Gogol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gogol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mart 2022 Çarşamba

ÖLÜ CANLAR


    Kitap okumayı özlüyor 
musunuz? Son haftalarda ben o kadar çok özledim ki... Puzzle gibi hissediyorum bir parçam tamamlandığında diğer parçam köşede bekliyor sanki neyse bu bir sonraki paylaşımım olacak. Gogol'un okuduğum ilk eseri Müfettiş idi . Okuduğum bu ikinci eser Ölü Canlar 479 sayfadan oluşan bir eser. 
Gogol bu eserinde 19.yy Rusya'sının toplumsal düzenin ve bireylerin eleştirisini yaparken bizlere Çiçikov'un hikayesi üzerinden anlatıyor. Kahramanımız zenginliği dilerken bu dileği için kibarlık ve nezaket maskesini takarak her türlü hin düşünceyi barındırmaktadır. 
Kitap çeşitli bölümlerden oluşmakta ve son bölümlere doğru Çiçikov 'un zengin olabilmek için birçok yol denediğini ve her seferinde en başa dönmek zorunda kalmak kalmış ve sonunda oldukça ilginç bir yöntem bulduğunu öğreniyoruz.
(Son bölümler 2.cildin parçaları aslında. Yazar 2.cildi yazarken sonrasında acı bir şekilde eserini yakmış kalan parçalar eklenmiş.
Kitap hakkında notlarım;
Kahramanımız köyleri ve kasabaları dolaşarak oradaki çiftlik sahipleri ile görüşüp ölü olduğu bildirilmeyen çalışanlarını yani ölü canları satın almaya çalışmaktadır. Hikaye içerisinde toplumun her kesimindeki yozlaşma ve hayal kırıklığına adeta bir mercek tutulmuş. Bir pencere ardında değil olayların içerisindesiniz hikayenin. 
Benim için bitirmesi zor bir kitap olduğunu söylemeliyim. Yazarın açıklamaları hikayeyi bölerken sürekli bir izah edilme paragrafları yordu. Halk arasındaki dedikoduların yayılma hızı ama her halükarda Çiçikov'a karşı nötr kalmanızı sağlıyor. 

Okuduğum eserlerde bir bağ kurmayı severim. Bu eserdeki sınıflaşma öze dönme arayışının hayal kırıklığı aydın ve köylü kavgasını değil aslında büyük bir böyle gelmiş böyle gider düzeninin bozulmama kanunu...Son bölümlere kadar kitabı okumayı bırakmayı düşündüm ancak son iki bölüm okuduğum için sevindim dedim. Sizlere kitaptan alıntılar paylaşmak istiyorum; 

"Yalnızlık cimriliğinin gıdası oldu, onu büsbütün besledi : Bilindiği gibi, yedikçe acıkan kurdun açlığına benzer cimriliğin açlığı. "
"Düşünün bir, Ivan Grigoryeviç, elli yaşıma geldim, ama hastalık nedir bilmem. İnsanın bir boğazı ağrımaz mı canım, bir yerinde çıban olsun çıkmaz mı?Hayır, ben bilmem böyle şeyleri! Ve bu hiç iyiye işaret değil. Korkarım bir gün bedelini ödeyeceğim bütün bunların. "
"Bana unutmak istediklerimi, hatırlıyorsun..."

Şimdilik yorumlarım bu kadar. Beklerim yorumlarınızı...