DOVE 1 DAKİKA

DOVE ULTRA CARE 1 MINUTE SERUM SAÇ BAKIM KREMİ

Güzel bir haftaya hazır mısınız? Her hafta başında bu soru cümlesi olmayan aslında temenni olan cümleyle başlamaya çalışıyorum. Bu sene kadar yorucu bir sene hayatımda hatırlamıyorum sanki. Umarım gelecek olan seneler yaşamımıza harika birbirinden güzel anılar ekler. 

Bugün sizlerle beklentimin altında kalan bir saç kremi paylaşmak istiyorum. Artık her ürün pahalı olduğu için ki indirim zamanında bile son fiyatını bilmiyorum ancak Dove ultra care 1 dakika serum saç bakım kremini ben 75 lira gibi bir fiyata satın almıştım. 

Ürün tanıtımından;

"Bio-Restore Kompleksi ile geliştirilmiş Dove Yoğun Onarıcı 1 Minute Serum Bakım Kremi, saçınız ile uyum içinde komple bakım sağlar.  Saçlarınız güzel, yumuşak, ve dayanıklı kalır.

*1dakikada onarılan saçlar; görülebilen hasarların etkisini 1 dakika içinde etkisini azaltarak saçınızı yumuşatır. Onarılmış, yumuşacık ve dayanıklı saçlar için sadece 1 dakika"

Ürünü satın alırken bir dakikada saçımda mucizeler yaratmasını beklemiyordum zaten. Saçlarım korona geçirdikten sonra farklı ve yoğun bir dökülme yaşadığı; kalın telli saç tipine sahip birisi olarak kırılmaların artık kendini saklamadığını belirtmeliyim. Doğal olarak sağlıklı canlı saçlar yerine daha sönük ve kuru ne yazık ki şu süreçte saçlarım. Bu yüzden isteklerim daha çok hemen etkisini görebileceğim minimum şeklindeydi. Yumuşak ve kırılmaların onarılması gibi.

Bu saç kreminin kokusunun güzel olduğunu söyleyebilirim, ancak o da kısa süreli ne yazık ki... Saçlarıma verdiği o yumuşaklık içinse ertesi güne etkisinin kalmadığını söyleyebilirim. Duş sonrası için yalnızca o his. Onarım konusunda nötr; bir etkisinin olup olmadığı konusunda oldukça kararsız kaldım. Acaba düzenli kullanımda daha etkili bir sonuç alabilir miyim diyerek ürün bitene kadar kullandım. İstediğim sonucu alamadım ne yazık ki; şimdi daha kapsamlı ürünlere bakıyorum. Önerileriniz var ise yorumlara beklerim...

 

QUEENMAKER DİZİ YORUM

(From the Google)

Etkileyici bir dizi önerisi ile haftaya başlıyorum. Müthiş bir kalite, harika oyunculuk ve gerçekten yaşanmış haberlerden de ufak uyarlamalar ile QueenMaker dizini izlediniz mi? İzlemediyseniz eğer listenize almanızı tavsiye ederim. Dizinin başrol oyuncusu olan Kim Hee-Ae aslında tanıyoruz. Ülkemizde de inanılmaz popüler olan Sadakatsiz dizisinin kore versiyonunun başrol oyuncusu. Hatta Asya'nın (Cansu Dere) o saçlarını geriye alma hareketerini Kim Hee-Ae de müthiş bir şekilde gerçekleştirmiş. Sadakatsiz dizisinin ilk sezonunda bir yanda da kore versiyonunu da izlemiştim. İnanılmaz bir oyuncu Kim Hee-Ae. O soğuk; kendine has stil ve çok zeki kadın karakterleri canlandırırken ben oyuncu olduğunu düşünmüyorum o karakteri tamamen gerçek hayatta gibi yansıttığını düşünüyorum. Hayran olduğumu sanırım biraz fazla bahsettim öyleyse diziye geçelim. Bahar aylarında yayınlanan QueenMaker dizisi bir Netflix yapımıdır.

Dizinin Konusu; oldukça dik başlı, dürüst ve işçilerin haklarını cesurca savunan Gergedan lakaplı avukat Oh Seung Sook ile  Eunsung Grubu'nun neredeyse bütün kirli işlerini bilen ve medyayı harika bir şekilde yönlendiren Do Hee'nin yollarının kesişmesi ile bir hesaplaşmasnın başlamasıdır. Eunsung Grubu'na karşı protestolar devam ederken grubun ikinci kızının kocası olan Baek Jae-min ile bir skandal Do Hee'nin hayatını da değiştirir. Her zaman yaptığı gibi bu skandalı kapatabilmek hatta yönetebilmek için aldığı kadarlar onun kendisini sorgulamasına neden olur ve bizzat Gergedan lakaplı avukat Seung Sook'a kendisi gider. Onu bir sonraki Seul belediye başkanı yapmak ve Eunsung Grubunun tüm çirkinliklerini halka ifşa etmek için mücadele eder. 

Do Hee'nin o inanılmaz zekası, Gergedan lakaplı avukatın azmi bir kenara siyasetteki kirli oyunların bu kadar net bir şekilde aktarılması diziyi izletmekten çok daha fazlasını izleyiciye verir. Bu bir spoiler olabilir ancak dizi de Eunsung grubunun ikinci kızı olan karakterin yaşanılan bir olay sonucu özür dilemek için eğilirken özellikle onun azalmış saçlarına vurgulandırılması; bir iş insanının ne şartlarda olursa olsun(zengin ve şartlarının oldukça üst seviyede olması gibi) aslında bebeğini yeni dünyaya getirmiş ve doğum sonrası stresle mücadele eden bir kadın olması imajını halka verilmesi yaşanmış bir olaydan esinlenilmiş. Kore havayollarının üç dört sene öncesinde o zamanki başkan yardımcısının yapmış olduğu bir davranışın ve medya etkisini dizide bir perde arkası gibi izleyebiliyorsunuz. Bölüm sayısı ise 11 ve ikinci sezonu heyecanla bekliyorum.

Şimdilik yorumlarım bu kadar sizlerin de beklerim yorumlarınızı...

KING THE LAND İNCELEME

( Picture from Internet)

Ne Ağustos ayıydı; öyle değil mi? Geçmek bilmedi... Sanki üç ay tek bir aya durağanlığını yansıtmış gibiydi. Sanırım bu durağanlığın sebebi olarak tüm gezegen retroların bu aya denk gelmesi yorumlarına katılacağım. Neyse; Hoşgeldin Eylül!

 Bu ay biraz daha izlediğim film, kitap ve dizi yorumlarıma ağırlık vereceğim. Çok fazla birikmiş yazım olsa da. King the Land dizisinin Eylül ayının ilk dizi yorumlaması olarak sizlerle. Klasik, romantik komedi dizilerini seviyorum. Beni yormuyor; gülümsetiyor ve mutlu sonları ile üzmüyor. Genelde 16 bölüm olan romantik komedi Kore dramalarında bir işleyiş düzeni var. İlk 4 bölüm karakterler ve derinlikleri diğer 4 bölüm karakterlerin aşkı ve 11.bölüm ile 12.bölüm durağanlık hatta karakterlerin yaşadığı zorluklar neticesinde ayrılık kararı ve 15 bölüm birleşme son bölüm ise aman Allah'ım ne çabuk bitti hissi ile dizinin tamamlanması...

Ama ilk kez uzun zaman sonra yarım bıraktım izlemeyi. Yoona; Girl's Generation grubunda tanıdığım ki Love Rain olmak üzere diğer dizilerini izlediğim, sevdiğim de bir oyuncu. Yetenekli olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Lee Jun Ho ise 2PM grubundan tanıdığım ilk kez oyunculuğunu izleyeceğim merak ettiğim bir oyuncuydu. 2PM grubunun her bir üyesi birbirinden yakışıklı ve yetenekli olduğunu düşünüyorum. Ok Taec-Yeon özellikle artık bir rapper değil oyuncu olarak kendisine iyi bir yer edindi. Bu iki grubun varyete şovlarını da bildiğim için sadece afişten dahi çok tatlı uyumlu bir çift olmuşlar demekten kendimi alamadım.

Dizi 16 bölüm ve konusu ise kısaca Go Won( Jun Ho) oldukça zeki ve yakışıklıdır. Go Won sahte gülümsemelerden hiç hoşlanmayan birisidir. Ancak günün birinde Cheon Sa Rang(Yoona) ile karşılaşır ve onun gülümsemesi ile duvarları yıkılır. Go Won ve Cheon Sa Rang aynı otelde çalışmaktadır. King Otel... Go Won,King otelin sahibinin oğludur Sa Rang ise otelin en başarılı çalışanıdır. Bildiğimiz zengin iş adamı karakterimiz ve fakir kız aşkı klişesi. Uyumu harika iki oyuncu keşke daha başka yapımlarda da bir araya gelse. 8.bölümde diziyi izlemeyi bıraktım. Daha önce Business Propasal, Love in Contrat dizilerini paylaşmıştım. İki dizide de harika klişeler vardı karakterlerin özellikle erkek oyuncunun soğuk ancak derin karakteri; kadın oyuncunun zorluklara karşı yılmayan, enerjik ancak bir o kadar da kırılgan karakteri diziyi izletirken King The Land dizisinde olay akışlarının kimi yerlerini atlamak zorunda kaldım. Yani yakışıklı ve çok güzel oyuncu hikayede ilginç olabilecekken ne yazık ki olmamış. Bazen ufacık bir nokta sizi rahatsız eder ve odaklanamazsın ya öyle bir his. Şunu da belirtmek istiyorum Sa Rang'ın iki arkadaşının hikayelerini daha net görmek isterdim. Çok tatlı karakterlerdi. 

Benim için ne yazık ki beklentimin altında kalsa da Yoona'nın yeni dizilerini bekliyorum. Yoona; çok doğal ağlayabilen bir oyuncu Jun Ho ise Celebrity dizisindeki o son sahnede hayran bıraktırıp ya 2.sezon mu yeni hikaye mi sorularını izleyiciye sordurabildi. 

Bu diziyi izlediniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum...