmesine kalpten gelen bir kırgınlıkla tanımlayamadığımız sözcükleri sıralarız. Düşünmeyiz aslında bulunduğumuz hayal dünyasında; düşünmek, kabullenmek istemeyiz. Onun en masumumuz olduğunu. Eninde sonunda geçip gideceğini. Yaralarımızı sarmak ne onun görevidir ne bizi dinlemek. O, sadece yorgun bir şekilde görevini yapacaktır izin verildiği sürece. Düşünüyorum da büyümenin güzel tarafı bu daha az suçluyor insan. Daha çok da anlıyor. Anladıkça artan insan yükü ağırlığı az da olsa hafifliyor. Kalp kırgınlıklarını birer cam gibi yansımadan ibaret olduğunu anlıyor. Sevmenin güzelliğinde kaybolmak istiyor. Yine de bir gerçek var ki yaşam varsa umut var umut varsa hüzün var. Yaşamak tüm zıtlıklarına rağmen var ve bunu kabul ettiğimiz anda gerçek pişmanlıklarımızla barışıyoruz. Geçenlerde bir müzik kutusuna rastladım. Eski alışkanlıkları seven ben hep bir müzik kutumun olmasını istediğimi hatırladım. Büyüdükçe insan istediklerini unutmuyor yalnızca onları zamanı geldiğinde yeniden hatırlıyor. Büyüdükçe bir pikap istemem gibi. Uzunca bir süre dinledim, dinledim ve dinledim. Lakin almak içimden gelmedi bir türlü. Sanki alırsam o büyü bozulacak gibi. İsteğim bir anda kaybolacak o anda değersizleşecek gibi. Bir şey daha fark ettim. Almaktan çok birinin bana hediye olarak almasını istediğimi. Tuhaf bir duygu, çocukluktan kalan. Eğer değer veriyorsam, değer verdiğim eşyaları ölümsüzleştirmek için sevdiğim insanların bana hediye etmesini isterim. Sarı sayfaları olan belki de yıprandığı için koptu kopacak kapağı olan bir kitap, ilk sayfasına not düşürülüp bir daha ellerin uzanamadığı bir defter gibi. Anlamları büyük olan üzerinde saatlerce düşünülmeye dokunmaya kıyılamayan eşyalar... Zamanın tüm etkileri üzerinde olan eşyalar.
Adana sonbahar görünümlü kışını yaşamakta. Evimizdeki bu parkı seviyorum. Gelip geçtiğim yol üzerinde olan bu park insanı düşüncelere sevk ediyor. Birkaç dakikalığına dahi olsa zihnen dinlenmeyi sağlıyor. Şehrin sesli sessizliğinde gülümsemeni sağlıyor. Ağaçların; yapraklarının kendilerini terk ettiğini görmelerine rağmen nasıl da ayakta durduklarını ve kuşlara ev sahipliği yaptıklarını görmek yüzlerdeki tebessümün sebebi oluyor... Tıpkı bir sevgi yansıması gibi...
Zaman,herşeye kokusunu bırakır.Hayallere,beklentilere
YanıtlaSil,arzulara, yaşanmışlıklara..Bazen merhem olur en umulmadık yaraya.. Zamanı değerli kılan nasıl,nerede,kiminle gecirdigindir..Biraz yaşanmışlık kokan herşey güzeldir.Tıpkı yazinizda oldugu gibi..Kaleminize, yüreğinize sağlık..
Teşekkür ederim...☺️
Silgüzel yazı, elinize sağlık
YanıtlaSilBir fotoğraf karesi ve altına onlarca güzel cümleler. Teşekkürler paylaşım için, zevkle okudum. Sizleri de blog siteme beklerim...
YanıtlaSilwww.serdarilefutbol.blogspot.com.tr
Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için...
SilYazınızı okurken ne kadar eskilere gittim nedense, tebrikler güzel yazı olmuş
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumlarınızı beklerim...😊
SilÇok güzel bir yazı olmuş keyifle okudum. Bende beklerim bloğuma http://masalzehra.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim mutlaka ugrayacagim...
YanıtlaSilDuygu dolu bir yazı okudukça bitmesin istedim .Esen kalın.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim 😊
Sil