6 Mayıs 2019 Pazartesi

HOŞGELDİN RAMAZAN

   
                Bizi bir Ramazan'a daha kavuşturan Allah'ım hamdolsun... Ramazan yalnızca aç kalmak değildir; kalbimizi tüm kötülüklerden sakındırmak; dilimize hakim olmak; sabrın imtihanını geçebilmektir. En çok anlamak; belki de uzun zamandır yapmadığımız bir şey... Anlamak... Anlamak için dinlemek; gözlemlemek empati denen olguyu düşünmek gerekir. Yorgun bir insana neden yorgunsun demek yerine bazen bir tebessüm bazen de küçük bir hatırlatma ile yanında olduğunu belirtmek gerekmez mi? Bilmiyorum... Beklentilerimi azaltmam gerektiğini söyleseler de insan kalbinin güzelliğine daima inandım. Küçücük gibi duran her bir detayın güzelliğinin mutluluğuna inandım. Kış mevsiminin cesaretine; baharın güzelliğine yazın tüm bunaltıcı sıcağına rağmen yıldızların canlılığına sonbaharın ise düzenine... Rutinlikteki derinliğe...

          Tamamlayamadığım yığınla şeye rağmen yaş aldıkça anlıyor insan. Kalp kırgınlıklarının ağırlığında kaldıkça büyüdüğünü... Elimde bu ara yeniden Matmazal Noralya'nın Koltuğu/Peyami Safa kitabı var. Kimi dönemlerde okuduğum kitapları yeniden okumayı seviyorum. Değişimi altını çizdiğim paragrafların artmasında; aldığım notlarda hissediyorum...
"Ne hayat! Ne hayal kırıklıkları! İnsan inanamıyor..."

       Mayıs; Haziran; Temmuz benim için sınav ayları. Bitmeyen bir kısır döngü gibi gelse de uzak mesafedeki arkadaşlarımın kalbini hissetmek onların verdiği moral şu sıra oldukça iyi geliyor. Tezimi ben yazmaktan yoruldum; tez danışmanımın oralı olmaması derken iki dönemdir çıkmayan ücretli öğretmenlik dönemin bitmesine çok az bir zaman kala çıktı; bir aylık bir koşuşturma bir kenara ulaşım için bulunduğum yere bir saatlik mesafede olması okulun; ayrıca ulaşım için vasıtanın çok sınırlı olması bakalım beni nasıl zorlayacak!

     İşsizlik en azından bir aylık mola versin değil mi? Özlemiştim ders anlatmayı... Bu ay da beni tanımasanız da  dualarınızda yer verirseniz çok sevinirim.  Bu yaz bitmeden aynı döngüde değil de bitmiş bir yüksek lisans; en azından düzenli bir iş gelecek yıl için sınavsız bir yıl olur...
Hayırlı Ramazanlar yeniden...




               

1 Mayıs 2019 Çarşamba

ÇİLEK TARLASI



ÇİLEK TARLASI


Mayıs ne çabuk gelmiş böyle! Nisan ayının çok çabuk geçtiğini bugün anladım. Ramazan ayı gelmeden önce geniş kapsamlı bir ev temizliği; odamda küçük çaplı eşya değişiklikleri derken sanki gün kum saatindeki kumlar gibi hızlandırılmış bir şekilde geçti. Bu arada son üç gündür bahardan direkt yaz mevsimine geçen bir Adana var. Biliyorum bahar gelmesini çok istesem de Adana için bahar yaz esintili geçer. 32 dereceyi gün içerisinde şimdiden görmek umarım yaz çok bunaltıcı geçmez dedirtti. Baharın yaz esintili geçmesi ise akşamın güzelliği... 



ÇİLEK TARLASI

Ama bu sıcakların bir iyi tarafı var elbette ki; keşfetmek... Kış benim için pek iyi geçmemişti çünkü. Çok fazla dışarı çıkmamıştım. Oysa ki görmediğim yerleri görmek;yaşadığım şehirde turist olmaktı dileğim...Bazen tek başına bazen de sevdiğin insanlarla... Bu hafta sonu ailecek çilek tarlasına gitmiştik; fotoğraflar oradan. Çilek tarlası etkinliğini tavsiye ederim. Bu çilek tarlası için araba ile yarım saat yol aldık. Son üç yıldır bir türlü fırsat olmuyordu gitmek. Hani özenmiyor değildim yani. Topraktan kendi ellerimle topladıktan sonra hormonsuz ve taze çilek yemek; dalından yemek... Şehir hayatı ile birlikte topraktan uzaklaşırken meyve ve sebzelerinde doğal halini unuttuk zamanla... Değerini de belki de... Adana; sarı sıcak renginde;  turunçgil ve pamuk tarımında kendini belli etse de aslında tüm meyveler için bir cennet. Seyhan gölünün hemen kenarındaki bu köye doğru yol alırken manzaranın güzelliği bir kenara bu kadar yakın iken nasıl daha sık gelemedik soruları; zamanımız olmadı ki cevabında bir parantez açtı kendine. O parantez belki de hayatın özeti. Sürprizler ya da mucizeler beklerken kaçırdığımız hayatın parantezi. 

İki gündür evde çilek kokusu hakim. Marmelatlar ve reçeller hazırlanırken darısı vişne reçeline diyorum. Ancak yaylaya gitmek için biraz daha zaman var. Yaşamda alışkanlıklarımız bir çerçeve çizse de renklendirmek biraz bizim elimizde. Öğreniyoruz... Her gün; her an zamanın her diliminde.  Sevin Çokum alıntısı ile; "Öğrenmenin yaşı yoktur. Bittiği, durduğu yer yoktur." yazımı sonlandırırken Mayıs ayı çok tüm renkliliğiyle; keşiflerle bol kahkahalarla geçsin dileğiyle... (Bu ara Mazi Kalbimde Yaradır/ Dilek Türkan çok sık dinlemeye başladım yeni yeniden... Sizlerde dinlemek isterseniz oldukça iyi bir yorumlama...)



25 Nisan 2019 Perşembe

KALBİN SIRLARI

KALBİN SIRLARI

  "Aşk güzel bir kuş
Yakalanmak için yalvaran
 Ama yaralanmaktan korkan."(Halil Cibran/Kalbin Sırları)
                     
    Böylesine güzel tasarımlı kitap okumayalı uzun zaman olmuştu. Belki ışıktan belli olmayabilir ama pembe ve çiçeklerin iç içe geçtiği kapak sayfasına özel bir çaba harcandığı belli olan bir kitap; Kalbin Sırları... Halil Cibran'ın okuduğum ikinci kitabı; Gezgin kitabına kıyasla daha şiirsel ve ahenk oldu bir kitap. Belki de daha çok ruha dokunan... Kalbin Sırları kitabını okumanızı tavsiye ederim.Sayfalardaki kelimelerin sizlere tasvir ettiği dünyada bir yolculuk başlatan bir kitap. Medeniyetten uzakta olduğunu düşündüren bir kahramanı anlatımlarıyla yaşatırken kahramanın verdiği cevap ile;

"Medeniyeti bıraktım çünkü onun eski ve çürümüş bir ağaç olduğunu gördüm, kuvvetli ama korkunç, kökleri ile yerkürenin karanlığında düğümlenmiş, dalları bulutların ötesine taşmış ama tomurcukları hırs, kötülük ve suç,meyveleri ise elem, sefalet ve korku saçıyor."

      Bir kez daha soruyorsunuz... Neden bu kadar üzgün düşüncelerin ve kalbin... Seni yoran hayatın kendisi mi yoksa insanlar mı? Yine kitaptan bir alıntı:

"Yaşlı: İnsanın adına savaşıp öldüğü aşk
Meyve vermeyen bir çalılık misali
Güzel olan aşk, ruhun derin kederi gibi
Anlamasına sebep olacaktır canlandırıp kalbi.
Yanlış kullanıldı mı
Mutsuzluğun, tehlike alametinin
Ve karanlığın kara bulutlarının
Levazımcısı 
İnsanlık yollar geçen sevgiyi
Götürüyor olsaydı inançsız bir amaca
İtiraz ederdi oradaki aşk var olmaya.
Aşk güzel bir kuş
Yakalanmak için yalvaran 
Ama yaralanmaktan korkan..."

      Kimi yazarlar anlatacakları her duyguyu, olayı binlerce kelime ardına saklar. Kitaplarını okudukça sakladıklarını bulmak için çabalarız. Kimi yazarlar ise hayata dışarıdan bakmaz içindendir; anlatımları. Komşumuzu, özlemlerimizi hatta hayallerimizi buluruz, o kitaplarda. Halil Cibran ise hayal kırıklıklarını, insanların göstermekten korktuğu kibirlerini hatta kızgınlıklarını, hüzünlerini en sevdikleri tarafından gelen ihanetleri, yargılamadan anlatan bir yazar. 

     Kalbin Sırları kitabında ise hikayeler ve şiirler sorgulayıcıdır; yol alırken uğranılan duraklar merak edilmiş ve üstünkörü anlatılmamıştır. Bu özelliğini oldukça sevdim. Evlerin,yolculukların ve insanların kendine has özelliklerini binlerce kelime ardına saklamadan etkileyici bir şekilde bu kitapta bulabileceğinizi düşünüyorum. Yazarın diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum :) Benim için özel kitaplar rafında kendisine çoktan yer edindi bu kitap. Beklerim yorumlarınızı...