aşk ve gurur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk ve gurur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2019 Pazartesi

JANE AUSTEN/ AŞK VE GURUR


AŞK VE GURUR... 
Önceki yazımda Jane Austen'dan bu kadar bahsetmişken bir klasik olmuş; edebiyatta kendisine yer edinirken defalarca
 hem dizisi hem de filmi çekilmiş olan Aşk ve Gurur'u anlatmamak olmaz. 
Lise zamanımızda çok popülerdi, filmi...
 Her zamanki gibi önce kitabını okuyup sonrasında filmini izlemiştim. 
Ama bu durum Boleyn Kızı için geçerli değil sanırım... Filmini kitabından daha çok sevmiştim neyse...

JANE AUSTEN/AŞK VE GURUR

Aşk ve Gurur 
2005 yılı yapımı Jane Austen'ın 1813'te yayınlanan Gurur ve Önyargı kitabından uyarlanan romantik dram filmi... 2 saat 15 dakika film...Oyuncular; Keira Knightly(Elizabeth Bennet), Matthew Macfadyen(Mrs. Dracy), Rosamund Pike, Jena Malone...
Konusu:
İngiltere'de 18. yüzyılın sonlarında, 
toprak sahibi bir ailenin beş kızı olan 
Bennet'lar( Elizabeth, Jane, Lydia, Marry 
ve Kitty) kızlarının hayatını zengin bir 
koca ile garanti altına almak
 isteyen anneleri... Bayan Bennet'ın 
en büyük hayali kızlarını zengin 
insanlarla evlendirerek aslında sınıf atlamalarını sağlamaktır. 
Elizabeth(Lizzy olarak çağırılıyor ailesi tarafından) hayata diğerlerinden farklı bakmaktadır. 
Onun neşeli ve zeki karakteri birisinin dikkatini çekecektir. Bu kişi 
Mrs. Darcy'den başkası değildir. Bu naif ve içten aşk öyküsü gurur çekişmesinde kazanan taraf hangisi olmalıdır? 
Aşkta kazanan var mıdır?

MR.DARCY

AŞK VE GURUR

Filmden notlarım;

" Benim gerçekten sevdiğim insanlar 
azdır; beğendiklerim ise büsbütün az. Dünyayı görüp tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor. İnsanların iç yüzünün nasıl 
hiç göründüğü gibi çıkmadığını; iyi yada akıllı gibi görünenlere bile nasıl hiç güven olmadığını her gün daha açıkça anlıyorum."

(Zamana uzanabilmiş bir paragraf... 
Bugün okurken de anlıyorum ki insanlar gerçek yüzlerini saklamakta ustaca davrandıklarını düşünseler de ve anlaşılmadıklarına kendilerini
 inandırsalar da durum hiç de böyle değil. Sadece karşı tarafa -mış gibi yaptığını söylesen de anlamayacağını görmek karmaşası ... Vefanın önemsizleştiği, çıkarcılığın yaygınlaştığı bir karmaşa... )

"Yapmacık bir tevazudan daha aldatıcı birşey yoktur. Bu dolaylı yoldan böbürlenmenin ta kendisidir."

"Kibir ve gururu dize getirebilecek tek gerçektir aşk..."

Oscar'a dört dalda aday
 gösterilmesi bir yana abartıdan uzak; harika bir filmdi benim için. Dönem kıyafetleri, arka plan manzaraları bir kenara oldukça da anlamlı bir film. Keira Knightley zarifliği ve Matthew Macfadyen bu ikili arasındaki kimya; karakterlerin gerçekliğine olan inancı pekiştirmekte.
 Lizzy, Becoming Jane filminden sonra gördüm ki yazarın kendisinden parçalar taşıyan bir karakter. Aşık olmadan evlenmek, statüsel bir kaygı onun için önemli değil. 
Kitapları ve düşünceleri ile kardeşlerinin arasından zekası ile sıyrılmış; peki ya Mrs.Darcy? Bu gizemli zengin; duygularını gururunun ardında gizlese de meşhur yağmur sahnesinde vay be dedirten bir karakter dedirtmişti. 
Böylesine asilce sevmek; karakterin muazzamlığına hayran bıraktırıyor. İzleme listenize ekleyebilirsiniz :)
Moda kendisini tekrarlıyor. 
Arada sırada Instagram'da da bu filmdeki kıyafet modasını görsem de sadeliğin ve kıyafetlerin zarafetinin moda olmasını isterdim.
Beklerim yorumlarınızı....
Instagram: @camdanduslerblog

1 Temmuz 2019 Pazartesi

JANE AUSTEN




JANE AUSTEN



Temmuz ayının ilk günü ve ayın ilk yazısı film yorumlaması ile gelsin... Bulutlu biraz gri ve biraz esintili bir film ile. Yaz mevsiminde kış esintili kısa bir mola diyelim. Becoming Jane... Aşkın Kitabı... Aşk hakkında bildiğimiz veya bilmediğimiz kitaplar yazılmamış mıdır! Peki o sevdiğimiz, hayran olduğumuz ve karakterlerle kendimizi konuşurken bulduğumuz kitapların yazılma süreci? Herkesin sonuca baktığı dünyada sonuca giden süreç sanırım pek ilgi çekmiyor.   





Aşk ve Gurur kitabını okurken istemsizce şu soruyu soruyordum; yazar yaşadıklarının ne kadarını eserlerine yansıtmış olabilir? Bu arada Aşk ve Gurur filmi lisede oldukça popülerdi. İzleyenler izlemeyenlere tavsiye ederek mutlaka izletirlerdi ki ben yine filminden önce kitabını okuyanlardan birisi olarak film mi kitap sorusuna üçüncü bir yanıt vereceğim... Dizisi... Hatırlayanlar var mıdır bilmiyorum ama TRT'de bir zamanlar yayınlanırdı. Kıyafetler; o puslu hava diyaloglar filmini de izledikten sonra Keira Knightly en sevdiğim oyuncu ve bay Darcy en sevdiğim karakter olmuştu ki... Darcy hakkında yazdıkça yazmak istesem de biz Jane'e dönelim. 2007 yılı yapımı Becoming Jane filminin başrol oyuncusu Anne Hataway... Bu kadının gülümsemesine hayranım dönem film kıyafetleri çok yakışmış. Sade ve etkili renklerin; zarafeti ön plana çıkarması bence dönem kıyafetlerini özel kılan.



Konusu: Zengin bir erkek ile evlilik yapmasını istenilen Jane fakir bir ailede yetişmiştir. Yazarlık konusunda oldukça yeteneklidir. (Zaman zaman kızgınlıklarını yazarken gördüğünüzde yazma aşkına şaşıracaksınız. ) Ancak bu yeteneklerin önemsiz olduğu ve iyi bir evlilik yaparak rahat bir hayat sürmesi gerekliliği sık sık vurgulanır hem olaylarla hem de şahıslarla. Zengin damat adayı Wisley ise biraz utangaç biraz da Jane'nin kendine has özelliklerine ki bence zekasına hayran olan birisidir. (Aslında bu karakteri sevmiştim) Jane ise kadın olarak toplumdaki yerinin zengin bir erkekle evlenerek değer kazanma düşüncesine karşı çıkmaktadır. Onun için önemli olan yazma tutkusunu ailesinin tüm baskılarına rağmen korumaktır. Fakat bir gün genç avukat Tom Lefroy(James McAvoy) ile tanışınca düşüncelerini sorgularken,  yeni bir hayat isteği ona cesaret verecektir. 

Filmden küçük alıntılar;

"Bazen sevgi zamanla açan utangaç bir çiçektir."(Mr.Wigley)

"Umarım aşk yeniden gözünüze girer"(Tom Lefroy)

Filmden etkilendiğim iki küçük alıntı... Alıntıları aldığım sahneler ve filmin sonu dışında filmi oldukça vasat buldum. Bir kadının toplumdaki yerinin evlilik ile ölçülemeyeceği ve kadın olarak ayakta durabileceğini göstermesi, gururunu korurken ben bulduğum durum ile yaşarım yeter ki yazmaktan ayrı kalmayayım... Aslında mükemmel bir konu; mükemmel arka plan; yeşil ve grinin uyumu her zaman sevmiştim; ve dünyaca bilinen kitapların yazarının hayatının dikkat çekiciliği derken iyi bir film beklentisi içerisinde oluyorsunuz. Ancak olmamış; çoğu sahneyi sıkıntıdan atladım. Anne Hataway'in hatırına dayanmak istedim ama yorucu geldi. Kelimelerle doldurulan sahnelere razıyken; bazı konuların üstünkörü işlendiğini düşünüyorum. Aşkının peşinden gitmeyi denerken bir anda bir vazgeçiş evet bazı kararlılıklar var hadi ayrılalım olmamış. O duyguyu geçirmedi. Aslında İngiliz filmleri denildiğinde benim de aklımda soğuk, katı kuralcı ve etkili karakterler gelse de başrol karakterler yerine o duyguyu veren tek karakter Mr.Wigley oldu. Gözleri, hafif gülümsemesi ile yürüyen karizma olduğunu düşündürdü en azından benim için :) Son sahnede ise görmek istediğim hüzünlü mutluluk hop yüksek bir avizenin yeteri kadar ışık vermemesi gibi ortada kaldı. Gelenekselcilik, dönemin özellikleri ve kadının toplumdaki yerinin sorgulanması Jane Austen'ı benim için özel bir yazar haline getiriyor. Filmde karakterlerim evet zorlanacaklar ama sonunda mutlu olacaklar derken gülümsemiştim. Umudunu kendi yaşamı ile derinleştirip yeniden bir hayat oluşturmuş gerçekten de. Hiç evlenmemiş, yazmaktan vazgeçmemiş... 
Dönemler değişse de anlayışlar ve anlayışsızlıklar aynı kalabiliyor aslında... Zamanın değişimindense insanların iyi yönde değişmesi önemli olan...
Beklerim yorumlarınızı ve önereceğiniz film tavsiyelerinizi... Instagram:@camdanduslerblog