tavsiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tavsiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mayıs 2025 Çarşamba

Konfor, Ses ve Kalite; QCY CROSSKY C30 KULAKLIK

Konfor, Ses ve Kalite; QCY CROSSKY C30 KULAKLIK 

Koş, koş; yaz kapıda. Ocak ayından itibaren 4 aydır Leslie 15 dakika ile spor yapmaya başladım. Öncelikle söylemeliyim ki koşmak yerine her zaman uzun yürüyüşleri tercih eden birisiydim. Kendime çok kızıyorum çocukluktan itibaren spor yapmalıydım. Fit bir görünüm için değil yalnızca; doğru duruş, kasların güçlenmesi, hareketlerde atik olunması gibi birçok nedenden spora erken yaşlarda başlamak önemli. Bende yaşayarak öğrendim hareketsiz bir yaşamın zararlarını.  Leslie 1 mile ile daha hafif başlayarak kendime bir düzen oluşturmak istemiştim ve 4 aydır o düzen oluştu. Artık 15 dakika aksatmadan yapıyorum; hafif yazdığıma da bakmayın ama yoruyor da. Gün içerisinde de sürekli masa başında oturmamaya çalışıyorum. 15 dakika da olsa dış dünyadan izole yalnızca hareketlere odaklanarak ruhumu da dinlendirdiğime inanmaya başladım. Sizlere de tavsiye ediyorum.

Konfor, Ses ve Kalite; QCY CROSSKY C30 KULAKLIK

Bu 15 dakikalık süreçte kulağımdaki kulaklığında yardımcı olmasını isterken QCY Crossky C30 kulaklıklar ile konsantrasyonum da benimle. Sizlere kablosuz kulaklık dünyasında her geçen gün farklı teknolojilerle ve tasarımlarla karşılaştığımızdan sıklıkla bahsediyorum. Ancak spor yapanlar, bisiklet kullananlar ya da açık hava da yürüyüş gibi farklı aktiviteleri sırasında müzikten, içsel anlamda konsantrasyon, motivasyonundan vazgeçmek istemeyenler için bu yazımda hem güvenli hem de oldukça konforlu bir seçenek sunan QCY Crossky C30 kulaklıktan bahsedeceğim.

Konfor, Ses ve Kalite; QCY CROSSKY C30 KULAKLIK

Kulak dışı (open-ear) tasarımlar son zamanlarda oldukça popüler oldu. QCY'nin open-ear tasarıma sahip olan Crossky C30 ürünü, kulağın içine değil dışına oturan tasarımı ile diğer modellerinden ayrılmaktadır. Tasarım sayesinde müzik dinlerken çevredeki sesleri de duyabilirsiniz. Birileri size seslendiğinde fark edebilir ve kalabalık ortamlarda daha güvenli şekilde kullanım sağlayabilirsiniz.

Konfor, Ses ve Kalite; QCY CROSSKY C30 KULAKLIK

QCY Crossky C30

* Kulaklarınıza uyum sağlayan şık, C şeklindeki açık kulak tasarımı, egzersizleriniz sırasında sabit kalır ve tüm gün konfor için denge ve ortam farkındalığı sağlar.

*IPX 4 suya dayanıklı özelliği açık hava da ve egzersizleriniz sırasında endişe etmeden kullanabilirsiniz ayrıca tüm gün kullanım için 5.5 saat oynatma ve kabında 25 saat kullanabilirsiniz.

*Bluetooth 5.4 ve çift bağlantı özelliğine sahip Crossky C30 ile aynı anda iki cihaza kolaylıkla bağlanabilirsiniz.

*AI gürültü engelleme özelliğine sahip 4 mikrofonlu sistem ile kalabalık ortamlarda sesinizi izole eder.

Açık havada spor yapmayı sevenler için ideal bir kulaklık. Ayrıca uzun süre masa başında çalışanlar için  de diğer klasik kulaklık tasarımlarına göre daha konforludur. Kulaklarınızda rahatsızlık hissi olmadan kullanabilirsiniz. Kulaklarınızda kulaklık olsa bile sizlere çevre farkındalığı sağlayan QCY Crossky C30 ile trafikte ya da kalabalık alanlarda çevre seslerini duyabilirsiniz. QCY Türkiye'de bilinen ve kulaklıkları sevilen bir marka. Bütçe dostu kulaklık tasarımları ile fiyat/performans açısından hem kaliteli hem de rahat kullanım imkanı sunan QCY; incelemek isteyeceğiniz kulaklıklara sahip.  Spor sırasında, online bir toplantıda kulaklık takarken çevreyle de bağınızı koparmak istemeyenler için QCY Crossky C30 incelemeniz gereken bir kulaklık. 

Mobil uygulamasını indirdikten sonra, kutu içerisinden talimatlara dikkat ederek kullanabilirsiniz. Mobil uygulaması kullanım açısından pratik ve açıklayıcı.

Siz de QCY Crossky C30 kulaklık kullanmışsanız yorumlarınızı bekliyorum. Daha fazla ürün incelemesi ve paylaşımlarım için beni Instagram'da @camdanduslerblog hesabımdan takip etmeyi unutmayın!


9 Mayıs 2025 Cuma

GIIKER SUPER DECODER

Mayıs ayının on iki ay içerisinde oldukça özel. Yaz mevsimine geçiş öncesi sıcaklığın ne derece olabileceğini hissettiren bir ay. Ayrıca şimdi çilek hasadı zamanı. Önceki yazılarımdan belki hatırlarsınız havalar daha da sıcak olmadan ilk fırsatta çilek toplamaya gitmek istiyorum. Böyle söyleyince de kendimi "Şirinler" karakteri gibi hissettim.  Böyle aktiviteleri sevmemin nedeni unutulmaz anıları beraberinde getirmesi özellikle çocuklarınız ile yapabileceğiniz harika bir hafta sonu aktivitesi. Bu yazımda da size başka bir aktivite tavsiye edeceğim. 

Okulların kapanması ile birlikte ekrandan çocukları uzak tutmak günümüzde biraz zorlayıcı olabilir. Eğitici ve eğlendirici aktiviteler konusunda da kafanız biraz karışmış olabilir. Çok haklısınız; aktivitenin eğlendirici ve eğitici yönünü içeren ürünler tasarlayan Giiker; yetişkinleri ve çocukları da düşünmektedir. Hem çocukların ayrıca hem de yetişkinlerin keyifle oynayabileceği, zeka ve mantık yürütme becerilerini geliştiren Giiker Super Decoder bu yazımın kahramanı.

Giiker Super Decoder; renkli pinleri kullanarak doğru şifreyi bulmaya çalıştığınız mantık ve strateji oyunudur. Oyuncular verilen ipuçlarına göre yaptıkları hamleler ile  olası kombinasyonları analiz ederek doğru renk ve dizilimi bulmaya çalışır. Klasik mastermind oyunlarını unutun artık daha modern ve etkileşimli tasarıma sahip bu oyun ile eğlenceli vakit geçireceksiniz. Renkli tasarımı, stratejik kurgusu ve eğlenceli oynanışı ile STEM temelli (Bilim, Teknoloji,Mühendislik ve Matematik) son zamanlarda her alanda bu adı duyuyoruz artık, becerilerin gelişimine de katkı sağlamaktadır. 

Giiker Super Decoder Faydaları;

*Oyun çocukların bahsettiğim STEM temelli beceriler yani, analitik düşünme, problem çözme ve mantıksal çıkarım yapma becerilerini geliştirmektedir. 

*Ebeveyn-çocuk etkileşimini artırırken daha kaliteli bir vakit geçirme imkanı elde etmiş olursunuz.

*Dijital ekrandan uzak, teknoloji bağımlılığı da azalacaktır.

Super Decoder oyunu 6 yaş ve üzeri için uygundur. Oyun tek ve çift kişi olarak da oynanabilmektedir. Giiker internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Günümüzdeki oyuncak çeşitliliği göz alıcı olsa da çocuklarımız için en doğru ve onları her yönüyle destekleyecek ve geliştirecek oyuncaklar için çok fazla araştırma yapmak incelemek gerekiyor. Giiker birçok ürünü ile sizleri bu zahmetten kurtarıyor. Dünyanın her yerine kargo imkanı da bulunduğu için incelemek ister ve satın almak isterseniz; camdan15 kodu ile ürünleri %15 indirim ile satın alabilirsiniz. Fotoğraflara tıkladığınızda ise doğrudan siteye gidebilir ve ürünleri inceleyebilirsiniz.


18 Nisan 2025 Cuma

ADANA TEPEBAĞ GEZİSİ

(Görsel benim tarafımdan çekilmiştir. Musabalı Konağı)

Zamanda yolculuk yapalım... Dar, kemerli sokaklarda özenle döşenmiş kaldırım taşlarında ilerleyerek Adana'yı gezelim. Bu ara kendimi çok yorgun hissetsem de yenilenmiş, özenle açılmış müzelere gitmek istedik. Tepebağ'ı bu anlamda mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Adana ekranlarda gösterildiğinden çok farklı ve kendine has dokusu olan bir şehir. Biliyorum Adana denildiğinde akla kebap geliyor ama kebaptan daha fazlası. Bu şehrin gerçekten de özel bir ruhu var. Tarih boyunca çok fazla gelen, geçen giden olmuş. Bizim akrabalarımız 6-7 nesildir Adana dışına çıkmamış olsa da ki rahmetli dedemin anlattığına göre Osmanlı Devleti zamanında gelen Türkmen obalarından olan akrabalarımız önce Pozantı'ya yerleştirilmiş. Çok büyük bir toplulukmuş gelenler, bir kısmı Pozantı çok soğuk biz sıcak severiz diyerek Adana'nın kuzeyinden güneyine tam merkeze gelmişler. Merkezden de Lokman Hekim diyarı Misis'te ömürlerini geçirmişler. 
Tepebağ'da Adana'nın en eski yerleşim yerlerindendir. Restorasyon çalışmaları hala devam etse de geleneksel Türk Mimarisi'nin özgün örneklerini görmek isterseniz mutlaka görmenizi tavsiye ederim. 19.yüzyılda Adana'da pamuk üretimi ve göçer Türkmen obalarının artık yerleşik hayata geçirilmesi ile bu civardaki evler yapılmıştır.

 Benim halam da ben hatırlamıyorum ama evlendiğinde eşinin babasına ait olan bu evlerin birisinde oturmuş hatta babaannemden kalma eski Adana evleri denilen bir evimiz de var. Önce anne ve babam sonrasında halam oturmuş ama şimdilerde onun da farklı bir hikayesi var. Özellikle Mirzaçelebi denilen bölge şimdilerde Suriyeliler çok fazla yerleşim yeri olarak orada otursa da ki çok olaylı bir yer artık haberlerde de görebiliriz ama 30 sene öncesinde oradaki semtin insanları çok farklıydı. Çoğu insan daha durumunu düzeltince o semtten ayrıldılar.
Bir ara Çukurova'dan neden bu kadar sanatçı ve yazar çıktığını da konuşalım. Ama daha sonraki yazılarımda. Çok fazla hikaye anlatılacak, konuşulacak anlamlı bir geçmiş var.
 Tepebağ evlerini şehrin merkezinde yer aldığından rahatlıkla görebilirsiniz. Ayrıca bildiğimiz Anadolu'da; Çatalhöyük, Alacahöyük gibi yerleşim yerlerinin yanı sıra ünlü Tebepağ Höyüğü de bu evlerin altındadır. 8000 yıllık olan Tepebağ höyüğü, aktarıldığına göre Seyhan Nehri'nin bahar aylarındaki taşkınlarından korunmak için yerleşim yeri olarak tercih edilmiştir. Bu bölgeden çıkarılan 4000 yıllık hemşire Satsneferu heykeli, Amerikalılar tarafından günümüzde Teğebağ Lisesi olarak kullanılan ama öncesinde kız kolejiymiş; inşa edilirken kaçırılıp New York Metropolitan Müzesinde sergilenmekte.

Sizlerle paylaştığım ilk fotoğraf da Musabalı Konağı; Ramazanoğlu Beyliği döneminden kalma; kemerli konak. O da Seyhan Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Hanımın Çiftliği, Bir Zamanlar Çukurova dizisinde yer alan ünlü konak.
 

Bu güzel ahşap konakların büyük kapılarının ardında kim bilim kaç yaşam geçip gitmiştir bilinmez ancak, gezi sırasında zamanda misafir oluyorsunuz. Uzun zamandır fotoğrafımı blog yazılarıma eklemiyordum. Umarım izinsiz birisi tarafından alınmaz. Önceki yazılarımda eklediğim kırmızı elbiseli fotoğraf Google şikayetlerime rağmen dikkate alınmamıştı. Beş gün öncesine kadar trençkot havası varken şimdi hızlıca yaz mevsimine geçsek de Adana'nın en gezilecek en güzel ayı; Nisan ayı gerçekten de...


Hayatımızdaki tüm pencereler güzelliklere açılsa keşke. Bazen sıkışık bir alanda nefes almaya çalıştığımı hissetsem de tarihi güzellikler gönlüme de bir pencere açıyor. Bu pencere Tepebağ da bulunan kahve müzesinden. Bu müze ilk açıldığında ziyaretçilerine çok lezzetli ücretsiz Türk kahvesi de hediye etmekteydi. Tarihi Tepebağ evlerinden birisi yine restore edilerek Türk kahvesinin zamanda yolculuğunu görebilirsiniz. Etkileyici olan günümüzde bu kadar ince düşünülmüş, motiflerinin güzelliği hakkında konuşacağımız kahve fincanlarının olmaması. Gerçekten de üzücü...

(Görsel benim tarafımdan çekilmiştir. Kahve Müzesinden)
Yazmaya başladığımda sizlere Hanımın Çiftliği romanın gerçek bir yaşanmışlıktan oluşturularak yazıldığını, Kurtuluş Savaşı döneminde yaşanılanları, Kaç Kaç Olayını; (1920 yılında Ermeniler tarafından şehirdeki Türklere kalkışılan soykırım harekatı sonucu on binlerce Türk Toroslara doğru kaçmıştır) ki rahmetli anneannem bebekmiş o zaman; onların köyü de Toros dağlarına kaçmak zorunda kalmışlar ne yazık ki, ayrıca Dadaloğlu'nu, Adana'da vefat eden Ziya Paşa'yı her bulvara adını veren tarihi kişileri de anlatmak istiyorum ama fırsat olmuyor bir türlü.

Şimdilik yorumlarım bu kadar; sizlerin de yorumlarınızı beklerim...

10 Nisan 2025 Perşembe

FESTİVALLER ŞEHRİ ADANA

 


Festivaller şehri Adana... Nisan'da Adana... Portakal çiçeklerinin zamanı çoktan geldi ve hatta geçiyor bile. Adana portakal çiçeği festivali her sene yapılsa da bu sene oldukça farklı ve güzel etkinlikler vardı. Bende sizlerle paylaşmak istedim. Hala Adana'ya gelmediyseniz gelecek sene seyahat listenize eklemenizi tavsiye ederim. Bir Adanalı olarak sizlerle yeme-içme yerleri ve festivalde yemenizi tavsiye edebileceğim bir sürü yeri paylaşacağım bir yazı yazmak istemedim. 
Festival olduğu için fiyatları biraz yüksek tutuyorlar ve ekonomik olarak bütçe dostu tavsiyelerimi sizlerle her zaman paylaşıyorum ancak; 300 lira Adana kebap; 130 lira şırdan gibi fiyatlar yerine Adana'nın birçok şehir içerisinde uygun ve memnun kalabileceğiniz mekan bulabilirsiniz. Özellikle 300 lira kebap; yanında eşlikçileriyle de gelmediği için gözünüzün de doymasını isterim. Görüyorum günübirlik Adana gezimizde neler yedik videoları yapılıyor ve hep aynı yerlere nedense gidiliyor. Saatlerce sırada beklenen o popüler yerlerdense gördüğünüz herhangi bir büfede muzlu süt, taze sıkılmIş meyve suları ki özellikle atom meyve suyunu tavsiye ederim bulabilirsiniz. Bu yazımda ise festival süresince Adana Müzesinin ücretsiz olması ve birçok ek müze kompleksinin de açılması ile çok farklı bir müze deneyimi yaşayabileceğinizden bahsetmek istedim.


Adana Müzesi içerisinde; Ferdi Tayfur köşesi, Milli Mensucat, birçok dijital müze bulunmaktadır. Adana tarım şehri olmasının yanı sıra bir sanayi şehridir ayrıca. Şimdi önemli fabrikaların birçoğu kapanmış olsa da muhteşem bir geçmiş sizleri bekliyor. Pablo Picasso; Yaratılış Herşeydir Sergisi muhteşemdi. Gerçek ile ilizyon arasında sıkışmışlığı hissediyordunuz. 


Birkaç fotoğrafı sizlerle paylaşmak istedim.


Buğdayın bereketi; Adana'da bir söz vardır: Bu topraklarda taşı eksen o bile başak verir. Öylesine bereketli ve verimlidir. Anadolu geleneklerini ruhunda barından bu şehirde yeni evlenen çift üzerine buğday serpilirdi. Bereket onlarla olsun daima mutlu olsun diye.


Ve Pamuk... Filmlerde gördüğünüz o pamuk sahnelerini belki hatırlarsınız. Şimdilerde tarlalarda bire bir şekilde pamuk ekimi görmek zor olsa da bu kar beyazı; yünden ipliğe ve özel kumaşlara kadar olan yolculuğunu görebilirsiniz bu müzede. Pamuk toplamak çok zordur ama pamuk sevilir, değer verilir. Anneannelerimizin zamanında her evde iplik eğirmeler bulunurmuş, Şimdilerde yüzde yüz pamuk, keten, yün kumaşlar bulmak zor olsa da, nefes alan cilt dostu kumaşlar için pamuğa umarım daha fazla değer verebiliriz.
Şimdilik yorumlarım bu kadar; sizlerin de yorumlarınızı beklerim.
(Fotoğraf çekimleri bana aittir; lütfen izinsiz almayın)

23 Mart 2025 Pazar

BE HAPPY FİLM YORUM




(Görsel Google'dan alınmıştır)

Uzun zaman sonra izlemek istediğim filmlerden bir kısmını izledim sonunda. Sizlerle de izlediğimde beni etkileyen filmleri hem tavsiye etmek istiyorum hem de biraz film hakkında konuşmak istiyorum. Öncelikle film oyuncularından Nora Fatehi hiç youtube da bir videosuna rastladınız mı bilmiyorum ama inanılmaz bir dansçı. Dilbar şarkısının filmini hiç izlememe rağmen;  videonun 1 milyar izlenmeyi çoktan geçtiği için bende o klibindeki dansla tanıdım. Kendisi Hint, Fas kökenli. Sahne ışığı olan insanlardan. Katrina Kaif şöyle bir yürüsün izlersiniz derim her zaman ama Nora Fatehi inanılmaz şekilde izleyiciyi yakalıyor ve sıkıcı filmlerde bile aklınızda sadece onun olduğu bölümler kalıyor. En son Snake şarkısında Jason Derulo ile işbirliği çalışması yapmıştı ve oldukça ünlü.

Filmin başrol oyuncusu Abhishek Bachchan ise dünya güzeli Aishwarya Rai ile olan evliliğinden dolayı tanımış olsam da ne yazık ki sadece bir filmini izledim; "Dhoom 3". Ses tonu oldukça karizmatik bir oyuncu. Babası da meşhur oyuncu Amitabh Bachchan. 

Filmin aslında başrol oyuncusu Inayet Verma. Ne tatlı bir küçük oyuncu. Yaşının küçük olmasına rağmen oldukça yetenekli ve şimdiden önü açık oyunculardan olacağını hissettiriyor. Gelelim Be Happy filmine;

Güncel bir film olan Be Happy; 130 dakika ve bir Amazon Prime filmi. Filmde bekar bir baba olan Abhishek Bachcan Shiv Rastogi rolünde; Shiv karısı vefat ettikten sonra kayınbabası ve kızıyla aynı evde yaşayan bir banka görevlisi. Dhara rolündeki Inayet Verma ise dans tutkusu olan çok tatlı küçük bir kız. Hindistan'ın çocuk dans yarışmasına katılıp kazanmak istiyor. Maggie hocanın (Nora Fatehi) ise hayranı. Bir gün okullarındaki dans yarışmasının kazananı için Maggie hoca okulu ziyaret ediyor ve kazanan onun dans okulunda Mumbai'de eğitim alacak. Kazanan ise Dhara ve babası sıcak bakmıyor. Ancak kayınbabası o da bankada müdür Nadar (Nassar) onu ikna ediyor. Mumbai'de banka lojmanına taşınıyorlar. Dhara; Maggie hocanın dans okulunda bir yandan eğitim alırken bir yandan da Hindistan'ın çocuk dans yarışmasında yarışıyor. Bu süreçte Maggie hoca ile Dhara'nın babası da bazı komik olaylar yaşayıp birbirinden hoşlanıyorlar. Yarışmanın finaline birkaç adım kalmışken Dhara'nın rahatsızlığı ortaya çıkıyor ve süreç gelişiyor. Bu süreçte Dhara'nın babası da mutluluğun ne olduğuna ilişkin önemli dersler alıyor.

Gerçekten iyi bir hikayeyi izlerken anlıyorsunuz ancak diyaloglar o kadar sınırlı ki seyirci olarak metni adeta kafanızda yazıyorsunuz. Şunu deseydi, tamamla yahu cümleni gibi. Aslında sonu da olmayan bir film... Hint yapımları, müzikal anlamda çok kaliteli gerçekten belirtmek istiyorum. Bir müzik prodüksiyonun en ince detaylarına dikkat edildiğini görüyor ve hissediyorsunuz ve anlıyorum da. Ama seyirci olarak günümüzde artık müzik dışında başka beklentileri de oluyor haliyle. Filmin müziklerinden Sultana şarkısının klibini izlemenizi tavsiye ederim. Şarkının sözlerinde yer alan sultan, taç kelimelerini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Ortak çok kelimemiz var aslında.

IMBD puanı 6.8  ancak benim için de 7/10 bir filmdi. Özellikle bazı sahnelerde ağlamamak ne mümkün. Sizlerde filmi izlediyseniz yorumlarınızı beklerim. 

14 Mart 2025 Cuma

ORMAN MEYVELİ KEK




İftar sonrası tatlılar deniyor musunuz? Bugün uzun zamandır denemek istediğim orman meyveli kek tarifini deneyip çok da güzle olunca hemen sizlerle paylaşmak istedim. Tatlı yapmanın psikolojiye çok iyi geldiğini söylemeliyim. Sanki günün bütün stresi hamurda karışıp fırında kayboluyor. Bu yüzden son zamanlarda denediğim çok tarif var. Özellikle güzel olanları sizlerle paylaşmak beni de mutlu ediyor. Kafelerdeki bir dilim kek ve pasta fiyatlarını da görünce ekonomik olduğunu da belirtmeliyim. Çok fazla dilim çıkıyor ve kalan kek dilimleri de buzluğa atabilirsiniz. Buzluğa saklama kabında fırın kağıdı ile üzerini kapatarak atmanızı tavsiye ederim. Buzluk kokusu olmuyor. 

Benim kullandığım kek kalıbı biraz büyük aslında daha küçük bir kek kalıbında daha şiş ve tam bir pasta formunda olacaktır. Sizlere tarifi ise ekliyorum;



ORMAN MEYVELİ KEK TARİFİ

Malzemeler

*3 yumurta
*1 su bardağından bir parmak eksik şeker
*1/2 su bardağı süt
*1/2 su bardağı sıvıyağ
*2 su bardağı un
*Kabartma tozu ve Vanilya
*Dondurulmuş orman meyveleri

Üzeri için;
*1 su bardağı un
*100 gram tereyağı
*1/2 su bardağı şeker


Yapılışı

3 yumurtayı şeker ile çırpın. Fazla çırpmanızı tavsiye ederim pürüzsüz bir kıvamda olsun. Süt ve yağı sırasıyla ekleyin. Daha sonra ise vanilya, kabartma tozu ve un eklemesi yapın. Kek kıvamını aldıktan sonra yağlı kağıt serdiğiniz kek kalıbına ekleyin. Birkaç kez zemine vurun ki kekin içerisinde hava da çıkmış olsun. Sonrasında dondurulmuş orman meyvelerinden ekleyin. Üzeri için ise; Un, şeker ve tereyağı karışımı hazırlayın. Karışımı orman meyveleri katının üzerine ekleyin. 
Fırına göre değişse de önceden ısıtılmış 180 derece fırında 45 dakika da kek oldu.


Sonuç ise bu şekilde. Bir dilimi oldukça doyurucu oldu hatta beyaz çikolata ya da sade dondurma olsa mıydı dedim. Malum Adana'da yalancı Afrika sıcakları 32 dereceye kadar kendini gösterecek diyor. Havalar bir anda yaza geçti. Sonrasında yeniden bir Balkan soğuğu gelecek denilse de dondurma tezgahları pastane önlerine çıkarılmaya başlandı bile. Ben crumble tarzı kekleri seviyorum. Orman meyvelerini marketten 350 gram 109 liraya satın almıştım. Kendimce iftardan sonra yoğurt ile serinletici bir lezzet olabilir diye düşündüm ki kek yapımında hepsini de kullanmadım. Bereketli oldu bir paket.
Deneyebileceğiniz güzel bir lezzet; tarifi yaparsanız yorumlara bekliyorum, lezzet yorumlarınızı...


 

10 Mart 2025 Pazartesi

QCY MELOBUDS PRO YORUMLARIM


Uygun fiyatlı ürünleri görünce hemen sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğrenci dostu, şarj ömrü oldukça ürünleri özellikle. QCY markasına ait akıllı saat şu an dahi kolumda. Şarj ömrünün bir hafta gitmesi bir yana tasarım anlamında da oldukça hoşuma gidiyor. Bu yazımda da sizlerle QCY Melobuds pro kulaklıklarını paylaşacağım. Bloğumda sevdiğim ve kullandığım ve sizlere tavsiye edebileceğim farklı kulaklıkları daha önceki yazılarımdan da hatırlarsınız. Ancak şu sıra  teknoloji ürünlerinin kullanım ömrü ve kalite dengesinin yanı sıra fiyatlar dikkat çekici ne yazık ki.  Bu anlamda QCY markasına ait kulaklık ve saatler bütçe dostu gerçekten. Kablosuz kulaklık çeşitliliği günümüzde oldukça fazla ve farklı modeller daha fazla ilgi görmektedir. 
QCY, Melobuds Pro modeliyle kullanıcılara şık bir tasarıma sahip kulaklık sunmasının yanı sıra da yüksek ses kalitesi sunmayı hedeflemiştir. Şık ve ergonomik bir tasarıma sahip bu kulaklıklar kullanıcıyı uzun süreli kullanımda rahatsız ettirmeyecek şekilde. Oldukça da hafif ve IPX4 sertifikasına sahip olduğundan ter gibi etkenlere karşı da dayanıklı.


 Şarj ömrü ise şarj kutusuyla birlikte 24 saate kadar kullanım imkanı sunmaktadır. QCY melobuds pro, uygun fiyatına rağmen sunduğu ANC yani gürültü engelleme özelliği ile, kaliteli ses ve konforlu kullanım ile öne çıkan bir tasarım. Bütçe dostu bir kulaklık arıyor ve aktif gürültü engelleme özelliğine sahip olmasını istiyorsanız bu modeli incelemenizi öneririm.
Instagram sayfamda sizler için kutu açılımı ve detaylı ürün fotoğrafları ekledim. Ziyaret ederseniz beni çok mutlu edersiniz.



22 Şubat 2025 Cumartesi

CIABATTA EKMEK TARİFİ


Ramazan geliyor... Sizlerle aklımdaki tarifleri paylaşmak istiyorum. Özellikle tok tutacağına inandığım ve severek yaptığım tarifler. Klasik Adana yemeklerine de belki yer veririm bloğumda. Dışarıda yemek yemenin inanılmaz pahalı olduğu şu günlerde en azından kendi yaptığım içerisinde ne olduğundan emin olduğum tarifleri sizlerle paylaşmak beni de mutlu edecek. 

Öncelikle ekmek seven birisiyim. Biliyorum beyaz ekmek fazla tüketmek zararlı ben de ekşi mayalı tam buğday unundan yapılmış ekmekler, köy ekmekleri ki oldukça heybetli görünümleri bir yana lezzetli de. Ama yufka ekmeği sevdiğim ekmek listesinde değil; bu yörede bazlama, sıkma oldukça meşhurdur eğer çok ince değilse ne yazık ki yiyemiyorum. Bu yazımda da sizlerle Ciabatta ekmeği tarifi paylaşacağım. Görsel anlamda harika fotoğraflar çekmek istesem de geceden yapıp kahvaltıya yetiştirmek için aceleyle böyle oldu. 

Youtube da Gennaro Contaldo videolarına rastladınız mı bilmiyorum ama benim çok sevdiğim bir şef. Pandemi sürecinde onun foccacio ve pizza tariflerini hep yaptım ve her seferinde de harika oldu. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Dünyada yemek kültürü anlamında İtalyan mutfağı ile paralelliklerimizin olduğunu görmek de ayrıca mutlu ediyor. Özellikle Akdeniz mutfağı esintileri hem sağlıklı hem de görsel anlamda mutlu da ediyor. Böyle olunca başka tarifleri de incelemeye başladım. Ciabatta ekmeği de doyuruculuk anlamında geçen Ramazan'da o birkaç dilimi dahi yeterli olunca sizlerle de paylaşmak istedim. İçerisinde; un, su, maya, tuz ve zeytinyağ var yalnızca. 


2.5 su bardağı un

1.25 su bardağı su 

1 paket toz maya

tuz 

Malzemeler bu kadarcık olsa da mayayı aktif edeceğiz su kesinlikle ılık olmalı. Mayayı karıştırırken havalandırarak karıştırmanızı tavsiye ederim. Bu ekmek öncelikle ayrı bir alanda aktive olurken un ve tuzu karıştırın. Tuz miktarı sizin damak tadınıza göre. ben 1 tatlı kaşığının yarısı kadar kullanıyorum. Maya ile aktive olmuş suya un ve tuz karışımını ekleyin. Genellikle Türkiye'deki tariflerde suyun içerisine maya ekleniyor ama ben unlu karışıma gezdiriyorum. Karıştırmaya başladıktan sonra hamur yapışkan olacak. Bu bir püf noktadır; karışımı zeytinyağ ile yağladığınız bir saklama kabı ya da hamur yoğurma kabına ekleyin. Bir saat aralıklarla havalandırma işlemi yapacaksınız. zeytinyağ ve su karışımını bir kaseye alın. Havalandırma yani hamuru yoğurmadan katlama için elinizi zeytinyağlı suya batırıp katlamayı gerçekleştirin. Üçüncü katlama sonrası istediğiniz ölçüde kesebilir fırın tepsinize alabilirsiniz. 




Sizlerle paylaştığım tarifte 2 orta ekmek çıkmaktadır. Kare şeklinde daha küçük ya da bir baget şekli gibi uzun da yapabilirsiniz. Fırın kağıdı olan tepsinizin tabanına mısır unu ekledikten sonra hamuru aktarabilirsiniz. Eliniz zeytinyağlı suya batırarak şeklini düzeltebilirsiniz. Hamurların üzerine fırına vermeden önce un serpiştireceksiniz. Sonrası ise fırın performansına göre 30 ile 45 dakika arasında ekmekleriniz hazır. Ekmekleriniz fırından çıktıktan sonra o sıcağı ile ekmeklerin üzerinde zeytinyağ gezdirebilirsiniz. Çok fazla olmamak şartıyla sprey gibi sıktığınızı düşünebilirsiniz. Ekmekleriniz bekledikten sonra bu şekilde kesebilirsiniz. İçi gördüğünüz üzere balon gibi küçük küçük delikler bulunmakta. 


Bu ekmekleri kekik ve zeytin ile de yapabilirsiniz. Kekikli gerçekten harika oluyor. Ben zeytinyağın içerisine çekmesini içinin yumuşak olmasını sevdiğim için ekliyorum tercihe göre eklemeyebilirsiniz.

Şimdiden hayırlı Ramazanlar olsun. Ramazanın bereketi evlerimizi sarsın. 

17 Şubat 2025 Pazartesi

INFLUENZA SONRASI


Yazmayı özlediğimi fark ettim. Kendim hakkında belki de yaşanılan duygusal değişimler hakkında yazdığında insan başka bir hale evriliyor. Biraz rahatlama biraz da yalnız olmama hissi... Bende yaşadım; ama geçiyor gibi. Geçtiğimiz ay oldukça ağır geçen Influenza; geçmeyen grip ya da çok şükür geçirdim ama. Uykusuzluk, stres, öğün atlama bağışıklık sistemini zayıflatan en önemli etkenler ki bende oldukça halsizdim. Kötü bir mide bulantısı sonrası bayıldım; masaya doğru yürüyüp sandalyeye oturduğumu hatırlıyorum ve ne yazık ki sonrası yok. Kendime geldiğimde sesler ile birlikte başım düşmemesi için tutuluyordu. Konuşmalar ve ambulans çağrıldı. Ambulans geldiğinde sol elim kasılmış gibi açamıyordum. Kalp atışlarımın düzensiz olduğu tansiyonum da 9'a 5 olduğu söylendi. Israrla da bana bağırılıyordu ki burnundan nefes al ağzından ver gibi; kalp atışlarımın düzene girmesi için. Sağlık personellerinin elbette ki işleri çok zor ve kesinlikle saygı duyulması gerekiyor ama aradan bir ay geçince daha net hatırlıyor insan gözümü açamazken; ambulansta konuştukları konunun tuhaflığını. Alışveriş yapmaktan ve stokta seçtiği yüzüğün olup olmamasından konuşuluyordu. Hastaneye geldiğimde ise hasta sedyesinin annem tarafından kullanılması gerektiği söylendi ki kendime gelmemiş müthiş derecede titriyor ve üşüyordum yalnızca bilincim açıktı. Annem neredeyse 70 yaşında bir insan ve o ağır sedyeyi tahmin edersiniz. Sabahtan ikindi vaktine kadar serum ve sonra eve geliş diyorum ama bir cümlede aslında çok fazla şey var. O gece ben çocukluğumda ateşlenmediğim kadar ateşlendim ve gece boyu annem sirkeli soğuk su ile yatıştırmaya çalışsa da sabaha karşı başka bir devlet hastanesine gittik. CRP; oldukça yükselmiş ve kan değerlerim çok düşüktü. O hastanede verilen iki serum ki Allah razı olsun gerçekten kendimi biraz o zaman iyi hissedebildim. Eve geldiğimde hala halsizlikten yürüyemiyorum; bu halsizliğe kulak enfeksiyonu da eklendi ki ilk üç gün sütlaç ve ekmek ile beslendim. Canım hiçbir şey istemiyordu ve mide bulantısı yapıyordu yediklerim de. Antibiyotik kullanımı sonrası düzenli demir ilacı derken ancak şükrediyorum şimdi halime. 

Size de mi öyle geliyor bilmiyorum ama eskiden grip olduğumuzda sonraki aylarda grip olma durumumuz çok az olurdu. Şimdi kesinlikle öyle değil; çevredeki öksüren bir insan havada asılı kalmış bir virüs; mesafeli olunsa dahi bir şekilde buluyor ve iyileşme süreci çok uzuyor. Bu süreçten sonrası sizlere verebileceğim tavsiye;

Stresinizi minimum düzeye indirgemeye çalışın; depremi yaşayan bir şehirde de yaşadığımız için hala uykusuzluk gece zor uykuya dalma gibi problemler yaşayan birisi olarak uyku en önemli unsur. Düzenli bir uyku; ertesi güne geçtiğinizde sizleri de dinç ve enerjik kılıyor. Ayrıca sizi mutsuz kılan insanlardan da uzaklaşın. Yaşadığımız çağ itibariyle samimiyetle sizi dinleyen ve sıkıntınız için içten üzülen insanlar bir kenara; egosal anlamla yarışa giren o yorucu insanlar da sağlığınızı etkiliyor. Üzüldüm; tamam geçti diyebilirsiniz ama sonrasında vücudunuz hayır aslında geçmedi diyebiliyor. 

Benim bir aylık yaşadıklarım böyleydi. Sizlerin de yorumlarınızı bekliyorum. Güzel ve sağlıklı günler sizinle olsun. Mutluluğunuz gülüşünüz ile parlasın.


1 Ocak 2025 Çarşamba

ENGLISH HOME TERMOS


Güzel bir ay olması dileğiyle yazıma başlıyorum. Dileklerin gerçek olduğu ve daha az yorulduğumuz bir ay. Sanki en büyük ödül gibi öyle değil mi? Zaman denilen olguda küçük bir mola gibi. Çoğu zaman molada olduğumuzu unutsak da yaşamın her detayı inanılmaz. Bu yazımda sizlerle altı aydır kullandığım bir termostan bahsedeceğim. Daha önceki Termosum Baylar markasına aitti. Ancak çok fazla dış kısmı dökülmeye başlamış ve su dahi koysam garip bir tat bırakıyordu. Bu yüzden termos arayışındaydım. Evimizin çok yakınında bir English Home mağazasına tamamen farklı bir ürün bakmaya girmişken termos alıp çıktım. Bana da sürpriz oldu çünkü English Home termos hiç düşünmemiştim.

Domino Paslanmaz Çelik Termos Pudra (200-400 ml)


Bu termosu 450 liraya satın almıştım. Bana fiyatı normal geldi. O süreçte almak istediğim termos fiyatları da 400-700 lira arasında değişmekteydi. Bu arada ürünü size satan satış personelinin ikna ediciliği yüksek ise bir anda kendinizi kasada ürünün fiyatını öderken bulabiliyorsunuz. Benim durumum da ne yazık ki böyle oldu. Termos çok şirin, pudra rengi ürünün kendine ait amblemi tam çantanıza eklenmelik. Ancak daha bir ay olmadan amblemi silindi. Yaz mevsimi süresince de soğuk su için sürekli buzdolabına gitmek yerine ya da dışarı çıktığınızda yanınıza soğuk aldığınızda 5 dakika içerisinde buzlu su bile sıcak su gibi olduğu için Adana'da benim beklentim de soğuk tutma saatinin yüksek olmasıydı. Bu beklentimin de çok altında kaldı ne yazık ki.


4-6 saat soğuk tutma sanırım ancak buzlu su eklersem ki bence o bile maksimum 2 saat diyebilirim. Sıcak olarak henüz denemedim. Tavsiye edileceğim bir termos olmadı ne yazık ki. Ek olarak ağız kısmı dikkatli kapatmazsanız akıtıyor. Yıkayıp temizlediğinizde çok kısa sürede ağız kısmının kenarlarında siyah izler kalıyor ki ben henüz çay bile koymadım yalnızca su...

Şu an da ise termosun güncel fiyatı düşmüş olsa da üzüldüğümü söylemeliyim sizlerle memnun kaldığım bir ürünü paylaşmak isterdim. Harcanılan miktarın beklentiyi karşılaması önemlidir. 

Şimdilik yorumlarım bu kadar, sizlerin de yorumlarınızı beklerim.

22 Aralık 2024 Pazar

ŞAKİR PAŞA AİLESİ DİZİ YORUM





    (Görsel; Google Görsellerden alınmıştır) 

Uzun zaman sonra Türk dizisi izliyorum. Kızıl Goncalar dizisinin de birkaç bölümü izlemiştim ancak heyecanla ikinci bölümünü beklediğim bir dizi sonunda geldi."Şakir Paşa ailesi: Mucizeler ve Skandallar" öncelikle fragmanlarında bile ben bu diziyi izlerim ama genel izleyici beğenir mi diyordum. Neyse ki reyting sıralamasında 3.olmuş. Karakterlerin kıyafetleri döneme uygun şekilde ne muhteşem sanat yönetmeni, kıyafet tasarımcıları tek kelime ile harika. Dizi ilk bölüm 1 saat 35 dakika sürmüş ki oldukça uzun bir zaman dilimi. Pazar günleri yayınlanacak olan dizide; Vahide Perçin, Fırat Tanış, Cem Yiğit Üzümoğlu ve Denise Capezza gibi oyuncular var. Vahide Perçin ne kadar güzel ve asil bir kadın her dizisinde ona hayran olmamak elde değil. Bir İstanbul Masalı dizisinden itibaren onun yer aldığı dizileri izledim. Aldatmak dizisini de düzenli izleyemesem de annem ilgiyle takip ettiği için biliyordum konu ve gelişimini. Cem Yiğit Üzümoğlu onu da çok eskiden Adı Efsane dizisinden hatırlıyorum sonrasında ise Rise of Empires: Ottoman  Netflix dizisinde Fatih Sultan Mehmet'i canlandırmıştı. İngilizcesi gayet akıcı ve güzeldi. Denise Capezza da Uçurum diye bilmiyorum hatırlar mısınız biraz psikolojiyi etkileyen bir diziydi o diziden ilk kez izlemiştim.

Dizide yer alan her bir oyuncu çok değerli ve harika rollerde gördüğümüz oyuncular. Bu dizinin de ilk 10 dakikasında tam Netflix dizisi inşAllah uzun süre devam eder. Reytingi bol olur demeden geçemedim. İlk bölümde etkileyici hikayeye geçiş yaparken önemli bir olayı da verdiler. Cevad karakteri hapishaneye götürülürken parmaklıklar ardında ben babamı öldürmedim diye bağırdı. Dizilerde sonu ilk kare de gösterme olayını ben çok sevenlerdenim. Heyecanı gitmiyor aksine hikayenin sonucu görüp giriş ve gelişmesini merak ediyorsunuz. Şakir Paşa rolünde Fırat Tanış ve onun eşi Sare İsmet rolünde Vahide Perçin... Muhteşem bir evde ve adada yaşıyorlar. Oğulları Cevad yurtdışından eşi ve bebekleri Mutarra ile geri dönüyorlar. Bu dönüş ile ailedeki herkesin hayatları geri dönülmez şekilde değişiyor. Dizinin genel konusu bu ailenin yaşadıkları...

Gerçek bir hayat hikayesinden dizi oluşturulduğu için izlemenizi tavsiye ederim. Öncesinde ise size aile hakkındaki bilgilerimi aktarmak istiyorum. Ailenin zenginliği hakikaten göz kamaştırıcı bir şekilde romanlarda da gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla 1.Dünya Savaşı'nın etkisiyle ekonomik sıkıntılar yaşıyorlar. Ama aile ne aile... Modern resmin ustası prenses küçük kız kardeşlerden birisi Fahrelnisa Zeid; prenses unvanı yanlış hatırlamıyorsam Irak Kralının kardeşi ile evleniyor; oradan geliyor. Diğer küçük kız kardeş Aliye Berger; Türkiye'nin ilk Türk gravür sanatçısı ve ailenin torunu ilk Türk seramik sanatçısı Füreya Koral gibi müthiş sanatçılar var. Halikarnas Balıkçısı adı ile bilinin Cevad Şakir Kabaağaçlı ise Türkiye'nin en önemli yazarlarından birisi ve Bodrum sevgisini yazılarında hissettiren bir yazar.

Cevad Şakir gerçekten babasını öldürmüş mü hala bir bilinmezliktir. O gece bir silah patlar ve babası Şakir Paşa ölür. Annesi Cevad'ı kurtarmak için elinden geleni yapar ve o ısrarla öldürmediğini söyler...Ailede başka skandallar da vardır. O da başka bir yazının konusu olsun... Sizler dizinin ilk bölümünü izlediniz mi?

Yorumlarınızı beklerim. Ayrıca blogumda başka ülkelerden de ziyaretçiler gelmektedir. Hatta yorumlarda görüyorum Türk dizileri izliyoruz diye. Eğer fırsatınız olursa Youtube'da bir bakmanızı öneririm. 

5 Aralık 2024 Perşembe

WHEN THE PHONE RINGS

 

WHEN THE PHONE RINGS

(Görsel Pinterest'ten alınmıştır)
 
Buz gibi bir Aralık ayındayız. Karı Toroslar'da görsek de merkezde onun bulutsuz bir gökyüzünde soğuğunu yaşıyoruz. Diğer şehirlere kıyasla elbette Adana, sıcak bir şehir ancak iklim değişikliği sanırım artık yazlar daha sıcak, kışlar çok soğuk ve bahar mevsimi misafir gibi. 2024 yılı özetini toplayan bir ay olduğu için Aralık ayını sevdiğimi söylemeliyim. Sizler de yorumlarda 2024 yılı nasıl geçti cevap vermek isterseniz beklerim cevaplarınızı...
Bu yazımda sizlerle güncel bir dizi olan WHEN THE PHONE RINGS dizisini paylaşacağım. Tavsiye edebileceğim bir dizi olduğunda hemen yazımın başına geçiyor, sizlerle paylaşmak istiyorum. Eski Kdrama kalitesini çoğu dizi de artık göremiyorum çünkü. En son Family By Choice dizisini paylaşmıştım. Bir aile dizisi, sinematik açılarına hayran kaldığım bir diziydi. Eğer izlemediyseniz onu da izlemenizi isterim.
When the phone rings dizisi bir gerilim dizisi. Yoo Yeon Seok; Mr.Sunshine dizisinde kılıç ustası olarak en son izlemiştim birçok dizisini izlesem de. Estetik operasyonlarına karşı olmadığımı söylemek isterim ama çok da yakışıklı bir beyefendi kendisi ama o diziden bu zamana nasıl söyleyebilirim emin değilim ancak mimiksiz olmuş. Soğuk, ifadesiz roller; bir klişe olarak zengin ve ailesi tarafından zulüm gören karakterlerle bütünleştirilse de bir yerde insansın. İnsanlık duyguları barındırır, ifade etmek zorunda kaldığın anlarda sosyal konumun, statün bir kenarda kalsın yahu diyorsunuz izlerken. Yoo Yeon Seok(Baek Sa Eon) rolünde dizide. Bir diğer başrol Chae Soo Bin ve o da Hong Hee Joo olarak dizide yer alıyor. Çiftimiz evli ve üç senedir birbiri ile konuşmadan evliliğini sürdürüyor. Ancak bir gün Hong Hee Joo maskeli birisi tarafından kaçırılıyor ve kaçıran kişi Baek Sa Eon 'u arıyor. Baek Sa Eon ise oldukça ikonik bir cevap veriyor:" Ceset yoksa beni bir daha arama" bunun üzerine sinirlenen maskeli adam Hong Hee Joo cinnet geçirirken yaralıyor ve kız kendisini bir şekilde kurtarıp eve dönüyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Kızın soğukkanlılığı da ciddi manada korkuttu beni. Dizi 4 bölüm yayınlandı ve iki hafta ara da verilecekmiş. 
Bae Sa Eon; ülkenin önde gelen bir siyasi ailenin oğlu ve cumhurbaşkanlığı sözcüsü. Öncesinde savaş muhabirliği, ana haber sunuculuğu gibi ekran önünde tanınan bir kişi. Ayrıca dedesi, cumhurbaşkanlığı dışında devlette her kademede yer almış babası da cumhurbaşkanlığına aday.

Hong Hee Joo ise geçirilen bir kaza sonucu annesi tarafından sesinin feda edilmesi istenmiş. Aslında konuşma engeli olmamasına rağmen annesi yüzünden bu şekilde bir hayat sürdürmek zorunda kalmış. O da işaret dili tercümanı olarak görev alıyor. Ana haberlerde yer alıyor. 
Baek Sa Eon'un o kaçırıldığında söylediği ceset yoksa beni bir daha arama cümlesine çok sinirleniyor. Kendince o da intikam alıyor; söylemeyeyim ben :) Bu arada Hong Hee Joo'nun ailesi ile Baek Sa Eon'un ailesi arasında çıkar işbirliği var. Bu işbirlik yüzünden Hong Hee Joo bu evliliğe rehin olarak verilmiş. Dizinin diğer bölümlerini heyecanla bekliyorum. 

GüneyKore, köleliğin en geç kaldırıldığı ülkelerden birisi. Düşlerimin Prensi dizisi ile başladığım Kdrama portfolyom oldukça geniş. Yani dizilerden genel bir kanıya varmak istemiyorum ama kast sistemi çok belirgin. Zengin aileler içe kapalı, duygusuz ve evlatlarını birer şirket yönetimi gibi görüyor. İnsan olarak değil; gerekirse çok kolay bir satranç taşı gibi kaldırabiliyorlar. Bizim gibi duygularını dolu dizgin yaşayan bir millet için oldukça ilginç geleceğini de düşünüyorum. Evladı için herşeyi yapan anneler yerine evlatlarına travmalar yaşatıp kendi zenginliklerini garantiye almak için onları kullanan anneler görünce dizi dahi olsa çok üzülüyorum.
Blogumu okuyan birçok ülkeden ziyaretçiler olduğunu da biliyorum. Tüm ziyaretçiler için bu zamana kadar Kdrama, Thai drama hatta birçok yabancı dizi yorumladım. Eğer yorumlamamı istediğiniz bir Türk dizisi varsa; bir sonraki yazım bu dizi hakkında olsun.
Şimdilik yorumlarım bu kadar; sizlerin de yorumlarınızı beklerim...

18 Kasım 2024 Pazartesi

CALL ME BAE


CALL ME BAE

Yağmurlu havalarda kahve mi dizi mi yoksa ikisi de mi? Benim için dizi sanırım. Uzun zaman önce listeme aldığım ancak izlemek için fırsatım bir türlü olmamıştı. Şimdi dizinin bölümlerini bitirince sizlerle paylaşmak istedim. Belirtmeliyim ki bir Hint dizisi tavsiye edeceğim aklıma gelmezdi. Kanal 7'de yayınlanan Hint dizilerinden sonra beni oldukça şaşırtan bir dizi oldu "Call Me Bae". Beklentiniz ortalama ise Amazon prime dizisini izlemenizi tavsiye ederim.

Ülke olarak gündemimiz o kadar yoğun ki bazen kendinizden uzaklaşmak için, yeni kültürler yeni insanlar konusuna sahip romantik komedi dizileri harika bir seçenek olur. Call Me Bae; Modanın ve Bae'nin kendisini keşfetme yolculuğunu anlatan bir dizi. Modern ve renkli bir yapım. Bae yani Bella; oldukça zengin bir ailede doğmuş ve onun için şatafat kelimesi oldukça sıradanlaşmış bir karakter. Bae'nin gardrobuna sahip olsam sıkıntılarım dağılır yorumunu Instagram'da görmüştüm. Kesinlikle hak veriyorum. Müthiş bir gardrop ve stil oluşturulmuş.

 Ancak Bae bir gün; zenginliğini kaybetme noktasına gelmesiyle ilk kez ailesine karşı çıkıyor ve kendi yolunu bulmak için çaba harcıyor. Kendi yolunu bulmak için çabalarken kişisel olarak da bir değişim geçiriyor. Çevresindeki fanustan sonra insanlarla yeni bir bağ kurarken, toplumsal yargılarla da içsel sorgulamalarına stilini ekliyor. Bae, ailesinin varisi olarak görülmemiş bir abisi var. Annesi ise onu bir proje gibi yetiştirmiş ve onu belirli çerçevede kalmaya aslında zorlamış. Orta sınıf olma kabusu yaşamayacağını belirtirken daha fazla bir anlatım bekliyordum ancak sınıfsal ayrıma oldukça pozitif şekilde ucundan dokundurulmuş. Biraz daha bu konu üzerinde durmalarını ve psikolojik etkilerin dizi de gösterilmesini isterdim.

 Zengin bir ailenin çocuğu ile evlendirilen Bae, yalnız olmaktan ve varlığının yok sayılmasından dolayı bir hata yapıyor. Bu hata sonucunda maddi anlamda herşeyini kaybeden Bae'ye ailesi de sırt çeviriyor. O ise kendini bir pansiyonda ve yeniden başlarken buluyor. Pansiyondaki arkadaşının iyi bir oyuncu olduğunu düşündüm. Onun hikayesinin daha fazla seyirciye aktarılması gerektiğini 
düşünüyorum.
 
Ananya Panday dizide tanıdığım tek oyuncu ve başroldu.  Hint film ve dizi sektöründe aynı oyuncuları defalarca farklı yapımlarda görmek, ünlü oyuncuların da çocuklarının oyuncu olması ve sektörde yer edinmesi bilindik bir durum olsa da başarılı bir oyunculuk performansı sergilediğini düşünüyorum. Diğer kadın oyunculara daha fazla odaklıydım ve gerçekten de farklı yüzler görmek oldukça iyi bir seçim olmuş. Erkek ve kadın karakterlerin kendisini bulma yolculuğuna sanırım diğer sezonlarda da değinecekler. Hindistan dizi sektörü için farklı ancak Avrupa, Amerika ve hatta Türk dizileri için biraz tahmin edilebilir bir dizi. 
Sadece şu durum rahatsız ediyor; hatırlarsanız Emily in Paris dizisinde de her sorunu Emily hallediyor ve aklına parlak bir fikir geliyordu. Herkes ona hayrandı. Bu dizide de Bella yani Bae, sorunlar ve çözümler hemen yanında yer alıyor. Karmaşadaki insanlar, onu tatlı ve sempatik buluyor yani. Ayrıca Hindistan, Mumbai dizide sinematik efektlerle aktarılmış. Görsel anlamda başarılıydı. Bu konuda tebrik etmek istesem de; kadınların yaşadığı sorunlar, fakirlik, kast sistemi olmadan(zengin ve orta kesim şeklinde yalnızca) pembe bir bulut sunulmuş. Bae'nin kaldığı pansiyondaki insanlar, oda arkadaşları, Bae'nin harika şansı ile bir televizyonda iş bulması ve dizinin son bölümündeki cesur ve halk tarafından desteklenmesi bana biraz olurda yani hani gerçeklikten de kopulmasa iyi olur dedirtti. Dizi 8 bölümden oluşuyor. Sanırım bir puan verecek olsam 6/10 puan verirdim.
Sizler izlediniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum...
 

23 Ekim 2024 Çarşamba

FAMILY BY CHOICE DRAMA

 

(Görsel Pinterest'ten alınmıştır)

Güncel bir kore dizi mi? Evet öyle bir hataya düştüm ne yazık ki gelecek haftayı beklemek o kadar zor ki. Ama sizlerle de paylaşmasam olmaz gerçekten. Hangi kdramadan mı bahsediyorum? "Family BY Choice" Uzun zaman sonra bağlandığım ve karakterlerini sevdiğim bir dizi olunca sizlerle de paylaşmak istedim. Hwang In Youp yine mi lise draması diyecekken çok doğru bir karar vermiş dizinin başrollerinden birisi kendisi. True Beauty dizisinde ilk kez izlemiş ve onu Lee Joon Gi'ye benzetiyorum. Aynı aura sanki ve kesinlikle baba oğul olarak bir dizi de yer almasını isterdim. Jung Chae Yeon ise I.O.I grubundan hatırladığım aynı zaman da T-ara grubunun da eski şirketinde DIA isimli kpop grubunda çıkış yapmış çok tatlı bir idol. I.O.I. grubu halk tarafından seçildiğinde hatırlıyorum o zamanlar estetik yaptırdığı konusunda biraz eleştirilmişti. Şunu belirtmek isterim ki yaptırsa da yaptırmasa da çok güzel bir kız. Oyuncu olarak da başarılı olduğunu düşünüyorum. Duygu aktarımını gerçekten izleyiciye geçirebiliyor. Dizi de Yoon Joo Won rolünde diğer başrol ise Bae Hyun Sung(Kang Hae Joon) kendisini izlediğim bir dizi olmadı ne yazık ki. Benim için de yeni bir oyuncu gibi tanıdığım.

Family By Choice bir Çin dizisi uyarlaması. Go Ahead dizisinden uyarlanmış. Yorumlarda görüyorum bazı sahneler atlanmış keşke dizi bire bir uyarlansaydı yazmışlar ancak ben Çin dizisini izlememiş olmama rağmen bu dizi sayesinde bittiğinde Go Ahead dizisini de izlemeyi düşünüyorum. Family by Choice dizisini de izlemenizi sizlere tavsiye ederim. Dört bölüm yayınlanmış olmasına rağmen diğer bölümleri bekliyor olarak bulacaksınız kendinizi. Dizi kan bağı olmamasına rağmen birbirlerine gerçekten bağlanan ve sanki bir aileymiş gibi destekleyen iki erkek ve bir kadının hikayesini anlatmakta. Kim San Ha, ailesi anlamında en çok üzüldüğüm karakter; başarılı ve oldukça yakışıklı dizimizin popüler son sınıf öğrencisi, Yoon Joo Won ise temeldeki karakter. Onun ısrarı babası tarafından sevgiyle büyütülmüş olması ile özel bir karakter olmanın yanı sıra o bağı da sağlayan kişi. Babası ise küçük bir dükkana sahip ve eşi kızı çok küçükken vefat etmiş diyebilirim ki senin ne güzel bir kalbin var amca. O kalbe sığdırdığın üç küçük çocuk ile mükemmel bir insansın. Görücü usul görüştüğü kişinin çocuğuna bile bakan onu Yoon Joo Woon ile kardeş gibi büyüten dizinin babası. İzlerken sinir olabilirsiniz; dizideki annelerin vurdumduymaz ve bencil oluşlarına. Kim San Ha'nın babası da bir polis ve onu şimdilik yorumsuz bırakıyorum. Şimdilik dört bölüm yayınlandı.

Üç çocuğun da ailesine giriş yapıldı, anladığımız kadarıyla da Kim San Ha ile Yoon Joo Won arasındaki sevgi ve o dönüşüm izleyeceğiz. 

Sizler bu diziyi izlemeye başladınız mı? İzlediyseniz yorumlarınızı bekliyorum.


6 Ekim 2024 Pazar

ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ

 

ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ

2024 senesi bana sabırlı olmayı öğretti. Geç kalınan saatler, uygulanmayan kurallar, sen iyiysen iyi olan insanlar ve asla mutluluğuna destek vermeyen insanlar. Bununla ilgili sanırım sayfalar dolu yazacak kadar dolsam da bu yazımda sizlerle Adana Biyolojik Çeşitlilik Müzesini paylaşacağım. Bu müze Belediyenin şehrimize kazandırdığı bir kompleks. Çoban Dede'ye doğru hemen çok yakınında ormanlık ve harika bir göl manzarasına sahip. Öncelikle açılan bu müze; ilk üç ay ücretsizdi. Malum 2024 Şubat ayından neredeyse Ankara hariç dışarı çok az çıktığım için gitmeyi ertelediğim yerlere gitmek gibi bir planım vardı. Bu hafta neden gitmeyelim. Araba park problemi sorunu olsa da hakikaten harika bir tasarıma sahip. Ancak sivil ücretin 40, öğrenci bilet ücretinin ise 20 lira olması kesinlikle pahalı diyebilirim. İki kişi 80 lira ödedik, peki değdi mi derseniz?

ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ

Sanırım, eh işte cevabını verebilirim. Adana'da çok fazla biyolojik çeşitlilik vardır. Lokman Hekim ölümsüzlük otunu bu topraklarda aramaya gelmiş, bulmuş hatta kaybetmiştir de. Bu anlamda bitkilerin gerçekliğini görmeyi isterdim. Çünkü yolda yürüseniz şifalı bir bitkiye rastlayabilirsiniz. Müze de yer alan hayvanlarda keza oyuncak gibiydi. Ama tavandaki kuş detayı ve dijital ve üç boyutlu teknolojilerin kullanılmasına bayıldım. Üst katta yer alan ekranda seçtiğiniz tohum adeta bir büyü gibi büyümüş, ağaç halinde görmek çok tatlı bir detaydı. Zeminde ise denizaltında yolculuk yapar gibi balıkların, yengeçlerin hareketi gerçekten güzeldi. İnteraktif özellikler anlamında başarılı buldum gerçeklik anlamında ise dediğim gibi Ilter Uzel Tıp ve Diş Hekimliği müzesinde daha fazla bitki vardı. Müzede rehberin olmaması da ayrı bir eksiklikti. Anlatan birisinin olmasının güzelliğini Luvi Müzesinde gördüğümüz için en azından özellikleri anlatan birisi olması güzeldi. Biz çıkarken müzeye aileler geldiler. Çocuklar için özellikle mutlaka gezilmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Biyoloji dersinde laboratuvar sıkıntısı yaşayan okullar da olduğu göz önüne alındığında, Coğrafya dersinde toprağın yapısı gibi unsurları görsel olarak daha canlı ve etkileyici görülmesi anlamında ziyaret edilmesini tavsiye ederim.

ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ

ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ

Sonrasında Çoban Dede'yi ziyaret edebilir ve Adana'nın muhteşem göl manzarasını da seyredebilirsiniz. Çoban Dede'nin hikayesini daha sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağım. Burada oldukça bilinen bir yerdir. Suyun ve güneşin şehri olan Adana'da fazlasıyla efsaneler ve hikayeler bulunmakta.

ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ

Güzel yorumlarınızı bekliyorum. Belki bugün sizler için üzücü ve yorucu geçmiş olabilir. Aynaya baktığınızda yorgunluğunuzu görüp üzülmeyin, her gün yeni bir başlangıç. Bu başlangıçlara gülümseyerek devam edilmeli; kimse sormasa dahi kendinize şu soruyu sorun. "Nasılsın?"

(fotoğraflar, çekim bana aittir, izinsiz şekilde kullanılamaz)