27 Temmuz 2019 Cumartesi

ERMİŞ/ HALİL CİBRAN


             Bir doğum günü daha geldi ve geçti. Doğum günü pastamı kutudan çıkarmak için baktığımda gördüğüm manzaraya gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Ortadan muazzam bir şekilde ikiye ayrılmıştı. Onu yerine koy, düzgün bir hale getirmeye çalış derken geçti gitti. Çok tatlı mesajlar aldım ama. İlkokuldan bir arkadaşım benim okuma bayramında tiyatro da tavşan olduğum bir fotoğrafı hatırlattı ya zaman böyle geçer diyerek. Haklı da zaman avuçlarımızda tutmaya çalıştığımız su gibi; ne kadar tutmaya çalışsak da akıyor ve gidiyor. Blog sayesinde tanıdığım incirlikurabiye (Zeynep) ona da çok teşekkür ederim tatlı mesajı için. Yaş aldım... Yaşlandım mı yoksa? :)

Daha önce Halil Cibran'ın iki kitabını okuyup yorumlamıştım. Gezgin kitabı özellikle benim için özel kitaplar arasında kendisine yer edindi. Ermiş kitabı ise hemen hemen Halil Cibran denildiğinde ilk okuduğum kitap Ermiş mutlaka okumalısın denildiği için almıştım. Okuma fırsatı bulunca da hemen okudum. Kitap hakkında notlarım; 

      Tanıtım yazısından...
"Ve hep böyle olmuştur, ezelden beri ayrılık vakti gelip çatıncaya kadar, sevgi kendi derinliklerini bilmez..."
             Tam on iki sene boyunca Orphales şehrinde bekleyen El Mustafa, gemisinin gelip kendisini doğduğu adaya götürmesinden önce bu halka yaşama dair öğütlerde bulunur. Aşk, yaşamak, mutluluk, çalışmak gibi insanı insan kılan pek çok soruyu yönelten halk onlara yol gösteren bu kutsal kişiden ayrılmakta zorlanacaktır...

 Alıntılarım;

"Aşk size kendinden başka bir şey sunmaz ve sizden kendinden başka bir şey almaz.
    Ne aşk size sahip olabilir ne de siz ona sahip olabilirsiniz;
Çünkü aşk aşka  kafidir...
 Aşka yön vereceğinizi düşünmeyin, eğer aşk sizi değerli bulursa o size yön verecektir...
.....
Ve insanların içini açıp kibrini gösterdiği, tüm çıplaklığıyla onların değerini ve gururlarının küstahlığını gören sizler kim oluyorsunuz ki!
....
Yine de içinizdeki zamansız, yaşamın zamansızlığının farkındadır.
    O bilir ki dün, bugünün anısıdır ve yarın da bugünün hayalidir...
.....
Sizin çocuklarınız,sizin değildir. 
Onlar Yaşam'ın kendisine duyduğu özlemin kızları ve oğullarıdır.
Onlar içinizden gelirler ama sizden gelmezler...

Ermiş... Geri dönüş yolculuğunda hem kendisini anladığı hem de şehrin insanlarını anladığı; yaşamın gizeminin bir formüle indirgenemeyeceğini anlamlı kelimelerle dile getiren kitap... Onu yolcu etmeye gelen halkın sorduğu soruları yaşam da bizlerde sormuşuzdur kendimize... Ermişin yolculuğunda on iki yıllık bir süre geride kalıp başka bir yolcuğa doğru çıkmasını gemi kaptanın sabırsızlığında bekler şekilde bulacaksınız. Okuyucu olarak beğendiğim bir kitap olsa da Gezgin kitabı sanırım bir adım daha benim için önde olacak.

 Güzel bir hafta sonu olsun. Beklerim yorumlarınızı...

22 Temmuz 2019 Pazartesi

JANE AUSTEN/ AŞK VE GURUR


AŞK VE GURUR... 
Önceki yazımda Jane Austen'dan bu kadar bahsetmişken bir klasik olmuş; edebiyatta kendisine yer edinirken defalarca
 hem dizisi hem de filmi çekilmiş olan Aşk ve Gurur'u anlatmamak olmaz. 
Lise zamanımızda çok popülerdi, filmi...
 Her zamanki gibi önce kitabını okuyup sonrasında filmini izlemiştim. 
Ama bu durum Boleyn Kızı için geçerli değil sanırım... Filmini kitabından daha çok sevmiştim neyse...

JANE AUSTEN/AŞK VE GURUR

Aşk ve Gurur 
2005 yılı yapımı Jane Austen'ın 1813'te yayınlanan Gurur ve Önyargı kitabından uyarlanan romantik dram filmi... 2 saat 15 dakika film...Oyuncular; Keira Knightly(Elizabeth Bennet), Matthew Macfadyen(Mrs. Dracy), Rosamund Pike, Jena Malone...
Konusu:
İngiltere'de 18. yüzyılın sonlarında, 
toprak sahibi bir ailenin beş kızı olan 
Bennet'lar( Elizabeth, Jane, Lydia, Marry 
ve Kitty) kızlarının hayatını zengin bir 
koca ile garanti altına almak
 isteyen anneleri... Bayan Bennet'ın 
en büyük hayali kızlarını zengin 
insanlarla evlendirerek aslında sınıf atlamalarını sağlamaktır. 
Elizabeth(Lizzy olarak çağırılıyor ailesi tarafından) hayata diğerlerinden farklı bakmaktadır. 
Onun neşeli ve zeki karakteri birisinin dikkatini çekecektir. Bu kişi 
Mrs. Darcy'den başkası değildir. Bu naif ve içten aşk öyküsü gurur çekişmesinde kazanan taraf hangisi olmalıdır? 
Aşkta kazanan var mıdır?

MR.DARCY

AŞK VE GURUR

Filmden notlarım;

" Benim gerçekten sevdiğim insanlar 
azdır; beğendiklerim ise büsbütün az. Dünyayı görüp tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor. İnsanların iç yüzünün nasıl 
hiç göründüğü gibi çıkmadığını; iyi yada akıllı gibi görünenlere bile nasıl hiç güven olmadığını her gün daha açıkça anlıyorum."

(Zamana uzanabilmiş bir paragraf... 
Bugün okurken de anlıyorum ki insanlar gerçek yüzlerini saklamakta ustaca davrandıklarını düşünseler de ve anlaşılmadıklarına kendilerini
 inandırsalar da durum hiç de böyle değil. Sadece karşı tarafa -mış gibi yaptığını söylesen de anlamayacağını görmek karmaşası ... Vefanın önemsizleştiği, çıkarcılığın yaygınlaştığı bir karmaşa... )

"Yapmacık bir tevazudan daha aldatıcı birşey yoktur. Bu dolaylı yoldan böbürlenmenin ta kendisidir."

"Kibir ve gururu dize getirebilecek tek gerçektir aşk..."

Oscar'a dört dalda aday
 gösterilmesi bir yana abartıdan uzak; harika bir filmdi benim için. Dönem kıyafetleri, arka plan manzaraları bir kenara oldukça da anlamlı bir film. Keira Knightley zarifliği ve Matthew Macfadyen bu ikili arasındaki kimya; karakterlerin gerçekliğine olan inancı pekiştirmekte.
 Lizzy, Becoming Jane filminden sonra gördüm ki yazarın kendisinden parçalar taşıyan bir karakter. Aşık olmadan evlenmek, statüsel bir kaygı onun için önemli değil. 
Kitapları ve düşünceleri ile kardeşlerinin arasından zekası ile sıyrılmış; peki ya Mrs.Darcy? Bu gizemli zengin; duygularını gururunun ardında gizlese de meşhur yağmur sahnesinde vay be dedirten bir karakter dedirtmişti. 
Böylesine asilce sevmek; karakterin muazzamlığına hayran bıraktırıyor. İzleme listenize ekleyebilirsiniz :)
Moda kendisini tekrarlıyor. 
Arada sırada Instagram'da da bu filmdeki kıyafet modasını görsem de sadeliğin ve kıyafetlerin zarafetinin moda olmasını isterdim.
Beklerim yorumlarınızı....
Instagram: @camdanduslerblog

19 Temmuz 2019 Cuma

DENEBUNU HAZİRAN KUTUSU 2019

                 
    Denebunu Haziran Kutusu... Beni oldukça bekletse de bu haziran kutusu elime ulaşmasına çok sevindim. İçeriğindeki ürünleri heyecanla bekliyordum :) Kutu içerik notlarım;
*Finish quantum bulaşık tableti (Kurumuş lekeleri bile sudan geçirmeden çıkarır. )
*Duru banyo ve duş sabunu
*Eti Form tam çavdarlı karabuğdaylı çıtır çubuk
*Kotex Active
Finish Quantum için ayrıntılı bir yazı vardı onu aktarmak istiyorum. Oldukça etkilendim okurken.
    Günde 25 Litre suyla yaşayacağın bir geleceğe hazır mısın? 
    *2 dakika dişlerini fırçalama sonucunda 25 litre; ev temizliğinde 1 kova su kullanıldığında 10 litre, tesisat sızıntıları yüzünden 30 litre, çamaşır makinesinde 48 litre, bulaşıkları sudan geçirdiğinde 57 litre, bir makine dolusu bulaşığı elde yıkandığında 103 litre , bulaşık makinesinde yıkandığında ise 9-11 litre harcanmakta imiş. 
    
Peki bu şekilde tüketmeye devam edersen ne olacak?

Cape Town'ın  bugün yaşadığını biz de çok yakın gelecekte yaşayabiliriz. Güney Afrika'da yer alan Cape Town'da uzun süredir su fakirliği yaşanmakta, 2015 yılında Cape Town'a günlük bireysel  kullanım için yalnızca 25 litre su verildi. 25 litre Dünya Sağlık Örgütü'ne temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için alt limit. Bu şekilde tüketmeye devam edersek biz de günlük 25 litre suyla yaşamak zorunda kalabiliriz. 

Kotex Active(Hareket halindeyken rahatlık ve güven)
*Pede esneklik sağlayan eşsiz FlexFit Teknolojisi ile spor yaparken bile vücudunuzun her hareketine uyum sağlar. Nefes alan 100.00'den fazla mikro gözenekleri sayesinde cildinize hak ettiği rahatlığı sağlar. 

Eti Form(Lif  Kaynağı) Tam Çavdarlı Karabuğdaylı Çıtır Çubuk
*Yağı %30 azaltılmıştır.
*Çiya ve Çörek Otu 

Duru Fresh Sensations Okyanus Esintisi (Canlandıran Banyo ve Duş Sabunu)
*Doğal Bitkisel Sabun 
Kullanım sonrası mutlaka paylaşacağım. Özellikle Duru canlandıran sabunun kokusuna şimdiden bayıldım. Beklerim yorumlarınızı...


16 Temmuz 2019 Salı

GİFTED MOVIE



Haftanın film önerisi gelsin mi? 

GİFTED... DEHA... Film listenize mutlaka almalısınız dediğim filmlerden. İzlerken itiraf etmeliyim ki ağladığım; tebessüm ettiğim sahneler bir yana işte amaçlar mı yoksa anlamlar mı sorusunu kendime sorduğum bir film oldu. Not aldığım bu filmin fragmanını başka bir filmin fragmanını izlerken görmüş izleme listeme almıştım. İyi ki almışım. Mükemmel, asla zamanınızın boşa gittiği hissine kapılmadan geçireceğinize inandığım 1 saat 41 dakika. Gereksiz ayrıntılara yer verilmeden, "deha" kelimesinin ağırlığını gösteren samimi bir film. Bana duygusal anlamda oldukça geçti "GİFTED"
Filmin konusuna gelecek olursam eğer kısaca;
Frank Adler (Chris Evan) yeğeninin Marry'nin(Mckenna Grace) normal bir hayat yaşamasını istese de karşı koyamayacağı durumlar olacaktır. Mary Adler tıpkı annesi gibi bir Matematik dahisidir. Mary'nin annesi Diane kızını alıp abisine gelmiş ve intihar etmiştir. Frank bu intihar sonrasında yeğenini de alıp eyaleti terk etmiş(Boston üniversitesinde yardımcı felsefe profesörü iken işini bırakmış) yeni bir yerde sıfırdan yaşam kurmuştur. Altı buçuk boyunca yeğenini kendisi eğitirken onun okula gidip sosyal anlamda; hayatın içerisinde yer alarak arkadaşlar edinmesini istemiştir. Diane'nin yaşamadığı hayatı yeğeninin yaşamasını istemektedir. Okulda ise Mary'nin zekası fark edilir, türlü olaylar gelişir. Anneannesi ortaya çıkar ki bu kadının bir robot olduğunu düşünüyorum; en güzel cevabı filmin sonunda alacak olsa da oğlu ile torununu almak için mücadeleye girer. Hedefleri vardır ve bu hedefleri tamamlamadığına inandığı kızının yerine onun kızı ile ulaşmak istemektedir. 

Frank filmde "Einstein bisiklete binebiliyorsa Mary'de binebilir "derken aslında ne demek istediğini tüm duyguları ile yansıtan Chris Evan'a hayran olmamak imkansızdı. Onun pişmanlığı; vicdanı ile birleşse de yeğenini elinden geldiğince harika yetiştirmeye çalışmasının anlamı büyüktü. Bu filmin IMDB puanı 7,6 yapım yılı 2017... Birçok ödül de almış.



Küçük kızı tanıyorum ama nereden diye düşünürken Young Sheldon dizisi aklıma geldi. The Big Bang Theory dizinin önemli karakterlerinden olan Sheldon'un çocukluğunu anlatan dizi de bu kızı görmüştüm dedim ve haklıymışım. Çok başarılı bir oyunculuk kariyerinin olacağına inanıyorum. 

Dokunaklı bir aile filmi olan bu filmde; Mary'nin zekasının getirisi olarak kendisinden 50 yaş büyük insanlarla bir matematik teorilerini çözerek,  adını dünya da en önemli yerlere yazdırması   gerektiğine inanan anneanne ve Frank'in yeğeninin zekasının farkında olduğu ancak kendi yaşıtları ile bir dünyasının olmasını gerektiğine inanırken acaba doğru mu yapıyorum soruları; Mary'nin ise yaşadıkları... Çok fazla noktalar ve aslında üzerinde durulsa fena olmazdı dediğim sahneler olmadı değil hani. Gerçek fedakarlık; dahilerin normal bir hayatı olmasını istemek; duyguların önemsenmesi; çocuğunun isminin dünyaya yazılmasını isterken onun ne istediğini önemsemek soruları çerçevesinde 101 dakikanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. 

Güzel bir hafta sizinle olsun beklerim yorumlarınızı....

13 Temmuz 2019 Cumartesi

TAVUKLAR FİRARDA

 

Tavuklar Firarda...
       Misis özel bir yerdir... Efsanelere konu olmuş Şahmeran'ın durağı biraz bereketli topraklar üzerinde biraz da sarı sıcağın gölgesinde Çukurova'nın parçasıdır. Meşhur ayranı, sıkma ve gözlemesi ile lezzet durağında kendisine yer edinmeyi bilmiştir. Adana gezi durakları gibi bir gün yemek köşesi yapmayı düşünüyorum. :) Bilmiyorum ilginizi çeker mi? Mutfak ve çeşitleri bol olan bu şehirde bu ara gezemesem de ara ara fırsat bulup fotoğraf çekmek istiyorum. Bu fotoğrafı çekerken de aklıma Jagga Jasoos filmi geldi. Keçilerin ağaca çıkmış bir halde duruşu... Komik ve rahat olan tavukların duruşu tebessüm ettirdi. Akşam karanlık olmadan uyumaya çıktıkları söylense de bu duruş ve umursamazlık hoşuma gitti. Bu ara birkaç film izledim ve bir kitap okumaktayım. 
Sanırım durgun zamanlar biraz daha içsel dinginliğin arandığı evrede olmak yeni bir yaş almaya hazırlık sanki. Notlarım; yeni bir yaş almanın eklenen rakamlarla da ilgisi yok bir senenin muhasebesi yapılırken neler yaptım sorusu üzerinde uzunca düşünmek gibi. 
        Gelecek yıla biraz daha umut biriktirirken güneşi gölgeleyen bulutlara hafif bir tebessüm saklamak. Belki de büyümek böyle birşeydir. Zamanın getirdikleri ve götürdüklerini düşünürken getirdikleri için şükretmek götürdükleri için ise tecrübe kelimesini anlamak...Hafta içi izlediğim film yorumlarının gelmesi ümidiyle bu ara sıklıkla dinlediğim bir müzik listesi bırakayım... 
*Ne-Yo(One In a Million) eski bir şarkıdır ama benim için yeri başkadır.
*Jannat(Akhat Karar) hareketli, eğlenceli
*Saad Lamjarred(Njibek Njibek) 
*Gfriend (Fever) bu kızların cidden güzel şarkıları var
*Shreya Goshal(Dhadak)
*B.O.B Hayley Williams (Airplanes) bu şarkıya dönem dönem takıyorum :D
*Eylem Aktaş(Asi jenerik)
*James Arthur (Impossible) Klasik ancak etkileyici Say You Won't Let Go şarkısı da hiç fena değil

     Yağmurlu bir günden bloğumu ziyaret eden herkese selamlar olsun. Adana için Temmuz ayında yağmur serinletici ve biraz da güneşe nasılsa yaz boyu buralardasın biraz ara ver demenin güzel hali sanırım. Güzel bir hafta olsun beklerim yorumlarınızı...

6 Temmuz 2019 Cumartesi

BEE BEAUTY TOZ KAHVELİ VÜCUT PEELİNG


En sevdiğiniz gün? Benim Pazar günü hüznü, Pazartesi sendromu, Cuma mutluluğu olmasa da bir Çarşamba sevincim vardır. Hafta ortasının uğurlu geldiğine inanırım nedense... Ama Çarşamba bir doktor kontrolü ile göz numaramın arttığını öğrendim. Uzun zamandır göz doktoruma gitmiyordum. Miyop ve astigmatım... Miyopluk durumu artsa da astigmat sabit kalmış. Yeni gözlükler ile miyop 4.25 olmuş. Fark ediyordum aslında. Bilgisayara bakarken gözlerimin sürekli sulanması, birçok problemin astigmattan kaynaklansa da uzaktaki insanları, ifadeleri görememek hatta yakınlarıma uzaktan bana el sallamayın adımla seslenin sizi göremiyorum demek biraz benden biraz da bıkkınlıktan kaynaklı. Çünkü gözlüğü tahtaya ve bilgisayara bakmak ya da günlük hayatta göremediğim yazıları görmek için kullanıyorum. Sürekli gözlük takmıyorum. İnsanlar şaşırıyorlar nasıl görüyorsun diye ama alıştım sanırım. Gözlük bana hayat kalitemi yükselten bir fazlalık gibi geliyor. Ancak şimdi yeni gözlüğüme alışma evresi birazcık sıkıntılı geçtiğini söyleyebilirim. Dört yıl olmuş yeniliğe belki de fazlalığa alışmaktaki zorlanma sebebim ama bilmiyorum zorlanan var mı benim gibi ya da alışacaksın denilmesine ihtiyacım var sanırım. 
Yeni gözlüklerle yeni yazı...Bitenler bölümün ilk yazısı olacak. 


Bee Beauty Toz Kahveli Vücut Peeling(Duşta Kullanım/Doğal Kahve, Kil, Deniz Tuzu)
*Antiselülit etkisi
*Ölü cilt derisinden arındırır
*Cildi sıkılaştırır
"Doğal kahve, kil, deniz tuzu minerallerinden oluşan mükemmel karışım. Özel tanecikleri ile cildi ölü cilt derisinden arındırırken, gözenekleri temizler pürüzsüz ve canlı bir görünüm kazandırır. Selülit oluşumun önlenmesine yardımcı olur. "
Bu ürünü Gratis'ten satın almıştım. Hatta öncesinde kağıt poşet formunda olmayacak şekilde olandan kullanmış benim için etkisi olmayan bir ürün derken arkadaşım bana kağıt poşet tasarımlı olandan satın almamı tavsiye etmişti. Sonuçta içerik aynı tasarım farklı derken onu kırmayıp indirimde 10 TL gibi bir fiyata satın almıştım. Şimdi 10 liraya düşmüyor ama ikinci kez satın alacağım ürünler arasında çoktan girdi. İçeriği deniz tuzu, kahve ve kilden oluşan beklenti üstü bir ürün oldu benim için. Sıkılaştırma ve pürüzsüzlük vaadini yerine getirdiği gibi yumuşak bir etki yapıyor. Tanecikleri hissediyorsunuz.
Güzel bir hafta olmasını dilerken hayatın küçük detaylarını mutluluk detaylarına çevirmek ümidi ile :) Beklerim yorumlarınızı...





1 Temmuz 2019 Pazartesi

JANE AUSTEN




JANE AUSTEN



Temmuz ayının ilk günü ve ayın ilk yazısı film yorumlaması ile gelsin... Bulutlu biraz gri ve biraz esintili bir film ile. Yaz mevsiminde kış esintili kısa bir mola diyelim. Becoming Jane... Aşkın Kitabı... Aşk hakkında bildiğimiz veya bilmediğimiz kitaplar yazılmamış mıdır! Peki o sevdiğimiz, hayran olduğumuz ve karakterlerle kendimizi konuşurken bulduğumuz kitapların yazılma süreci? Herkesin sonuca baktığı dünyada sonuca giden süreç sanırım pek ilgi çekmiyor.   





Aşk ve Gurur kitabını okurken istemsizce şu soruyu soruyordum; yazar yaşadıklarının ne kadarını eserlerine yansıtmış olabilir? Bu arada Aşk ve Gurur filmi lisede oldukça popülerdi. İzleyenler izlemeyenlere tavsiye ederek mutlaka izletirlerdi ki ben yine filminden önce kitabını okuyanlardan birisi olarak film mi kitap sorusuna üçüncü bir yanıt vereceğim... Dizisi... Hatırlayanlar var mıdır bilmiyorum ama TRT'de bir zamanlar yayınlanırdı. Kıyafetler; o puslu hava diyaloglar filmini de izledikten sonra Keira Knightly en sevdiğim oyuncu ve bay Darcy en sevdiğim karakter olmuştu ki... Darcy hakkında yazdıkça yazmak istesem de biz Jane'e dönelim. 2007 yılı yapımı Becoming Jane filminin başrol oyuncusu Anne Hataway... Bu kadının gülümsemesine hayranım dönem film kıyafetleri çok yakışmış. Sade ve etkili renklerin; zarafeti ön plana çıkarması bence dönem kıyafetlerini özel kılan.



Konusu: Zengin bir erkek ile evlilik yapmasını istenilen Jane fakir bir ailede yetişmiştir. Yazarlık konusunda oldukça yeteneklidir. (Zaman zaman kızgınlıklarını yazarken gördüğünüzde yazma aşkına şaşıracaksınız. ) Ancak bu yeteneklerin önemsiz olduğu ve iyi bir evlilik yaparak rahat bir hayat sürmesi gerekliliği sık sık vurgulanır hem olaylarla hem de şahıslarla. Zengin damat adayı Wisley ise biraz utangaç biraz da Jane'nin kendine has özelliklerine ki bence zekasına hayran olan birisidir. (Aslında bu karakteri sevmiştim) Jane ise kadın olarak toplumdaki yerinin zengin bir erkekle evlenerek değer kazanma düşüncesine karşı çıkmaktadır. Onun için önemli olan yazma tutkusunu ailesinin tüm baskılarına rağmen korumaktır. Fakat bir gün genç avukat Tom Lefroy(James McAvoy) ile tanışınca düşüncelerini sorgularken,  yeni bir hayat isteği ona cesaret verecektir. 

Filmden küçük alıntılar;

"Bazen sevgi zamanla açan utangaç bir çiçektir."(Mr.Wigley)

"Umarım aşk yeniden gözünüze girer"(Tom Lefroy)

Filmden etkilendiğim iki küçük alıntı... Alıntıları aldığım sahneler ve filmin sonu dışında filmi oldukça vasat buldum. Bir kadının toplumdaki yerinin evlilik ile ölçülemeyeceği ve kadın olarak ayakta durabileceğini göstermesi, gururunu korurken ben bulduğum durum ile yaşarım yeter ki yazmaktan ayrı kalmayayım... Aslında mükemmel bir konu; mükemmel arka plan; yeşil ve grinin uyumu her zaman sevmiştim; ve dünyaca bilinen kitapların yazarının hayatının dikkat çekiciliği derken iyi bir film beklentisi içerisinde oluyorsunuz. Ancak olmamış; çoğu sahneyi sıkıntıdan atladım. Anne Hataway'in hatırına dayanmak istedim ama yorucu geldi. Kelimelerle doldurulan sahnelere razıyken; bazı konuların üstünkörü işlendiğini düşünüyorum. Aşkının peşinden gitmeyi denerken bir anda bir vazgeçiş evet bazı kararlılıklar var hadi ayrılalım olmamış. O duyguyu geçirmedi. Aslında İngiliz filmleri denildiğinde benim de aklımda soğuk, katı kuralcı ve etkili karakterler gelse de başrol karakterler yerine o duyguyu veren tek karakter Mr.Wigley oldu. Gözleri, hafif gülümsemesi ile yürüyen karizma olduğunu düşündürdü en azından benim için :) Son sahnede ise görmek istediğim hüzünlü mutluluk hop yüksek bir avizenin yeteri kadar ışık vermemesi gibi ortada kaldı. Gelenekselcilik, dönemin özellikleri ve kadının toplumdaki yerinin sorgulanması Jane Austen'ı benim için özel bir yazar haline getiriyor. Filmde karakterlerim evet zorlanacaklar ama sonunda mutlu olacaklar derken gülümsemiştim. Umudunu kendi yaşamı ile derinleştirip yeniden bir hayat oluşturmuş gerçekten de. Hiç evlenmemiş, yazmaktan vazgeçmemiş... 
Dönemler değişse de anlayışlar ve anlayışsızlıklar aynı kalabiliyor aslında... Zamanın değişimindense insanların iyi yönde değişmesi önemli olan...
Beklerim yorumlarınızı ve önereceğiniz film tavsiyelerinizi... Instagram:@camdanduslerblog