16 Eylül 2018 Pazar

TÜRK KAHVESİ?

TÜRK KAHVESİ?
 
             
        Türk kahvesi... Sunum delisi arkadaşlarınız var mı? Benim sunum delisi olmasa da gerçekten harika sunumlar gerçekleştiren arkadaşlarım var. Seviyorlar. Türk kahvesini en güzel haliyle sunmayı. İşin aslı eskiden pek içmezdim. Kıbrıs'ta alıştım. Orada kahve samimiyetin en güzel hali . Çay koydum bak yeni, hemen geç içeri yanında Allah ne verdiyse yeriz samimiyeti orada Türk kahvesi içer misin? Ama hep söylerim çay bana daha çok kalabalığı çağırıştırıyor; kahve ise biraz daha arkadaşlığı hatta bireyselliği. Bu ara fotoğraftaki küçük ama sevimli 90'lar müziklerinin çaldığı bire bir ilgilenildiği ev tadında böylesine güzel sunumlar yapan bir görmedim Adana'da.  Bireye özel renklerle tepside geliyor. Küçük bir yer. Ama seviyorum küçük, samimi yerleri. Renklerin uyumunu? Hangi rengi seversiniz bilmem benim önüme gelen rengi çok severim. Benimle özdeşlemiş bir renk değil belki ama gördüğümde hayranlık duyduğum anlamının olduğunu düşündüğüm bir renk. Bazı renklere ısınamadığımı kabul ediyorum. Bu arada hangi renk fincanı benim? Tahminlerinizi almak isterim...Notlarım ekledim bugünü...
            Eylül çok hızlı geçiyor. Ne ara yarıladık farkında bile değilim. Sonbahar ruhu olsa da inanılmaz bir gündüz sıcağı ve ona inat gece serinliği var. Uyumadan önce pencereleri kapatıyoruz. Pastırma sıcakları derler... Ekimin ilk haftasına kadar sürerdi çocukken. Şimdilerde daha geriye çekildi sonbahar gelimi. Mevsimlerde insanlar gibi değişiyor. Soğuklar ruha dokunuyor sıcaklar ise yoruyor. 2018 benim için pek güzel geçmedi. Umarım 2019 hepimiz için umutlu ve düş kırıklıklarının olmadığı güzellikte geçer. 
Sizin için Eylül ayı nasıl geçmekte?

11 Eylül 2018 Salı

ENDİŞE BİTER Mİ?


Endişe biter mi? Yaz boyunca kendime sorduğum en önemli soru idi. Endişe biter mi? Gelecek kaygısı, işimin olmaması, yüksek lisansımın bitmemesi, adalet alttan derslerimin kalması o kadar çok sınava girdim ki... Güzel bir yaz olmadı dersem nankörlük etmek istemem. Ama artık bir yazımın dolu dolu; sınavsız harika anılarla geçmesini istiyorum. Umut ediyorum. Bu yıl üniversite sınavına girmiştim. Lisansı bitirdiğim okulumun hukuk fakültesini kazandım ve kayıt yaptırmadım. Nasip değilmiş demek ki. Ütopik bir fiyat artışı ile sadece gidiş geliş yapsam dahi beni mali olarak sarsacağını düşündüğümden mantık ağır bastı diyelim. Çoğu zaman hayatta doğru şeyleri yapmak için artı ve eksi terazisini kurmak çocukluk alışkanlığı gibi. Bu sefer eksiler değil büyük bir eksi ağır bastı. Ne yapalım...
 Bu yıl ki hayat mesajım belki de bitirmem gerekenleri bitirip sürekli geriye bakmaktansa ileriye bakmaktır. Bazen kendimi How I Met Your mother dizisindeki Ted' e benzetiyorum. New Girl dizisindeki Nick Miller da olabilir. İki karakterinde vazgeçmeden umut konusunda tüm hayal kırıklıklarına rağmen devam etmeleri ve sürekli bir mesaj beklemeleri...
 Notlarım; düşlerinde camdan olup kırılabileceğinin tüm gerçekliğine rağmen vazgeçmemek, demiş ve üç nokta eklemişim sonuna. Zor olan devam edebilmek değil nefes aldığın duraklarda bıraktıklarının senden çok fazla şey eksiltmemeleri derdim. İnsan düşe kalka büyüyor. Düşe kalka eksiliyor. Eksildikçe daha az kırılıyor mu? Öyle olmuyormuş. Hangi yaşta olursa olsun hayal kırıklıkları can acıtıyor.
Yeniden iş arayışları başladı. 2018 benim için çok harika geçmedi. 2019 umarım daha verimli ve güzel geçer. Yeni kararlar almak yeni bir benlik bulmak değil. Özdekini iyi değerlendirmek ve zaten var olan umut çiçeğini biraz olsun büyütmek ile alakalı.
Sonbahar ilmik ilmik işlenirken ruha bu fotoğraf bir zaman yanılsaması fotoğrafı. Instagram sayfama da koymuştum bu fotoğrafı; hikayesi olan bir yerin küçük parçası. Zamanın öncesinin yorgunluğunu taşırken yaz renginin canlılığında.
Sonbaharın rengine aşina olma vakti şimdi... Beklerim yorumlarınızı...


8 Eylül 2018 Cumartesi

YVES ROCHER GÖZ KALEMİ


                             
          Göz kalemi konusunda arayışım hiç bitmeyecek sanırım. İlk kullanmaya başladığım makyaj ürünü göz kalemi olduğundan ki hala makyaj yapmayı harika bir şekilde beceremesem de gözlerim alışverişte göz kaleminde kalıyor. Asansörlü göz kalemleri kullansam da ki bazı markalar çok eskide kaldığını özellikle belirtiyorlar. Açma zorunluğu olmadan kullanmak büyük kolaylık ancak belirtmeliyim ki asansörlü olmayan göz kalemleri renk konusunda daha iddialılar.
      Yves Rocher sevdiğim bir kozmetik marka. Doğum günü ayı alışverişinde hediye olarak bu kalemi vermişlerdi. Siyah rengini çok istesem de renk kalmadığını grinin siyah gibi durduğunu söylediklerinde biraz istemsizce "e peki ne yapayım" demiştim. Yves Rocher kahverengi göz kalemini hemen hemen bir sene önce almış ve hiç beğenmediğim için kalıcılık sıfırdı sanki; sürdüğüm an renk kayboluyordu bu yüzden beklentim çok azdı. Hatta göz kalemi alacaksam bir daha oradan almam diyordum. Bu yıl çok büyük konuştum ve insanın büyük konuşmaları gelip buluyor mutlaka; öğrendim :) Çok sevdim bu göz kalemini. Görevli bayanın dediği gibi gri olduğunu anlamak imkansız buğulu bir siyah sanki. Kalıcılık beni mutlu etti. Göz rengimi keskin bir şekilde ortaya çıkardı. 601 numaralı bu kaleme bir bakın derim :) Suya karşı dayanıklılığının yanı sıra yumuşak uçlu olması hoşuma gitti.Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı....