bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2018 Pazartesi

AREFE GÜNÜ ADANA

       Adana... Bildiğiniz gibi sıcak bir şehir. Bu yüzden dondurma yaz-kış demeden yenilirken yazları güzelleştiren bir şey daha vardır daha doğrusu iki şey: bicibici ve Karsambaç. Fotoğrafı koyduğum bici bici... Bu yıl karsambaç yeme fırsatım olmadı. Söylenmesi biraz zor gibi gelse de mutluluk veriyor . Çocukken dört gözle yaz gelsin bici bici yiyelim diye beklerdim büyüyünce hep baharda kalalım isteğine inat... Basit ama soğuk olan bici bici burada biraz sade şimdilerde meyvelerle daha süsleniyor. Temelde Palıza denilen beyaz bir pelte üzerine kar (orjinalinde ama buz genellikle rendeneliyor ) ve kırmızı gıda boyası şeker olarak pudra şekeri. Adana'ya yaz vakti yolunuz düşerse yemeden gitmeyin 😄😄
Arefe günü sizlerinde temizlik ile geçiyor mu bilmem ama sabah yoğunluğundan sonra yazmaya fırsat bulur bulmaz sevgili Zeynep' in güzel mim ve davetini de cevaplamak istedim kendisinin çok içten sıcak bir bloğu var.

         1. Elinde hangi sihirli güç olsun isterdin?

Zaman gücü olmasını isterdim. Tarihle ilgili konular, kahramanlar ilgimi çekiyor. Onların dilinden hikayelerini duymak isterdim.

        2. En çok şaşırdığın tarihi eser neydi?
Tarihi eserleri görmeyi çok isterim. Nerede ne var eğer farklı bir şehir ise gitmek ve görmek isterim mutlaka. Ama bu soru ile düşününce ortaokulda iken Kayseri Gevher Nesibe Hatun şifahanesine gitmiştik. Oradaki şifa odaları su sesi ile insanları tedavi etmeleri ayrıca müzik odaları çok ilgimi çekmişti ve hala da hatırlıyorum.

       3. En sevmediğin insan tipi?
Klasik bir cevap olacak sanırım ama kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışan insanları gerçekten sevmiyorum.

      4. Obsesiflik derecesinde takıntın var mı?
Çok fazla takıntısı olan bir insan değilim ama evin herhangi bir odasında tabak veya bardak var ise o bardaklar ya yerinde olmalı ya da bulaşık makinesinde olmalı. Düzenli olmalı.

   5. Başkalarının kötü ama senin iyi saydığın, sana ait bir özellik söyle.
Kötü demeyelim de sevdiğim bir kitap, film veya şehir hakkında saatlerce konuşabilirim. Bıkmam, karşımdakinin dinleyip dinlemediğini umursamadan. Bazen kendime kızsam da.

6. En çok hangi özelliğin kıskanılır?
Sıradan bir insanım. Bugüne kadar şu özelliğim kıskanılır diye düşünmedim hiç.

7. Kız arkadaşların seni sevgililerinden kıskanır mı?
Asla... Gerçi kız arkadaş grubumun yüzde yetmişi evliler şu an. :) Kalabalık yerine az insan çok mutluluk felsefesini benimseyen bir insan olarak arkadaş çevremdeki insanlar en az 12 yıldır arkadaşım zaten. Çocukluğumuzu bilen insanlar olarak böyle bir şey olmaz. Hepsi birbirinden değerli insanlar.

8. Yeniden doğduğum dediğin an?
Aslında her doğan güneş ile insan yeniden doğar sözü şu sıralar çok doğru geliyor. Ama birkaç sene önce bir rahatsızlık geçirmiştim. Şimdi çok şükür geride kalsa da o rahatsızlık geçtiğinde için kendimi mutlu hissetmiştim.

9. Şu dünyada en çok sıkıldığın ortam?
 Konuşulacak konunun sınırlı olduğu ortamlar. Değişiyor. Yaylada yaş grubu 60 yaş ve üzeri olduğu için insanlar sürekli çocuklarından ve torunlarından bahsediyor. Bunaltıyor. Bu yıl sanırım böyle ortamlardan çok sıkıldım. Nezaket icabı sıkılsam da mutlaka bir yerde ortamı yakalarım.

10. En son okuduğun kitap?
Sait Faik Abasıyanık/ Mahkeme Kapısı

11. Yanından ayıramadığın 5 şey;
Çantamda olmazsa olmaz diyebileceğim beşi geçen yanımdan ayırmadığım çok fazla şey var ama belirgin olanlar; Islak mendil, naneli şeker(polo bir ara piyasadan kalkmıştı ne çok üzülmüştüm), telefon, cüzdan, midem hassastır bu yüzden mide bulantısı hapım.

12. Son zamanlarda en çok dinlediğin müzik tarzı?
Ruh halime göre fazlasıyla değişken bir müzik listem var. Ancak şu sıra Mark Eliyahu Journey, Evgeny Grinko valse tarzı müzikler dinliyorum. Amr Diab şarkıları daima listemdedir.

13. Asla bitmesini istemediğin ama final yapmış bir dizi?
Elveda Rumeli dizisi... Birkaç tane dizi sayabilirim ama baskın olan Elveda Rumeli dizisi çok samimi ve özel bir diziydi. Ramiz Amca karakteri ve terzi Hasan daha sonra da velespitli postacı :) Keşke devam etseydi. Balkanlar; Makedonya gitmek istediğim ülkeler arasında olmasının sebebi olan dizi.

14. Çocukluğunu hatırlatan bir koku?
Yasemin kokusu... Yasemin benim daima özel bir çiçek olacak. Çevrede çok fazla apartman olmadan önce iki katlı bahçeli evler vardı. O bahçeli evlerin duvarlarında sessiz ama heyecanlı bir çiçek olurdu; ince uzun yol alan. Bahar ayları yaz mevsimini beklerken gecenin kokusu daima yasemin olurdu.

15. Diyelim ki reenkarnasyon var ve sen bu dünyada ikinci hayatını yaşıyorsun. İlk hayatında neydin?
Demirci olabilirim. Uzun zaman önce okuduğum bir kitaptan aklımda kalmış; Onun öfkesi demir gibi... Ateşi görünce yumuşar şekle girerdi.
Bende böyleyim. Öfkem zorluklar karşısında mantığa bırakır yerini. En zor anlarda en doğru kararı vermek için duygularımı bir kenara bırakır öyle düşünürüm. Bir de yasemin çiçeği olabilir...Yaseminin bazı özelliklerini taşıyorum.
 Şimdiden Kurban Bayramı mübarek olsun 😊 Sevdinlerimizle kalabalık sofralarda güzel anılarımız biriksin insAllah. 


19 Eylül 2016 Pazartesi

BİR ADANA EFSANESİ


       Çukurova... Çoğu insan bilmez efsanelerini fakat burası efsanelerle yaşar efsaneleri yaşatır. Lokman Hekim bu civarda elinden kaçırmıştır ölümsüzlüğün o nadide otunu. Adanus evlatlarını burada kaybetmiştir... Çukurova özeldir. En azından benim için lisans hayatım boyunca uçakla geçerken Adana' ya takılırdı gözlerim. Tarlalar ve uzayıp giden yeşillik, kahverengiye yanaşırken. Çok bilinmez lakin sokaklarımızda hatta yolların geçtiği yerler de Turunç ağaçlarının olduğunu...Doyasıya alıp kimse bir şey demeden yenilebileceğini. Köyümüzü seviyorum. Bayramı bayram yapan bu görüntü geliyor bana gözlerimi kapattığımda hafiften esen o rüzgara kendimi yaptırmayı düşünmeyi seviyorum. Tur ve Unç'un hikâyesi aklıma geliyor bir süre sonra. Limanların güzel kızı Unç ile portakalların Tur'un güzel efsanesi. Uzaktan uzağa aynı bahçede birbirlerine sevdalanıp solmaya yapraklarını dökmeye başladıklarında bahçıvanın onların sevdasını anlayıp Unç'tan bir parça alıp Tur 'a aşılmasını... Sonunda ne mi olmuş ne acı ne tatlı Turunç... Düşünmek güzel eğer ağırlık yapmıyorsa sahiden de güzel.
    Bayram da bol bol düşünme fırsatım oldu çünkü büyük bir griple geçmişti. Sesim çıkmadığından gezmek bile istemedim. Fakat yine de bayramda hareket etmek zorunluluğu...:) Köye ziyarete gittiğimizde şehirde bulamayacağım bir fırsatı değerlendirmek istedim. Damda oturdum izledim Çukurova'yı.... Gerçi eve döndüğümde acısı fena çıktı ama...(Öksürükler giderek arttı)Sanırım her özel günlerde hasta olmak alışkanlığım oldu. Aşamalı bir grip yaşarken telefonumdaki bu fotoğrafı görünce paylaşmak istedim. Aşamalı grip; önce sıfır ses sonrasında az çıkan bir ses geçmeyen öksürük ve halsizlik. Pazartesi sendromunu yaşayacak bir işim de yok gerçi ama... Alıştım... Belki de alışmaya başladım. Bir defteri kapatmadan diğer bir defteri açamayacağımı mezun olduktan sonra öğrendim. Gönül isterdi ki hemen bir işim olsun ve ben hayat yolumda ilerleyeyim. Olmuyor. İşte olmadığını hissettiğim zamanlarda bu manzaraya kaçmak istiyorum. Efsanelerin nefes aldığı yere. Belki zaman atlaması değil niyetim ama şimdiden öteye nefes almak istiyorum. Umarım artık özgeçmişime atanamayan öğretmen yazmam. Tezimi bitirebilir YDS istediğim puanı alırım. Sınav kelimesi bile bende baş dönmesi yapıyor. Stres denilen faktör hayatı fazlasıyla yönlendirirken yapabilecekler zorlukların ardında birikiyor sanki. Böyle zamanlarda iyi ki bayramlar var diyorum. Gülen samimi yüzler mutlu çocuklar görmek her şeye bedel. Bayram çoktan geçti lakin bayramın huzuru hala yüreğimde. Dileğim hepimize güzel bir başlangıç olsun geçirdiğimiz pazartesi...

9 Temmuz 2016 Cumartesi

SİYAH VE BEYAZ


Dönüş yolunda... Bayramın üçüncü günü çıktığımız yaylalardan geçerli bir sebeple indik. Nişan töreni... Tam tamına 10 yıllık arkadaşim nisanlaniyordu. Yaşlanmanin yan etkileri bu olmalı hatirladiginiz onca anı bu yolda gözünüzün önünde yeniden canlanıyor ve siz sadece alıştığınız bir iç sesi uslubu ile Allah mutlu mesut etsin insAllah diyorsunuz. Kalpten bir inanç olmalı hakkediyor çünkü. Sanki mutluluk kazanılmış bir görev yada hak edilmesi gerekilen bir davranış gibi. Oysa mutluluk içten gelmez mi bayramda küçücük bir çocuğun tebessumunu gormek nefes aldığın için şükretmek ve gerceklesmese bile hayallerin yeniden hayal kurmak değil mi
? Yollar uzun,Toroslar sicakti. İzlerken öğreniyor insan avuç içlerinde atan mutluluğu. Beklediğim umut ettigim yasima girmeme az kaldı. Büyümeyi yas almakla bir tutanlardan değilim fakat gülen yüzlerin etrafındaki kırışıklıkları seviyorum. Kalplerinde hayatın yorumlarını taşıyan fakat hep umut dolu insanlari tanıdım ben kimi zaman kitaplarda kimi zaman da gülmeyi bilmeyen suratlarda. Siz siz olun gülmekten kahkaha atmaktan çekinmeyin. Mutlulukları nazar değer korkusuyla söylemekten kaçınmayin. Hayat dolu ve bosuyla kısaca herşeyiyle yaşamaya değer... Nisan ayrıntıları diğer yazıda yorumlarınızı beklerim...😃

1 Temmuz 2016 Cuma

TOROSLARI İZLEMEK


Toroslara uzanmak... Çukurova'da yaşayanlar için bir çocukluk alışkanlığı, anısı bir yaz mutluluğu...  Çukurova'nın herkesin bildiği yüzünün aksine  rüzgarı anımsamak için ellerini uzatmak...Sıcak bir şehirde yaşıyorum oldukça sıcak. Kelimelerin sanki ağızdan çıkmadan buharlaştığı desem abartmış olur muyum!!!! Ama seviyorum bu sıcağın tonlarını görmeyi özelliklede yazı seviyorum. Şikayet ediyorum kimi zaman bende insanım. Fakat düşününce yaz mutluluklarına değer bu sıcaklar. Yolculuklarımız da zaten bu yüzden değil mi, yaşadığımız acılara rağmen değecek mutlulukları arama rüyamızın peşinden gitmek... Tamamlanmamış cümlelerimiz için bir durak aramak, sonrasına devam edebilmek için. Kısa bir yolculuk benimkisi güzel bir kafa tatili olacağına inanıyorum. Bayramı yaylada geçirmek sonrası gel gitlerle sürecek yolculuklara hazırlanma sureci derken biliyorum, temmuzda bitecek. Daha yeni gelmiş bir ay için bitmesine üzülmek bana özel sanırım. Haksız sayılmam. Temmuz benim için 12 ay içerisinde en özel aylardan ne getireceğini bilmiyorum. Merak etmeyecek kadar yorgun büyüklerden oldum sanırım. Büyümenin de en sıkıcı yanı bu. Merak duygusunun körelmesi. Bu yüzden yeni yerler hayatımda bir sonraki perde olacaksa eğer o bir sonraki perdeye geçene kadar çocukluk kahkahalarımın, mutluluklarımın ve alışkanlıklarımın kısacası yazlarımın geçtiği yerlerde vakit geçirmeliyim hissi kalbimde bir yerlerde...   Bu fotoğrafı çekerken fark ettim bu güzel yalnız Torosların hikayesini anlatmalıyım ya fotoğraflarla yada kelimelerle.