14 Mayıs 2021 Cuma

VOONKA COLLAGEN HYALURONIC ACID



       İyi bayramlar... Ramazan bir rüzgar gibi geldi ve geçti. Bildiğimiz kalabalık bayramlar, ziyaretlerin olmadığı bir bayram aslında biraz ıssız bir bayram geçse de dileğim; gelecek bayramlar için sağlık ve umutla, mutlulukla geçen günlere kavuşmak...

Ramazan ayı öncesi Voonka Collagen Hyaluronic acid, 32 tablet almıştım.  Ramazan ayı süresince kullanırım düşüncesi olsa da öncesinde de başladım ki etkisini görebilmek için.  Daha öncesinde Solgar collagen kullanmıştım ancak üst üste kullanıldığında etkisi pek görülmediği tavsiye edildiği ve Voonka Collagen ile de olumlu yorumları görünce satın almıştım. Fiyatı 85 TL civarındaydı indirimde...İndirimde görürseniz bir bakmanızı tavsiye ederim.

Voonka Collagen Hyaluronic acid 32 tablet -Tip 1 Balık Kollajeni 

*Hyaluronic acid, C vitamini desteği 
* 32 Tablet 
*İlaç değildir 

İçerisinde biotin,  çinko, bakır, selenyum bulunmaktadır.  
 
Etkisini çok zayıf gördüğüm bir takviye edici gıda oldu ne yazık ki... Saçlarım mevsim geçişi dönemine kendince daha yumuşak geçiş yapmasını istediğim için (çünkü mevsim geçişlerinde ciddi manada dökülüyor) ürünün, dökülmeyi azaltacağını düşünmüştüm.  Ne yazık ki hiç bir etkisi olmadı.  Rengi pembe biraz boyutu büyük ama içmede sıkıntı yaşamadım.  Cilt parlaklığı canlılık gibi bir durum da siz konusu olmadı. Kas ağrıları içinse küçük ağrıları azalttığını hissettim. Ancak benim ilk kutu yorumum söyle bir durum var ki iki ve üçüncü kutuları da kullanıp etkisini görebileceğiniz belirlenerek de var. İki ve üçüncü kuru için memnun kalmalıyım ki satın almalıyım.  Solgar etkisinin değerini anladım belki içerik farkından dolayıdır.  Solgar içeriği tavuk kıkırdak kolajeniydi voonka ise balık kolajeni. 

Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı... 

7 Mayıs 2021 Cuma

DENEBUNU NİSAN AYI KUTUSU


Gelecek hafta bayram, zaman ne çabuk geçiyor öyle değil mi !!! Nisan ayı aslında o kadar uzun süren bir ay gibi geldi ki bana. Mayıs ayı ise yaz mevsimine alıştırıyor sanki. Adana sıcakları denilen o sıcakları gün içerisinde 35 derecelere ulaşsa da gece serinliği huzur veriyor.  
Geçen ay denebunu Nisan kutusu çıkınca çok şaşırmıştım hem de kutu yayına girdikten 2 gün sonra çıktı. Yeni sistemde ne yazık ki çıkan ikinci kutum bu kutu. Ne diyelim...
Kutu içeriğinde paylaştıklarım orijinal boy diğerleri ise tester ürünlerdi. Sizlerle kutu içerisindeki ürünler hakkında notlarımpaylaşacağım.  (La Roche-Posay Effaclar Duo+Bakım kremi/2ml , persil yüksek performans hijyen sıvı çamaşır deterjanı(110 ml), vernel max taze gül (48 ml) gibi ..)



U GREEN CLEAN LİKİT SABUN (250ml)

*Fosfat, SLES, SLS, Klor, Paraben içermez.
*Hammadelerin üretiminden itibaren tüm aşamalar ekolojik sertifikalıdır.
*Bitkisel ve doğal hammaddelerle üretilmiştir.
*Petrol ve hayvansal kaynaklı ham maddeler içermez.
İçeriğinde tüm hammmaddeler doğada biyolojik olarak parçalanır.
*Çevre ve cilt dostudur.
 


*Tüm cilt tiplerinde güvenle kullanılır. Hassas ciltlere uygundur.
*İçeriğinde organik portakal yağı sayesinde ellerinizde sakinleştirici ve ferahlatıcı bir temizlik hissi sağlar.
*Kalıntı bırakmaz.


Nescafe 3'ü 1 arada Keyf-i Türk (2 adet)
Aslında kutu içerisinde en çok sevindiğim Keyf-i Türk,  Türk kahvesinin sütle harmanıydı. 
Likit sabun içeriği oldukça temiz ve portakal yağı bulunduğunu görünce çok mutlu oldum. Şu sıra çok fazla elimizi yıkıyoruz öyle ki pazardan, marketten alışveriş sonrası ürünleri dezenfekte ettikten sonra gelen poşetleri bile balkonda beklettikten sonra kullanırken ellerimiz çok fazla sabun kullanmaktan kuruyor ne yazık ki... U GREEN CLEAN LİKİT SABUN içerik ve koku açısından güzel bir ürün fakat ellerimi yıkadıktan sonra ellerimdeki o kuruma hissi hoşuma gitmedi. Notlarıma ekledim. Ferahlatıcı temizlik hissi verdiği cümlesine ise katılmıyorum ne yazık ki... 
Keyf-i Türk kahvesi ise İftar sonrası denedim. Ambalajını çok beğendim. Türk kahvesi günde bir fincan mutlaka içen bir insanım. Sütlü kahve genelde annem sever. Paketi açtığımda kahve kokusu buram buramdı. Şekeri de orta şekerli gibi. Sütlü Türk kahvesi tadının biraz yapay olacağını düşünmüştüm ancak tadı beklediğimden daha başarılı.
Şimdilik yorumlarım bu kadar. Beklerim yorumlarınızı...


 

1 Mayıs 2021 Cumartesi

DÜNYA OKULU/SALMAN KHAN


 Herkese, her yerde ücretsiz eğitim... Sizce mümkün olabilir mi? Toplumun her kesiminden bireylere dünya standartlarında bir eğitim sunmak; Khan Academy'nin amacı bu. Bir öğretmen olarak daha doğrusu atanamayan bir bilişim teknolojileri öğretmeni olarak dünyadaki eğitimi, eğitime sunulan yenilikçi düşünceleri, alternatif seçenekleri elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Artık geleneksel eğitim ile geleceğe bir bakış pek de mümkün görünmüyor. Dünya teknoloji de çok büyük adımlar atarken ülkemizde de eğitim ve teknoloji hala ilerleme konusu ve ne yazık ki hala temel sorularla boğuşuyoruz.  Kitaptan bir alıntı paylaşmak istiyorum. "Teknolojiyi değiştirip öğrenme yöntemini aynı tutarsanız, kötü uygulamaya iyi para harcıyorsunuz demektir…Sınıfı yeniden şekillendirmediğiniz sürece, ipad bir sınıfta öğrenme aracı değildir.(sf.108)" Dünya Okulu kitabı yazarı ve Khan Academy kurucusu olan Salman Khan bu kitapta Khan Academy'nin kuruluş aşamalarını ve son durumda gelinen noktayı anlatmakta. Kitap dört bölüme ayrılmış; birinci bölüm olan Öğretmeyi Öğrenmek, ikinci bölüm Parçalanmış Model, üçüncü bölüm ise Gerçek Dünyada son olarak dördüncü bölüm de kitaba adını veren Dünya Okulu bölümü. 

Bir eğitimciden daha çok meraklı bir okuyucu motivasyonun da kitabı okudum ve bitirdim. Bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Öğrenme ve büyük adımlar atmak konusunda hevesli aslında farklı soruların cevaplarını arayan, sorgulayan ve önemli noktaları görerek geleceğe yön vermek isteyen herkes okuyamalı. Nitekim eğitim dünyasına farklı bir soluk getiren Khan Academy kurucusu da; aslında eğitimden farklı bir alanda çalışırken kuzeni Nadia'nın matematik dersindeki (şunu da belirtmekte yazar; Nadia son derece başarılı da bir öğrenci) bir sınavdan aldığı düşük not neticesinde matematiğe olan isteği kırılınca ona özel ders vermek ile eğitim dünyasına girmiştir. Nadia ile farklı eyaletlerde yaşadıkları için özel dersleri belirli bir süreye bağlı olmadan iki tarafında uygun olduğu zaman dilimlerinde isteğe göre gerçekleştirmişlerdir. Derslerin ünü yayıldıkça özel ders almak isteyenlerin sayısı artmış yazar; farklı zaman ve farklı mekanlardaki öğrencileri için dersler kaydetmeye başlamış ve bunları Youtube'a eklemiştir. Bir site kurmuş bu site temelde oldukça basit olmasına rağmen öğrencilerin başarı motivasyonlarını artırarak herhangi bir bekleme zorunluluğu olmadan konuları da çalışma imkanı vermiştir. Tabi sonraları bu site geliştirilmiş; ücretsiz olmasının sebebiyle bağış ile ilerleyen bu Academy'e Bill Gates gibi önemli bilim insanları da yatırım yapmıştır. Yazar, dünyanın her yerinden mektup, e-mail aldıklarını teşekkür edildiğini de bildirmeyi ihmal etmiyor.

Kitapta geleneksel eğitimin; Hayatı boyunca öğrenci pasif olmayı-düzgün oturmayı, bilgiyi alıp papağan gibi tekrarlamayı-öğrenmiş. Şimdi tümüyle etkin olması, zorlandığı yerleri kendi teşhis etmesi ve aktif biçimde bunların çözümlenmesini sağlanması isteniyor.(sf.53) şeklinde belirtiliyor. Bu cümlelere katılmamak elde değil; X,Y,Z kuşağı derken bu kuşakları aynı yöntemlerle eğitime dahil edip onlardan başarmalarını istemek adil gelmiyor. Hatırlıyorum da 40 dakikalık derslerin bitiş zamanı için saate bakmaktan kendimi alamazdım. Dersin son dakikaları geçmek bilmezdi. Peki ne yapılmalı? Yazar bu soruya adeta cevap verircesine; Öğrenciler aktif olarak ele almaya cesaretlendirilmeli. Bilgiyi yalnızca almakla kalmamalıdır; bir şeyin nasıl olduğunu kendi kendine keşfedilmelidir. Bu elde edinilecek çok değerli bir alışkanlık çünkü modern iş dünyasında kimse size hangi formülü kullanacağınızı söylemiyor; başarı, problemleri yeni ve yaratıcı biçimlerde çözmekte yatıyor(sf53) iş dünyası denilen olgu benim için düzenli olmasa da okul sonrası bir anda kendinizi büyük bir kalabalıkta, koşturan insanlar arasında ne yapmanız gerektiği sorularıyla baş başa buluyorsunuz. Öğretilen teorik bilgilerin uygulanma aşamasına geçmek bu kadar uzun sürünce o bilgilerin unutulma durumu da oluyor. Pandemi de gördük ki geleneksel eğitim anlayışı ile eğitim sistemimiz sürdürülemez. Ya da bu anlayışa yenilikçi yamalar yapılarak temel problemler göz ardı edilemez. Yine yazarın belirttiği gibi; "Bugünün dünyasının yaratıcı, meraklı, kendi kendine yönlendirebilen, ömrü boyunca yeni şeyler öğrenebilecek, yeni fikirler bulup bunları uygulanabilecek bir iş gücüne ihtiyaç var.(sf.74)" 

Yazar eğitimin asıl önemli görevinin; çocuklara nasıl öğreneceklerini öğretirken onları öğrenme isteğine yöneltmek, merakı beslemek ve onları cesaretlendirmek olduğunu  tavsiye ediyor.  Hayal ettiği dünya okulunun ise teknolojiyi kendi başına bir değer olarak değil, kavramsal bilgiyi artıran, kaliteli ve güncel eğitimi taşınabilir yapmak olduğunu söylüyor.

Evet, ülkemizde hala internet altyapısı

 problemleri, akıllı tahta ya da bilişim

 laboratuvarları sıkıntıları var. Ancak

 gördük ki teknoloji tek başına bir ders

 veya bir nitelik değil. Bilgi çağında,

 zorunluluk ve her ders için ayrı ayrı

 öneme sahip. 


Şimdilik yorumlarım bu kadar. Sizlerin de

 yorumlarınızı beklerim...