Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Kasım 2020 Çarşamba

RENK TERCİHİ


Bir renk olmayı isteseniz bu hangi renk olurdu? Fotoğrafta kırmızı renk bir elbise giysem de sanırım benim için lacivert veyahut mor olurdu...Lacivert gecenin rengi olduğundan derin bir renk mor ise mevsimlerin en güzel zamanlarını çağrıştıran mutluluk verici bir renk... Renklerin dünyasında kaybolmak ve aslında hissedebilmek huzurun kapısını aralıyor. Sessiz ve renkli bir dil... 
 Sonbahar, bu şehirde gece serinliği demek. Sarı ve kahverenginin dünyasını çok az da olsa görebilmek olsa da ansızın gelebilecek bir kışa hazırlık... Geçenlerde bir yazı okumuştum Adana koskocaman bir "ansızın"dır. Yağmur sonrası ansızın yüzünü gösteren güneş; yağmuru unutturmak istercesine baharı yaşatırken; gün-geceye ardalanmasında ansızın gelen serinliktir. Bu ansızın hızına yetişilmeyecek gibi değildir; zamanı hemen yanı başınızda hissetmektir. Bu his yetişememek değil o anda yer almaktır. 
    Şehre inat son zamanlarda yetişemediğimi hissediyorum. Ama hayatıma... Bir resim gözümün önünde koskocaman bir dünya kalabalığında sağıdan solumdan geçenler hızlı birer çekimde gibiler; ben duruyorum. Gözlerimi ovuşturuyorum; günün aydınlanmasında, gözlerimi kapatıyorum geceye olan yolcukla...
Sanırım güzel haberlere; biraz motivasyona ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Kitap okumayı özledim. Uzun süre bilgisayar başında olmak gözlerimi felaket yoruyor. Uzun uzun yürüyüş yapmayı özledim.Özlediğim ince detayları fotoğraflamayı aslında not almayı özledim. Kasım ayı daha şimdiden on bir günü geride bıraktı. Umarım aralık o kışın belki soğuk ama derindeki sıcak kalbini gösterir. 
Bu ay The Queen's Gambit dizisini izledim hemen yorumlamak istedim ama sonraki yazımda ayrıntılı bir şekilde yorumlamak daha iyi olur dedim. Müzik listem biraz daha genişledi belki sizlerde eklemek isterseniz;
*Pal Pal Dil Ke Paas Title Song
*Vaaste Song-Nikhil D
*Saad Lamjarred- Adda el kalam (Oldukça eğlenceli bir klibi var)
*Mark Eliyahu-open sky


4 Kasım 2020 Çarşamba

NEUTROGENA SOOTHING CLEAR



Sevdiğim bir alıntı ile başlamak istiyorum yazıma; "Karanlığa gömüldüğünüzde şöyle söyleyin: Bu karanlık, henüz sökmemiş bir şafaktan ibaret..."(Halil Cibran)
Bu alıntıyı kendime de şu sıra tekrar ediyorum; bence oldukça anlamlı bir söz. Umut daima çiçek açmalı; zamanını beklerken. Bu bekleyişte tabi değişimleri de göz ardı etmeden. Bugünlerde cildim bilmiyorum maske kullanmaktan dolayı mı, çene bölümümde sivilcelenmeler oluştu hatta yanaklarda da. Bu duruma canım sıkılsa da kışın hafif hafif etkisini de hissettirmesiyle cildimdeki yağ oranını dengeleyecek yüz nemlendiricileri arayışında iken denemek için Neutrage Yağsız Yüz Nemlendiricisini satın aldım.
                                   
      Yağsız Yüz Nemlendirici
"Zerdeçal asırlardır zengin antioksidan içeriği ve yatıştırıcı özelliği ile bilinir. Hafif dokulu Neutragena Soothing Clear Yağsız Yüz Nemlendiricisi sivilcelenmeye yatkın ciltleri anında nemlendirerek stresli cildi yatıştırır." 
*Cildin nemini geri kazanmasına yardımcı olur. 
*Cilt dostu zerdeçalla zenginleştirilmiş bu nemlendirici hızlı emilen hafif jel formülü sayesinde sağlıklı bir görünüm için cildi besler ve rahatlatır. 
*Nemini kaybetmiş, karma veya sivilcelenmeye yatkın ciltler için uygundur.
       Yağsızdır ve yapışkan his bırakmaz. 
*Leke bırakmaz
*Gözenekleri tıkamaz 
*Mineral Yağ ve Sülfat içermez
    Varlığını hissetmediğiniz kadar ince bir yapısı var. Ciltte mevsimsel değişimlerde yorgun ve kuru hala gelirken umulmadık etkiler de ortaya çıkabiliyor. Cildimdeki yağ oranını dengeleyen bu ürünü sevdim. Ancak ilk kullanım sırasında hafif bir yanma hissi geliyor muhtemelen zerdeçal etkisi. Bu etki çok çabuk geçiyor. Fiyatı ise oldukça uygun bir ürün. Özellikle indirimde iken 17 liraya kadar düşebiliyor. Nemlendirici kremin kokusu belirgin değil; cildinize sürdüğünüz anda bir anda hissediyorsunuz ama o koku etkisi kaybolup nem vermekte...

Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı....

20 Eylül 2020 Pazar

CURSED


Eylül... 
Ne hızlı geçti böyle! Zamanın bu kadar hızlı vakitler genellikle sonbahar ayları oluyor benim için. Hala yazdan kalan o sıcak günler yerine sonbahar serinliğine ne zaman bırakacak merakı ile kış geliyor. Sonrası ise bir sayı daha artımı... 
Efsaneleri sever misiniz? Ben okumayı da dinlenmeyi de çok seviyorum. Özellikle Çukurova'da efsane bitmez iken başka ülkelerin efsaneleri de kendini hatırlatıyor. Merlin CNBC-E kanalında yayınlanırken tek bir bölümünü dahi kaçırmadan izlediğimi hatırlıyorum. Efsanevi Merlin'e farklı bir bakış açısı getirerek onun büyücü kimliğini saklayarak Arthur'un yanında olması ona yardım etmesi; beş sezonun neden devamı da olsaydı derken bitmişti.
 Tabi bu arada Morgana'nın güzelliğini de hatırlatayım. Cursed dizisi izlemenizin tavsiye edildiği de bir dizi. Merlin efsanesini bu kadar ilgiyle izleyen ve okuyan birisi olarak Cursed dizisini de izlemesem olmazdı. 


Merlin efsanesinde göl kraliçesinin de yeri ayrı olan Nimue'nin hikayesi Cursed dizisi...  Gölün hanımı/kraliçesi Arthur'a kılıcı verecek olan kişidir. Birçok yerde Arthur'un kılıcı saplandığı kayadan çıkarması ile gerçek kral olduğunu ispat etmesiyle başlayacak olan krallığı; gölün hanımının ona kılıcı teslim etmesiyle de kral olduğu anlatılmaktadır. 
Bu dizi de Nimue yani gölün hanımının Arthur'a kılıcı teslim etmek için çıktığı yolculuğu anlatıyor. Katherine Langford; 13reasonswhy dizisinden sonra izlediğim ikinci dizisi. Bence iyi yol almış biraz donuk bir ifadesi olduğunu düşünüyordum ama bu dizide başarılı buldum. Gölün kenarındaki köylerinde annesininde desteğiyle büyümeye çalışırken Nimue'nin babası tarafından terk edilme anlarını seyirciye iyi bir şekilde geçirdiğini düşünüyorum.


Efsanevi Merlin(Gustaf Skarsgard)... Müthiş bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Diziden sonra oyuncunun oynadığı başka hangi diziler varmış diye baktım. Meğer Vikings dizisinde yer almış. Merlin'in zekasının hafif deliliği üzerinde ilk sezon sonrası ikinci sezon gelmeli ve senin hikayeni daha çok izlemeliyim diyorum.  


Arthur(Devon Terrel)
Büyük bir soru işareti şeklinde havada kalan aslında bende merak uyandırmayan tek karakterdi. Merlin dizisi ile kıyaslamam yanlış ama o dizideki Arthur karakterinin gelişimi ve sevgisi gerçekten güzeldi. Bu dizideki sevgili Arthur ne yapacağından emin olamadığımız biraz kararsız hani arkamı döndüm ve kayboldu diyebileceğim şekilde güven vermedi ne yazık ki...

Dizinin fragmanlarından sonra mutlaka izlemeliyim ve nasıl efektler çekim kalitesi; manzaralar derken dizide dar bir alana hapsedildiklerini düşündüm nedense. Gölün hanımı Nimue'nin gözünden efsaneye farklı bir bakış açısı getirilse de umarım havada kalan sorular daha net bir şekilde işlenir. Sevgili Lancelot seni ne yapmışlar böyle derken Daniel Sharman'ı özlediğimi fark ettim.Teen Wolf;The Originals ki benim için en iyi Kol'du. 
Ortalama bir dizi olduğunu düşünsem de hala umudum var. Umarım daha güzel bir şekilde devam eder hikaye... Yorumlarınızı bekliyorum; herkese mutlu haftalar dilerim.

9 Eylül 2020 Çarşamba

ZAMANIN KEŞKESİNDE



  Yorgunluğa karışmış bitap yüzlerde 
Aydınlanmayı bekleyen sabahlar
      Derler ki gece yorar
 Sabahın ışıklarını beklemek yorar insanı
Öylesine dilemek
       Öylesine umut etmek
Yorar insanı...

Uzun zaman sonra karalamalarımdan oluşan defterlerimi karıştırırken buldum kendimi. Her sıkıntımda her hüznümde yazmaya sığındığım zamanları hatırlamak yine bir keşkenin kıskacına düşürdü. Sığındığım defterler; kalemin kifayetsizliğinde hüznümü yazıp mutlulukları doya doya yaşamak bir çeşit alışkanlık olmuş meğer... "Mutlulukların yazılmaya ihtiyacı yoktur gülümsemeler kağıda değil zihne aslında kalbe yazılmalıdır çünkü". Öyle düşünürdüm...Zamanla olan o yolculukta her durakta hayatın öğrettiği mutlulukları da yazmalıymışım; sayfalarda mutluluğun heyecanını hissetmeliyim. Sığındığım o sayfalarda acı tebessümler yerini başka kelimelere bırakmalıydı...
   Herkesin hayatında güzel olan yıllar vardır değil mi? O sayfaları karıştırırken 2012 yılına dönmek istediğimi anladım. Umut dolu bir yıldı benim için; bir otobüs durağında ellerimde bavulum evime giderken ilk kez kar yağdığını görmüştüm. Kısacık bir anda olsa avuçlarıma düşen kar tanelerinin erimeden hemen fotoğrafını çekmek istemiştim. Kar görmeyen şehrin çocuklarının karı görünce o heyecanını tahmin edemezsiniz. Nisan ayı ise benim için hatıra bırakan bir ay olmuştu. Sonsuzluk kolyeme baktıkça iyi ki diyorum. Sekiz rakamının uğuruna inandığım bir yıldı. 2020 yılı ise yorumlamaya yetecek kelimelerimin olmadığı bir yıl ki not alamamışım. Hüzünler yerine mutlulukları yazma kararım elime kalem aldırmamış. Bir fotoğraf düşünüyorum; tüm yorgunlukların ardından yeniden paragraf başı yapmak gerektiğinde ne yapmalı ve hangi kelime ile başlamalıyım? Bilmiyorum...
 Çalıkuşu kitabının bende çok ama çok özel bir yeri vardır. TRT'de Aydan Şener'in de yer aldığı Çalıkuşu dizisini belki defalarca izlemişimdir. Son zamanlarda da aklıma geldikçe günümüzden pek uzakta olmayan izlemeyi de özlediğim Fahriye Evcen, Burak Özçivit'li Çalıkuşu versiyonun şu müziğini bırakıyorum. Biraz olsun yıldızları izlerken onlardan küçük hikayeler çıkaranlar için...
                    



18 Kasım 2019 Pazartesi

DOĞANIN ENERJİSİ

                                        
Doğa inatla kış gelmesin mücadelesinde sanırım... Geldiğinde ise bahar esintili! Mevsimlerden şikayet edilir; yaz mevsiminde sıcaktan, kış mevsiminde soğuktan... Bende böyleyim :) Ancak küresel ısınma etkileri kendini fazlasıyla belli ediyor. Dün ALES sonrası ( Neredeyse Adana dışı idi sınav giriş yeri..) sabahın soğuğu çıkışta inanılmaz bir öğle sıcağına bırakmıştı. Gece ise tam tersi bir soğuk; çöl iklimi gibi diyorlar. Lakin bu güzel çiçekler; bahçe duvarından hayat fışkırırcasına buradayım derken; bir hayal gibi görünen Toroslar ise kara hasret beklemekte.  
Sınav hakkında notlarım ise sınavı yetiştiremedim. Koskoca 150 dakika nasıl bu kadar çabuk geçti anlamadım. Hızlı çözmem gerekiyor; biliyorum ama sözel soruları gerçekten de beş şık da sonuç olarak işaretlenebilecek nitelikte gibiydi zamanı fark edemedim dahi. Sayısala geçtiğimde 45 dakika kalmıştı. Bir 15 dakika da olsaydı keşke dedim sonrasında ise kendime kızdım. Artık çözebileceğim soruları dahi yetiştiremiyorsam ya çok yavaşladım ya da bunca sınav sonrası hala heyecanlanıyorum. Aslında yaşlanıyorum gibi hissediyorum. Yabancı dil sınavı umarım daha iyi geçer. Aralık ayını sınavla açmak da ne diyeyim umarım sonuçlar güzel olur. On günlük meydan okuma sonrası yazmayı özlemişim ama. Daha sık yazmayı dileyerek şuraya müzik listemi yazayım hemen... 
*Indila-Parle a la tete(şarkıdan da öte klibe bayıldım; bavul hikayesi hala devam ediyor.)
*Nancy Ajram -Kharab Byoot
*Lovely-Billi Ellish& Khalid violin cover
*Kalank-First Class(Arijit Singh)
*Tayeon(Here I Am)
"İnsan bir dağı aşabilecek bir yolcu olarak görmek kendisini. Eğer dağ orada olmasa, yol çok daha kısa olabilirdi ama orada ve yolcu da dağı açmalı...(Genç Werter'in Acıları/Goethe)"
En çok kendime bu not... Tüm yoğunluk,yorgunlukların arasında sizi mutlu eden güzel bir hafta olsun...

3 Kasım 2019 Pazar

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 3.GUN



3. Şu an aklına ilk gelen "seviyorum"
dediğin şeyler neler?
Bu konuda liste yapmamıştım. Bu soru ile aklıma gelen notlarım sıralansın o zaman...
*Naneli şeker sevgim çocukluktan yadigar. Çok çabuk soğuk algınlığına yakalanan birisiyim. Bu yüzden yutkunma problemleri olduğunda naneli ürünler çok sık kullanıldığı için belki de sevmişimdir.
*Defter almayı çok seviyorum. Bu konuda zaman zaman kendime kızsam da yeni defterin uğur getirdiğine inanıyorum sanırım. Yeni bir başlangıç yeni bir paragraf için; güzel bir motivasyon.
*Kar kürelerini çok seviyorum. 
*Uzun mesafe yolculuklarını sessizce izlemeyi seviyorum. Aslında konuşmayı sevsem de yolculuklarda konuşmamanın iyi geldiğine inanıyorum. Sakince düşünmek, bir pencere kenarında ardında bırakılan yollardaki mevsimleri görmek bence inanılmaz.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Sizlerinde beklerim yorumlarınızı... Eğer bu meydan okumaya katılmak isterseniz Zeynep'in bloğunun linkini bırakıyorum.
.
https://ikurabiye.blogspot.com/2019/10/bloglar-aras-kasm-meydan-okumas.html

2 Kasım 2019 Cumartesi

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 2.GUN


                         Kasım ayı meydan
okuma yazılarında ikinci günde; bu meydan okumayı başlatan Zeynep'in bloğunun linkini bırakıyorum. 
https://ikurabiye.blogspot.com/2019/10/bloglar-aras-kasm-meydan-okumas.html

2. En sevdiğin koku ve sesleri yazar mısın?

Bu soruya kolaylıkla cevap verebilirim. Yasemin en sevdiğim çiçek ve onun kokusu ise daima mutluluk getirmiştir. Yasemin hakkında çok fazla notlarım vardır. Favori çiçeklerden değil belki ama oldukça özel olduğunu düşünüyorum. Birkaç zaman öncesi çevremizde bu kadar apartman yok iken bahçeli evlerin duvarları aşma isteği ile dolu olan yaseminler sokağa bakan hayatı görmek için çabalıyorlar diye düşünüyordum. 
Hikayesi olan bir çiçek... Fazlasıyla sıradan gelebilir belki ancak görmek için dikkat etmek gerekir. Benim içinse oldukça özel.Ortaokul, liseye hazırlık aşamasında okul dönüşleri karanlığa kaldığında onun kokusunu almak biraz olsun enerji verirdi. Varlığını duyurmaya ihtiyacı olmadığını geceye bağışladığı kokusu sayesinde öğrendim derdim. Üniversitede otobüsten evime kadar olan o ince uzun  yolda yine yaseminler huzur verirdi. Beyaz ve açık pembe renkleriyle...

Ses konusunda hiç düşünmemiştim. Bu yüzden müzik aleti olarak cevap vermek istiyorum. Ney sesi en çok ilgimi çeken ve huzurlu olduğuna inandığım...

8 Ekim 2019 Salı

SONBAHAR DAMLALARI


Zamanın ötesinde bir rüya... Hayatın dikkat edilmeyen detaylarında insan, nefes alırken fark ediyor; renklerin verdiği hissiyatı. Fotoğraf Adana'nın Akdeniz'e yakınlığının küçük bir karesi. Sonbahar tonlarına bürünmeye henüz başlayan Adana'nın mavisi... Kalabalıkların ardındaki o ince sessizliği yakalamak için güzel bir sahil. Bu manzarayı aktarabileceğim boya kalemleri yerine anı fotoğraflamayı dilemek!! (Resim yeteneğim oldukça zayıf  ne yazık ki...) 
Aklımda iki roman kahramanın konuşmasından notlarım;
Şu karşı dağların ardında ne var...
Bilmem... Yine dağlar var; sıra sıra dağlar...
Soran kahraman verilen bu cevaba üzülür o da biliyordur dağları oysa gidip görülen yerlerden daha farklı yorumlar istemiştir. Belki de ait olmak; nereye gidersen git beni de götür;düşüncelerinle kalbinle yolculuk yaptır bana. 
Oysa anlamamış gibi yapan diğer kahraman utanmıştır; duygularını sözcüklere yüklemeye. Bu yüzden anlamamış gibi davranmıştır. 
İki soruya gizlenmiş belki de bir hikaye. Bu ara fazla kitap okuyamıyorum. Zihnimi toparlayamıyorum. Kocaman bir listem olduğu halde; başlamak için bekliyorum. Kızıyorum bu yüzden kendime; ilerlediğimi sandığım yollar için yeniden başlamak biraz yıprattı belki de. Şu sıra ALES 'e çalışmak için planlamalar yapıyorum. Son aldığım sınavda 81 puan alsam da sayısal, ea ve sözel bölümleri dahil olmak üzere puanlarımı yükseltmek istiyorum. Hani 98 puan yapanlara da şöyle bir nasıl yaptın arkadaş; bu işin sırrı nedir yahu! Demeden kendimi alamıyorum. Şu sıra ders çalışmaya karar vermek bile en az bir haftamı aldığını fark ettiğimden hayırlısı olsun bakalım demekten kendimi alamıyorum. Eylül ayının yorucu hiç bitmeyecek sanki bu ay dedirten cümleleri Ekim için geçerli olacak gibi değil. Çoktan ilk haftası geride kaldı. Umarım kış mevsimi gelmeden biraz yağmurlu olsa da serin ancak fazla üşütmeyen güzel havalar olur. 
Sonbahar müzik listemi bırakayım gelecek haftalarda da okuyabildiğim kitapları paylaşmak dileğiyle... Beklerim yorumlarınızı...
*Ek Villain filminin şarkısı Galliyan Song (Bu filmin yorumlamalarını daha sonra yapacağım. Etkileyici bir Hint Filmi)
*Gabrielle Aplin(Kintsugi) oldukça ilginç bir şarkı. Farkına varmadan dilinize dolanıyor...
*Evgeny Grinko/Once Upon Time 
*Robin Thicke/When You Love Somebody
*Craig David, Sting(Rise and Fall) eski ama puslu havaların ruhuna sahip...
*The Secret Ensemble-Aşk Bezirganı(feat. Mahsa Vahdat)
 INSTAGRAM account: @camdanduslerblog

2 Ekim 2019 Çarşamba

NEUTROGENA HYDRO BOOST SERİSİ


  Bitmeyen Eylül yerini Ekim ayına bırakırken... Eylül ayı benim için güzel bir ay olmadı ne yazık ki.. İki-üç yazı öncesi uzun uzun içim döktüğüm için yeniden yazmayayım ama moral depolamak zorlu imiş. Onu anladım. Bu arada Adana hala sıcak. Öğle saatlerinde güneşin bir ara beynime doğru yol aldığını hissettim :) Sanırım kış bir anda gelecek. Kış mevsiminin cilde olan etkileri ile baş başa kalmadan önce Neutrogena Hydro Boost Canlandırıcı Serum Kapsülden bahsetmek istiyorum...
Ürün hakkında notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Tanıtım rehberinden;
"Güçlü formülü ve hafif yapısıyla Hydro Boost Canlandırıcı Serum Kapsül cildinizi güçlendirir ve ona enerjisini geri verir. Yoğun bir şekilde nemlendirir, çizgileri pürüzsüzleştirmeye yardımcı olur ve yorgun cildi anında canlandırır. İçeriğindeki Hiyalüronik Asit ile cildinizde 24 saate kadar nemlendirme sağlar. Antioksidan ve canlandırıcı E vitamini içeren mikro tanecikler her başısınızda seruma yayılır ve yoğun bir şekilde etkisini gösterir."
Canlandırıcı Serum Kapsül 30 ml. Ambalajına hayran kalarak satın aldığımı itiraf etmeliyim. E vitaminli ürünleri kullanmayı seviyorum. İçerisindeki minik segmentler; şık tasarımı ile oldukça göze çarpıyor. Neredeyse 3 aydır kullanmama rağmen bitmedi ebatına göre bereketli bir ürün oldu. İçerisinde sim var. Işıltılı canlılık vaadini ürün küçük küçük simlerle mi yerine getirmeye çalışıyor o kısmı anlayamadım. Simler kullanım sonrası kendini gösterirken nemlilik ise kendini göstermekte biraz zayıf kaldı. Bunu ifade etmemin sebebi kullanım sonrası nemlilik hissinin çabuk kaybolması. Kış mevsimi için sanırım kullanım konusunda başka ürünler denemeliyim kalıcılığı biraz daha fazla olan... Şimdilik yorumlarım bu kadar. Beklerim yorumlarınızı... 


                                 

23 Kasım 2018 Cuma

SOFT GENTLE ROLLON

 
Yağmurlu bir sonbahar-kış vaktinden selam olsun... "Yaz vakti insan serinlemenin yolunu bulur ya peki kış öyle midir? Soğuğu hiç sevmem..." Bu cümle zihnimde yer edinmiş. Kasım ayı son haftasına da yağmurlu girecek gibi. Yağmurun usul usul kendi halinde yağması bir yana üşümeyi sevmiyorum sanırım. Her mevsim kendine has özellikleri barındırsa da Aralık bakalım nasıl geçecek? Bu merak yaşatıyor insanı...
Hafta sonu umarım hepimiz için bol kahkahalı ve hayat dolu geçer dileğini bir köşeye koyarak yazıma başlayayım. Bu ara bitenler kozmetik bölümünden çok tekli bir şekilde sevdiğim, bir daha alacağım ya da kesinlikle almam, olsa da olur olmasa da ürünlerini paylaşmak istiyorum.
Soft and Gentle care roll-on Gratis'te bir indirim vakti gidip aradığımı bulamadığım sırada sıfır alüminyum içerir yazısını görünce denemek istediğim bir üründü. Küçük bir indirimi de vardı. Ancak ne yazık ki beklentimin altında kalması bir yana etkisi alüminyum miktarı gibi sıfır olan bir ürün oldu. Kokusu hafif aşırı hijyen kokularını sevmeyen birisi olarak dikkat ederek almıştım. Yalnız kalıcılık sıfır olması bir süre sonra rahatsız edici bir hal alması, vücudun normal koku dengesini bozduğunu düşünüyorum. Normalde roll-on, deo, parfüm üçlüsü şeklinde fazlasıyla koku hassasiyeti olan birisi olarak özellikle bu üçünün de koku uyumuna dikkat ederim. Sanırım benim bu dikkatim sayesinde dışarı pek fazla yansıtım olmadıysa da kullanım sonrası sizin hissettiğiniz etki kesinlikle bu ürünü almam bir daha dedirtti. Kış zamanı insanın terlemesi daha az olduğu bir dönem olmasına rağmen kaldıkça kokusunun daha bir değişik hal alması ile anlam veremediğim bir ürün oldu. Daha doğal katkı maddesi az ürünler kullanmaya çalıştığımız şu zaman diliminde hayal kırıklığına uğratan bir ürün oldu. Alternatif başka ürünlere bakmanızı tavsiye ediyorum. Hatta alternatif başka ürün tavsiyeleriniz varsa yorumlarınızı beklerim...
 

21 Ekim 2018 Pazar

MİGROS İNDİRİMİ

 
Gratis indirimini yakaladınız mı? Benim gözüm cadde boyunca uzanan kalabalığı görünce bayağı korktu. Giremedim içeri. Alacağım ürünler de belli olunca dedim pazar gününü bekleyeyim. Migros pazar indirimi ile (salı ya kadar sanırım sürecek) benim için daha iyi oldu.  Sabah kahvaltı öncesi gitmiştim çok sakindi gönlümce her bir ürüne baktım. Ama instagram da görüyorum Adana dışındaki Migroslar daha çeşitli. Makyaj fırçaları ya da belli başlı bazı markalar yok, ne yazık ki.
 
 
 
                            Garnier Botanik Temizleyici(Üzüm Suyu) Ferahlatıcı Temizleme Jeli, normal ve karma ciltler için ilk kez aldığım bir ürün. Makyaj temizliği sonrası son adımda cildimi temizlemek için temizleme jelleri kullanan birisi olarak merak ediyorum, umarım memnun kalırım. Normal fiyatı 22.90 TL iken yüzde elli indirim ile 11.45 TL'ye aldım.  Yüzde doksan altı doğal kaynaklı olduğu belirtilmiş.


 
Garnier Nem Bombası Ferahlatıcı Kağıt Yüz Maskesi (Karma ve Yağlı Ciltler için)
Yoğun Nem, Ferahlık(Yeşil Çay özlü)
* Yoğun şekilde nemlendirir
* Ferahlatır
* Gözeneklerin görünümünü azaltır
 Normal fiyatı 10.90 TL iken yüzde elli indirim ile 5.45 TL' ye aldım. Bu maskeyi ilk kez kullanacağım daha öncesinde kullanmamıştım.

 Çantamda krem bulundurmak isterim ancak ne yazık ki hep unuturum. Yine unutacağım muhtemelen ama Arko kremleri çantaya atmalık diye aldım. Küçük olması, eski bir alışkanlık gibi bildiğimiz bir ürün. Onunda fiyatı 2TL iken 1 TL ye düşmüştü. İki tane aldım. Nivea Aleo Vera- Jojo kremin ise fiyatı 7.90 TL iken 3.95 TL'ye aldım. Çok güzel bir kokusu var.


 
İndirim öncesinde mutlaka indirimi bekleyin öyle alın hem de daha uygun fiyatla uyarısını dikkate almak bana kazandırdı sanırım. Garnier Micellar  Makyaj Temizleme Suyu 17.95 TL'den indirimle 8.98 TL'ye aldım. Üstelik hediyesi ile birlikte. Garnier makyaj temizleme suyunu yedeklemek için aldım aslında. Bu kadar uygun iken kaçırmak istemedim. Henüz bitmedi makyaj temizleme suyum. Kullandığım, memnun kaldığım bir ürün çünkü.
*Makyajı Temizler
*Cildi arındırır
*Cildi rahatlatır
 
 

 
Garnier Saf Kömür Matlaştırıcı Siyah Kağıt Maskesinin fiyatı 10.90 TL iken indirimde 5.45 TL'ye aldım. Tüm cilt tiplerinin nem ihtiyacı olduğunu unutmamak gerek. Eğer cildinizde parlama problemi
var ise güzel etkili bir ürün. Daha öncesinde kullanıp sevdiğim için tekrar aldığım ürünler arasında.  Yeni maske teknolojisi ile hem nemlendirme hem de kurutmadan arındırma özelliği ile çifte etki sunduğu belirtilmiş.
"Yüzyıllardır geleneksel olarak güzellik için kullanılan,emici özelliği ile bilinen kömür içeren Yüz Maskesi cildi nemlendiriyor ve arındırıyor"
Kanıtlanmış etki
15 dakika sonra:
*Cilt detoks etkisiyle arınır
*Cilt gözle görünür şekilde matlaşır
*Cilt nem ve canlı bir görünüm kazanır

 İndirim notları benim şimdilik bu kadar... Beklerim yorumlarınızı; güzel bir hafta bizimle olsun!!!

9 Ekim 2018 Salı

BULUTLARA DOKUN

 
Bir fotoğraf hikayesi;
 
"Zamanı durdurma oyunu oynayalım mı? "
"Nasıl?"
"Gözlerini kapat ve olmak istediğin yerde olduğunu düşün. Kalbinin en derinlerinden gelen bir istekle... Sadece hayal etme, gerçekliğine inan. Bekle! Gözlerini açmadan ilerle. Duymak istediğin sen, senin yol göstericin olsun. Adım adım ilerle. Koşma... O zaman şüpheye düşersin. Yaşamak için çabala!"
"Nasıl?"
"Gülümse. Tebessümündeki hüznü dağıt bir çeşit kandırmaca oyan demiyorum sana. Gerçekten gülümse! Fark et çevreni. Hisset yaşamı. Gökyüzüne bak. Çocukken oynadığın oyunlar gibi; en son ne zaman bulutları sevdiğin yüzlere benzettin?"
"Hatırlamıyorum..."
"Hatırlamak için unutmak gerek; sen
 unuttun mu ki?"
"Belki de unutmuşumdur. Koyu lacivertin yasemin kokusunda çocukluğum bir köşe de beni izlerken düş görüyorum. Ellerimi uzattığım gökyüzündeki bulutlara bir bir dokunuyorum."
"Düş ile yaşam arasındaki o ince çizgi kimi zaman gerçekleri dile getirirken kimi zaman ise ruhunun dilini duymanı sağlar. 
Şimdi derin bir nefes al ve gözlerini aç; bakmak için gerçekten görmek için... Gördüğün her bir detayı aklına yer edindir en güzel anıların olmasa dahi en değerli anıların olması için... Ellerini uzat, hayal etmekten korkma!!!"
 


3 Ekim 2018 Çarşamba

KÜÇÜK NOTLAR


Ekim ayı hoş geldi.
 Sonbaharın en sevdiğim ayı olan Ekim... Sonbahar buralara gündüz uğramasa da sıcaklıklar 30 dereceden düşmedi çünkü yine de güzel bir mevsim diyorum. Ani sürprizleri olan bir anda bulutlar ile yağmurları getiren bir anda güneş açan ve ertesi gün kış mevsimine kaldıracak olan.
 Yazın devamı kışın misafiri...Bu hafta enerji dolu bir hafta. O yüzden yarım yazılarımı tamamlamak için en güzel fırsat dedikten sonra küçük notlarımla başlıyorum.



Fraternıkus Ayak Jeli 

 Uzun süreli ayakta kalmak bacaklarımızı yorar. Özellikle yaz döneminde bacaklar ağırlaşır ve sıcaklar. Ayak jeli ile masaj yapmak kan dolaşımını hızlandırmaya yardımcı olur, ayakları ve bacakları serinletir. Serinlik vermek için şakaklara, alın ve enseye de uygulanabilir.
Kullanımı: Az miktarda jeli masaj yaparak yedirin.

Bu ürünü Gratis' ten yaz mevsimi 
başında almıştım. Güzel bir kokusu olsa da vaat ettiklerinin çok azını gerçekleştiren bir ürün öyle ki nane yağına takma sebebim oldu kendileri. Kendi nane yağımı elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum. Yaylada merdiven çok sık kullandığım için ayaklarımın yorgunluğuna pek etki etmedi ne yazık ki.



                Herbatürk Saç Bakım Yağı
 Organik Argan Yağı ve Organik Jojoba gibi pek çok değerli besleyici yağ ihtiva eden saç bakım yağı saçlarınıza derinlemesine nüfus ederek ekstra parlaklık ve yumuşaklık kazandırmak için geliştirilmiştir. Bu ürün saçlarınızı ağırlaştırmadan besler ve saç tellerinizi pürüzsüz bir görünüme kavuşturmak için destek olur.

      İşte göz bebeğim olan saç bakım yağı. Ne yazık ki bütçemi aştığı için sıklıkla alamasam da ablam sağ olsun bu üründen kendisi de çok memnun kaldığı için tatillerde Adana'ya geldiğinde mutlaka bana da getirir. Kokusu, saçlarımı yumuşatması ve etkisinin uzun sürmesi mükemmel. çok yağlı bir his olmuyor. Etkili bir ürün. Parlak görünüm ve canlılık etkisi özellikle çok iyi.



Blistex sonrası memnun kaldığım dudak balsamı bu ürün oldu. Watsons'da tesadüfen almıştım. İçeriğinden çok çıkan görüntüsü ile vazelin gibi düşünsem de çok memnun kaldım. Beni şaşırttı. Dokusu daha ince ve etkili. Yayladaki hava değişimi etkili bir ara dudaklarım mahvolmuştu. Etki edeceğini hiç düşünmemiştim ama düzenli kullanımda memnun kaldığım ürünler arasında yerini aldı. Pembe rengi de ayrı bir hoşuma gitti.

Hafta ortası bitmek üzere... Umarım güzel bir hafta geçirmektesinizdir. Beklerim yorumlarınızı...

30 Eylül 2018 Pazar

PAZAR SAKİNLİĞİ


Pazar sakinliği... 30 dereceden bir türlü inmeyen sıcaklık yerini oldukça bulutlu yalancı yağmura bıraktı. Yağmur hani yağsa bence hava daha çok rahatlar durumu. Sonbahar bugün yarın kendini gösterecek diye beklerken ara ara uğruyor sanki. 

Mevsimler düzenindeki yerini hatırlatmak istercesine notlarım beni çağırıyor. Bu ara Instagram da daha aktifim sanırım yazmak daima öncelikli olsa da kafamı toparlayamıyorum. Ne yapalım şimdilik böyle olsun. 
Cumartesi güzelliği ise kapıyı çalan posta idi 😊 her yıl İnönü üniversitesi öğretmenin öyküsü yarışması düzenlemekte . Şimdiye kadar derece alamasam da hikayelerim yayınlanan kitapta yerini aldı. 


Küçük mutluluklar zamanın en güzel durakları sanırım. Elime çok geç ulaşsa da çok sevindim. Kitap sürprizleri bana daima şunu hatırlatıyor; anımsamak ve anımsamak için yazmak bir rüya ise kaleme döküldükten sonrasının gerçekliğini izleyin. 
O zaman gerçek olduğuna inanacaksınız...

                       Mutlu pazarlar....

11 Eylül 2018 Salı

ENDİŞE BİTER Mİ?


Endişe biter mi? Yaz boyunca kendime sorduğum en önemli soru idi. Endişe biter mi? Gelecek kaygısı, işimin olmaması, yüksek lisansımın bitmemesi, adalet alttan derslerimin kalması o kadar çok sınava girdim ki... Güzel bir yaz olmadı dersem nankörlük etmek istemem. Ama artık bir yazımın dolu dolu; sınavsız harika anılarla geçmesini istiyorum. Umut ediyorum. Bu yıl üniversite sınavına girmiştim. Lisansı bitirdiğim okulumun hukuk fakültesini kazandım ve kayıt yaptırmadım. Nasip değilmiş demek ki. Ütopik bir fiyat artışı ile sadece gidiş geliş yapsam dahi beni mali olarak sarsacağını düşündüğümden mantık ağır bastı diyelim. Çoğu zaman hayatta doğru şeyleri yapmak için artı ve eksi terazisini kurmak çocukluk alışkanlığı gibi. Bu sefer eksiler değil büyük bir eksi ağır bastı. Ne yapalım...
 Bu yıl ki hayat mesajım belki de bitirmem gerekenleri bitirip sürekli geriye bakmaktansa ileriye bakmaktır. Bazen kendimi How I Met Your mother dizisindeki Ted' e benzetiyorum. New Girl dizisindeki Nick Miller da olabilir. İki karakterinde vazgeçmeden umut konusunda tüm hayal kırıklıklarına rağmen devam etmeleri ve sürekli bir mesaj beklemeleri...
 Notlarım; düşlerinde camdan olup kırılabileceğinin tüm gerçekliğine rağmen vazgeçmemek, demiş ve üç nokta eklemişim sonuna. Zor olan devam edebilmek değil nefes aldığın duraklarda bıraktıklarının senden çok fazla şey eksiltmemeleri derdim. İnsan düşe kalka büyüyor. Düşe kalka eksiliyor. Eksildikçe daha az kırılıyor mu? Öyle olmuyormuş. Hangi yaşta olursa olsun hayal kırıklıkları can acıtıyor.
Yeniden iş arayışları başladı. 2018 benim için çok harika geçmedi. 2019 umarım daha verimli ve güzel geçer. Yeni kararlar almak yeni bir benlik bulmak değil. Özdekini iyi değerlendirmek ve zaten var olan umut çiçeğini biraz olsun büyütmek ile alakalı.
Sonbahar ilmik ilmik işlenirken ruha bu fotoğraf bir zaman yanılsaması fotoğrafı. Instagram sayfama da koymuştum bu fotoğrafı; hikayesi olan bir yerin küçük parçası. Zamanın öncesinin yorgunluğunu taşırken yaz renginin canlılığında.
Sonbaharın rengine aşina olma vakti şimdi... Beklerim yorumlarınızı...


1 Eylül 2018 Cumartesi

HAYAT NOTLARI


       Bulutları yakalamak... Çocukken en sevdiğim oyundu. Gözlerim kapalı saatlerce avuç içlerimi sımsıkı gökyüzüne karşı kapatır hissetmeye çalışırdım. 

      Bir zaman makinesinde, olmadığım yerlere gittiğimi ayak basmadığım diyarlara gider mutlu olurdum. Sanırım bunda okuduğum kitapların etkisi büyüktü. En çok masallar ve efsanelerim, notlarım... Ben masallarla, efsanelerle büyüdüm. Kimi zaman Lokman Hekim'in ölümsüzlük otunu düşürdüğü köprüde izleyici oldum kimi zaman Dede Korkut hikayelerindeki asla görülmeyen ama beni de gör bana anlat dedem diyen bir küçük kız çocuğu oldum. Şimdi o kız çocuğu büyüdü lakin masalcı tarafını yitirdi sanırım. 

       Bir kitap da okumuştum. Karakter gördüğü yaşlı amca için sanki burada değil. Geçmişte yaşıyor adeta orada nefes alıyor gibiydi diyor. Bu fotoğraf arkadaşımın tatil fotoğrafı ben de bakarken fark ettim. O orada nefes alırken mutlu idi. Mutluluk her nefeste zaman ve mekan farkı gözetirken belirsizlik istemiyordu. Ben de sıkıldım artık belirsizliklerden, noktalanmamış cümlelerimden. Yeni bir başlangıç için adım atmam gerekiyor, biliyorum. Adım atabilmek için karar vermem gerekiyor , düşünmek için ise mola vermem gerekiyor. Eylül benim için farklı bir ay olacak şimdiden belli etti kendini ...

27 Ağustos 2018 Pazartesi

YVES ROCHER DETOKS ETKİLİ YÜZ KREMİ

 
          Uzun bir bayram haftası biterken zorunluluklarımıza geri dönüşler başlar. Aslında bir hafta kalmıştır sonbahara. Sonbahar ise hüznün mevsimi olmanın ağırlığını taşırken pek bir resmiyet getirir havaya.
          Biraz şiirsel bir giriş oldu sanırım :) Bu hafta değil belki ama gelecek hafta benim de iş başvuruları ile geçeceğinden bu hafta yazmak istiyorum. Her gün olmasa dahi elimden geldiğince. Bayram öncesi %30 Yves Rocher indirimi vardı. Benim de güneş kremim bitmek üzere olduğu için indirimi değerlendireyim dedim. Uzun zamandır düzenli olarak  Yves Rocher güneş kremini kullanıyorum. Arada nadiren de olsa başka markalar denesem de memnun kaldığım güneş kremi Yves Rocher oldu. Geçen yıla kadar tamamen beyaz olan güneş kremi artık yeşil kapaklı ve 30, 50 faktörlük olmak üzere iki çeşit. Ben her zaman en yüksek faktörlü olanı alıyorum malum Adana. Güneş nadiren uzaklara kaçıyor :) Bu güneş kremi diğer çeşidine göre biraz daha yoğunluğu az. Kullanıp memnun kaldığım bir ürün ve sizlere de tavsiye ederim. 
Detoks etkili 50 KF yaşlanma karşıtı koruyucu yüz kremi bitkisel içeriğinde mineral yağ ve paraben bulundurmuyor.  Belirtilen özellikler;

* Doğal cilt yaşlanmasına etki eden faktörlerle ve cildin yaşlanmasını hızlandıran ve artıran dış etkenlere(hava kirliliği, UV, stres gibi) karşı savaşır.
*50 güneş koruma faktörü olan yaşlanma karşıtı yüz kremi ile cildiniz anında canlılık kazanır ve ışıldar. (Kullanan kadınların %95'inin kırışıklıklarında azalma görülmüştür.)
*Hafif akışkan dokusu ile mükemmel bir makyaj bazı görevine sahiptir.

      Benim için sıcak yaz günlerinde cildimde herhangi bir ağırlık hissetmeden, güneşin zararlı etkilerinden cildimi koruyabileceğim bir krem. Yaş itibari ile kırışıklık konusunda etkisini gördüm diyemem ancak akışkan yapısı ile makyaj bazı görevine katılıyorum. Ciltte çabuk emilim sağlayarak canlılık kazandırıyor. Severek kullanıyorum.
Fakat ne yazık ki yüzde otuz indirim olsa da onunda fiyatı artmış. En son indirim ile 63 TL ye almıştım. Şimdi ise 70 TL ye aldım.  Hediye olarak konsantre duş jeli verildi.

     Konsantre Duş Jeli- Zeytin- Turunç 100 ml
Bitkisel içerik: Zeytin, Turunç. Organik Aloe Vera. Patentli ultra konsantre formüle sahip 100 ml konsantre duş jelinin etkisi 400 ml klasik duş jeline eşittir. 100ml duş jeli ile 40 kez banyo yapabilirsiniz. %50 daha az plastik kullanımı ve %50 daha az hava kirliliği. Geri dönüştürülmüş plastikten elde edilen geri dönüşümlü ekolojik ambalajlara sahiptir. Ekonomik bir tüketim sağlayan doz ayarlı şişe başlığına sahiptir. Formülü %97'den daha fazla doğal içeriğe sahiptir. Cildinizin ph değeriyle tam uyumludur. Koruyucu ve paraben içermez.
        Yves Rocher ürünlerini tercih etmemdeki en önemli sebep; koruyucu ve paraben içermemesi. Bazı ürünleri özellikle alışkanlık halini aldılar.(Güneş kremi ve transparan pudrası gibi) Hediye olarak verilen duş jeli ilk elime aldığımda gerçekten küçük geldi ama uzun uzun arka ambalaj kısmındaki yazıları okuyunca ne kadar dayanacak merak ettim. Kokusu oldukça güzel biraz hijyenik  esintili :) Kapağı dozajın ayarlanmasında etkili. İstenilen ölçüden fazlasını kapağı engelliyor. Şimdilik yorumlarım bu kadar...
 
 Umarım güzel bir hafta olur:)  

7 Kasım 2017 Salı

SENDROMSUZ HAFTA

 
 
  Zaman kavramını bizler sınırlandırıyoruz. Önce saatlerle başlayıp dakikalarla devam edip saniyelere kızıyoruz. Bu haftadan çok büyük beklentilerim yoktu. Sendromsuz bir hafta diyerek belki de kendimi kandırıyorum. Zamanı kısıtlamadan herhangi bir güne yetişmek derdim olmasın... Ay sonuna doğru ALES, AÖF sınavları birde yetiştirmem gereken yüksek lisans için program... Sendromsuz bir hafta mı?? Umut etmek istiyorum sanırım. Bu ara bana en iyi gelen kafamı boşaltmamı sağlayan en önemli unsurlardan birini gerçekleştirerek; yazmak istedim. Alakalı alakasız ancak yaşama dair. :) Dünya bir şekilde gece ve gündüz ardalanmasında görevini yerine getirmekte zamanı kısıtlamadan bu hıza yetişmek gerekmekte!!! Herkes bir koşuşturma içinde; dilerim ki tüm koşuşturmalarımız hayatımızdaki güzel anılara çıkar...
 
 
 
Bir önceki yazımda indirimler ve aldıklarım üzerine yazı paylaşmıştım. Bir kısmını unutmuşum sanırım. Benim için de güzel bir yazı başlangıcı oldu. CECİLE parfüm ve deodorant lise zamanları kullanmayı çok sevdiğim ikili idi. Özellikle de bu mor rengi! Ara ara alıyorum vazgeçemediğim ürünler arasında. İndirimde görünce dayanamayıp aldım ki çok memnunum. Kimileri baskın baharatlı hatta keskin bir kokusu olduğunu söylese de ben kış mevsimi için seviyorum. Tıpkı frambuazlı pasta gibi. Ara sıra kendinize ödül vermek istediğinizde önünüzde olması gereken mutluluk oyunu bir çeşit, sanki. Şekerli kokusunu seviyorum.

 
Saç yağı konusunda hala araştırdığımı söylemeliyim.  Ancak Pantene Argan Yağlı ELIXIR yağ terapisi (hafif yağlı formülüyle besleyerek saça çok yönlü bir bakım sağlar(vaad ettiği)) kokusuyla çok güzel bir etki bırakan bir ürün. İndirimde iken yedeklemek istedim. Saçlarınızın elektriklenme problemi varsa etkili bir ürün. Saçları sakinleştiriyor. Benim için saça canlılık verme özelliği de önemli bir ayrıntı. Bu ara mevsimsel olarak sanırım saç dökülmesi yaşıyorum. Annemin tavsiyelerine kulak vermesem olmaz :) parabensiz şampuanlar kullanıyorum B vitamini eksikliğim için yeme içme düzenime dikkat ediyorum ayrıca halis zeytinyağı kullanıyorum. Saç diplerimden uç kısımlarına kadar uygulayarak yarım saat beklettikten sonra yıkıyorum. En doğal en basit aslında en canlı yöntemlerden birisi.
Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle yorumlarınız bekliyorum....

5 Eylül 2017 Salı

MAYBELLINE THE NUDES FAR PALETİ

   

Sonbahar... Kendisinden sonraki kış mevsimine usul usul hazırlayan narin mevsim. Sonbaharı hüzünle veyahut başak sarısı tonlarla özdeşletirirken sonbahar benim için anlamsız yorgunlukların sonuca varmayan gözlemcisi. Bazen haksızlık yapıldığını düşünsem de bu mevsime ne yapayım bende o için için hüznüne ortak oluyorum. Farkında olmadan. Hani yürümen gereken bir yol vardır ve devam ettikçe anlarsın yürümek kaderin olmuştur. Çöldeki bir serap görür gibi istediğin hayallerini görsen de hep yürürsün. Alışkanlık durağında nefes almak iyi gelmese de.
 
Yaz benim için çok çabuk geçti. Üç ayda 12 ayı yaşamak dedikleri böyle birşeydi sanırım. Yine de güzel anılar biriktirdim paylaşacağım... Bayram gelmeden indirimlerden aldığım ürünleri bayram da kullanınca yorumlarımı paylaşmak istedim. 

Umarım bayram güzel geçmiştir. Kozmetik alışverişi yapmak için; Maybeline far paletinin indirime girmesini bekliyordum denemek için. Sleek far paleti ile arasında pek bir fiyat farkı olmasa da aklımda kalacağına önce maybeline far paletini aldım. Parlak renklerden daha çok mat ve doğa günlük kullanımlık renklerin olduğu bu paleti aldım. Yanlış hatırlamıyorsam 27.5 TL idi.
 
MAYBELLINE THE NUDES FAR PALETİ

Renkleri özellikle de toprak renklerini çok sevdim. Ek olarak simli camel rengi far çok hoşuma gitti. Koyu renkler en sağda yer alan şimdilik kullanmadım. Nadir kullanacağımı düşünüyorum.

MAYBELLINE THE NUDES FAR PALETİ

İçinde ayrıca bir fırça aplikatörü de var . Kullanmadığım renklere bakmak için parmağım izi çıkmış. :) Güzel uygun fiyatlı bir ürün. Çok fazla bir bekletişi olmayan kalıcılığı konusunda biraz sıkıntıları olan bir far paleti. Bazı renklere cidden bayılsam da alternatif diğer far paletlerine göz gezdirmekten vazgeçmeyeceğim.
 

18 Ocak 2017 Çarşamba

YANSIMALAR

 
 
Yalancı mevsimler... Zamana kızmamak elde değil; zaman en suçsuz olanımız olsa da daima ona kızarız. Hiç durmadan devam etmesini kimi zaman acımasızca bulurken kimi zaman da olduğumuz yerden kıpırdayamamış hissi edindirmesine kalpten gelen bir kırgınlıkla tanımlayamadığımız sözcükleri sıralarız. Düşünmeyiz aslında bulunduğumuz hayal dünyasında; düşünmek, kabullenmek istemeyiz. Onun en masumumuz olduğunu. Eninde sonunda geçip gideceğini. Yaralarımızı sarmak ne onun görevidir ne bizi dinlemek. O, sadece yorgun bir şekilde görevini yapacaktır izin verildiği sürece. Düşünüyorum da büyümenin güzel tarafı bu daha az suçluyor insan. Daha çok da anlıyor. Anladıkça artan insan yükü ağırlığı az da olsa hafifliyor. Kalp kırgınlıklarını birer cam gibi yansımadan ibaret olduğunu anlıyor. Sevmenin güzelliğinde kaybolmak istiyor. Yine de bir gerçek var ki yaşam varsa umut var umut varsa hüzün var. Yaşamak tüm zıtlıklarına rağmen var ve bunu kabul ettiğimiz anda gerçek pişmanlıklarımızla barışıyoruz. Geçenlerde bir müzik kutusuna rastladım. Eski alışkanlıkları seven ben hep bir müzik kutumun olmasını istediğimi hatırladım. Büyüdükçe insan istediklerini unutmuyor yalnızca onları zamanı geldiğinde yeniden hatırlıyor. Büyüdükçe bir pikap istemem gibi. Uzunca bir süre dinledim, dinledim ve dinledim. Lakin almak içimden gelmedi bir türlü. Sanki alırsam o büyü bozulacak gibi. İsteğim bir anda kaybolacak o anda değersizleşecek gibi. Bir şey daha fark ettim. Almaktan çok birinin bana hediye olarak almasını istediğimi. Tuhaf bir duygu, çocukluktan kalan. Eğer değer veriyorsam, değer verdiğim eşyaları ölümsüzleştirmek için sevdiğim insanların bana hediye etmesini isterim. Sarı sayfaları olan belki de yıprandığı için koptu kopacak kapağı olan bir kitap, ilk sayfasına not düşürülüp bir daha ellerin uzanamadığı bir defter gibi. Anlamları büyük olan üzerinde saatlerce düşünülmeye dokunmaya kıyılamayan eşyalar... Zamanın tüm etkileri üzerinde olan eşyalar.   
Adana sonbahar görünümlü kışını yaşamakta. Evimizdeki bu parkı seviyorum. Gelip geçtiğim yol üzerinde olan bu park insanı düşüncelere sevk ediyor. Birkaç dakikalığına dahi olsa zihnen dinlenmeyi sağlıyor. Şehrin sesli sessizliğinde gülümsemeni sağlıyor. Ağaçların; yapraklarının kendilerini terk ettiğini görmelerine rağmen nasıl da ayakta durduklarını ve kuşlara ev sahipliği yaptıklarını görmek yüzlerdeki tebessümün sebebi oluyor... Tıpkı bir sevgi yansıması gibi...