eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2018 Pazar

PAZAR SAKİNLİĞİ


Pazar sakinliği... 30 dereceden bir türlü inmeyen sıcaklık yerini oldukça bulutlu yalancı yağmura bıraktı. Yağmur hani yağsa bence hava daha çok rahatlar durumu. Sonbahar bugün yarın kendini gösterecek diye beklerken ara ara uğruyor sanki. 

Mevsimler düzenindeki yerini hatırlatmak istercesine notlarım beni çağırıyor. Bu ara Instagram da daha aktifim sanırım yazmak daima öncelikli olsa da kafamı toparlayamıyorum. Ne yapalım şimdilik böyle olsun. 
Cumartesi güzelliği ise kapıyı çalan posta idi 😊 her yıl İnönü üniversitesi öğretmenin öyküsü yarışması düzenlemekte . Şimdiye kadar derece alamasam da hikayelerim yayınlanan kitapta yerini aldı. 


Küçük mutluluklar zamanın en güzel durakları sanırım. Elime çok geç ulaşsa da çok sevindim. Kitap sürprizleri bana daima şunu hatırlatıyor; anımsamak ve anımsamak için yazmak bir rüya ise kaleme döküldükten sonrasının gerçekliğini izleyin. 
O zaman gerçek olduğuna inanacaksınız...

                       Mutlu pazarlar....

11 Eylül 2018 Salı

ENDİŞE BİTER Mİ?


Endişe biter mi? Yaz boyunca kendime sorduğum en önemli soru idi. Endişe biter mi? Gelecek kaygısı, işimin olmaması, yüksek lisansımın bitmemesi, adalet alttan derslerimin kalması o kadar çok sınava girdim ki... Güzel bir yaz olmadı dersem nankörlük etmek istemem. Ama artık bir yazımın dolu dolu; sınavsız harika anılarla geçmesini istiyorum. Umut ediyorum. Bu yıl üniversite sınavına girmiştim. Lisansı bitirdiğim okulumun hukuk fakültesini kazandım ve kayıt yaptırmadım. Nasip değilmiş demek ki. Ütopik bir fiyat artışı ile sadece gidiş geliş yapsam dahi beni mali olarak sarsacağını düşündüğümden mantık ağır bastı diyelim. Çoğu zaman hayatta doğru şeyleri yapmak için artı ve eksi terazisini kurmak çocukluk alışkanlığı gibi. Bu sefer eksiler değil büyük bir eksi ağır bastı. Ne yapalım...
 Bu yıl ki hayat mesajım belki de bitirmem gerekenleri bitirip sürekli geriye bakmaktansa ileriye bakmaktır. Bazen kendimi How I Met Your mother dizisindeki Ted' e benzetiyorum. New Girl dizisindeki Nick Miller da olabilir. İki karakterinde vazgeçmeden umut konusunda tüm hayal kırıklıklarına rağmen devam etmeleri ve sürekli bir mesaj beklemeleri...
 Notlarım; düşlerinde camdan olup kırılabileceğinin tüm gerçekliğine rağmen vazgeçmemek, demiş ve üç nokta eklemişim sonuna. Zor olan devam edebilmek değil nefes aldığın duraklarda bıraktıklarının senden çok fazla şey eksiltmemeleri derdim. İnsan düşe kalka büyüyor. Düşe kalka eksiliyor. Eksildikçe daha az kırılıyor mu? Öyle olmuyormuş. Hangi yaşta olursa olsun hayal kırıklıkları can acıtıyor.
Yeniden iş arayışları başladı. 2018 benim için çok harika geçmedi. 2019 umarım daha verimli ve güzel geçer. Yeni kararlar almak yeni bir benlik bulmak değil. Özdekini iyi değerlendirmek ve zaten var olan umut çiçeğini biraz olsun büyütmek ile alakalı.
Sonbahar ilmik ilmik işlenirken ruha bu fotoğraf bir zaman yanılsaması fotoğrafı. Instagram sayfama da koymuştum bu fotoğrafı; hikayesi olan bir yerin küçük parçası. Zamanın öncesinin yorgunluğunu taşırken yaz renginin canlılığında.
Sonbaharın rengine aşina olma vakti şimdi... Beklerim yorumlarınızı...


4 Eylül 2018 Salı

WATSONS DOMATES MASKESİ

 
          Eylül nasıl başladı? Benim için
 çok karışık başladı. Hatta bir kördüğüm gibi. Neresinden çözmeye başlasam 
elimde kalacak gibi hissediyorum. O yüzden yazmak istedim. Bu arada Karakedi dergisi yunus emre şiir yarışmasına katılmıştım. 
Dün e-mail geldi e-kitap şeklinde yayınlanmış. Okumak isterseniz bir bakın derim. Yazmak güzel şey; yazmak bir nisan yağmuru gibi kısa süreli ancak huzur verici. 
Sahi sizin için Eylül nasıl geçiyor? Alışkanlıklarıma veda kısmında biraz zayıfım. Cecile benim lise döneminde severek kullandığım parfümlerdendi. 
Hala da öyle günlük kullanım için elim mutlaka ona gidiyor. Watsons'da ikili halde 30 TL gibi bir fiyatı vardı. Gratis biraz daha farklı satıyor fiyatını. 
Almak isterseniz Watsons'a bakmanızı tavsiye ederim. Bir arkadaşım bu koku seninle özdeşleşti sanki senin bir parçan gibi demişti; sanırım haklı da. Şekerli kokuları günlük kullanımda 
çok seviyorum, baskın ancak bütün bir odayı kapsayacak kadar değil. 
Rahatsız edici baskınlıkta değil yani. Domates maskesi de 4 TL gibi bir fiyatı vardı. 
Kokusu kesinlikle rahatsızlık verici değil. Bazı maskeler dayanılmaz oluyor. Watsons tek kullanımlık domates maskesi; İçeriğinde likopen ve gingko özleri yaşlılık belirtilerine iyi geldiği belirtilmiş.
Şimdilik belirgin kırışıklıklar olmadığı için ben kalan tek maske olduğu için aldım. Benim için aydınlık ve ferah görüntüsü ile cildimi rahatlatması önemli ki bu üç faktörü çok iyi bir şekilde karşıladı. Maske kullanım sonrası ciltteki yumuşaklık hemen geçmedi. Özellikle ben de bekledim. Güzel bir maske.
          Zamanın tiktakları geleceğe yol alırken ömürden bir gün gidiyor. Umarım güzel bir gün geçirmişsinizdir. Bekliyorum yorumlarınızı...

       

1 Eylül 2018 Cumartesi

HAYAT NOTLARI


       Bulutları yakalamak... Çocukken en sevdiğim oyundu. Gözlerim kapalı saatlerce avuç içlerimi sımsıkı gökyüzüne karşı kapatır hissetmeye çalışırdım. 

      Bir zaman makinesinde, olmadığım yerlere gittiğimi ayak basmadığım diyarlara gider mutlu olurdum. Sanırım bunda okuduğum kitapların etkisi büyüktü. En çok masallar ve efsanelerim, notlarım... Ben masallarla, efsanelerle büyüdüm. Kimi zaman Lokman Hekim'in ölümsüzlük otunu düşürdüğü köprüde izleyici oldum kimi zaman Dede Korkut hikayelerindeki asla görülmeyen ama beni de gör bana anlat dedem diyen bir küçük kız çocuğu oldum. Şimdi o kız çocuğu büyüdü lakin masalcı tarafını yitirdi sanırım. 

       Bir kitap da okumuştum. Karakter gördüğü yaşlı amca için sanki burada değil. Geçmişte yaşıyor adeta orada nefes alıyor gibiydi diyor. Bu fotoğraf arkadaşımın tatil fotoğrafı ben de bakarken fark ettim. O orada nefes alırken mutlu idi. Mutluluk her nefeste zaman ve mekan farkı gözetirken belirsizlik istemiyordu. Ben de sıkıldım artık belirsizliklerden, noktalanmamış cümlelerimden. Yeni bir başlangıç için adım atmam gerekiyor, biliyorum. Adım atabilmek için karar vermem gerekiyor , düşünmek için ise mola vermem gerekiyor. Eylül benim için farklı bir ay olacak şimdiden belli etti kendini ...

15 Ağustos 2018 Çarşamba

SENİN HİKAYEN


    Herkesin bir hikayesi vardır, peki ya senin? Bu ağaca baktığımda bu soruyu sordum. Yapayalnız bir ağaç... Gölgesi güneşin aldatıcılığına çoktan alışmış aylardan Ağustos neden bu soğuk der gibi bakıyor. Ona da alışmış lakin. Yaz güneşine kışın çetin soğuğuna. Kaç yıllık bilemem. Çok fazla ömür gördüğü kesin. Yıpranmış... Ayakta durmaktan vazgeçmemiş . 
Ağustos ayı nankör bir ay değildir . Gelen Eylül ayının ciddiyetine Temmuz ayının evet şu an yaz mevsimi biraz mutlu ol sözlerine kanmadan kendini belli eder. Sarının ve kahverenginin en güzel tonunda akşam serinliğini özletir. Yaylada zaman biraz yavaş geçer. Hatta durmuş gibi gelir. Ancak doğanın canlılığı gökyüzünün parlaklığı istemsizce mutlu eder. Her bir detaydan hayat fışkırır . 
Notlarım zihninde yankılanır.Hayata mola değil hayatı dinleme yeri olduğunu anlar insan usulca...
      Ağustos ortasındayız. Yaz yerini sonbahara bırakırken kalabalıklar, zorunluluklar artacak. Umarım yaz tatiliniz güzel geçiyordur. Instagram sayfama da beklerim elimden geldiğince anı yakalamak fotoğrafları paylaşıyorum . Beklerim yorumlarınızı 😊

15 Şubat 2018 Perşembe

EYLÜL/MEHMET RAUF


Eylül... Eylül ayını sevenlerden misiniz? Sonbahar başlangıcı; yaz sonrası kafası karışık bir mevsimdir. İlk on beş günü yaz mevsimidir. Son on beş gün  ise bahar esintileri gösterir. Akşam serinliği başlar. Kitaplığımın bazı özel kitapları vardır.  Not aldığım satırları olan defalarca okusam dahi özel anlamlar çıkardığım kitaplar... Eylül(Mehmet Rauf) bu özel kitaplardan. Karakterlerin ustaca işlenmesi bir film olmalı diyorum bu kitap. Çağının çok sonrasına kalabilen klasikleşmiş karakterleriyle mutlaka empati kurabileceğiniz bir kitap.
"Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar da çürümeyecekler mi?"
"İnsan gariptir..."
"Ondan başka her şey boş, her şey hiç, her şey beyhude idi. O olmasa hiç, hiçbir şey olmazdı. Ve yine ondan başka her şey yoktu."
Altını çizip not aldığım alıntılardan birkaçı... Yasak bir aşk hikayesi temelli olan bu kitap hüzün veriyor. Daha doğrusu düşünmekten yorgun düşürüyor. Süreyya karısı Suat ve Necip bu üç önemli karakterin psikolojik tahlillerini istemsizce yaparken buluyorsunuz kendinizi. Toplumdaki yozlaşmaları inceden inceye ele alan evlilik temelini sarsan olaylara karşı yazarın psikolojik çözümlemelerinin içinde kayboluyorsunuz. Yazarın dili kullanma şeklini ben sevmiştim. 
Suat; kocası ile evliliğini sürdürürken Necip Bey'e aşık olur. Necip akrabası olan Süreyya ile Suat'ın yanına gidip gelir Suat'a aşık olur. Süreyya;  Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.    
Sonu hüsranla biten bu kitap edebiyatımızın değerli kitaplarından. Karakterler arasında olaylara müdahale etme isteği uyandırıyor. Suat'ın kocasına kızarken Necip'e git buralardan dediğinizde dahi üzülüyorsunuz...
Okumanızı tavsiye ederim. Yazdan geriye kalan bir günde şehrin kalabalığını geride bırakırken rüzgarın sayfalarınızı çevirmenizi önlediği farklı bir zaman diliminde hayal edin kendinizi. Bu kitap öyle bir güne anlam katacaktır...
Yorumlarınızı bekliyorum. 

9 Eylül 2016 Cuma

GOLDEN ROSE PRIMER



Sanki uzun zamandır yazmıyorum. Özlemişim yazmayı... Bayram bu kadar yakınken ve yolculukların yorgunluğu derken eylül ayının ortasına geldik bile... Derken düğün mevsimi oldu sonbahar. Bu aralar herkesler evleniyor sanki ve ben makyaj malzemeleri konusunda çeşitli arayışlara giriyorum. Ya da Makyaj malzemelerimdeki eksiklikleri görüyorum. Makyaj bazı bu eksiklerin başında geliyor. Cildim de yaylanın soğuk etkisi Adananın sıcak etkisi derken biraz şaşkın bu ara... 😊 Bu yazımda yeni keşfim olan bir üründen bahsetmek istiyorum. Golden rose primer baz...Makyaj yapmadan önce makyaj bazı kullanmak cilde avantaj sağlıyor. Hem nemlendirici hem de ton eşitliği sağlamada ilk adım olan bazlardan uygun olanı bulmak gerçekten Zor. Uzun zamandır Sephora bazları kullanıyordum. Ancak çok az kalmıştı. Geçen gün alışverişe çıkmışken Gratis ve Watsons'a bakmak istedim ama sanki dükkanda hiç bir şey kalmamıştı. Gezinirken golden rose tabelasını gördüğümde aklıma şu altılı küçük kozmetik rujlardan almak geldi. Fakat alışverişim altılı küçük rujların yanında(diğer yazımda yorumlayacağım)golden rose primer baz ile sonlandı. Stanttaki kadının güler yüzlülüğü beni kandırdı diye düşündüm. 😆 Ta ki düğünler öncesi makyajlara kadar. Nemlendirici özelliği ve benim gibi karma ciltler için bile cildi rahatlatıcı özelliğe sahip olması ve fondötenimin daha çabuk cildi kabul etmesini sağlaması ile oldukça memnun kaldım. Benim gibi karma ciltlerin  incelemesi gereken bir urun olduğunu düşünüyorum. Alışveriş yeni ürünler ve evet
     Herkese yeni keşifli günler dilerim...