mim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mayıs 2020 Pazartesi

BAHAR MİMİ



Morduşlerkitaplığının birbirinden alakasız Beş Soru Mimi davetine icabet etmemek olmazdı değil mi? Onun blog yazısına da ulaşabilirsiniz, birbirinden güzel yazıları olan sevdiğim bir blog :) Fotoğraf geçen yıldan bir bahar fotoğrafı... Adana'nın en güzel mevsimi olan bahar mevsiminde tarihin en eski köprüsü olan Taşköprüsün ufacık bir parçası görünse de bir ağacın gölgesinde dinlenebilmenin fotoğrafı... Gelelim  birbirinden alakasız 5 soru mimine;

1. Koleksiyon yapıyor musun cevabın evet ise ne topluyorsun?

Çocukken kartpostal koleksiyonum vardı. Ama büyüdükçe daha farklı koleksiyonlar yapsam da küçük not defteri koleksiyonum var. Hediye etmeyi de sevdiğim için elimde sayılı kaldı ama olsun :)

2.İlkokul öğretmenlerinden adını unutmadığın biri var mı? (Evet/Hayır)

Evet...

3. Bahar mevsimin bitmesine az kaldı. Bu bahar mevsiminin öncekilerden ne farkı oldu?

Adana'nın en güzel mevsimi bahardır. Nisan ayında portakal çiçeği festivali olurdu bu yıl iptal edildi. Sokaklar portakal çiçeğinin kokusu ve görsel şöleni ile dolu olurdu. Sarının ve turuncunun en güzel renklerini görebildiğimiz bu mevsimi yaşamadan izlemek zorunda kaldık. Bu açıdan biraz farklı bir bahar oldu ama olsun sağlığımız yerinde olsun inşAllah daha ne baharlar göreceğiz. Umarım tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüse karşı bir aşı geliştirilir. 

4.Yaz mimini başlatacak olsan adını ne koyardın?

Yaz; diğer üç mevsimi de kalbinde taşıyan bir mevsim. Hayallerimizi belki de anılarımızı erteledik, pandemi sürecinde. Bu yüzden yaz mimi başlatacak olsam adını yaz rüyası mimi koyardım. Rüyalarınızı; hayallerinizi anlatacağınız bir mim :)


5. Pencerenizden dışarı baktığınızda nasıl bir manzara karşınıza çıkıyor?

Mor renginin en güzelini bizlere gösteren jakaranda ağaçları rüzgara direnirken zamanı durduruyor adeta... Yapraklar yolun ortasına savrulurken keşke rüzgar izlediğim pencereye ulaştırsa diyorum...
 Herkese iyi bayramlar diliyorum. Biraz farklı bir bayram oldu bu bayram görüşmelerimizi telefonla yaptık. Günlerin sakinliğini belki de ilk kez bu kadar hissettik. Sağlıkla mutlu günlerimiz olsun inşAllah :) Beklerim yorumlarınızı... 



22 Ocak 2020 Çarşamba

2020 İLK MİM



 Adana'da inanılmaz soğuk bir hava var. Kar soğuğu denilen. Hani kar yağsa havanın o keskin soğuğu biraz daha yumuşayacak denilen türden. Güneş bir figür gibi; neyse hafta ortası olan Çarşamba gününe ayrı bir sempatim vardır. Hafta içi ciddiyetini biraz alıp götüren bir gün sanki.  2020 yılı ilk mimine sevgili Deep davet etmişti ancak şimdi yazmaya fırsat bulabildim. Onun bloğunun linki;
                       
-Blog yazmaya nasıl başladınız?-
Aslında Facebook'ta arkadaşımla beraber okuduğumuz kitaplardan alıntılar yaptığımız ya da sevdiğimiz müzikleri paylaştığımız bir sayfamız vardı. Arkadaşım blog açmalısın derdi ben de bir türlü cesaret edemezdim. Bilmiyorum; sürekli notlar alan ve defter kalemle yaşayan bir insanım. Belki de notlarımı paylaşmak için biraz daha zaman vardır diye düşünüyordum. Şimdi düşünüyorum da üniversitede takip ettiğim Kore yazıları yazan bir blogger vardı. Onun yazılarını okumayı çok severdim. Kendisi evlendikten sonra orada yaşamaya başlamış. Düzenli yazılarını okumak güzeldi. Ayrıca Sergül Kato'nun da blog yazılarını okurdum. Pucca'yı ise blog yazılarından değil de Twitter gönderilerinden tanıdığımı söyleyebilirim; yazılarını okumadım. 
Ancak her zaman kendi kararını verir. Tıpkı yazmaya karar verdiğinizde kalemin karar vermesi gibi... Her varlığın bir iradesi vardır. Ne kadar plan yapsanız da ne kadar cesaretlendirseniz de kendinizi zamanı gelmemişse olmuyor. Ben de kaplıcaya gittiğimizde elimde bilgisayarım da olmadan telefonum bloğumu açıp ilk yazımı yayınlamıştım. O tatilden aklımda kalan yazımı küçük ekrandan düzenlemeye çalışmam ve puslu gri havanın yağmuru getireceğinden emin pencereden dışarıyı izlediğim andı... İyi ki blog yazıları yayınlamaya karar vermişim diyorum. Çok güzel insanlar tanıdım mesafe uzak olsa da yazılarımı okuyup yorum yaptığında çok sevindiğim ve yazılarını da okumaktan keyif aldığım blogger arkadaşlar... Daha nice yazılarımız olsun :)

Beklerim yorumlarınızı ve yapmayan herkesi bu mime davet ediyorum... 


26 Ağustos 2019 Pazartesi

MİM ZAMANI


(TOROSLAR/TEKİR)
Fotoğraf instagram da yayınlamıştım. Anı yakalamanın güzel bir karesi... Pastelden beni mimlemişti. onu da Edischar mimlemiş :)
Kendisine teşekkür ederek ben de başlayayım soruları cevaplamaya;

1. Yeterince boş vaktiniz varsa nasıl değerlendirirdiniz?(Ekonomik olarak uygun olması gerekiyor)

Kesinlikle turist olmak gitmek istediğim; yerlere doğru yol almakla değerlendirmek istesem de beş vakitten bir vakti ancak bu şekilde geçiyor. Kalan dört vakit yarı yarıya okumak ve izlemek ile geçiyor. Bu ara düzenli takip ettiğim diziler olmadığı için tarih içerikli belgesel izlemekle geçiyor. 60'lar , İngiltere Viktorya dönemi ilginç detaylarla dolu. 1800-1960 arası edebiyat açısından da beslenilen zengin bir kaynak. Seviyorum bu dönemi izlemeyi ve okumayı...

2.  Gününüzü nasıl planlıyorsunuz?

Tam bir plan insanıyım... Aslında teoride pratiğe geçtiğimde ise asla tamamlayamadığım planlarım o kadar çok ki... Ders çalışmalısın şu şu saatler arasında; yürüyüşe çıkmalısın; üşengeçlik yaşla mı artıyor yoksa ben gittikçe mi üşengeç bir insan oluyorum. Oysa uyumadan önce mutlaka ertesi gün yapacaklarım listelenir düşüncelerimde ah bir de gerçekleştirebilsem :(

3. Hedefleriniz var mı, varsa neler?

Çok fazla var. Ama bu soru için sanırım Ekim ayını beklemeliyim. Tamamlanmamış çok cümlem var. Bunda benim hatam var elbette ki bir gün yüksek lisans hakkında yazı yayınlamak istiyorum. Belki orada içimi dökerim. Atanmak, düzenli bir işimin olması en büyük hedefim dileğini de ekleyeyim ama.:)

4. İngilizce nasıl geliştirilir? 

Aslında üniversite döneminde Girls' Generation farklı videoları vardı. Korece konuşup İngilizce alt yazılı. Onların gruplarının kurulma aşamaları, şarkı tanıtımları ve katıldıkları programlar gibi. İngilizcem gelişsin diye izlememiştim ama sanırım alt yazılı farklı bir dilden özellikle çeviri kelime bilgimi geliştirdi. Friends ve How I met your mother dizisi ile İngilizce alt yazı devam edip konuşmalar ile biraz daha gelişti. İngilizce hocamız nankör bir dildir İngilizce. Onunla sürekli ilgilenmeniz gerekir yoksa unutursunuz derdi ki haklı olduğuna inanıyorum. Küçük not defterlerimde ilginç bulduğum İngilizce kelimeler ve cümleler bulundururdum şimdi yeniden başlamalıyım sanırım. YDS için puan artırımına ihtiyacım var ki o da başka bir dünya. Bir arkadaşım İngilizce'de yağmurun yere düştükten sonra ıslak mı kuru mu olduğuna kadar kural ezberletiliyor bizlere ama dil içten gelen duygularla konuşulmalı derdi. Korkmadan cümle kur gerisi mutlaka tamamlanır; derdi. 

Benim için cevaplaması keyifli bir mim oldu. Umarım sizler için de güzel bir hafta olur. Adana; meşhur capslar var ya hani dünya güneş arasında yeri diye. Hakikaten böyle. Nem oranı yüzde 90'ları görüyor. Temmuz ayı böyle olmamıştı. Sıcaklar; kelime anlamını fazlasıyla veriyor. Bir kova su üzerinize atılsa inanın anında kurur. Kış mevsimi tam bu noktada kendini özletiyor. 

Bu mimi yapmamış olan herkesi mimliyorum... Beklerim yorumlarınızı...








28 Ekim 2018 Pazar

DÜNÜN HİKAYESİ(MİM YAZISI)

 
Mimlenmek; hatırlanmak gibi oldukça mutlu ediyor. Bu mimi
http://buummansessiz.blogspot.com/ başlattı linki ile bırakıyorum. Güzel mim yazısını okumak isterseniz bloğuna uğrayabilirsiniz.
                   
      Dünyanın en güzel lekesi kalem lekesi... Çocukken güzel yazı derslerimiz olurdu diye iç geçirmişti. Elinin mürekkebin rengini alması uzun sürmezdi; oysa tüm yaramazlıkları geride bıraktığı yaşlardaydı. Notlarım biraz düşünceli biraz yorgun, sabah saatlerinde dolma kalemin bittiğini elindeki izde anlarken anımsamıştı güzel yazı derslerindeki mutluluğunu. Ne ara çocukluğunu özleyecek yaşlara gelmişti sahi? Soru sorduğuna şaşkın ellerini temizlemek için uzun uğraş vermişti. Yetişmesi gereken bir otobüs ve ulaşması gereken bir görüşme vardı. Hayal kuracak zaman yok derken az kalsın çantasını unutuyordu. Yürümek de beklemek gibi kader miydi? Yürüdükçe yolların azaldığını görmeyi dilemeyi bırakmıştı. Azalan belki de yalnızca hayallerdi. Otobüsteki kalabalıkta nefes almaya çalışırken oturacak zor da olsa bir yer bulmuştu. Bir pencere kenarında kafası cama yaslanmış şekilde hayattaki tüm yorgunlukları için iç geçirirken teker teker geçtikleri duraklar birer tablo halini almıştı. Sonbaharın kısacık bir zaman diliminde yaşandığı kış mevsiminin habersiz geldiği bu şehirde dört mevsim aynı gün içinde yaşanabilirdi de. Otobüsten indiğinde ceketini almadığına pişman hızlı adımlarla kabalıkta ilerlemeye başladı. Son zamanlarda merdiven çıkmak nefes nefese kalmasına neden olduğundan kendince dinlenme durakları seçmişti. Birinci kata geldiğinde nefes al biraz bekle; ikinci katta az kaldığını düşün. Üçüncü katta ise... Gördüğü inanılmaz kalabalık karşısında diyecek tek kelime bulamazken sıraya girmesi gerektiğini anlamıştı. Kalabalık sıra ayrı bir dünya idi. Herkes kendi arasında sıranın uzunluğunu ve görevlendirilme belgesini alıp almayacağını gün içerisinde yetişip yetişmeyeceğini merak etmekteydi. Umut; alışkanlığa dönüşürken bezginliğe de bırakmıştı kendini. Sıra bir türlü ilerlemiyor saatlerse zamanın görevini yetirirken insanın aleyhine işliyordu. Sonrası; sonrasında sonrasında düşünülmeliydi derken konuşmalara kulak verdi. Hatta verirken çoktan sırada bekleyenlerle arkadaş olmuştu. Beklerken konuşulanlar kaderdaşlık gibi aynı problemlerdi. İki buçuk saatin sonunda ise beşerli gruplar halinde görevlendirme kağıdını almışlardı. Onaylatmak için yine bir koşuşturma içinde mesai saatinin bitmemesi dilenerek bir sonraki hedefe varılmıştı. Akşam bunca koşuşturma içinde olmuş; karanlık ilk dilimini göstermeye başlamıştı bile. Metro kalabalığındaki bezgin yüzleri görünce hayat koşuşturmasının içinde kaybolduğunu anlamıştı. Bitmeyen bir koşuşturma herkesin eve ulaşmaktaki isteği... Ev huzur demekti çünkü. alınan tüm nefeslerin toplamındaki sıcaklıktı. Bezginlikler için kısa bir mola; yarın için ayaklar üzerinde durabilme cesareti verendi. Evinin yakınındaki parktan geçerken adımlarını hızlandırmıştı. Elleri telefonda geliyorum az kaldı derken konuşmasını bitirip anı yakalamak istedi. Anı yakalamak ve zamanı durdurmak isteği... Bu küçük istekten fotoğraf ile...

     Perşembe günümü hikayeleştirmek istedim :) Becerebildiğim kadar cuma günü de perşembenin devamı şeklinde görevlendirildiğim yere gittim(halk eğitim merkezine) pek güzel karşılandığım söylenemez ancak sınıf açmak için kişi bulmam gerektiği açık açık söylendi. Tanımadığım bir mahalledeki insanlara kendimi nasıl anlatabilirim diye düşünürken atanamadığım bir kez daha üzüldüm. Bilmiyorum hayat ne doğrultuda ilerleyecek bu dönem dualarınızı beklerim. Yüksek lisansım biter ve doktora için bir şansım olur. Bu mimi de herkesin yapmasını isterim. Günlük tutmak gibi kısa bir anımsama muhasebesi ama yorum yapan ilk iki kişiyi şimdiden mimledim. Güzel bir hafta başlangıcı olsun hepimiz için...                                  

4 Haziran 2018 Pazartesi

KONU KİTAP İSE

 
Mayıs geçti haziran ilk haftasının bitime doğru ilerlemekte. Zamanı tutmak imkansızlığında kitaplara gömüldüm bu ara. Tez uygulamamı yapmıştım. Onun yazımı var ancak şu sıra danışmanım şehir dışında diyerek boşladım. KPSS bakayım derken de kendimi kitap okurken buluyorum. Artık öğrencilik ruhum mu kalmadı nedir! Neyse... Haziran hepimiz için daha az sıcak ama güzel anılarla dolu olarak geçer inşallah.
Bir hafta öncesi sevgili Deep'in bloğunda kitaplar kalbimden vurur mimi görmüştüm. Dedim daha fazla geç kalmadan ben de yapayım.(http://sadevederin.blogspot.com.tr)
Kendisi güzel bir açıklama yapmış mim den öncesi. (Bende instagramda daha sonra gördüm). Özden Ak(Hayat Kitapla Güzel) instagram hesabında kitapla kalbinden vurulan ki gülümsemesine bayıldığım bir foto ile mim sorularını alarak paylaşmış. Linki ben de bırakıyorum, hemen yanına.(https://hayatkitaplaguzel.blogspot.com.tr/2018/05/kitaplar-kalbimden-vurur.html)
 
*Okumayı size sevdiren ne oldu?
Çok çabuk okumayı öğrendim. İlkokul birinci sınıfta iken Kasım ayında kutlama yapılmıştı okulda. Sanırım o kutlama çok hoşuma gitmişti. Ama işin özü anne ve babamın çok geniş kapsamlı oluşturdukları bir kütüphanemiz var. Özellikle okumayı öğrendikten sonra babam okuduğumuz kitap üzerinde yarışmalar yapardı. Sanırım benim sevgi biraz ödülsel :) gelişti; biraz da okuma alışkanlığımın artık yaşam parçam olması ile alakalı.
 
*Hiç bir kitabı sayfalarını çevirerek biriyle okudunuz mu?
Ne yazık ki olmadı. Çevremdeki ailem, arkadaşlarıma göre biraz daha farklı kitapları okumayı seviyorum.  
 
*Asla okumam dediğiniz kategori nedir?
 Aslında bu yaşıma kadar kişisel gelişim kitapları okumam kimse de okutturamaz derdim. Ama insan büyüdükçe herhangi bir seçimden ziyade o ilk sayfa işte oradaki duygu sizi içine aldığında hangi tür olursa olsun bırakılmıyor sanki.
 
*Kitapları renklerine göre mi, alfabeye göre mi sıralarsınız?
İkisi de değil. Boyutlarına sıralarım. İnce kitaplar mutlaka incelerle veya kalınlar kalınlarla.
 
*Okurken size eşlik edecek bir hayvan ister miydiniz?
Hiç düşünmedim. Okurken dünyadan soyutlama kısmı oluyor diyemem. Ancak sese karşı duyarlı olanlardanım. Tek başıma okumalı ve o kitabı önce kendi iç dünyamda sindirmeliyim. Bu yüzden otobüs, araba gibi uzun yolculuklarda da okuyamam. O dünyada sadece kitabım ve ben olmalı dercesine tek olmalıyım. Yolculukların varış noktası okumak için yolculuklar ise izlemek, değişimi görmek açısından başka bir deneyimdir.
 
*Bookstagram olarak kendi stilinizi oluşturduğunuzu düşünüyor musunuz?
     Daha yolum var bence kendi stilim için. Çünkü instagram hesabım notlarımdan oluşmakta.. Bu notlarda manzaralar kimi zaman fırın konusunda denemelerim ve kitaplarım var. Kitaplarım gerçekten okuduktan sonra paylaşımlar yapmalıyım dediğim; altını çizdiğim paragrafları anlatmalıyım kitaplar... Biraz ruh halime göre  de değişiyor. İnsan insandır dercesine. İnsanı konu olan insan ve onun duygularını derinlemesine anlatırken sizleri de teğet geçmeyen kitapları paylaşıyorum.

     Benim mim şimdilik bu kadar... Bence siz de yapın. Mimler bazen kendinize sormayı unuttuğunuz soruları sordururken bazen de yazılarınıza gülücükler katmakta :)

10 Mayıs 2018 Perşembe

MİM ZAMANI


(Şeker pınarından güzel bir kare geçen yazdan kalan 😊)

    Blogcu sultan bu güzel blog muhasebesi mim etkinliğine beni de davet ettiği teşekkür ederim 😊😊

Blog alemine nasıl girdin? 

Blog alemine şehir dışında hatta kaplıcaya gittiğimiz zaman o kadar çok sıkılmıştım ki dağ başında ne işim vardı yahu derken notlar almıştım kendimce. Dedim ki bu notları neden yayınlamayayım😊

Hangi blog sana ilham oldu?

Herhangi bir blog ilham oldu diyemem. Benim için önemli olan yazmaktı. Yazmak nefes almak yazmak bir yaşamı solumak gibi bir yazı okumuştum. Hatta aklımda kalan bir paragraf dan kalan bu cümle idi 😊 önceleri de kendimce denemeler ve hikayeler yazardım. Blog benim için farklı bir yazma deneyimi olacaktı sanırım cesaretim ilhamım oldu. 

Bloğa yazdığın ilk yazınla son yazın arasında fark var mı?

O kadar çok fark var ki😊  sıkıldığım anda yazdığım notlar, paragraflar küçük bir dünya oldu sanki...Bu dünyada tüm kafa karışıklıklarım, tavsiyelerim, mutluluklarım ve kitaplarım var...

Yakın çevrendeki insanlar bloğunu biliyor mu?

Çok yakın arkadaşlarım ve ailem biliyor. 

Blog yazmak yaşantına ne kattı? Yada çıkardı?

Yazmak benim için bir çok farklı bir duygu. Kafamdaki küçük notların birer yazı olduğunu görmek mutlu ediyor. Blog benim için farklı bir alandı. Okunur mu okunmaz mı diye düşünmeden paylaşmak istedim yazılarımı. Her yazı sonrası eklenen yorumları görünce düşünce paylaşımı arttıkça daha fazla yazma isteği geldi. Bu güzel isteği sevdim. 

Şuanda bu mim yayını ile birlikte bloğunda kaç yazı ve kaç sayfa görüntülenmen var? 

Bu mim yazısı ile birlikte 155 yazım var. Mim bitirirken bloğuma baktım en son tıklanma sayısı 67.845 idi. 

Hangi blogun muhasebesini öğrenmek istiyorsun?

http://ikurabiye.blogspot.com.tr 😊 ama şunu da belirtmek isterim ki bu mimi goren herkes yapabilir... 

16 Mart 2018 Cuma

MİM(BLOG TANIMA)


Mimleri çok seviyorum.


1)Nerelisiniz?
Adanalıyım. Üniversite için şehir dışına gitsem de Adana'dan üniversite dışında ayrılmadım.
2)Burcunuz?
Aslan burcuyum. Aslan burcunun hemen hemen tüm özelliklerini taşıyorum.
3)Bloglarda en çok ilginizi çeken şeyler?
Okumadığım veyahut ertelediğim kitaplar olduğunda o kitaplar hakkındaki yazıları daha bir dikkatli okuyorum sanırım. Sonunu söyleyince okuma isteği kaçanlardan değilim tam tersine okumalıyım bakalım ben nasıl bulacağım bu kitabı derim :)
4)En sevdiğiniz mevsim?
Yaz çocuğu olarak daima YAZ mevsimi en sevdiğim mevsim...
5)Yabancı diliniz?
Bir ara sürekli İngilizce yabancı dizi izlemekten hatta notlar almaktan İngilizcem bayağı gelişmişti. Öğretmenlerimin dediği gibi İngilizce nankör bir dil pratik yapmaz ve onu bir köşeye bırakırsan o da seni bırakır bu dönem o bırakma aşamasındayım. İngilizce notlarımla dolu kitaplarım bana öylece bakıyorlar :)
6)Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz?
Film izlemek... Her boş vaktimde izlemek istediğim film listemdeki filmleri izlemek için elimden geleni yaparım. Ancak kimi zaman bu boş vakitler anne için hazırlanan keklerle doluyor :)
7)En son okuduğunuz kitap?
Okuduğum bir kitabı yeniden okudum. Rozalya Ana/ Sevin Çokum bu yazarın her bir kitabı benim için çok değerli...
8)Hayatınızda pişman olduğunuz bir şey?
Üniversite tercih döneminde kendi isteklerimi baz almalıydım. En büyük pişmanlığım bu. Bazen sevdiğim insanların mutluluğunu benim mutluluğumdan önde tutuyorum :(
9)Tuttuğunuz takım?
Galatasaray... Küçüklükten kalan bir alışkanlık gibi. İlkokul döneminde Galatasaray maçları, futbolcuları takip ederdim. Şimdi Muslera dışında hiçbir oyuncusunu tanımasam da çocukken Hagi çok severdim :)
10)Çantanızdan eksik etmediğiniz şeylerden bazıları?
Islak mendil... Kesinlikle eksik etmem. Ayrıca güneş gözlüğü. Adana'da güneş oldukça iddialı olduğundan unutmak demek o gün gözler kısık bir şekilde çevreye bakmayı zorunlu kılmak demek.
11) En sevdiğiniz içecek?
Bir Adanalı olarak tabi ki şalgam. Ancak hazır şalgamlar gibi düşünmeyin. Burada şalgam simit inanılmaz bir ikilidir. Şalgamlar taneli olur istediğiniz düzeyde acı koydurabilirsiniz.
12) Ve son olarak bloğunuzdan hiç para kazandınız mı?
Ne yazık ki kazanmadım. Eğer kazanmaya başlarsam ayrı bir mutluluk olur herhalde.

Benim mim şimdilik bu kadar. Bu mim gören herkes yapabilir ancak bu mime bende bir kaç arkadaşı davet etmek istiyorum ... Hep tebessüm etmeniz dileğiyle bitirirken yazımı yorumlarınızı beklerim 😊 

https://sevimli-kitaplar.blogspot.com.tr 
http://sezerozsen.blogspot.com

28 Şubat 2018 Çarşamba

SANIRIM MİMLENDİM

                                               
  (Göl kenarı Adana )
Sevgili Deep in uyarısı ile yorumlar kısmına baktım; sanırım mimlenmişim. Ani yazmaları severim. Bir anda akla gelmeyen düşünceler yığını birleşir ve bir paragraf oluştururlar. Tüm hesaplamaların dışında... O zaman İstop...

https://sevimli-kitaplar.blogspot.com.tr/2018/02/seni-sen-yapan-sevdigim-seyler-mim.html

(Deep vasıtasi ile yazmadigimi fark ettim
Teşekkür ederim kendisine )

    Beni ben yapan sevdiğim şeyler... ;Aslında kendimi acemi büyük olarak adlandırırım. Hayat; okul sınavlar ekseninde geçen birisi olarak korkularımla yeni yüzleşmeyi öğrendim ki o zaman anladım acemilikten gerçek bir büyük olmaya doğru yol aldığımı. Çok fazla kitap okurum. Bir çeşit nefes almak gibi. Dünyanın sıkıcılığına inat kitapların dünyası her zaman bana ilginç gelmiştir. Hayal dünyam çocukluk alışkanlığı ile kitap okuma temelli oldukça geniştir. Bu huyumu hem seviyorum hem de biraz törpülesem mi acaba diyorum.
     Müzik sözleri takıntım vardır. Saçma duygudan yoksun sözler yerine hangi dilde olursa olsun hatta anlamlı duyguları hissettiren (hüzün, üzüntü, mutluluk, neşe)sözsüz müzik olsun dinlerim. Bu alanda geniş bir yelpazem vardır. Arap müzik dünyası denildiğinde sayacağım en az üç sanatçı unutulmaz film müzikleri dediğimde hazine kutum gibi anı kutumda özel filmler vardır. Hatta dönem dönem öylesine sık dinlerim ki taktığım o şarkıdan bıktıktan sonra aradan zaman geçip de yeniden o şarkıya döndüğümde özlediğim anlar varmış derim.
    Yazmasam çıldırırdım... Bu söz kadar abartılı olmasa da o an etkilendiğim bir kitap alıntısı, şarkı sözü film replik ve benim yorumlarımı tuttuğum defterlerim vardır. Defter satın almaya bu yüzden bayılırım. Bu huyumu seviyorum gerçekten. Ufak çaplı bir koleksiyonum var desem yeridir.
      Son olarak inanmak ruhumuza işlemiş diyenlerdenim. Herhangi bir durum karşısında umudumu diri tutmak için elimden geleni yaparım. Umutsuzluğa kapılmam kapılmayı da istemem. Çare Allah'ın yardımıyla daima bizimledir.
      Bir Adanalı olarak yemek tat zevki yemek seçmem ancak güzel yemek arama tutkum daima benimledir. Eli lezzetli olan insanlara selam olsun...
     Benim mim şimdilik bu kadar. Bu yazımı gören herkes bu mimi yapabilir. Mimi tutun, içinizden geldiği gibi yazın...

10 Ağustos 2016 Çarşamba

BloggerLife2 MİM

 
Cümlelerim birbirine karışıyor. Fakat şaşkınlıkla karışık mutlu eden cümleler... Paylaşımlarını severek takip ettiğim hatta yazılarıma yaptığı yorumları merakla beklediğim Sade beni ilk mimime davet etmiş öyleyse bize de davete iştirak etmek düşer öyle değil mi?:) 
1- Blogger denilince aklınıza gelen üç şey nedir?

Genel manada blogger benim için hayata dair aldığım ufak notların yolculuğu... Çoğu zaman unuttuğumuz en alakasız yerlerde aklımıza gelen evet bir yerlerde zihnimdeydi fakat neden şimdi hatırladım ki diyebileceğimiz, hüzne karışmışken kelimelere sığındığımız o güzel notlar. Kelimelerin yorgunluğunda konuşturan resimler ve anılar. Anıların dili zihnimizde saklıdır öyleyse zihnimizdekileri neden yazmayalım?

2- Her temadan (kişisel, gezi, kozmetik, kitap...vs.) yazılarını en çok beğendiğiniz, okumaktan bıkmadığınız bloglardan örnek verin desem?

Beni bu etkinliğe davet et eden  http://sadedinle.blogspot.com.tr, blogger yolculuğuna başladığımda beni keşif etkinliğine dahil eden güzel yorumlarıyla yüzümü güldüren http://sevdicann.blogspot.com.tr. İlk kez yeni birşeylere adım attığınızda destek olacak birilerinin olması duygusu gerçekten güzel hem de hiç tanımadığınız birinin...

3- Yeni blog yazmaya başlayan arkadaşlara verebileceğin öneriler neler?
 
Henüz bloğumu açalı beş ay ancak olmuştur. Ben de kendimi yeni blog açanlar gibi hala hissediyorum. Öğreniyorum ve öğrenmeye devam edeceğim. Çünkü yazmayı seviyorum. Düşüncelerimi paylaşmayı ve belki de fikir almayı. Yeni yazmaya başlayan arkadaşlara önerim yavaş ilerleseler de bıkmadan devam etsinler paylaşımlarına. 
 
4- Hangi ülkede yaşamak isterdin?  Yada en çok gitmek istediğin mekanları yazabilir misin?
 
Ülkemizin her yerini gönül isterdi ki gezebileyim. Fakat ben Akdeniz insanıyım sanırım beni çeken yerler sıcak yerler. Kışı bir yanlışlıkla uğramış bir yağmur bulutu gibi yaşadığımızdan yeşil ama soğuk olmayan yerlere gitmeyi çok isterdim sanırım. Aslında bu duygu bende şimdi hasıl olan elimde olsa tüm dünyayı dolaşırdım. Kıbrıs'ta okurken bir sırt çantasıyla adayı dolaşan turistlere az da imrenmezdim hani. O yüzden başlangıcım Balkanlar olsun sonrasında ise Fas bir duraklık nefes ve İngiltere...
 
Biraz geç oldu ama hala mimlenmeyen varsa eğer ben beni takip eden herkesi bu etkinliğe davet ediyorum :)