16 Ağustos 2016 Salı

NOTHING HILL

NOTHING HILL

Bugün garip bir Ağustos günüydü...
 Sıcaklığın yerini inanılmaz bir rüzgara
 bıraktığı güneşin yüzünü utanarak gösterdiği 
bir gün. İnsanlar gibi mevsimlerin de ruh
 halleri karışıyor ara sıra. Sanırım sonbaharı
 yavaş yavaş benimsemeye başladı 
Ağustos ayı. Eylül yalnız bir ay. 
Yalnız ve sakinliğin ardında koşuşturmalı 
bir ay. Evde sıkıntıdan ne yapmalıyım 
derken;yıllar önce izlediğim Notting Hill filminden bir görüntü aklıma takılıyor. Hugh Grant'in mevsimleri yaşayan o yalnız yürüyüşü... Bilinçaltım sonbahar sevgisini 
acaba o sahneden mi aldı bilemem 
fakat filmden çok o sahneye hayran 
kalmıştım. Aşk Engel Tanımaz... 
İzlemiş olanınız mutlaka vardır. Müthiş bir 
klasik olan bu film benim için sonbahar güzelliğinde olan bir filmdi. Yazın canlılığının uğurlandığı fakat sonbaharın ruhundaki kışın capcanlı yaşadığı bahar tadında bir aşkın filmiydi. Aşk hikayesi bir yana
 Hugh Grant'in kitapçı dükkanında
 kaybolmak istediğimi hatırlıyorum.
 Neden bulunduğum şehirde öyle bir kitapçı dükkanı yok diye üzülmüştüm. Sanırım 
saatlerce ellerim kitap raflarında aradığım 
kitabı bulmak bahanesiyle durabileceğimi düşünmüştüm. Filmlerdeki ayrıntılar 
izleyenlerin zihninde bir başka dünyanın
 kapısını açıyor sahiden de.
 Filmdeki kitapçı dükkanı, mevsimler ve 
Hugh Grant karakterinin yani Will Thacker'ı bakışlarıyla, çekingenliğiyle en çok da 
gülüşüyle belki de karakterin kendisinin ile inanamadığı zamanlarda ortaya çıkan
 cesareti ve Anna'nin(Julia Roberts)
 
"I'm also just a girl, standing in front of a boy, asking him to love her." 
cümlesi filmi akıllara kazıyan ayrıntılar 
değil mi? Anna'nın bu cümlesinin 
saflığı insanın kalbini yakalıyor. 
Eski ve yeniye dair. Tıpkı bir kar küresi gibi tepetaklak olduğunda dünyamız; yanımızda sevdiklerimiz olsun isteriz değil mi... 
Bu yüzdendir arayışımız sonlanmaz. 
Bizi gerçekten sevecek insanlar bekleriz. 
Anna'nın kalbini açmasından sonra kendimi 
onun gibi değil de sevgisini beklediği 
insan gibi hissetmiştim. İnanmak isteyen fakat sonradan anlayacak olan fark ettiğinde de beklenilmeyeni yapan. 
Aşk hakkında sayılamayacak kadar hikaye, 
film ve şarkı yapılmadı mı? Yapılmaya da devam edecek. Aşkın hikayesine klişe demenin 
yanlış olduğunu düşünüyorum. ü
Klişe olan biziz. Zamanı kendimize suç ortağı yaparak düşüncelerimizin saflığını kaybetmekle kendimizi bir rutine kaptırdık.
 Herhangi bir koşuşturmada mutlu
 olduğumuza inandık. Kalabalıkların 
yalnızlığımızı örteceğini sandık. Oysa Anna ünlüydü fakat sıradan bir kız olduğunu  itiraf edecek kadar özeldi.

                     

Bu ikilinin uyumu hangi kelimelerle 
ifade edilirse edilsin bence mükemmel 
kelimesi en uygun olan. Bazı sahnelerde 
soğuk gelen o tavrı bu inanılmaz gülüşle 
kapatan Julia Roberts'a hayran olmamak 
elde değil. Hugh Grant'in bu film dışında izlediklerim arasında bu kadar 
sevdiğim filmi bir daha olmadı. 
İnsan sormadan edemiyor karakteri yaşatan onları oynayanlarsa zihinlerde kalanları 
canlı tutan bizler için daha kaliteli filmler yapılamaz mı... Son zamanlarda 
sinemaya gittiğimi unutacak kadar
 uzak kaldım sinemadan. 
Bu yüzdendir ki eski filmleri izliyorum.
 Benim için özel olanları da sizlere 
paylaşmaya çalışacağım. 
Duyguları ve hikayeleri özel kılan
 filmler olduğu sürece hayat daha güzel 
olacaktır....

13 Ağustos 2016 Cumartesi

GÜNÜN MUTLULUĞU


Hayatta görmeyi dilediğin mutluluklar vardır. Evim, arabam olsun tatile çıkabileyim yada en önemlisi bunları başarabilmek için bir işim olsun. Oysa insan mutluluğunu bu kadar çok maddiyata dökmeseydi daha insan kalmaz mıydı? Daha fazla insan olamaz mıydık... Daha duyarlı, daha nazik ve belki de daha fazla güler yüzlü. Biliyorum her birimizin hayatında STRES denilen kocaman harflerle yazılı beş harfçik gibi gözüken oysa gözüktüğünden çok daha fazlası olan bu kelime var. İşte, evde, okulda, otobüste, dolmuşta kısacası hayatın her yerinde bu yüzdendir ki arayışımız o mutluluğu.

 Bazen küçük bir kız çocuğunu elindeki balonuna sıkıca sarıldığı gibi uçmasından korktuğu için bizlerde mutluluklarımıza sığınıyoruz; üzüntülerimizde. Bu ay benim için bir kum saati gibi akıp gitmekte. Avuçlarımda tutmaya çalıştığım hatta sımsıkı sarmaya çalıştığım zaman kum tanecikleri gibi birer birer dökülüyorlar. Bu yüzden zamanı saklamaktan vazgeçiyorum; görmeye dinlemeye çalışıyorum. 

Gözler açıkken bile gözleri kapalı olabiliyormuş öğreniyorum. Kelimeleri seven bir insanım fakat kelimelere ihanet eden insanları gördükçe onlardan kelimelerimi korumaya çalışıyorum. Başarılı olabilecek miyim derken hayat bana işte gerçekten bak dercesine güzellikler çıkarıyor. O zaman anlıyorum ki umut gözle görülmeyen bir çiçek ve içimde yeşermiyor adeta ruhumda bir çiçek bahçesine çeviriyor her yeri. Bugünkü paylaşımım biraz benden biraz hayattan olsun istedim. 

Küçük sincapçığı anlık yakalayan ablama teşekkürler diyerekten çektiği bu fotoğrafı paylaşmak sizlerin de görmesini diledim. Bu günün güzelliği yüzlere mutluluk getiren tebessümü bıraktıran bu miniğe teşekkür ederiz efendim. :) Fazlasıyla utangaç olan minik varlığını bu hafta süresince hep hissettirse de bakmak için yanına yaklaştığımızda bizlerden kaçıyordu (Yaylada sincap hep olur fakat ilk defa bende bu kadar yakından görüyorum...) 

Penceremizde uzun uzun durduğunda anladık ki ya içeri girecek yada bizlere kendisini göstermek için bekliyor. Hemen yaklaştık fotoğrafını çektikten sonra kaçsa da uzaklaştığı yerden bizi izlemeye devam etti. Kim bilir belki bizde onun hafızasında yer edinmişizdir!!!:)

Not almalıyım; "mutluluk kişinin kalbine anlam kazanır. Büyüklüğü küçüklüğü hatta anlamlı olmasına bile gerek yoktur. Sadece görmeye çalışın..."cümleleriyle...

10 Ağustos 2016 Çarşamba

BloggerLife2 MİM

 
Cümlelerim birbirine karışıyor. Fakat şaşkınlıkla karışık mutlu eden cümleler... Paylaşımlarını severek takip ettiğim hatta yazılarıma yaptığı yorumları merakla beklediğim Sade beni ilk mimime davet etmiş öyleyse bize de davete iştirak etmek düşer öyle değil mi?:) 
1- Blogger denilince aklınıza gelen üç şey nedir?

Genel manada blogger benim için hayata dair aldığım ufak notların yolculuğu... Çoğu zaman unuttuğumuz en alakasız yerlerde aklımıza gelen evet bir yerlerde zihnimdeydi fakat neden şimdi hatırladım ki diyebileceğimiz, hüzne karışmışken kelimelere sığındığımız o güzel notlar. Kelimelerin yorgunluğunda konuşturan resimler ve anılar. Anıların dili zihnimizde saklıdır öyleyse zihnimizdekileri neden yazmayalım?

2- Her temadan (kişisel, gezi, kozmetik, kitap...vs.) yazılarını en çok beğendiğiniz, okumaktan bıkmadığınız bloglardan örnek verin desem?

Beni bu etkinliğe davet et eden  http://sadedinle.blogspot.com.tr, blogger yolculuğuna başladığımda beni keşif etkinliğine dahil eden güzel yorumlarıyla yüzümü güldüren http://sevdicann.blogspot.com.tr. İlk kez yeni birşeylere adım attığınızda destek olacak birilerinin olması duygusu gerçekten güzel hem de hiç tanımadığınız birinin...

3- Yeni blog yazmaya başlayan arkadaşlara verebileceğin öneriler neler?
 
Henüz bloğumu açalı beş ay ancak olmuştur. Ben de kendimi yeni blog açanlar gibi hala hissediyorum. Öğreniyorum ve öğrenmeye devam edeceğim. Çünkü yazmayı seviyorum. Düşüncelerimi paylaşmayı ve belki de fikir almayı. Yeni yazmaya başlayan arkadaşlara önerim yavaş ilerleseler de bıkmadan devam etsinler paylaşımlarına. 
 
4- Hangi ülkede yaşamak isterdin?  Yada en çok gitmek istediğin mekanları yazabilir misin?
 
Ülkemizin her yerini gönül isterdi ki gezebileyim. Fakat ben Akdeniz insanıyım sanırım beni çeken yerler sıcak yerler. Kışı bir yanlışlıkla uğramış bir yağmur bulutu gibi yaşadığımızdan yeşil ama soğuk olmayan yerlere gitmeyi çok isterdim sanırım. Aslında bu duygu bende şimdi hasıl olan elimde olsa tüm dünyayı dolaşırdım. Kıbrıs'ta okurken bir sırt çantasıyla adayı dolaşan turistlere az da imrenmezdim hani. O yüzden başlangıcım Balkanlar olsun sonrasında ise Fas bir duraklık nefes ve İngiltere...
 
Biraz geç oldu ama hala mimlenmeyen varsa eğer ben beni takip eden herkesi bu etkinliğe davet ediyorum :)

6 Ağustos 2016 Cumartesi

Missha Black Ghassoul

Ağustos ayını gerçekten seviyorum. Rengarenk bir ilkbahar değil belki ama benim için özel aylardan birisi... Hele ki yaz sıcağından biraz uzakta yaylada iseniz Ağustos ayının güzelliği bir başka oluyor. Sanki sonbahar gelmeyecek gibi yaz sanki hiç bitmeyecek gibi öğleden sonra yağışlarıyla sabah uzayan kahvaltılarla tatil bu olmalı 😊 Bugün fazlasıyla enerjik uyandım. Su anda da yağmur esintisi ile elimde kitabım izliyorum. Dikkatim ara ara dağılıyor paylaşım yapmak istedim. Cilt temizliği gerçekten bu hava değişimlerinde oldukça önemli. Yaylada cilt yağlanma problemi yasamasa da bu ürünü yanımdan ayırmıyorum. Missha' dan aldığım bu kıl maskesi ürünü oldukça bereketli...Bitmedi. Ama mutluyum. Bir kil maskesi olarak cildi yatıştırmakta üzerine yok. Ergenlik döneminde cildi derinlemesine temizleme sloganı ile piyasa da olan bir çok ürün kullandım fakat cildimi yıprattıklarını gördüm. Bu ürün daha naif yüzde yüzlük bir memnuniyet tabi ki sağlamıyor fakat bu maskeyi uyguladıktan sonra ve öncesinde hissettiğiniz arınmış t bölgesinin özellikle ferahlık duygusu ürünü alabiliriz tavsiyesi veriyor.
Kitabıma dönerken 😊yorumlarınızı bekliyorum. 


3 Ağustos 2016 Çarşamba

DOĞUM GÜNÜ HEDİYEM


 Bana geceyi getirebilir misin? Sanırım böyle başlıyordu tanıdığım bildiğim bir hikayenin unutmamak için hafızamın derinlerine gömdüğüm sayfaları... Her insan bir dünyadır biliyorum fakat bu dünyanın hikayeleri kimi zaman yorarken kimi zaman heyecan uyandırıyor yada merak mı demeliyim. Kokuları bu yüzden seviyorum. Üniversitedeyken ev arkadaşımın sözleri hala kulağımda... 
İnsanları kokularıyla hatırlarım. Anılarımı geri getiren kokulardır. Haklıymış. Doğum günüm gecen aydı fakat nedense bu konu hakkında yazmamıştım. Belki de hala aradığım o kokuyu bulamadığımdandır. Yasemin kokusunu sever misiniz? Benim en sevdiğim çiçektir, yasemin. Geceyi anımsatır. 

Yaz çocuğu olarak yazı yaşatır benim için gece kokusu hatta yaz kokusu yasemin olmuştur. Yves Rocher'da kendime doğum günü hediyesi baktığımda ki aklımda yoktu gerçekten almak, ellerim bu kokuya yöneldi. Yasemin... Kendime gecenin kokusunu yanı yazı hediye etmek istedim. Doğum günüm olduğu için kozmetik alışverişi yapmak için Yves Rocher mağazasına uğramıştım. Doğum günü kampanyası olan bir artı bir şeklinde ve birde şampuan hediyesiyle çıktım. 

Uzun uzun düşünmem gerekmedi almak için hafif bir koku çünkü. Ağır konulardan hoşlanmıyorum. Fakat bir haftadır şunu fark ettim. Gerçekten dünyada ne kadar insan yaşıyorsa her bir yaşayan canlı kendine özel ve etkili... Nerden mi bu kanıya vardım. Mutlulukla aldığım bu güzel parfüm bende beklediğim gibi durmadı.

 Hafif bir esinti şeklinde yazı anımsatmasını beklediğim koku bir başka geldi. Sanki ben değilmişim gibi. Bir artı bir şeklinde aldığım aynı parfümü de ablama hediye etmiştim. Oda bir ilkbahar kızı olarak benden daha fazla sevdi. İki kardeş biri ortalama bir memnuniyet diğeri ise gayet memnun anladım ki kişiye özel her şey. Beklentiler, sonuçlar hatta sonuçların etkileri. Ancak yasemin kokusunu gerçekten sevenlerin mutlaka denemeleri gereken bir parfüm. Bende istediğim gibi olmadı lakin almasan kesinlikle pişman olurdum. Hafif ve kalıcı olan bu kokunun bende sebepleri ve sonuçları farklı olsa da kullanmaya devam edeceğim. 
 Gerçekten sevdiğim kokuyu bulana kadar aramaya devam 😉

29 Temmuz 2016 Cuma

NOTE CONCEALER


      İnternetin sınırlı olmasına az bir zaman kala yanı yaylaya gitmeden önce bol bol paylaşım yapmak istiyorum. Yaz ayları hızla ilerlerken özellikle de Temmuz gibi bir sıcak aydan diğer aya geçiş yaparken cildimiz havanın tüm durumlarını yansıtıyor sanki. Güneş kremleri BB ve CC Creamler derken hızlı kilo alıp verme sorunu yaşayan birisi olarak göz altım Ramazan'dan sonra özellikle yorgun gözükmeye başladı. Üstüne üstlük siyah halkalar da kendini belli etmeye başladı. Bu aralıkta doğal duracak bir ürün ararken karşıma bu ürün çıktı.
      Alışveriş merkezinde yüzde elli indirim gördüğümüzde gerçekten alma isteği ile dolu olanlardan misiniz bilmem ama ben Note yüzde elli indiriminden oldukça yararlandım ki dudak kalemi yorumunu ilerleyen zamanlarda aktaracağım.  Hemen hemen bir aydır kesintisiz kullandığım bu üründen oldukça memnun kaldım. Doğal durması bir yana özenli kullanıldığında çizgilere dolmaması ve yorgunlukları alan temiz bir görüntü vermesi ile tavsiye ediyorum. Öyle ki yazısı bile silinmeye başlamış.  Elim makyaj çantamda yanımdan ayrılmayan bu ürün bittiğinde indirimsiz dahi olsa bir daha alacağım. Arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla yüzde kırk indirim Note da devam etmekteymiş. Ben de sanırım 19 lira gibi oldukça uygun bir fiyata almıştım. Cildimiz gerçekten günümüzde hava şartları, beslenme alışkanlıklarımızdan oldukça etkileniyor. Karma ciltli birisi olarak bir urun pahalı diyerek en iyisi olduğunu düşünmekten Se denemeyi, araştırmayı seviyorum. Mineralli yapılı ve çevremdeki insanların da yorumladığı ürünleri takip ediyorum. Her bir markada iyi bildiğim ve kullandığım ürünleri paylaşmak sizlerin de görüşlerinizi almak isterim. Yorumlarınızı bekliyorum😊

27 Temmuz 2016 Çarşamba

YVESROCHER GÜNEŞ KREMİ



      Güneş kremleri ve ben... Şehre yayladan sonra adım atar atmaz elimden düşürmediğim beklentilerimin kendimce yüksek olduğu kremler... Karma bir cilt olduğum için arayışım belki de hep devam edecek lakin şimdi elimdekileri yorumlamalıyım. Öncesinde pure beauty güneş kremini yorumlamıştım. 30 faktörlük biraz kozmetik olan bu kremden sonra Yves Rocher güneş kreminden memnuniyetim sürekli değişti. Pes etmeden kullandığım ilk günlerde sivilce yaptı.  Aynada gördüğüm an çok üzülmüştüm. Sonrasında ise bırakmadım kullanmayı. Yaşadığım şehir güneşin memleketi desem bilmem abartmış olur muyum. Yaz aylarında cildimize herhangi bir urun kullanmadan çıkmak isteyenler için güneş kremleri çok güzel.(benim gibi tembel olanlar için bile 😊) neyse konumuzdan dağılmayalım değil mi ! Bir ayın sonunda pes etmeden kullandığım da sivilce çok nadir olarak çıkmaya başlasa da ne yazık ki çıktı. Çıkmaması için cildimi derinlemesine eve geldiğimde temizlemem gerekti. 50 faktör olması müthiş olsa da karma ciltler için tavsiye etmiyorum. Fakat kuru ve normal ciltli arkadaşlarımdan bazıları (kullanan arkadaşlarım oldukça memnunlar ve tavsiye ediyorlar) makyaj yapmadan önce baz gibi de kullanıyorlar. Şimdilik yazımı burada sonlandırsam da eczanelerde arayışım sürecek. 😊