güller ve dikenleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güller ve dikenleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2019 Perşembe

KARNE ZAMANI



                  Anlam yüklediğimiz en küçük zaman dilimleri sonrasında bir hayale karışırken büyürmüş insan...  Büyürken yürüdüğümüz hayat yolunda birçok kare aklımızda kalırken beynimiz yenilerine yer açmak için zaman perdesini usulca örter... Zaman perdesi acımasızlığının ardında ki merhametini gizlemek için. Fotoğraf çocukluğumun geçtiği yayladan... Bu mevsimde gülleri görünce anlıyor insan; hayatın en güzel renklerini bize göstermeye çalıştığını...

       Son bir beş haftam uykusuzluk ve yorgunluk ekseninde geçti. Çok şey öğrendim biliyorum ki öğrenmeye de devam edeceğim. Bir anda kendimi sıralarda değil de tahtada buldum; eve ulaşmak için iki saat yolda düşünme fırsatı buldum; yeni insanlar tanıdım, gözlemledim. Geçen hafta sesimin gelmesi için bol dua ederken şükrettim. Sahip olduğum her şey için... Yarın karne günü... Karne günleri o heyecan aslında öncesinde yapılan puan hesaplamaları takdir- teşekkür için umutlar ve karne aldıktan sonra arkadaşlarla beraber gidilen sinemalar... Büyüdükçe sinemada yanımızdaki tanıdığımız insanlar da azalıyor...! 
     O zaman ve bu zaman farkı yapacak kadar yaş almadım ama o heyecan sanki bu zaman diliminde yok. Çocukların hayal dünyaları sınırlandırılmış gibi sanki. Ellerine kalem almak istemiyorlar; tahtada resimler çizmiyor; tatil için yapacaklarını bir solukta anlatmıyorlar. Veliler öğrencilerden daha heyecanlı ancak notlar konusunda. Geçenlerde not aldığım bir kitaptan alıntı;

"Şimdiki çocukların mesela Türkçeleri yok; Fransızcaları, İngilizceleri de yok. Peki neleri var? Boş bir şımarıklıkları var, kendilerini disipline etme gereği duymamaları var. Böyle olunca sorumluluk da almıyorlar. Sorumluluk alamayan insanlar boş olur. Bir de hak talep ediyorlar. Sorumluluk duygun yoksa hak talep edemezsin. Çünkü hakkın temelinde sorumluluk vardır. "(İlber Ortaylı)

     Tamamıyla bu düşüncede olmasam da yazılı olacağını söylediğim halde yazılı yapmamam gerektiğini söyleyen öğrenciler; yazılı kağıdında notları okuduktan sonra notlarını beğenmemeleri ve bunu gayet saygısızca ifade etmeleri; çalışmanız gerektiğini söylediğim halde kulak ardında bırakmaları... Son zamanlarda saygının sevgiden çok daha önemli bir olgu olduğunu düşünüyorum. Saygısızca davranıp hatta hakaretler ederken hakkımı arıyorum! düşünce yapısına ne ara sahip olundu? Bilmiyorum... Derdimizi anlatırken en yüksek sesle konuşmak haklı olduğunu kanıtlamakla eş değer mi? 
    Bunları düşünürken kimi öğrenciler de umudumu yeşertti elbette ki. Notların iyi veya kötü olması önemli değil önemli olan karakterlerin güzel bir şekilde gelişerek; saygının önemini anlamış bilgiyi arayan öğrenci olabilmek... Hayat sınavlarla dolu; maddi ve manevi anlamda... Elimizden geldiğince yarış pistinde gibi değil de yaşayarak ve öğrenmeyi sevdirerek hayal dünyalarını kısıtlamadan; umutlu ve mutlu olmayı öğrenip ve aktarabilirsek inanıyorum ki; daha güzel bir dünya olacak...