15 Mart 2016 Salı

BAHAR RENKLERİ

Uzun yürüyüşler her zaman ruhu dinlendirmiştir.En azından benim için böyle. Yürümek saatlerce bilmediğim bir yerde turist olmak nefes aldırdı sanki. Aslında bir yerlerde bildiği şehirlerde de insan turist olmali. Görmediğini görebilmek duymadığını duyabilmek ve hissetmediğini hissedebilmek için. Şimdi bahar son sözü söylemekte...Soğuğa kafa tutmakta açan bu güzel çiçekleriyle. Dünyanın en güzel manzarası bu olmalı. Tüm yorgunlukları alacak bir düş manzarası. Baharın rengi yeşil olmaz yalnızca. Bahar hissedilen her renktedir. Masallar en çok bunu öğretti bana. Bir yaz çocuğu olsam da baharın güzelliğine her zaman saygı duymuşumdur. Bu yüzdendir az fotoğraf çekmelerim. Her fotoğrafin bir hikayesi olmali inancım. Bu fotoğrafında var bir himayesi. Ya sizin hikayesi olan fotoğraflarınız var mı?

6 Mart 2016 Pazar

Hafta Sonu Karmaşasında bir Soluk....

Başlamak zordur. Özellikle de ilk kelimeyi yazmak... Günlerdir binlerce tez arasından kendimi ayıklamaya çalışırken yazmam gereken makaleleri düşünmekle meşguldüm. Aslında boş bir meşguliyetin tanımıydı sanki yaptıklarım. Kitap okumaktan uzak hayatı bir pencere kenarından izleyen bitmesini bekleyen birisi... Zamanın benim için beklemesini dileyen birisiyim. Biliyorum. Hayalperestlikle çevrelenen dünyam gerçeklerle bu kadar içli dışlı iken ayakta kalmak zor. Fakat başarıyorum sanırım. Belki de başardığımı düşünmek bana güç veriyor. Zorunluluklarımın ardındaki o güneşi görmek için beklentisizliğim durmalarım. Kış bu yıl fazlasıyla hızlı geçti. Bir rüya gibi önce bahar gelecek sonrasında ise güneşin sıcaklığında ellerim gölge oyununa çevrilecek. Kim bilir belki o zaman kalbimdeki kış da gitmiş olur....

5 Mart 2016 Cumartesi

BİR CAM KENARI


Yağmur çoğu zaman hüzün verir bana. Fakat izlemekten de kendimi alıkoyamam. Tüm gün siyah bulutların etkisinde üzerimdeki hüzün örtüsünü aralamaya çalıştım. Fark ettim ki evimde olmayı seviyorum. İzlemeyi seviyorum. Dahil olduğumun fark edilmeyen hayatları izlemeye alıştım belki de kim bilir... İzlerken gördüklerimi anlamaya çalışmak zor da olsa alıştım. Binbir çeşit hayata tebessüm etmeye çalışırken bir oyunun içinde olduğumu düşünmek yoruyor bazen. Zamanın getirdikleri benden aldıklarından fazla olsun diye dualar ederken öğreniyorum, İnsanların kargaşasının içinde dahi bir düzenin varlığını... Notlarım; Eski bir alışkanlıkla ellerim cam buğuna şekiller çiziyor. Üşüdüğümü hissedemeden uzatıyorum yağmura. Yorulmasın diye kendime telkinler verirken bir süreliğine de olsa kendi kalabalığımdan uzaklaşıyorum. Ellerimde tutamadığım yağmur damlaları sanki bana beni hatırlatıyor. Sanki tebessüm etmem gerektiğini söylercesine içeri girmemi sağlıyorlar. Vakit hangi zaman ve zaman ne ara bu kadar yavaşladı soruları ile beni baş başa bırakıyor!