bulut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bulut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ekim 2018 Salı

BULUTLARA DOKUN

 
Bir fotoğraf hikayesi;
 
"Zamanı durdurma oyunu oynayalım mı? "
"Nasıl?"
"Gözlerini kapat ve olmak istediğin yerde olduğunu düşün. Kalbinin en derinlerinden gelen bir istekle... Sadece hayal etme, gerçekliğine inan. Bekle! Gözlerini açmadan ilerle. Duymak istediğin sen, senin yol göstericin olsun. Adım adım ilerle. Koşma... O zaman şüpheye düşersin. Yaşamak için çabala!"
"Nasıl?"
"Gülümse. Tebessümündeki hüznü dağıt bir çeşit kandırmaca oyan demiyorum sana. Gerçekten gülümse! Fark et çevreni. Hisset yaşamı. Gökyüzüne bak. Çocukken oynadığın oyunlar gibi; en son ne zaman bulutları sevdiğin yüzlere benzettin?"
"Hatırlamıyorum..."
"Hatırlamak için unutmak gerek; sen
 unuttun mu ki?"
"Belki de unutmuşumdur. Koyu lacivertin yasemin kokusunda çocukluğum bir köşe de beni izlerken düş görüyorum. Ellerimi uzattığım gökyüzündeki bulutlara bir bir dokunuyorum."
"Düş ile yaşam arasındaki o ince çizgi kimi zaman gerçekleri dile getirirken kimi zaman ise ruhunun dilini duymanı sağlar. 
Şimdi derin bir nefes al ve gözlerini aç; bakmak için gerçekten görmek için... Gördüğün her bir detayı aklına yer edindir en güzel anıların olmasa dahi en değerli anıların olması için... Ellerini uzat, hayal etmekten korkma!!!"
 


23 Temmuz 2018 Pazartesi

EN SEVDİĞİNİZ AY?




  Fotoğraflar küçük bir anın
 devamındaki güzel bir melodi gibidir. Mutlulukla dilinize dolandığında anlarsınız bir süre sonra anılarınız arasında yer edinecektir. Paylaştığım fotoğraf bir yayla fotoğrafı! Geriye dönüp anı dondurmak için soluklandığım sırada çekilen.
         Adana için Temmuz ayı bir Mayıs gibi ayı geçmekte. Bence Adana'nın kendisi de bu duruma şaşırıyor olabilir. 
Evet sıcak özellikle öğle saatleri dayanılmaz ki en iyi örneğini pazar günü sınav da hissettim. Ama akşam serinliği kendini affettirircesine yasemin kokuları ile geceyi güzel anmakta. Bu aylarda gece uyumak nemden dolayı çok zor olur. Çok şükür ki bu yıl bu zamanlar daha iyi. Ağustos nasıl geçer bilmiyorum ama  zaman çok hızlı ilerliyor gibi sanki.
 Zaman notlarım koşarken ben onu yakalamak için hızlı adımlarla yürüyorum. Yetişmek ne mümkün ancak çabalıyorum.
       Çocukken bu zamanlarda ki her yıl yaz dönemi yaylada geçerdi. O zamanlar daha bir eğlenceli gelirdi. Apartman çocukları olarak özgürce dışarıda oynayabileceğimiz, ağaçlara tırmanabileceğimiz ve toprağa dokunabileceğimiz bir yer olduğu için mutluyduk belki de. Yaş aldıkça ki yaylanın hedef kitlesinin değiştiğini düşünüyorum. 
Benim yaş grubu için çok sıkıcı... Uzun yürüyüşler, serin hava hatta yer yer soğuk hava yaz mevsiminde olduğumuzu unuttursa da uzun süre için hayır diyorum. Sınavdan önceki hafta sonu ki keşke hafta sonları sadece gitsek bence daha iyi olur; gittiğimizde dönüş sırasında ardımda kalan manzara bir tablo gibiydi. 
Canlı, doğanın kendisinin son derece farkında olduğu şehirden uzakta ancak bir şehir kalabalığını çoktan yakalayan hem yakın hem de uzak olabilen bir manzara. Sevdiğim şeyleri hatırlatıyor. 
Ağustos ayını ne kadar sevdiğimi; yolculuklarda bir yere varmaktan çok yolda olmayı sevdiğimi yaz mevsiminde sıcak olmasına rağmen Adana'da olmayı sevdiğimi hatırlatıyor. Ağustos'u sevmemenin sebebi sarının her tonunu görmemdir. Sarı ve kahverenginin o uyumu ve uyumun aldatıcılığa inanıp ellerini gökyüzüne uzatmak: bulutlardan sevdiğim yüzler yapmak. Çocukluk alışkanlığı gibi. Düşündükçe kendimin bile benzer bulutlarını fark etmek.
       Zamanın tüm o koşu yarışında durup düşündünüz mü sizler en çok ayı seviyorsunuz?(çekilişimi hatırlatarak yazımı sonlandırayım)