31 Aralık 2019 Salı

2019 BİTERKEN 2020 UMUTLA


        2019 biterken 2020 umutla... Bu yıl beni yormaktan da beter adeta hayatımdan bezdirdi. Tekrarlayan hastalıklar, biten hastalıklar ve yeni çıkan hastalıklar... Onca uğraş verdiğim tezim; üzgünüm af gelirse yeniden gelirsin sözü ile bambaşka bir evrede kaldı. Alay edilmiş hatta özellikle yapıldığını düşündüğüm kötülükle bu kadar yakından tanışmamıştım. 
Bu seneden aldığım en önemli ders notlarım bu olmuştu. Tez uygulaması yaptığım okuldan izin bile alınmadığı gibi onca yıl kendi kendime tez yapmaya çalışan birisi pozisyonuna düştüm. Üniversite, sosyal bilim enstitüsü dinlemeyi bırakın bana bağırmakla meşgul olduğundan artık bir de akıl verme olayını atlamayayım tabi yeniden bir yüksek lisansa başlayacak gücümü de aldı. Boyun düzleşmesi yazdan bana yadigar olduğuna inanıyorum. 
Elimin uyuşması da cabası... Çok şükür, şükürsüzlük etmek istemem tabi ki ameliyat olduğumda uzakta olmasına rağmen yaşadığım şehirde olsa ancak bu kadar yanımda olur dediğim arkadaşlarım beni yalnız bırakmadılar. Çok fazla tecrübe edindim 2019'dan... Notlarım bu şekilde...
İşsizlik ki hala devam ediyor; bilişim öğretmeni olarak adalet biterken dikey geçiş sınavına girdim. Bunca umutsuzlukla pek iyi bir sonuç beklemiyordum ama ilk 10 bine girmişim ancak hukuk için ilk 2 bin gerekliymiş, kontenjanlar oldukça az. Bu arada anneme kızıyorum bebekken göbek bağımı okul bahçesine gömmüş artık annem nasıl gömmüşse okuldan çıkamıyorum...
       
Umduğum bir doğum günü bu yıl olmadı. Yaş aldım sevinci yerine yaşlanıyorum hüznü geldi. Aslında şu düşünce zihnimde yankılanıp durdu; "Bu yaşında iki üniversite, haksızlık,işsizlik, hayatında varmak istediğin o noktanın çok gerisinde olmak bu yıl fazlasıyla canını acıtıyor öyle değil mi!" Güzel şeyler olmadı mı? Oldu... Çocukluk alışkanlığı her yılı bir uğurla hatırlarım. Baktığımda beni gülümseten eşyalarla... Bu yıl da arkadaşımın doğum günü hediyesi olan müzik kutusu; her baktığımda gülümsetti. 

Şimdi gelelim 2020 yılına; herkese şimdiden mutluluklar ve harika güzellikler dilerken yapmak istediklerimin listesini bir kısmını en azından paylaşayım ki gerçekleşme konusunda daha bir ciddiyet gelsin :)

* Adana Ramazanoğlu Konağı
* Tarsus tarihi evler
* Hatay mozaik müzesi (Bu üç madde hemen görmek isteğim yerler)
*Hafta 1 kez bile olsa yüzmek istiyorum. Hem sağlık açısından hem de çok uzun zaman oldu havuz görmeyeli...
*Günlük yürüyüşlerini aksatmadan devam etmeyi diliyorum. Çok fazla yürüsem de sağlık yürüyüşleri pek yapamıyorum.
* Araba sür! Ehliyet aldığımdan bu yana 5 yıl geçti. Düşününce oldukça fazla bir zaman dilimi diyorum. Bir türlü elim aldıktan sonra direksiyona gitmedi. Bunda halkımızın çok aceleci oluşu daha sarı ışık yanarken korna sesleri, tek başına araba kullandığında mutlaka önünü kesmek isteyen magandalar olduğu için korkmam etkili. Böyle bir durumda ne yapacağımı bilemeyip, cesaretim hepten kaybolur korkusu ile bu yıl bu korkumun üzerine gitmek istiyorum. 
*Yazmak, yazmak ve yazmak... Bu yıl hikayelerim tamamlanmadı eksik paragraflarla beni bekliyorlar. Küsmek değil de sanki ruhumun bir parçası elime kalemi alamadı blog dışında. Umut ediyorum ki bu yıl daha fazla yazabilirim.
    Bu yıl karar almaktan ve aldığı kararları uygulamaktan korkmayan bazen kibarlıktan bazen de kırmamak için dahi olsa sevmediği hiçbir şeyi yapmadan, umudumla harika yazılar yazmak istiyorum. Hayatın kendisi bir hikaye; bu hikayeyi yazmak yorucu, kalp kırıklarıyla dolu biraz da hüzünlü zamanları içerse de inanıyorum ki kahkahalarla dolu, mutluluğun kelime anlamını dolu dolu yaşanılan, binbir renk barındıran zamanları işte bu yıl gerçekleşeceğine inanıyorum. Yeni yıl dileklerinizi beklerim... Sağlık, mutluluk ve huzur ile...


25 Aralık 2019 Çarşamba

SİNEKLERİN TANRISI/WILLIAM GOLDING

                                    
     2019 son kitap yorumlaması. Aslında aralık ayı içerisinde okuduğum son kitap. Beni büyük bir liste bekliyor 2020 için.  Merak ettiğim, sevdiğim yazarlara ait ve ilgi alanım dahilinde olan kitaplar. Sineklerin Tanrısı kitabını filmini izleyen bir arkadaşım tavsiye etmişti. Kitabını da sen okumalısın diyerek. 

   Kitap hakkındaki notlarım; itiraf etmeliyim ki okurken sıkıldığım nadir kitaplardan. İlk 100 sayfa bana geçmek bilmedi. Normalde elime aldığım bir kitabı bitirmeden bırakmam; bu kitapta ise birkaç günlük mesafeler verdim kendime okurken... Sineklerin Tanrısı; belirgin olarak bahsedilen dört çocuğun birbiri ile tanışması ile başlar. Roman ilerledikçe anlarız ki dört çocuk ve diğer küçük çocuklar (yaşları 6-12 yaş arasında değişen) savaşın etkilerinden uzaklaştırılmak için bir uçağa bindirilmiş ve o uçak bir adaya düşmüştür. Çocuklar kurtulmuş, pilot ölmüştür. 
       Roman da adını öğrenemediğimiz Domuzcuk; Ralph, Jack, Simon... Domuzcuk ileri derecede miyoptur ve şişmandır. Okulda ona taktıkları Domuzcuk lakabı ile ona seslenilmesinden hoşlanmadığını belirtse de ne yazık ki roman süresince adından bahsedilmez sorulmaz bile. Oldukça zekidir. Ralph on iki yaşlarında, zeki ve güzel bir çocuktur. Babası deniz kuvvetlerinde binbaşı olduğundan gelip onları kurtaracağını düşünür ve bu umudundan vazgeçmez. Uçağın düştüğü bu ıssız adada büyüklerin baskısı olmadan onlar gelip kurtarıncaya kadar özgürce vakit geçireceklerini düşündüğünden oldukça mutludur. Bu mutluluğun gerçeklik tarafında,  her şeyin farkında olan Domuzcuk ise bir an evvel adada hayatta kalabilmek için belirli kurallar ve temel ihtiyaçlar için örgütlenmeleri gerektiğinin farkındadır. Büyükler, akıbetlerini bilmediği için ne zaman gelecekler belki de hiç gelmeyeceklerdi. Adada dağınık halde bulunan çocuklar birleştirilmeli, toplantı yapılmalı kurtuluş için kararlar alınmalıdır. Domuzcuk bir deniz kabuğu ile toplantıya çağırma önerisini Ralph'e verir. Deniz kabuğundan çıkan ses ile çocuklar toplanır ve deniz kabuğu kimde ise konuşma hakkı ona verilecektir. Demokratik bir şekilde Ralph şef seçilir ve bu duruma karşı çıkan tek kişi şef olmak isteyen Jack'tir. Deniz kabuğu özgürlüğün ve kendini ifade edebilmenin simgesidir. Jack ve Ralph birbirinin zıddı karakterdedir. Ralph ne kadar sevgi, eşitlik ve anlaşmaya inanan bir çocuk ise Jack zorba kendinden başka kimseyi önemsemeyen kötüdür. Adadaki zorlu şartlar arttıkça da zorbalığını artıracak ve kendince vahşi durumlar oluşturacaktır. Zaman geçtikçe adada alınan kararlar uygulanmayınca bir kargaşa olacaktır. Bu kargaşadan yararlanan ise Jack'tir. Jack avcı olmayı kafasında koymuştur ondaki öldürme bir takıntıya dönüştükçe ortaya çok da vahim durumlar çıkacaktır. Yaşanan trajik durumlar sonunda gerçek kurtuluş çocukları bulsa da ne kadar insan kaldıkları ya da ne kadar insanlıklarından kaybetmedikleri derin bir sorudur... Notlarım;
"Korkularımız insanlığımızı esir alıp vahşileştirebilir mi?" bu soru kitap boyunca aklımda dönüp durdu. Derin anlamları olan ve çok farklı yorumlar çıkartılabilecek bir kitap.... Bu kitapta benim için Domuzcuk karakteri evet ana karakterlerden olsa da Simon karakteri en derin ve aslında en cesur karakterdi.
 
Kitaptan bir alıntı: "En büyük düşünceler, en basit olanlarıdır."

Şimdilik yorumlarım bu kadar... Beklerim yorumlarınızı...

18 Aralık 2019 Çarşamba

YVES ROCHER PAPATYA ÖZLÜ YIKAMA YAĞI



Kış mevsiminin ruhu olan Aralık; yağmurlu ve soğuk yüzünü güneşe bırakıp kafa karıştırıyor... Gün bahar tadında değil ancak yakmayan güneş mutlu ediyor. Enerji veriyor ki bu ara gerçekten ihtiyacım var. Kafamda yığınla yapmam gereken listeler bana uyarı veriyor. Aralık bitmeden büyük bir yeni yıl listesi aslında yeni yılda yeni bir benden ziyade hadi Aslı; yapman gerekenleri erteleme artık bu yüzden bak yazmışsın yapmaya başla mottosu ile yazı yayınlayacağım. 
Ama öncesinde kullanmaktan oldukça mutlu olduğum ve bana enerji veren bir ürün notlarım ve yorumumu paylaşacağım. Yves Rocher güneş kremi bittikçe aldığım cildimde sivilce yapmadığı ve koruma faktörü yüksek olan indirimde gördükçe de satın aldığım bir ürün. Ancak bu sefer hediyesi olan Yves Rocher Papatya Özlü yıkama yağından bahsedeceğim.

   Yves Rocher Papatya Özlü Yüz Yıkama Yağı 

Bitkisel İçerikler: Organik Papatya Özsuyu cildi korur ve yumuşatır. Su ile temasında yağ formu süt formuna dönüşerek ciltte yağlı bir his bırakmaz. Suya dayanıklı göz, dudak ve ten makyajın dahil izlerinin nazikçe silinmesini sağlar. 
*Mineral Yağ, Renklendirici ve Paraben içermez. 
Bu ürünü Miniso yüz temizleme fırçası ile kullanıp cildime masaj yaparak kullanıp sonrasında durulayarak kullanıyorum. Kullanım sonrası hem cildi yumuşatıyor hem de çabuk yağlanan bir cildiniz var ise oldukça başarılı bir şekilde yağ oranına etki ediyor. Kış dönemi olduğu için cilt kurumaya meyilli olduğu için kullanım sonrası nemlendirici krem kullanıyorum. Ancak cildimde bıraktığı hissi çok sevdim ve kokusu gerçekten harika. Ağır,
 sevilmeyen bir yapısı ve kokusu bulunmuyor...
Şimdilik yorumlamalarım bu kadar... Beklerim yorumlarınızı...

11 Aralık 2019 Çarşamba

ÇARŞAMBA RUH HALİ

                                 
    Hafta ortası... Çarşamba...
Bugünü seviyorum aslında. Net; öyle dar bir zaman dilimin günü değil sanki. Pazartesi düşüncesi, cuma heyecanı yok. Lisede de en sevdiğim gündü; üst üste matematik derslerinin olmamasından belki de... Geçen hafta Cuma günü doktor randevum vardı. Benim için ağrılara dayanmak imkansızlaşınca randevuyu ancak Cuma gününe alabildim. Doktorumun haftanın belirli günleri ameliyat günü. Cuma üst üste filmler, kan testleri derken göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Sonuçlar hemen çıktı ancak EMG testi bugüne randevu verildi. Sonuç olarak ise; üç kutu ağrıları dindirecek jel, iki ağrı kesici, kas gevşetici ki Cuma gününden beri kullanıyorum ancak biraz azalttı. Boyunda düzleşme ve kaslarda ödem olduğu için bu kadar sıkıntı imiş. Biraz daha ilerlerse iltihaplı romatizmaya doğru gidermiş bugün ellerimde EMG ile sinir sıkışması var mı diye bakıldığı ve çok şükür sinir sıkışması çıkmadığı için hem sevindim hem de ağrılar azalsın diye dua ediyorum. 
       Tez faciasından sonra hayatımdaki düzenim de değişti. Hafta notlarım bana sorulacak olursa diyebilirim ki bu ağrılar arttığı için, geceleri uyuyamıyordum. Sırtımdan boynuma uzanan ağrı yüzünden... Zaten bir süre sonra ellerime de etkisi vurdu. Ellerimdeki damarlar boynumdaki bir tık damar sesi ile geriye çekiliyordu sanki. Bugünde doktor ağrılarım yüzünden iğne verince dedim artık;"2019 cidden bit artık. Uğurlu olmayan bir yıl oldun bana" Hakkım mı yenilmedi, sınavlarım berbat mı geçmedi, işsizlik mi vurmadı, çok şükür Rabbim'e yaşadığımız her anın değerini bilmeli insan ama sağlık problemleri mi olmadı bana hiç bitmeyecek bir zaman donması gibi geldi. Bilgisayarı bu yüzden sevmiyorum işte ama onsuz da hiçbir işim olmuyor. Tez yazarken saatlerce geçirilen vakit, boyuna ve sırta etkisi belki de yılların birikimidir; kimbilir. 
         Fotoğraftaki yemek ANALI KIZLI yemeği... Cuma günü öğle arasında bir diğer teste kadar yemek yiyecek yer ararken ev yemekleri yapan bir yerde zamanın dolmasını bekledik. Normalde analı kızlı yemeği evlerde yapıldığı için pek dışarıda yenilmez. Beklentim minimumdaydı ancak tam ev lezzetinde olan bu yemeği özlemişim. Çocukluk hatıraları arasında en sevdiğim yemekti. Adana mutfağında yeri belirgindir. 
         2019 benim için hiç mi hiç güzel bir yıl olmadı. Aralık 2. haftasında gün sayıyorum yılın bitmesine. Umut... Ocak güzel haberlerle başlasın, küçük sürprizler olsun, işim olsun, daha çok yazabileyim kısacası mutlu bir yıl olsun. Çarşamba ruh halim benim böyleydi. Sizlerin nasıl? Beklerim yorumlarınızı...

6 Aralık 2019 Cuma

MİSSHA BB CREAM


          İndirimleri yakalayabiliyor musunuz? Benim istediğim ürünler şu sıra indirime girmiyor. Bu yüzden indirim Cuma'sından yararlandığım söylenemez. Çok fazla indirime rastlamadım da gerçi. Sanki fiyatlar artmış da %10 indirim yapmışlar gibiydi. 
Neyse ben de kozmetik indiriminden yararlanmak için indirdiğim uygulamadan indirim olmadan Missha BB cream satın aldım. Çok uzun zaman önce kullandığım sevdiğim de bir BB cream olan bu markayı özlemişim. 

Missha M Perfect Cover BB Cream No. 13(SPF/42)
U/V ışınlarını Engelleyici- Beyazlaştırma- Kırışık Önleyici 
Parlak ve ışıltılı cilt
*Mükemmel kapatıcı özelliğiyle ciltteki lekeleri kapatarak parlak ve temiz bir cilt sunar.
Nemlenmiş sıkı cilt
*W/S formülü ile cildinizi nemlendirir ve hafif bir kullanım sunarken cildinizin dengesini koruyarak bakım yapar ve ipeksi bir cilt sunar.
Rahatlatıcı etki
*Ürün, cildi rahatlatan biberiye ve papatya özleri, cildi sıkılaştıran Çin kayını ağacının tomurcuklarından elde edilen gaturin RC, cildi dengeleyen hyaloric acid esktiresi, cildi nemlendirirken aynı zamanda sıkılaştıran seramid içermektedir. 
30 ml küçücük gelse de oldukça bereketli bir ürün. Kore markalarına Missha ile başlamıştım; çok fazla makyaj yapmıyorum; aslında fırsatta olmuyor. Ancak tek ürünle az bir zaman diliminde kullanıp hemen çıkabileceğiniz pratik ve ciltte daha sağlıklı bir görünüm için ideal. 13 numarası benim istediğim beyaz bir görünüm sağlıyor, diğer tonlar arasında 21 numaranın da cilt ile bütünleşmesi güzel. Yaz için bu 21 numara tonu ideal diye düşünüyorum.  Cilt ile bütünleşmesi başarılı ve cildinizde varlığını hissetmiyorsunuz bile...
Şimdilik yorumlarım bu kadar. Güzel bir gün sizinle olsun... Beklerim yorumlarınızı...

29 Kasım 2019 Cuma

BİR HİKAYE

                         
"Konuşmayacak mısın?"
     .....
"Anladım, konuşmayacaksın... 
Öyleyse bugün ben konuşayım belki dinlersin... Uzun yolculuğumun varış noktasının hangi hayalinden bahsetsem sana, bilemedim. Başlangıcımı unutacak kadar yol almışım, hissetmeden. İnsan yaşamın içinde duygularını dondurabilirmiş; öğrendim. 
Alıştım mı yoksa? Hayat denilen anlar toplamında  ne çabuk alıştı gözlerim koyu laciverte. Yıldızların yanıltıcı yakınlığı mıydı aldatan yoksa bulutların ardında bir görünüp kaybolan dolunay mı? Sorularım cevaplarımın gerisinde kaldı. Cevaplarımı bulmam ise ömrümü 
alacak. Bakma bana öyle! Evet yorgunum, mutluluk kelimesini anlamakta geciktiğim için kızgınım da. Pişmanım. 
Yürümekten yorgun düşen ayaklarımı
 hala yürümeye ikna ediyorum. Her sabah aynada gülümsüyorum. Kendime dair tüm notlarım kayboluyor. 
Bir kez daha tekrarlarsam diyerek
 inanmak istediğim ve aslında gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir alışkanlık oldu; bu yüzden daha fazla alıştırma yapıyorum.İnanmak için...

      Notlarım, zaman evriliyor; 
gün geceye veda etmeden geride
 bırakıyor. Güneş biraz yorgun ancak farkında sorumluluğunun ve ben ayaklarımın yorgunluğunu da yanıma 
alıp, yürümeye devam ediyorum. 
Durakta beklerken zamanı 
tanımlayabilmek için saatime bakıyorum usulca. Çeyrek kala ve çeyrek var
 zaman dilimleri arasına sıkışmış
 olan mesai düzenime doğru ilerlerken çeyrek kala oluyor. 
Kalabalıkta kendime yer edinebilme 
telaşı içinde acele ediyorum. Bir adım
 ve bir adım daha. Şanslı isem eğer pencere kenarı buluyorum. Bir hayal gibi 
izliyorum kendimi. Bir yol ortasında
 öylece bekliyorum. Sağımdan solumdan geçen insanları sayamıyorum. 
Mevsimler geçiyor ben duruyorum.
 Yağmur damlaları avuçlarıma düşerken güneşin yakıcılığı ayakta durmamı zorlaştırıyor. 
Keskin soğuk; uçuşan 
çiçekleri görebilmek umudumu korumamı sağlıyor. Garip değil mi! Öğrendiklerim adımlarımı hızlandırmıyor, acıtıyor.
 Sessiz bir acı... (camdandusler/A.E.)
                                     
(Şu sıra daha fazla hikaye yazmak
 istesem de fırsatım olmuyor. 
Ben de bloğumda yayınlamak istedim ki; hikayenin devamını getirmek için 
kendimi zorlarım :) 
Çok fazla yarım kalmış hikayem beni bekliyor. Ara ara yayınlamak istiyorum bloğumda... Sizlerin de beklerim yorumlarınızı,güzel bir hafta sonu 
olması dileğiyle...)
                                      
            





22 Kasım 2019 Cuma

GLISS SAÇ BAKIMI ŞAMPUAN


  Ne çabuk hafta bitti ve hafta sonu geldi fark etmedim bile... Dolu dolu geçtiğini düşünmesem de müthiş bir boyun ve sırt ağrısından belki de evde zaman çok çabuk geçti. Doktor için gelecek hafta randevu alacağım; umarım bu ağrılardan kurtulurum. Bir arkadaşım boyun ağrısının sabit düşünceli olmaktan olur diyor; hayata tek bir taraftan değil farklı yönlerden de bakman gerektiği konusunda uyarı :) Haklı olduğu konusunda düşünsem de güldüm; neyse Merkür gerilemesi bitti diyorlar. Aralık inşAllah güzel geçer.

GLISS saç bakımı şampuanı Denebunu kutusu bana uzun zamandır çıkmasa da merak edip yapılan olumlu yorumları görünce almıştım. İndirimde görürseniz denemenizi tavsiye ederim.

GLISS SAÇ BAKIMI GÜÇLENDİRİCİ ŞAMPUAN
BIO-TECH RESTORE
(Kök hücresi kompleksi/Gül suyu)

HASSAS VE YIPRANMIŞ SAÇLAR
Hassas ve yıpranmış saçlarınızı onarmak ve gelecekte oluşabilecek yıpranmalara karşı korumak için GLISS BIO-TECH RESTORE;
*%90'a kadar daha güçlü saçlar sağlar
*Onarır
*Bakım yapar
Keratin serum ile güçlendirilmiş GLISS formülleri saçlarınızda oluşmuş yıpranmaları onarırken saçlarınızda oluşmuş yıpranmaları onarırken gelecekte oluşabilecek yıpranmalara karşı korur.

BIO-TECH RESTORE
Kök hücre kompleksi ve Gül suyu ile güçlendirilmiş yeni formül; saçı kökten uca onarır, yenilenmesini sağlar.
Satın alırken beklentim ortalama idi ancak şimdi iyi ki almışım diyorum. Kozmetik şampuan değişimlerinde olan dökülme olmadığı gibi normal olan dökülmelerimi de azalttı. Oldukça güzel ve etkili bir kokusu var. Olumsuz olarak görebileceğim tek yanı ise ertesi günde saçı hemen yıkama ihtiyacını hissettirmesi. Her gün düzenli kullanımda bu hissin olacağını düşünmüyorum. 

Güzel bir hafta sonu olsun. Sağlıkla ve enerji dolu...


18 Kasım 2019 Pazartesi

DOĞANIN ENERJİSİ

                                        
Doğa inatla kış gelmesin mücadelesinde sanırım... Geldiğinde ise bahar esintili! Mevsimlerden şikayet edilir; yaz mevsiminde sıcaktan, kış mevsiminde soğuktan... Bende böyleyim :) Ancak küresel ısınma etkileri kendini fazlasıyla belli ediyor. Dün ALES sonrası ( Neredeyse Adana dışı idi sınav giriş yeri..) sabahın soğuğu çıkışta inanılmaz bir öğle sıcağına bırakmıştı. Gece ise tam tersi bir soğuk; çöl iklimi gibi diyorlar. Lakin bu güzel çiçekler; bahçe duvarından hayat fışkırırcasına buradayım derken; bir hayal gibi görünen Toroslar ise kara hasret beklemekte.  
Sınav hakkında notlarım ise sınavı yetiştiremedim. Koskoca 150 dakika nasıl bu kadar çabuk geçti anlamadım. Hızlı çözmem gerekiyor; biliyorum ama sözel soruları gerçekten de beş şık da sonuç olarak işaretlenebilecek nitelikte gibiydi zamanı fark edemedim dahi. Sayısala geçtiğimde 45 dakika kalmıştı. Bir 15 dakika da olsaydı keşke dedim sonrasında ise kendime kızdım. Artık çözebileceğim soruları dahi yetiştiremiyorsam ya çok yavaşladım ya da bunca sınav sonrası hala heyecanlanıyorum. Aslında yaşlanıyorum gibi hissediyorum. Yabancı dil sınavı umarım daha iyi geçer. Aralık ayını sınavla açmak da ne diyeyim umarım sonuçlar güzel olur. On günlük meydan okuma sonrası yazmayı özlemişim ama. Daha sık yazmayı dileyerek şuraya müzik listemi yazayım hemen... 
*Indila-Parle a la tete(şarkıdan da öte klibe bayıldım; bavul hikayesi hala devam ediyor.)
*Nancy Ajram -Kharab Byoot
*Lovely-Billi Ellish& Khalid violin cover
*Kalank-First Class(Arijit Singh)
*Tayeon(Here I Am)
"İnsan bir dağı aşabilecek bir yolcu olarak görmek kendisini. Eğer dağ orada olmasa, yol çok daha kısa olabilirdi ama orada ve yolcu da dağı açmalı...(Genç Werter'in Acıları/Goethe)"
En çok kendime bu not... Tüm yoğunluk,yorgunlukların arasında sizi mutlu eden güzel bir hafta olsun...

10 Kasım 2019 Pazar

KASIM AYI MEYDAN OKUMA #9.GUN ve #10.GUN


9. Soğuk kış günlerine geçiş yapıyoruz artık. Bu kış günlerinde pişirip yemekten keyif aldığın bir tarifini paylaşır mısın? Mesela meşhur bir kekin veya kurabiye var mı?
Yeni tarifler hala öğrenme aşamasındayım. Fakat havuçlu kek kış mevsiminde özellikle yaptığımı son zamanlarda fark ettim. O yüzden kolaylıkla yapabileceğiniz havuçlu kek tarifini yazayım. Sizlerle paylaşacağım notlarım, umarım beğenirsiniz...

*3 Yumurta
*1 su bardağı şeker
*1 su bardağı süt
*1 su bardağı yağ
* 1 rendelenmiş havuç
*tarçın ve ceviz
*kabartma tozu ve vanilya
*3 su bardağı un
 Yapılışı;

Yumurtaları şekerle güzelce çırpıp ben biraz limon sıkıyorum. Kokusunu yumurtaların almasını isterim evdekiler kesinlikle sevmiyorlar. Yumurta kokusunu... Vanilya ekliyorum. Süt, yağ ekledikten sonra un ve kabartma tozu ve son olarak havuç, tarçın ve ceviz... 
Kalıpların son zamanlarda çok önemli olduğuna kaanat getirdim. Fotoğraf Tantitoni'den en son 3'lü bir set almıştım. 24 cm'lik kalıpta yapmıştım. Lezzetli oldu sizlere afiyet olsun yaparsınız :)

10. En son gördüğün en güzel manzara neydi? İstersen anlat istersen fotoğrafını bırak... 


Filtresiz bir manzara... En son gecen hafta çekmiştim, bulutların mesafesel anlamda aldatıcılığına inat hafif soğuyan akşam fotoğrafı...
10 gün geldi geçti... Daha nice yazılarımız olsun insAllah... Anlatacak hikayelerimiz ve aldığımız notlar... Bu meydan okumayı başlatan Zeynep'e de ayrıca teşekkür ederim 😊

8 Kasım 2019 Cuma

KASIM AYI MEYDAN OKUMA #7.GUN #8.GUN



7. Hayatında seni yönlendiren en belirgin duygu nedir?
Mantık desem de gizliden gizliye duygusallık yönlendiriyor aslında. Olayları kabullenişim mantık dahilinde ancak vücudum içselleştiriyor belki de... Bana hep stresi yönetmemi isteyenlere inat çabalasam da kimi zaman olmuyor. Söyleyenlerin harika olduğunu düşünmeleri bir yana samimiyetsizlikleri bana çok garip geliyor. En büyük insan stresi yöneterek bir yerlere gelmiş bir insan mıdır; bu soruyu bir kenara bırakayım. Bazen üzücü oluyor bu soru ve cevabı. Notlarım ise; Mantıklı karar al; yükümlülüğü sırtlanıp gizli ağlasan da ertesi güne daha cesaretle uyan...


8. Neden blog yazıyorsun? Bloğunu sevme sebebin nedir?
ilkokul 3.sınıfta öğretmenimiz günlük tutmamızı istemişti. O zaman yazmak denilen olgu ile karşılaştım. Adımı, dersleri öğrenip yazabilmek gibi değildi. O defterim hala bende. Bakıp bakıp gülüyorum. Cesaret gelmiş o zamandan demek ki... Kompozisyon yazmak ki Türkçe öğretmenimiz 30 puanı ayırırdı. Çok mutlu olurdum. Lise de yazmak daha ayrı bir yere geldi. Şuna bağlayacağım yazmayı ve en çokta not almayı seviyorum. Ancak blog merak edip bir türlü yazsam ne yazabileceğim ki dediğim bir alandı. 2016 yılında kaplıcada dağlar karşımda bir anda cesaret edip yazmaya başladım. 3 yıl oldu. Umarım daha nice yazılarım olur. Çok güzel insanlar tanıdım. Özellikle bu meydan okumayı başlatan Zeynep, Deep yorumları mutlu ediyor okurken...Yabancı yorumları okuyup özellikle çevirmeye çalışıp anlamak... İyi ki blog yazmaya başlamışım diyorum. 
Yazılarımı okuyan, yorum yapan bilmiyorum bir sonraki yazımı merak eden var ise hepinize çok teşekkür ediyorum. Yorumlarınız hem değerli hem de çok anlamlı...



6 Kasım 2019 Çarşamba

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 6.GUN


(Adana metro geçiş köprüsü)

6. Bir şehir olsan hangi şehir olurdun? Neden?
Adana... Yaşadığım, doğduğum ve kaç kuşaktır bu şehirde olduğumuz için değil ama; benzediğimizi düşündüğüm için. Kanımıza karışmış havası derler ya başka şehirlere gidilse dahi mutlaka geri döneceğinizi düşündürür. Döndüğünde size kızmaz, tüm bereketini gösterir. Televizyonlarda gösterildiği gibi aşırı olaylı sürekli adliye haberleri ile gündeme geldiğinden bu şehre geldiğinizde öyle olmadığını görürsünüz. Öfkesi saman alevi gibi sevgisi ise ömürden fazla... Çok çabuk sinirlenen birisi değilim ama sinirlendiğimde dahi çabuk geçer. Sonrasına kalmamasına çabalarım. Üzülürüm çünkü. Keşke demeseydim veya keşke bu kadar kırıcı olunmasaydı diye. Bu taraf Adana yaz mevsimini aklıma getiriyor. Haziran sonu bir bakarsınız hava olmuş 38 derece ama bekler; biraz daha serin olunacağını da gösterir ki Temmuz'a hazırlamak için. Nem oranları felakettir çünkü...İşte o zaman bir göç başlar eski bir kültür...Yaylaya çıkılır. Yayla da çok ama çok serin değildir gündüz vakti ara ara yağışlar olsa da gecesi güzeldir. Kış mevsimi ise üzmemeye çalışırcasına çok soğuk olmaz. Kalorifer sistemi son 5 yıldır yaygınlaşsa da soba yeterlidir hala. Çok kalın kabanlar alınır ancak bir veya iki kez giyilir belki. Ucuz ve yaşaması kolaydır anlayacağınız. Tarım ürünlerine yakınlığımız olduğu için en taze ürünleri hatta tarladan alabilirsiniz. Şehrin bulvarlarının ortasında veya duraklarda ağaç olan yerlerde turunç, limon ve portakal ağaçları vardır. Dilediğiniz gibi alabilirsiniz, kimse birşey demez. Açık alan çünkü. Denizinden çok gölleri meşhurdur. Mavinin tonlarını barındıran... Çiftçi bir ailenin torunuyum. Köyümüz Lokman Hekim efsanesi; Roma dönemi kalıntıları ve en çokta gerçek Hanımın Çiftliğinin hikayesi ile büyüdüğümüzden yazma sevgimi beslendiğini düşünüyorum. 
Anlatacak çok hikayem ve notlarım vardır :) Çok göç alan bir şehir; eskiden Şam ticaret yoluna bu şehirden gidilirmiş. Hareketli ve yaşayan bir şehir. Bu arada toplu taşıma araçlarına bindiğinizde mutlaka bir arkadaşlarınıza anlatılacak bir hikaye ile inersiniz. 
Eski ve yeni kol koladır. Bu yüzden geçmiş hikayelerini dinlerken gelecek için de komik hikayeler bulabilirsiniz. Geçen gün metro da ineceğim durağı unutmuşum yanımda ve karşımda oturanlar durumu anladılar benden daha çok telaşlandılar. Siz sakin olun ben geriye dönerim dedikten sonra inince hafif bir gülümseme de olmadı değil hani; bu kadar kolay sinirlenen hem de yardımsever bir şehir var mı bilmiyorum.

5 Kasım 2019 Salı

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 4.GUN/ 5.GUN



4.gün yazısı için geç kaldım. Pazartesi o kadar yoğun geçti ki bir ara dalgınlığımdan markette ekmek almıştım onu dahi unutup geri döndüm; koştur koştur ancak yazmaya devam öyle değil mi!!! Notlarım ise; 

4. Gün içinde, her ne kadar yaşamlarımızın zorluğuna rağmen yine de arada bizi mutlu edecek "Küçük Sevinçler" yaşıyoruz, bugün seni mutlu eden küçük sevinçleri yazar mısın?

*İçtenlikle sorulan nasılsın sorusu...
*Tebessüm edilmesi; gereksiz kahkahalardansa gözlerinde sevgi gördüğüm insanların tebessüm etmesi.
*Yazmak
*İyi uyumak; şu sıra uykuya zor daldığım için iyi uyumuşsam eğer o gün harika geçecek enerji ile dolu oluyorum.
*Annemin dışarı çıktığında benim için küçük jelibonlardan alması... Evet büyüdüm ama şeker konusunda hala birazcık çocuğum sanırım...

5. Gözünü kapat ve hayal kur, şu an nerede olmak ne yapmak istiyorsun, anlat bize...
Fas'ta olduğumu hayal ediyorum. Gitmek istediğim ülkelerin ilk sırasında olan bu yeri liseden itibaren dilimden düşürmedim. Adana biraz baharat dolu şehir...Acı konusunda abarttığımızı düşünmüyorum :) ama baharatlar ve soslar özellikle mutfakta önemli yer tutar. Mutfağını çok merak ediyorum bu ülkenin, yakın geliyor. O dar sokakların bağlantı noktası ve zamanın durduğunu desenlerde kaybolunduğunu düşünüyorum. Detayları, havası ve belki de hem bugünü hem de geçmişi yaşatıyor. Toprak renginin kapısından giriş yapıldığında renklerin bambaşka biraz asi biraz inatçı yönünü keşfetmek istiyorsunuz ; biraz da nane çayını ve belki de eski kitapçıların vitrininde öylece durduğumu hayal ediyorum...

Diğer sorularda görüşmek üzere bu meydan okumayı başlatan sevgili Zeynep'in bloğunun linki ni bırakıyorum. Çok güzel bir penceresi ve renkleri var dünyasının...

3 Kasım 2019 Pazar

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 3.GUN



3. Şu an aklına ilk gelen "seviyorum"
dediğin şeyler neler?
Bu konuda liste yapmamıştım. Bu soru ile aklıma gelen notlarım sıralansın o zaman...
*Naneli şeker sevgim çocukluktan yadigar. Çok çabuk soğuk algınlığına yakalanan birisiyim. Bu yüzden yutkunma problemleri olduğunda naneli ürünler çok sık kullanıldığı için belki de sevmişimdir.
*Defter almayı çok seviyorum. Bu konuda zaman zaman kendime kızsam da yeni defterin uğur getirdiğine inanıyorum sanırım. Yeni bir başlangıç yeni bir paragraf için; güzel bir motivasyon.
*Kar kürelerini çok seviyorum. 
*Uzun mesafe yolculuklarını sessizce izlemeyi seviyorum. Aslında konuşmayı sevsem de yolculuklarda konuşmamanın iyi geldiğine inanıyorum. Sakince düşünmek, bir pencere kenarında ardında bırakılan yollardaki mevsimleri görmek bence inanılmaz.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Sizlerinde beklerim yorumlarınızı... Eğer bu meydan okumaya katılmak isterseniz Zeynep'in bloğunun linkini bırakıyorum.
.
https://ikurabiye.blogspot.com/2019/10/bloglar-aras-kasm-meydan-okumas.html

2 Kasım 2019 Cumartesi

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 2.GUN


                         Kasım ayı meydan
okuma yazılarında ikinci günde; bu meydan okumayı başlatan Zeynep'in bloğunun linkini bırakıyorum. 
https://ikurabiye.blogspot.com/2019/10/bloglar-aras-kasm-meydan-okumas.html

2. En sevdiğin koku ve sesleri yazar mısın?

Bu soruya kolaylıkla cevap verebilirim. Yasemin en sevdiğim çiçek ve onun kokusu ise daima mutluluk getirmiştir. Yasemin hakkında çok fazla notlarım vardır. Favori çiçeklerden değil belki ama oldukça özel olduğunu düşünüyorum. Birkaç zaman öncesi çevremizde bu kadar apartman yok iken bahçeli evlerin duvarları aşma isteği ile dolu olan yaseminler sokağa bakan hayatı görmek için çabalıyorlar diye düşünüyordum. 
Hikayesi olan bir çiçek... Fazlasıyla sıradan gelebilir belki ancak görmek için dikkat etmek gerekir. Benim içinse oldukça özel.Ortaokul, liseye hazırlık aşamasında okul dönüşleri karanlığa kaldığında onun kokusunu almak biraz olsun enerji verirdi. Varlığını duyurmaya ihtiyacı olmadığını geceye bağışladığı kokusu sayesinde öğrendim derdim. Üniversitede otobüsten evime kadar olan o ince uzun  yolda yine yaseminler huzur verirdi. Beyaz ve açık pembe renkleriyle...

Ses konusunda hiç düşünmemiştim. Bu yüzden müzik aleti olarak cevap vermek istiyorum. Ney sesi en çok ilgimi çeken ve huzurlu olduğuna inandığım...

1 Kasım 2019 Cuma

GÜNAYDIN/ KASIM AYI MEYDAN OKUMA 1.GUN



Sevgili Zeynep çok güzel bir meydan okuma başlatınca katılmamak olmazdı değil mi!!! Kasım ayının ilk 10 günü süresince belirlenen sorular üzerinden yazılar paylaşacağım elimden geldiğince... Onun güzel, samimi ve içten yazılarının olduğu bloğunun linkini hemen yazıyorum. Mutlaka bloğuna uğramalısınız :)


1. Bu sabah "günaydın kartı" hazırlar mısın? 
Fotoğraf mesafelerin sadece sayısal değeri olduğunu kalplerin mesafe tanımadığının en güzel örneği olan arkadaşımdan... Dünyaya baktığı pencerenin özel ve renkli olduğuna inanıyorum. Bu yüzden fotoğraf notlarım arasındaki bu fotoğraf ile GÜNAYDIN demek istedim. 
"GÜNAYDIN..." Belki de kalabalık bir caddede elinde telefon işe yetişmeye çalışıyorsun; belki bir pencere kenarında bulutları izlerken yağmurun yağıp yağmayacağını düşünüyorsun; belki çok mutlu bir güne uyandın... Bugün tüm güzellikler sizinle olsun. 
     Cuma; hafta sonuna az bir zaman dilimi var. Bu yüzden Bugünü ertelemeden, gülümseyerek ve aslında Nasılsın? sorusunu sorarak geçsin... Nasılsın; mesafelere aldırmasın, tebessümünüz eksik olmasın...


28 Ekim 2019 Pazartesi

GARNİER C VİTAMİNİ MASKESİ

Haftaya enerjik başlanmalı öyle değil mi! Ben arkadaşlarımla YDS çalışarak başlasam da bu pazartesi gününü sevdim. Adana sonbahar tadında serinledi yağmur güler yüzlü olmasa da gök gürültüsü geceyi sabah renklerine döndürse de bence her mevsimin ayrı bir güzelliği var. Geçen hafta vitamin içerikli maskeleri araştırırken Garnier C vitamini içeren kağıt yüz maskesinin olumlu yorumlarını görünce satın almıştım. Aldığım gün kullandım etkilerini haftalık olarak gözlemleyebilmek için... 

              TAZE- KARIŞIM C VİTAMİNİ İÇEREN KAĞIT YÜZ MASKESİ
Solgun, yorgun ve nemini kaybetmiş cildinizin güçlü bir bakıma mı ihtiyacı var?Yepyeni teknolojiye sahip ilk karıştırılan Taze Karışım Kağıt Maskesini keşfedin! C vitamini içeren nemlendirici losyonu ve kuru kağıt maskeyi aynı pakette birleştiren bu ürünü ne zaman isterseniz karıştırarak kullanabilirsiniz. Kağıt maske, nemlendirici losyon ile karışıp aktifleştiğinde taze ve etkili bir bakım sağlar. Bitkisel kaynaklı nemlendirici aktif içerik...

İçinde ne var?
-Yenilikçi ve yüksek emici özelliği bulunan kuru maske
-Maskenin etkinleştirilmesine kadar muhafaza edilen C vitamini içeren nemlendirici losyon

Kanıtlanmış Etkinlik
Sadece 15 dakika sonra;
-Cilt daha enerjik görünür
-Cilt nem kazanır
-Cilt parlak bir görünüme kavuşur
Bir hafta sonra ise;Taze ve eşitlenmiş bir cilt tonu sağlar.

Ürün hakkında notlarım ise; kendi maskenizi kendiniz oluşturur şeklinde kuru kağıt maskeyi vitamin ile karıştırıp kullanılıyor. Kokusunu rahatsız edici bulmadım. Bazı maskelerin cidden rahatsız edici kokuları olabiliyor. Kullanır kullanmaz fark ettiğim etki nem hissinin uzun süreli kalıcılığıydı. Parlak ve canlı bir görünüm sağladı. 
Bir haftaki etki konusunda ise bence düzenli kullanım sonrası anlaşılabilecek. Şimdilik yorumlarım bu kadar... Beklerim yorumlarınızı...


22 Ekim 2019 Salı

YDS NOTLARI

     
Adana; hemen biraz sağda Sevgi Adası sahil yolu... Sol tarafta ise Mangal Park, ilerisinde küçük adacıklar gibi yerler var. Oralarda yaz bicibici kış ise salep demek aslında çocukluğumun güzel anılarının günümüz fotoğrafının bir kısmı sadece. Gün batımına binlerce kelime yazılabilir değil mi! İzlemeyi sevdiğim bu yer müthiş bir kalabalığı barındırırken tek kişilik bir dünya hissi de barındırıyor. Dinlemelik ve aslında dinlenmek bir manzara. Hayatın zorunlu alışkanlıklarına inat...
Bu ara kursa gitmeden ev ortamında eğitimlerle iç içeyim. İşin özü sıkılıyorum artık. Hem bütçesel anlamda hem de yaş ilerledikçe bir sırada oturmak zorlaşıyor mu nedir!!! YDS için bende Udemy sitesinden kurs satın almıştım. Kursa hala devam ediyor kaynak anlamında çok fazla olmasa da düzenli ve konular için videolar, belirli paylaşımlar var. Anlık indirimde 29 liraya satın almıştım. Güzel kurslar var indirimde takip edebileceğiniz hem de ücretsiz ancak ücretsiz olanların hemen hemen hepsi benim ilgi alanlarım dışındaydı. Amazon'da alışveriş gibi mesela ayrıca eğitici olarak kurs da satabiliyorsunuz. Benim için ilginç ama öğreniyorum bakalım. Çünkü internet üzerinden satın alınan kimi kurslar cidden çok pahalı. Bu arada sınav 1 Aralık'ta sonuçlar da 24 Aralık'ta açıklanacak ÖSYM sınav takvimine göre.
Bu kursun bana bir ek faydası da ücretsiz çalışabilecek sitelerin tavsiye edilmesiydi. Hemen sizlerle de notlarımı paylaşmak istedim.
*Perfect English Grammer(Google'da direkt yazın) Bu sitenin en güzel özelliği siz cevabı yazıyorsunuz. Tense'lere belirgin olarak yer ayrılmış pekiştirme imkanınız daha fazla. YDS için de değil İngilizce yazılılarınız için de çalışabilirsiniz.
*English-Hilfen burada da farklı alıştırmalar yapabilirsiniz.
Önerilen bu iki ücretsiz site elinizde kitap yoksa cidden işe yarıyor. Sipariş verdiğim YDS kitabı hala tedarikte göründüğünden alıştırmaları bu iki siteden yapmaya çalışıyorum.
Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim sizlerin de yorumlarınızı...

15 Ekim 2019 Salı

EXTRAORDINARY YOU


Hafta modunuz? 
Enerjik; ortalama, biraz yorgun biraz da 
mutlu mu? Şu sıra 36 dereceleri gören hava sıcaklığı yüzünden kendimi yazdan kopamamış gibi hissediyorum. Tek fark nem oranı yüzde 22; malum Adana yazı demek nem oranlarını yüzde 86' ların üzerinde görebilmek demek. Ekim ayı sonuna kadar bu sıcaklar bir gelir bir gider şeklinde sonbaharın Kasım ayına taşınmasını izleyeceğiz; sanırım.  Neyse... Enerjik başladık madem inşAllah enerjik devam etsin. 

Uzun zaman sonra izlediğim Kore dizisi izleyip beğenince de hemen paylaşmak istedim. Çünkü beklentilerimin hem üstünde idi hem de sonunda değişik bir konu dedim kendi kendime. Kore dizilerinin de kendini tekrarladığını düşünmeye başlamıştım. Extraordinary You dizisi
 klasik okul dizilerinden biraz farklı işin aslı tanıyabildiğim daha doğrusu evet bu yüzü hatırlayabildiğim tek karakter Ro Woon'du. Diğer öğrencileri biraz biraz bakınca birisinin April grubunda olduğunu anladım. Bu diziyi izlemenizi tavsiye ederim. Dizimizin konusuna gelirsek;

EXTRAORDINARY YOU

EXTRAORDINARY YOU

Eun Dan Oh (Kim Hye Joon)

EXTRAORDINARY YOU

Ha Roo (Ro Woon)
   Extraordinary You dizi konusu: 

Oldukça prestijli bir lisede zengin bir ailenin kızı öğrenci olan Eun Dan Oh(Kim Hye Joon) kalp rahatsızlığı olan güzel bir kızdır. Nişanlısı Baek Kyung(Lee Jae Wook) da aynı liseye devam etmektedir. Dan Oh nişanlısından çok hoşlanmasına rağmen nişanlısı ondan hiç hoşlanmamaktadır. Bir gün Dan Oh şans eseri kendisinin ve etrafındakilerin Secret adlı bir webtoon karakterleri olduğunu keşfeder. Kötü olan ise Dan Oh bu hikayede sadece küçük bir karakterdir ve yakında ölmesi bekleniyordur. 

Bunu anlayan Dan Oh bu kaderi ve hikayenin gidişatını değiştirip gerçek aşkı bulmak için kendi kaderini oluşturmaya karar verir. Bu sırada çeşitli komik diyaloglar olsa da okulun merdivenlerinden aşağı düşer ve bir sırta dokunduğunu hisseder. Kalbini titreten öğrenciyi aramaya karar verir. Sonunda bulduğunda ise biraz hayal kırıklığına uğrar. Kalbini titreten yakışıklı karakterimizin adı yoktur. Kendisi ile aynı sınıfta olan bu öğrenciye yaklaşır ve ona Ha Roo (Ro Woon) adını verir. Sizlere tavsiye edeceğim dizinin sonrası mı...
"Herkes kendini hayatta başrol karakter gibi düşünse de başka bir hayatın yan rolü olduğumuzu düşünmek istemeyiz. Peki yan rolü olan karakterler de kendi hikayesini yazmak isterse?"

Dizimizin verdiği mesaj oldukça anlamlı. Başrolümüz aslında yan rol ama kendini hemen sevdiren karakterlerden oldu benim için. Nişanlısına olan sevgisine kızsam da 
kızımızın hastalığını kullandığına inanması ve kaba davranması ile karakteri soğuk buldum. 

Onun da kendine ait problemleri ve zor bir yaşamı var o ayrı da neyse diyelim. Kızımız bir tedavi sürecinden geçmiş kolunda kalbinin durumunu kontrol eden bir saati var. Bir gün merdivenlerden düştüğünde sırtı erkek öğrencilerden birisinin sırtına değiyor ve saati uyarı veriyor. Sonrası ise bir arayış ve hikayenin gidişatını değiştirmek için attığı adımlar ile geçiyor. Güncel bir dizi yayımlanmaya devam ediyor. Bir sonraki bölümleri heyecanla bekliyorum. İzlemek isteyenler için mutlaka tavsiye ederim...

Kızımızın başrol karakterleri webtoon 
hikayesi üzerinden anlaması ve repliğinin az olduğuna isyan ettiği sahneler oldukça komikti. Sıkılmadan 8 bölüm bir solukta bitti. Okulun harika olduğunu söylemeden geçemeyeceğim ayrıca geçiş sahneleri sayfa çevriliyormuş gibi bir anda farklı bir sayfada bulma psikolojisi çok iyi yansıtılmış. Ayrıca gizemli bir karakterimiz de var. Biraz endişeleniyor kızımızın Ha Roo adını verdikten sonra gelişecek olan olaylar konusunda... 
İzleyiciyi merak uyandıran hareketleri var. 
Şimdilik yorumlamalarım bu kadar... Beklerim yorumlarınızı...

8 Ekim 2019 Salı

SONBAHAR DAMLALARI


Zamanın ötesinde bir rüya... Hayatın dikkat edilmeyen detaylarında insan, nefes alırken fark ediyor; renklerin verdiği hissiyatı. Fotoğraf Adana'nın Akdeniz'e yakınlığının küçük bir karesi. Sonbahar tonlarına bürünmeye henüz başlayan Adana'nın mavisi... Kalabalıkların ardındaki o ince sessizliği yakalamak için güzel bir sahil. Bu manzarayı aktarabileceğim boya kalemleri yerine anı fotoğraflamayı dilemek!! (Resim yeteneğim oldukça zayıf  ne yazık ki...) 
Aklımda iki roman kahramanın konuşmasından notlarım;
Şu karşı dağların ardında ne var...
Bilmem... Yine dağlar var; sıra sıra dağlar...
Soran kahraman verilen bu cevaba üzülür o da biliyordur dağları oysa gidip görülen yerlerden daha farklı yorumlar istemiştir. Belki de ait olmak; nereye gidersen git beni de götür;düşüncelerinle kalbinle yolculuk yaptır bana. 
Oysa anlamamış gibi yapan diğer kahraman utanmıştır; duygularını sözcüklere yüklemeye. Bu yüzden anlamamış gibi davranmıştır. 
İki soruya gizlenmiş belki de bir hikaye. Bu ara fazla kitap okuyamıyorum. Zihnimi toparlayamıyorum. Kocaman bir listem olduğu halde; başlamak için bekliyorum. Kızıyorum bu yüzden kendime; ilerlediğimi sandığım yollar için yeniden başlamak biraz yıprattı belki de. Şu sıra ALES 'e çalışmak için planlamalar yapıyorum. Son aldığım sınavda 81 puan alsam da sayısal, ea ve sözel bölümleri dahil olmak üzere puanlarımı yükseltmek istiyorum. Hani 98 puan yapanlara da şöyle bir nasıl yaptın arkadaş; bu işin sırrı nedir yahu! Demeden kendimi alamıyorum. Şu sıra ders çalışmaya karar vermek bile en az bir haftamı aldığını fark ettiğimden hayırlısı olsun bakalım demekten kendimi alamıyorum. Eylül ayının yorucu hiç bitmeyecek sanki bu ay dedirten cümleleri Ekim için geçerli olacak gibi değil. Çoktan ilk haftası geride kaldı. Umarım kış mevsimi gelmeden biraz yağmurlu olsa da serin ancak fazla üşütmeyen güzel havalar olur. 
Sonbahar müzik listemi bırakayım gelecek haftalarda da okuyabildiğim kitapları paylaşmak dileğiyle... Beklerim yorumlarınızı...
*Ek Villain filminin şarkısı Galliyan Song (Bu filmin yorumlamalarını daha sonra yapacağım. Etkileyici bir Hint Filmi)
*Gabrielle Aplin(Kintsugi) oldukça ilginç bir şarkı. Farkına varmadan dilinize dolanıyor...
*Evgeny Grinko/Once Upon Time 
*Robin Thicke/When You Love Somebody
*Craig David, Sting(Rise and Fall) eski ama puslu havaların ruhuna sahip...
*The Secret Ensemble-Aşk Bezirganı(feat. Mahsa Vahdat)
 INSTAGRAM account: @camdanduslerblog

2 Ekim 2019 Çarşamba

NEUTROGENA HYDRO BOOST SERİSİ


  Bitmeyen Eylül yerini Ekim ayına bırakırken... Eylül ayı benim için güzel bir ay olmadı ne yazık ki.. İki-üç yazı öncesi uzun uzun içim döktüğüm için yeniden yazmayayım ama moral depolamak zorlu imiş. Onu anladım. Bu arada Adana hala sıcak. Öğle saatlerinde güneşin bir ara beynime doğru yol aldığını hissettim :) Sanırım kış bir anda gelecek. Kış mevsiminin cilde olan etkileri ile baş başa kalmadan önce Neutrogena Hydro Boost Canlandırıcı Serum Kapsülden bahsetmek istiyorum...
Ürün hakkında notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Tanıtım rehberinden;
"Güçlü formülü ve hafif yapısıyla Hydro Boost Canlandırıcı Serum Kapsül cildinizi güçlendirir ve ona enerjisini geri verir. Yoğun bir şekilde nemlendirir, çizgileri pürüzsüzleştirmeye yardımcı olur ve yorgun cildi anında canlandırır. İçeriğindeki Hiyalüronik Asit ile cildinizde 24 saate kadar nemlendirme sağlar. Antioksidan ve canlandırıcı E vitamini içeren mikro tanecikler her başısınızda seruma yayılır ve yoğun bir şekilde etkisini gösterir."
Canlandırıcı Serum Kapsül 30 ml. Ambalajına hayran kalarak satın aldığımı itiraf etmeliyim. E vitaminli ürünleri kullanmayı seviyorum. İçerisindeki minik segmentler; şık tasarımı ile oldukça göze çarpıyor. Neredeyse 3 aydır kullanmama rağmen bitmedi ebatına göre bereketli bir ürün oldu. İçerisinde sim var. Işıltılı canlılık vaadini ürün küçük küçük simlerle mi yerine getirmeye çalışıyor o kısmı anlayamadım. Simler kullanım sonrası kendini gösterirken nemlilik ise kendini göstermekte biraz zayıf kaldı. Bunu ifade etmemin sebebi kullanım sonrası nemlilik hissinin çabuk kaybolması. Kış mevsimi için sanırım kullanım konusunda başka ürünler denemeliyim kalıcılığı biraz daha fazla olan... Şimdilik yorumlarım bu kadar. Beklerim yorumlarınızı... 


                                 

28 Eylül 2019 Cumartesi

TEK KALAN FİNCAN


 Eylül biterken...
Sonbahar başlangıcı olan bu ay bu şehirde yaz ruhundadır. Sıcak günün aydınlık kısmında kendisini gösterirken; gece serinliği hatırlatır sonbaharı. Gün bunaltıcı nemden az da olsa uzaklaşmıştır. Eylül bana hiç bitmeyecek bir ay gibi gelse de bitiyor işte... 
Bu aya bir solukta okuduğum Sevinç Çokum kitabından notlar bırakmak istedim. Bu yazarın her kitabı ayrı bir naiflikte; detaylardaki nakış nakış işlenen eski özlemlerle dolu. Benim için çok özel bir yazar. Kelimelerin sadeliğinde senden benden aslında hayatın içinden bir düş bırakıyor yazar. Tek Kalan Fincan kitabı ile... Kitap hakkımda notlarım ise;

"Her fincan içinde sayısız öykü taşır. Kışlık-yazlık evler arasında, bazen bir yerden bir yere taşınırken onları belki eksiklerini fark ederek gazete kağıtlarına sarıp taşımışızdır. Kardeşlerini kaybetmiş, başka bir tabağa eş olmuş fincan ve tabaklar gün gün birikir. Çatlağı var diye uğursuz sayılıp atılan, kırıldığında "Cana gelecek olan mala gelsin!"denilen, sayısız fincan ve tabak...
Kitap alıntılarım:

"Bitti'ler olmasa başlangıçlar aranmazdı. İyisi mi elinizde var olanların değerini bilin..."

"Sonradan ileri yaşlarda kurulan yakınlıkların birtakım kurallarla, olması gerekenlerle yürüdüğünü biliyorum, hatta incitme, darıltma korkusu yüklüdür onlar, ötekinde ise içtenliğin getirdiği doğruları  koymalar, kırılmalar, tartışmalar vardır. Çünkü içtenlik yatar kökünde. Kurallar değil!"

....Bir tanıdık geceleyin şehir görüntülerinden söz ederek;"Şehrin ışıkları yıldızları engelliyor. Artık gökyüzünde yalnızca uyduları görüyor, uyduları yıldız sanıyoruz."demişti. Ne kadar iç burkucu! Artık sanal yıldızlarla oyalanacağız demek ki. Eğer seyrine gerek duyanlar kaldıysa yeryüzünde tabi...(Bu satırları okurken üzülmüştüm. Haklı bu cümleler... Artık yıldızları görebilmek için köye gitmek gerekiyor veyahut yaylaya... Çoğu zaman balkona çıkıp gökyüzüne bakmayı bile unutuyoruz. 
Çok sevdiğim bir arkadaşım derdi bugün kendime ödev verdim geceyi izlemeden gökyüzüne bakmadan uyumayacağım diye... Hayatın alışkanlığında kaçırdığımız anlar geri gelmiyor ki...)

Giderek eksiliyoruz. Her eksilişte bir şeylerin yıkılışı, çatırtılarla...
Etkilendiğim cümleleri olan bu kitabı tavsiye ederim. Samimi, hayatın içerisinde yer alıp da aslında uzak olduğunuzu hissettiğiniz eşyalar(kırılmış, bir parçası kesik kalmış eşyalar), uzaklaşmalar, eski özlemler değişirken hayatın içerisinde yol alırken neleri geride bıraktığımız ve düşüncelerimiz. Kısa bir mola ancak derin bir kitap. 

Şimdiden güzel bir Ekim ayı olması dileğiyle...Beklerim yorumlarınızı..
  INSTAGRAM account: @camdanduslerblog

23 Eylül 2019 Pazartesi

BEAULIS GÖZ KALEMİ



Asansörlü göz kalemleri son zamanlarda bulmak oldukça zor değil mi... Ben çok seviyorum açma sıkıntısı olmadığı için. Kolaylıkla açılmalı beni uğraştırmamalı... Bu alışkanlıklardan vazgeçmemek bana memnun kaldığım göz kalemleri üzerinde devam ettirse de beaulis markasının göz kalemini görünce denemek istedim. Aslında kalan göz kalemi demeliyim. Renkleri ne çabuk bitiyor yahu!!!
Bu yüzden kozmetik alışverişimde farklı markalara yer vermek istedi. Uygun fiyat ve çeşitliliği ile ön plana çıkan Beaulis markasının göz kalemini satın aldım.


BEAULIS GÖZ KREMİ


Beaulis asansörlü 196 numaralı göz kalemi ;
-Özel formülü sayesinde yoğun renk verir, gün boyu kalıcılığını korur; waterproof özelliğe sahiptir
-Göz makyaj temizleyicisi ile bulaşmadan temizlenir

BEAULIS GÖZ KREMİ

Işıltılı kahverengi gibi dursa da gözde ışıltıların çok belirgin olmaması benim için oldukça iyiydi. Koyu kahve ve belirgin siyah renkte göz kalemleri sevdiğim için bu renk hoşuma gitti. Kesinlikle gün boyu süren bir kalıcılığı var; öyle ki inat ediyorsunuz artık bir renkteki etki azalsa mı diye :D Kalıcılık vaadini yerine bu kadar iyi bir şekilde yerine getiren nadir ve uygun fiyatlı ürünlerden. İndirim de bu marka kozmetik ürünlerini görürseniz stoklayın derim sanırım son zamanlarda gördüğüm kadarıyla ufak ufak fiyatlarında artışlar olmuş.
Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı...