klasik edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
klasik edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mart 2018 Salı

ZEHRA/NABIZADE NAZIM

 
Klasik kitaplar günümüze değin uzanmış kitaplardır değil mi? KPSS için Türkçe sorusu çözerken klasik kitaplar hakkında bir paragraf ve okurken nedensizce aklıma bu kitap geldi. Zehra... Lisede iken okumuştum. Ancak yazın ellerim yine bu kitaba gittiğinde lisedeki benden farklı olarak notlar almışım. O zamanlar hafızama mı güvendiğimden yoksa daha sonra okurum yine dercesine mi notlar pek almazdım. Büyümenin güzel tarafını şimdi anlıyorum. Notlar almak o kitabın yaprakları arasında unutulmuş bir başka kağıtlar bulmak insanı garip bir hüzün sevincine yöneltiyor. Hüznün içindeki hafif bir tebessüm!!! Kimi durumlar durağan değildir. Üzülürken dahi içinde umut olur. 
 
Kıskançlık... Hangi kelime ile tarif edilirse edilsin derinde büyük bir hüznü barındıran bir duygudur aslında. Belki de bir acının. Nabizade Nazım; Zehra kitabını okurken böyle bir not almışım. Zehra'yı anlamaya çalışmışım. Fazlası ile ... Tüm huysuzluk ve kıskançlığından kaynaklı ihtiraslarıyla başka bir insanın hayatını mahvetmesine kızmış ancak nasıl bir çocukluk geçirdi acaba sorusunu sormadan da edememişim. İlk psikolojik roman denemesidir; Zehra... O yüzden karakterleri tanıyıp anlarken aklınızda değil kalbinizde oluşuyor sanki yorumlarınız. Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi ana karakter Zehra çevresinde temellendirilen bir kitap. Zehra'nın ticaretle uğraşan babasının yanında katip olarak çalışan Suphi de kitabın erkek karakteri. Sadakatsizliği ile sinir bozsa da kötü durumlar kaderine düşmüş sanki. Suphi'nin güzel kadınlara gönlünü kaptırması başına olmadık işler getirir. Kocasını gözünden dahi kıskanırken onun evdeki güzel cariye SırrıCemal'i sevdiğini öğrenmesi mahveder Zehra'yı. Önce SırrıCemal'i evden kovar. Suphi ise daha sonra SırrıCemal ile evlenir; Zehra'yı yüzüstü bırakır. Zehra ise intikam almak için bir başka kadın aracılığı Suphi'nin güzel kadınlara olan ilgisini kullanarak  Sırrıcemal'e aslında Suphi'ye oyun oynar. Bu oyun sonucunda SırrıCemal intihar eder. Çok kötü olaylar meydana gelir. Bu olaylar sonucunda Zehra'da büyük bir vicdan azabıyla bu dünyadan göç eder.  
     Çok fazla soru soracağınız, kızacağınız hatta üzüleceğiniz yerler bulunmakta bu romanda. Bence çağına göre klasik olabilmeyi hakkıyla başarmış bir kitap. Belki elinizin sıklıkla gideceği bir kitap olmayabilir ancak ders çıkarılabilen ve sorgulanabilen durumların olduğu bu kitabı bir kez dahi okumak gerektiğini düşünüyorum.
Yorumlarınızı bekliyorum....


 

19 Ocak 2018 Cuma

ESİR ŞEHRİN İNSANLARI


  Düşünüyorum da 2017 yılının en güzel tarafı okumak istediğim kitaplarımı okumuş olmam. En azından planlarımın bir kısmını kapsayan o parçayı yaptım. 2018 yılı için de okumam gereken kitap köşesi yaptım :) Umarım gerçekleştirebilirim. 
      Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları üçlemesinin ilk kitabı olan Esir Şehrin İnsanları oldukça akıcı bir kitap. Tarih kitaplarına karşı önyargılarımız sıkıcı olduğu yönünde ne yazık ki var. Ancak Kemal Tahir'in usta bir kalem olduğunu kitap bitiminde bir kez daha kabul ediyorsunuz. 

Serinin üç kitabını da bitirmiş birisi olarak eleştirmek kesinlikle haddim değil ancak yorumlarımı yazmalıyım diyorum. Sadece şu gerçekliğe sığınıyorum. Üçleme kitaplarında kesinlikle ilk kitap sonrası beklentileriniz daha fazla olduğundan beklentileriniz karşılanmayınca biraz üzülüyorsunuz. Epik, destansı son yerine daha durağan aslında ucu açık durumlarla karşılaştım. 

Güzel alıntılarla altını çizdiğim sayfaları oldu. Aslında duyguları yansıtmak; o duygularla karakterlerin gerçekliğini sorgulamak yerine evet bir yerlerde böyle bir insan var ve ben onunla tanışmalıyım hissini yansıtıyorsa başarılıdan da öte klasikleşmiştir. 
Esir Şehrin İnsanları da benim için böyle bir kitap oldu.
 "Umudunu yitiren her şeyi yitirmiş olur."
Sıradan ancak altını dolu dolu çizmek gerekilen bir cümle. Umut narin bir çiçektir. Fazla su fazla güneş değil yeterince güneş yeterince su ve düzenli ilgi... Umut olmadan olmaz umutsuz hele hiç olmaz.

       Roman Milli Mücadele yılları ve daha sonraki dönemde yaşanan olayları anlatmakta. İstanbul'un işgali sırasında Türklerin bu işgale karşı olan tavırları üç grupta yansıtılmakta. 
Her şeyi oluruna bırakan insanlar, İstanbul Hükümeti'nin tarafını tutanlar ve Kuvayı Milliciler... 
Bu üç grubun olaylara karşı bakış açıları çerçevesinde oluşmaktadır roman. Kitabın ana kahramanı Paşazade Kamil Bey yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle işgal altındaki İstanbul'a dönme kararı sonra yaşanan olaylar; özellikle Kamil Bey'in gel gitlerini anlamak isterken kendinizi karısı Nermin'e kızarken buluyorsunuz. 
Nermin Hanım ve ailesi (eniştesi ve halası) kuzeni, kızları Ayşe romanın ana kahramanlarından. Kamil Bey İstanbul'u ve Milli Mücadele dönemini benimserken durumdan çıkar sağlamaya çalışanlar; bir haber olanlar kendinizi İstanbul karmaşasında buluyorsunuz.       
  "Güldüm bu gülüş benden eziyet gibi geçti." Kamil Bey'i kitabın sonunda yalnızlığı ile baş başa bırakırken devamı nerede demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Yorumlarınızı bekliyorum...