8 Şubat 2017 Çarşamba

Kararsız Karalamalar

Zamanı durduralım sonrası için
 uygun bir yerde inelim ve geçmekte olan hayatımızı seyredelim. Kaç mevsim sonrasına söz verdiğimizi unutmadan...Şubat ayı çok hızlı geldi ve çok hızlı da gidiyor. Yapacak yığınla işim, düzenlenecek bir dolu kitaplar var. Kitap hediye etmeyi seviyorum. Sanırım bu duygunun da zamanı var ve geldi. Bazı kitaplarım öylesine kıymetli ki kimsenin dokunmasını dahi istemeden bir rüya gibi izlerim onları ve onların içerisindeki dünyayı. Çocukluk alışkanlığı işte. Kitapların dünyasının günümüz dünyasından daha anlamlı olduğunu savunma alışkanlığım sabitler her daim kendini. Benden kaynaklı bir durum mu emin değilim lakin yaşadıkça daha çok anlıyor insan. Pembe bir fanusla çevrili olduğunu ... Ellerini uzattıkça, korktuğun hayallerinle yüz yüze geldikçe ve bir oda dolusu hüzünlerle karşılaştıktan sonra kitaplarım ve ben diyorsun. Bu ara Adana oldukça rüzgarlı. Kışı unutturmaya çalışırcasına bir güneş sevdalısı. Güneş ısıtmasa da bir sonbahar sanki tüm çevre. Böyle de olunca insanın pek dışarı çıkmaya gönlü olmuyor. Bazen de tam tersi bir yığın kalabalık ortasında durup zamanın senden önce geçmesini izlemek istiyor insan. Bugün de o günlerden biri işte. Sadece durmak istediği günlerden biri. Aslında güne kitaplarımı düzenleme isteğiyle uyanıp bana tamamen uzak sohbetlerin ortasında buldum kendimi. Çok sıkıldım. En kötüsü de alışkanlıklarımdan da sıkıldığımı fark ettim. Zamanın tik taklarının çabucak geçmesi için dua ettim. Eve adım atar atmaz yarım kalan kararıma yöneldim. Dağınıklığı düzenlemeye . Fakat sonra nedense vazgeçtim. Bir arkadaşım söylemişti . Beni en iyi masam yansıtıyor eğer o gün gerçekten kararsızsam masama dokunmam dağınıklığı görmem bile ne zamanki kafamdaki raflar düzenli bir şekilde dolmayı bekler o zaman masamdaki bütün kitapları düzenler yeni yeniden okumak için ayıracaklarımı ayırım... 
Sanırım her şeyin zamanı var. Dağınıklık yerini benle beraber düzene bırakacak biliyorum.(annem kızana kadar tabi ki 😊😊😊😊) şimdilik sadece hediye edeceğim kitaplarımı ayırıp kararlarımın düzenini beklemem gerekecek. Olsun bakalım Şubat ayının güzelliği adına umarım sizlerden de yeni kararlar alma aşamasında olanlar zamanı geldiğinde en güzel sonuçlarla karşılaşırlar ...


31 Ocak 2017 Salı

20'Lİ YAŞLAR

  
 

(Yazdan kalma Torosların güzel doğasından...)
 Özlüyorum... Ne gariptir ki 20'li yaşlarımda özlüyorsam 30 ve sonrası için ne yapacağımı cidden düşünemiyorum. Yaşamak her anlamıyla güzel belirli bir kelime ile açıklanamayacak kadar masumane bir söyleyiş... Dudaktan dökülen harfler bile ne kadar naif... Yaşamak. Geriye bakıp sorduğumda bir dolu sınavlarla geçen bir hayat görüyorum. Yapmak istediklerimi ya yarısında bırakmış ya da hiç başlamadan yorulmuş bir dünya. Ancak iyi ki dediklerimi hatırlamak bana güven veriyor. İyi ki tanıdığım insanlar var iyi ki sevdiğim çiçekler var iyi ki aynaya baktığımda gülümseyebiliyorum. Umut denen o nadide çiçeği sarıp sarmalayan güzel kalplerde sevgi pırıltıları görüyorum. Geçenlerde arkadaşlarımla konuşurken fark ettim. Zaman çölde avuçladığın kum taneleri gibi kayıp giderken kıymetini bilemediğimiz o kadar çok şey var ki... Nelere güldüğümüzü unutmamakla başlayabiliriz değil mi? Çocukluğuma dair güldüğüm ve çok sevdiğim izlemekten keyif aldığım 7 numara dizisi vardı mesela. Şimdiki diziler gibi insanlara yalnızca kötü duyguların gösterildiği entrikasız ve acısız olaylar olmaz demenin tam zıttı olan dizi. Canım sıkıldıkça da özellikle vize haftamda izlediğim 7 numara dizisi. Bu ara yeniden başladım izlemeye. Bir bölüm falı tutarcasına herhangi bir bölüm açıp başlıyorum izlemeye. Mutlu oluyorum. Zihnime birden şu cümle geliyor; Anlamlı olan şeyler zamana da dayanır sana da. Sen değiştim desen de eline almaktan yorulmadığın bir kitap, izlemekten bıkmadığın bir film mutlaka vardır. O yüzden duyguların güzelliğini zihnine yaz...
   
     Dün dizi bölüm falını tuttum ve izledim. Sonlara doğru farkına bile varmadan not almışım;
Hiç görmeden bildiğim; görünce tanıdığımsın... Anlamı noktasını çoktan aşan bir cümle. Armağan'a Haydar söylüyordu bu güzel cümleyi... Bazı cümleler de böyle değil midir? Umuda olan sevginin göstergesidir. Farkına bile varmadan gönlümüzden dökülür gider...

  Bugün nasıl geçiyordur bilemem belki stresten patlamak üzeresiniz belki uzun uzun yürümek istiyorsunuz; unutmak için. Böyle zamanlarda işe yarar mı bilemem ama çocukluğunuza dair sevdiğiniz bir anıyı o kırk kilit altına aldığınız yerden çıkarın hatırlayın. Mutluluk elle tutulan bir nesne değil ama mutluluk görünülebilinir. Uzaktan uzağa duyulan korkular bir keman sesi gibi size yaklaşıyor da olabilir. Böyle zamanlarda hatırlayın. Hatırlamaktan korkmayın. Büyüdüğünüzü hissetmekten bıkmayın. Öyle yada böyle aynadaki gördüğünüz o yüz size en doğrusunu söyleyecektir. Sevginizi hatırlayın... Eski bir müzik kutusuna saklanan hayallerinize inanın...

26 Ocak 2017 Perşembe

HEDİYELERİN GÜCÜ



Hediyeler güzeldir... Özellikle sevdiğin insanlardan gelmişse. Uzun zamandır kansızlıkla uğraşıyorum.Aslında kendimi bildim bileli bir kansızlık durumum hep olmuştur. Bu yüzden demir ilaçları, demir şurupları, özel yapım pekmezler mi desem kullanmadığım şey kalmadı... Biraz genetik faktörü de var sanırım. Ancak çok fena hayatı etkilediğini söyleyebilirim. Özellikle sabahları yorgun uyanmak ve saç dökülmesi gibi problemlerle baş başa bırakıyor. Biliyorum, mevsim değişiklikleri çok fena etkiliyor saç dökülmesini. Ancak son iki aydır inanılmaz bir şekilde saç dökülmesi yaşıyordum bu yüzden yeniden demir ilaçları kullanmaya başladım. Annemin tavsiyesi ile de zeytinyağı takviyesi de yaptım. Şimdi çok şükür diyorum.:) Durum böyleyken ablama biraz fazla yakınmışım demek ki geçen gün elime ulaşan bu kargoyu görünce çok sevindim. O, bitkiler konusunda ve doğal ürünler konusunda benden çok daha bilgili ve araştırmacıdır. Kış zamanları grip olmamak için ballı zerdeçallı ve okaliptüslü karışımlar yapar. Onun doğal ürünlere olan merakını çok seviyorum, Gel gelelim ürünlere. Ginseng kelimesini bile Kore dizilerinden duyan ben, ablamdan uzun uzadıya faydalarını dinlemişimdir. (Hafızayı artırarak öğrenmeyi artırdığı söyleniyor) Ürünleri kullanmadan önce nedir, katkı maddesi var mı sorularıyla dikkatlice inceledim. El kremi, saç bakım yağı, vücut şampuanı ve kepek karşıtı şampuandan oluşan ürünler paraben içermiyor. El kreminin kokusunun çok hoş olduğunu söylemeliyim. Minik olması çantamın vazgeçilmezleri arasında yer alacak gibi!!! Çantam da daima krem olmasını isteyip ve koymayı unutan birisi olarak fazla yer kaplamaması açısından yanımdan ayırmadığım bir ürün oldu. Şampuanı gelince kullanmaya başlayalı çok olmadı ama şimdiden memnun kaldığımı söylemeliyim. Biliyorum biraz daha zaman gerekli ama çok çeşitli şampuanlar denemeyi seven birisi olarak fark ettiğim bir nokta; dökülmeye etkisi olmadı. Kimi şampuanlar geçiş aşamasında fazlasıyla dökülme yapıyor. Saç bakım yağının besleyiciliğini sevdim. Vücut şampuanına gelince bu konuda biraz daha hassasım. Öylesine alışmışım ki elime aldığım ürünlerin köpürmesine, doğal ürünler çok az köpürme yapınca beynim fazla fazla kullanmam konusunda uyarıyor sanki. Çok fazla özellik arayan birisi değilim ancak yves rocher vücut şampuanı gibi ürünleri daha çok sevdiğimi fark ettim. Ortalama bir üründü. Şampuan ve el kremi bittiğinde yenilemeyi istediğim ürünler arasına girdi. Benim gibi saç dökülmesi ve kepek konusunda biraz daha hassas saç tipi olanların kullanmasını tavsiye ediyorum.
Yorumlarınızı bekliyorum... Sevdiğimiz insanlardan anlamlı hediyeler almak dileğiyle... Güzel bir ertesi gün olsun... :)