Doğru tercih? Üniversite sınav sonuçları açıklandıktan sonra zorlu bir başka süreç başladı ne yazık ki; 3 üniversite mezunu işsiz bir öğretmen olarak görüşlerimi paylaştığım bir blog yazısını sizlerle paylaşmak istedim. 1 Ağustos ile 13 Ağustos arasında ÖSYM'nin sitesinde yayınlanan 2025 YKS tercih kılavuzunu dikkatlice incelemeye başlamışsınızdır. Tercih sürecinin bitmesine kısa bir zaman kaldı çünkü. YKS bir maraton ve bu maratonun en kritik ve önemli aşaması ise tercih dönemi. Hangi üniversite, hangi bölüm ve hangi şehir? Kafanızda milyonlarca soru cevaplarını aramak için oradan oraya savruluyor. Anlıyorum... Tercih listenize son bir kez bakıp şu soruyu sordunuz mu? Pişmanlık duymayacağım bir şehir ve bölüm.... Ben üniversite sınavında sayısal alanda ilk 140 bin, eşit ağırlık alanında 25 bin ve sözelde ise 2.350 sıralama yapmıştım. Hatırlıyorum da o süreçte sıralamalar birden bire yükselmiş ne olduğunu anlayamadan herkes ama herkes benim aslında başarılı olmadığıma ilişkin konuşma hakkını kendisinde bulmuştu. Sonraki yıllarda sağlık bölümlerinde sıralamalar artmış olsa da ki benim girdiğim sene sağlık bölümleri için vakıf üniversiteleri dahil 10 bin sıralamanın arkası kesinlikle olmuyordu. Sayısal çıkışlı birisi olarak sağlık bölümlerinin gelmemesi büyük bir hüsrandı ve mühendislik için ise yapılan yorumlar; kadınlar için uygun olup olmadığı hala konuşulmuştu. Zaman ve algılar şimdiler de değişti tabi. Makine Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği ya da Elektrik elektronik mühendisliği tercihi yapmama izin verilmemişti. Gerçi sayısal da okumak istememiştim ama aile baskısı denilen unsurla çok erken yaşlarda ne yazık ki tanışılıyor. Bir çocuğun ilgi ve istekleri lise birinci sınıf sonrası aslında çok rahat anlaşılıyor. Sözel dersleri hiç görmeyen birisi olarak Edebiyatta 56 soru da 3 yanlış Tarih ve coğrafya da hiç yanlış yapmamıştım. Çocukluğumdan bugüne bu dersleri hala seviyorum hala seviyorum. İnsan sevdiği alanda bir şekilde akranlarından öne çıkıyor.
Bir ara daha uzun bir yazıda aile baskısı, saçma sapan öğretmen yönlendirme anılarımı anlatırım. Tercih sürecinde hem çok yalnız hem de çok baskı üzerimde olmuştu. Ne kadar acı 18,19 yaşlarında üzerinizde kaldırabileceğinizden daha ağır yükler yüklenip ilerlemeniz isteniliyor. Kötü bir süreçti hatırladığım süreç sonunda ise kendi sıralamamdan oldukça gerideki bir üniversite de tam burslu tavan puanı belirleyen kişi olarak Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği okumak zorunda kaldım. Üniversite görebileceği en yüksek sıralamayla o sene kabul almıştı ki sonraki yıllarda kabul ettiği sıralamalar inanılmaz gerideydi. Kendi tecrübelerime bu yazımda yer vermek istiyorum belki sizler benim yaptığım hatayı yapmazsınız. O süreçte Bilgisayar Mühendisliği yerine öğretmenliğin daha iyi bir fikir olduğuna karar verilmişti demek ki. İşin aslı ısrarla sınıf öğretmenliği tercih yapmam vurgulanmış bari istemediğim bir bölümde okuyacağıma en azından dört senemin geçtiği az da olsa ilgi alanımın olduğu bir bölümde okumak için ikinci tercihlerde mecburen yazdığım Yakındoğu Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği bölümü geldi. Dört sene sonunda 3.41 not ortalaması her sene yüksek onur belgesi ile mezun oldum. Ama okurken hep şunu düşünüyordum benim burada ne işim var. Geçiş yapsam ki her Kıbrıs'a gelen öğrencinin hayali ilk sene sonunda geçiş yapmak; İstanbul'a özellikle; bütçemi inanılmaz zorlayacaktı, yaşam pahalıydı çünkü.
Okul ise; hijyen bakımından gerçekten çok çok iyi bir üniversite, tuvaletlerde eksiksiz sabun ve diğer hijyen malzemeleri bunu belirtiyorum benim bir Çukurova Üniversitesi yüksek lisans durumunu da sizlerle paylaşmıştım, tuvalete girmeye çekiniyordum, çantamda sabun bulunduruyordum. İnanamamıştım nasıl sabun olmaz diye... Neyse; ulaşım sıkıntı olsa da öğrenciler dönem başında etkinlik ücreti adı altında burslu öğrenciler de dahil bir miktar para ödüyordu yanlış hatırlamıyorsam dönemlik 65 Euro. Şimdi ki normal kurla bile Türk lirasına çevirsek yine uygun oluyor. Okul otobüslerine ücretsiz binebiliyordunuz. Çoğu gitmeniz gereken yer için okul otobüs saatlerini bekliyorduk okula gitmesek bile yakın yerlerde inebilmek için. Taksi için de öğrenciyiz :) çok nadir de olsa Türkiye dönüşlerinde havalimanından eve uygun bir fiyatla yine Türkiye'ye göre eve güvenle gelebiliyorduk. Güvenlik demişken KKTC gerçekten çok güvenli bir ülke. Ev arkadaşım oldukça dalgın bir insandı telefonunu okulda unutur ve ertesi gün aynı yerde yine bulurdu. Anahtarı kapımızın üstünde unuttuğunu ve bir değil iki gün sonra benim fark ettiğimi bilirim. Özlediğimiz o güveni yeniden görmek güzeldi. Ancak yeme ve içme anlamında pahalılık inanılmaz gelmişti bana o zaman. Adana'dan geldiğim için yadırgadığımda arkadaşlar İstanbul gibi fiyatlar diyordu. Gerçi şu anda Türkiye'deki inanılmaz pahalılık ile kıyasladığımda en azından daha normaldir diye düşünüyorum. Simit 2.5 lirayken orada 12.5 liraydı ve daha tek kelime etmeden kasada duran görevli burası Türkiye değil burada fiyatlar böyle dediğini hatırlıyoru. Genelde evde yemek yiyen hatta aç aç koşturarak eve giden bir öğrenci olarak Türkiye'den dönüşlerde kıyafetten daha çok çantamda erzak olurdu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üniversiteleri tercih yapacaksanız ufak bir tavsiye dondurulmuş annenizin yaptığı yemekler, kurabiyeler, poğaçalar çantanızda bulunsun.
Yurtta kalmadım, arkadaşlarımın anlattığı toplu yaşamda illa ki sıkıntılar oluyor ama evde kalmak da zor gerçekten. Önce dört kişi sonraki 3 sene iki kişilik ev paylaştım. Kirayı ödemeyenler, fatura geciktirenler, mutfak masraflarına katılmak istemeyenler derken çok yorulduğumu hissetmiştim. Fark ettiyseniz dersler yordu demiyorum yaşam yormuştu. Ülkemizde hangi şehirde yaşıyorsanız yaşayın çok moralim bozuldu yürümek istiyorum bir markete bilmiyorum alışveriş merkezine gitmek istiyorum dediğinizde gidebilirsiniz rahatlıkla. Benim mezun olacağım zaman bir market daha açıldı diye sevinmiştim düşünün. Lefkoşa başkent, tarihi yerlerini mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum. Ama tam adanın ortasında olduğunuz için elips bir yörünge ile yeniden ayrıldığınız yere dönebilirsiniz ve bu ada psikolojisini de yüklüyor. Hep adada kalacağım buradan gidemeyeceğim gibi... Deniz kenarı şehirlerden Girne, Gazimağusa'da okuyanlar daha az şikayet ediyordu öğrenci yaşamı konusunda. Girne bir tatil şehir olduğu için Lefkoşa'dan Girne dolmuş ile 20 dakika; kısa bir süre sonra deniz, oteller, kafeler Türkiye'ye yakın hissediyorsunuz bu şehirde.
Üniversite hocaları kılık kıyafetinize göre sizi yargılamadan size siz olduğunuz için değer veren insanlar. Bu anlamda üniversite de zorlanmazsınız. Ancak çok iyi bir bölüm tercihi etmenizi tavsiye ediyorum. Öğretmenlik hiç düşünmediğim bir meslekti ve kendimi istemediğim bir alanda büyük bir boşlukta bulmuştum. Saat 9 dersine hazırlanır giderdim çok 11 e kadar beklerdim ders iptal olmuş sonra geri dön eve. Bölümde Türkiye'den gelen öğrenciler az %80 KKTC vatandaşı öğrenciler olduğu için haber bize zor ulaşırdı.
Şimdilerde ise Türkiye şartları gittikçe öğretmenlik mesleği için zorlaşıyor. Neden atanamadın, sen çalışmadın atanamadın gibi mahalle baskısı bir kenara şimdiye kadar siz sormadan dahi özel okullarda çalışmalıydın önerileri (size maaş vermeseler bile) ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Bilişim Teknolojileri alanı dünyanın alfabesi olurken bölümün atama sayısı ülkemizde günden güne azalıyor. Bazı İmamhatip ortaokullarında da dersin kaldırıldığı belirtiliyor. 5. sınıf ve 6.sınıflar için zorunlu 7.sınıflar için seçmeli olan ders müdürler tarafında seçmelide seçilmiyor. Her sene ücretliden çağırılırım. Kimi okullar 16 saat kimi 22 saat için. Alabileceğiniz maksimum saat 22 saat. Birçok okulda bilgisayar lab kullanılmıyor ya da lab yok. Üniversiteye girdiğim sene Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri bölüm mezunları 40 lı puanlarla atanıyor deniliyordu. Büyük bir popülerlik vardı çünkü. Ama dört sene sonra durum değişti. Anlayış olarak da okullarda öğretmen olarak değil bir teknisyen olarak yer almanız bekleniyor. Müdürün, müdür yardımcısının bilgisayarları tamir etmeniz, bozulan yazıcıyı onarmanız ya da akıllı tahta problemlerini halletmeniz bekleniyor. Ben teknik lise mezunu değilim, üniversite de Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği eğitimi aldım. Yani yenilikçi yaklaşım dünyadaki gelişmeler ile yeni öğretim yöntemlerini uygulamak gibi. Tamir bilmiyorum ve neden bilgisayar tamir etmem gerekiyor anlayamıyorum. İhtiyaç halinde elbette yaparım, tecrübelerimi paylaşırım ama başka öğretmenler derse giriyor bende giriyorum. Ek yükümlülük beklemek neden? Herkes bilgisayar biliyor öğretmene ne gerek var diyen çok ne yazık ki öğretmen arkadaşla da muhatap olmuş birisi olarak anlayışlara şaşırmamam gerek. Ancak hala şaşıyorum bu da benim saflığım.
Ücretli Öğretmenlik en son Ocak ayında ağır bir enfeksiyon geçirirken hayatımda ilk kez bayıldım. Çünkü hasta olup derse gitmesem para alamayacağım kendimi hasta hasta sürükledim. Baygınlıktan hafif ayılırken öğretmenlerin benim hakkındaki düşüncelerini duydum; "öğretmenler odasına gelmiyor ders bitince hemen çıkıp gidiyor. Gözünde hep gözlük var gibi... "
O kadar üzülmüştüm ki vücuttaki iltihap oranı beş kata çıkmış ben o halde bile yazılıları hazırlayıp kimse mağdur olmasın dönem bitiyor diyerek müdür yardımcısına ilettiğimde, gelmeyeceksen rapor al denilmişti. Bende istifa ediyorum ayağa kalkamıyorum dediğim de geçmiş olsun dileği dahi belirtilmemişti. Adana bildiğiniz gibi kış mevsimi dahil Güneş memleketi. Lazer sonrası ışığa karşı aşırı hassasiyet ve göz kuruluğu olduğu için okul içinde değil elbette dışarıda takıyorum. Demek ki dikkatlerini çekmiş ve muhabbeti geçmiş ki sorsalar söylerdim. Öğretmenler odasına gelmiyorum tenefüste çocuklarla sohbet ediyorum. Dersten beklentilerini yeni teknoloji ürün ve oyunları; kodlama konusundaki bilgilerini konuşuyorum. Yüksek lisans sonrası çalışmak istediğim alanı belirlemek istiyorum. Gelin beraber konuşalım çocuklarla...İlginç bir deneyimdi. Ne diyeyim kötü özelliklerin yerini iyi özellikler toplumda yer alsın istiyorsak değişimi önce kendimizden başlatmalıyız.
Bu yüzden 18-19 yaşlarında olsanız da ne istediğinizi iyi düşünmeniz gerekiyor tercih sürecinde. Hiç tanımadığınız birileri, aile dostu kendine böyle vazife edinmiş tanıdıklar akıl verecekler. Yorum yapacaklar. Yapsınlar, aynaya baktığınızda kendinizi nasıl hayal ediyorsunuz. Nerde ve nasıl? Sevdiğiniz alan, sevdiğiniz yemek ve belki de olmayı dilediğiniz benliğiniz... Düşünmeniz gerekenler; popülerliğe aldanmanızı tavsiye etmem. Ülkemizde her an her şey değişebiliyor; ancak bazı mesleklerin durumunu da haber kanallarında görüyorsunuz. Sevdiğiniz bir alanda boşa geçirilmemiş dört sene belki beş sene ile en azından mutlu okudum diyebilirsiniz. Mutlu okudum ve kendimi geliştirdim. Vakıf olsun devlet olsun tercih edeceğiniz üniversitelerin öğrencilere sağladığı imkanlar (Erasmus şehirleri), derslerinize giren akademisyenlerin sizlere sağladığı kaliteli eğitim ve vizyon çok önemli. Tercih etmeyi düşündüğünüz üniversiteleri bizzat gidip görüşmeler yapabilirsiniz. Şehirleri, ev kiraları ya da yurt yaşam giderlerini hesaplamanızı tavsiye ederim. Hafta sonları çalışma imkanı ya da part time çalışma imkanlarını araştırabilirsiniz. Gelir olmasının yanı sıra size bir insan desteği de sağlayacaktır farklı alanlarda fikirleriniz gözlemlerinizi gelecekteki benliğinize pozitif anlamda katkı sağlamanızı destekleyecektir. Yorumlarım kendi deneyimlerim ve alanıma ilişkindi.
Şimdilik yorumlarım bu kadar; sizlerin de yorumlarınızı beklerim...