17 Haziran 2016 Cuma

KENDİME YOLCULUK

 
İzliyorum. Kaçıp giden yol kıvrımlarını, ardı arkası kesilmeyen arabaların biraz önünde biraz gerisinde kaçırdıklarımı düşünüyorum. Çoğu zaman yolculuklarda sessiz olurum. Sessizlik benim için bir alışkanlıktan da öte bir görev gibi. Yolun ruhuna saygı duymanın bir başka yanı. Bu yüzden yolculuklarda tek başıma olmayı fazlasıyla seviyorum. Kendi sessizliğimde kendi kelimelerimi duyarak kırgınlıklarımı tamir etmeye çalışmak iyi geliyor sanırım. Mesafelerin kısalığı veya uzunluğu fark etmiyor sadece kelimelerim ve ben. Önceleri yürüme mesafesinde olan bir yolculuk sonrasında yerini çeşitli araçlara bıraktı yerini. Artık kader olduğunu düşünüyorum. Kelimelerimin oluşturduğu bir dünyayı anlamlandırmak hatta anlamak için koşmak yerine izleyerek yol alıyorum. Yorgunluklarımın bir kısmı insanları anlamaya çalışmaktan bir kısmı ise gerilerden geliyor. Keşkelerimden... Büyüdükçe karmaşıklaşan bir dünya da denklerim de üç bilinmeyene dönüşüyor. Kalp kırgınlıkları gözyaşlarını getiriyor. Biliyorum; herşey değişir... Öyle sanıyorum ya da ara ara böyle düşünmek iyi geliyor. Sadece... Güvenmek değişmese! Güven; kelime anlamının altını doldura doldura kalsa. Güven elle tutulabilinir olup görüldüğünde ise tüm sorunları dağıtan bir kelimeden fazlası olmasına gerek yok. İnsanlar zamana bağlıyorlar. Zamanın acımasızlığında kırılgan olmamalısın dercesine sözlerini sertleştiriyorlar. Oysa kılıfı zamana bağlayarak uydurmaya çalışanları gördükçe anlıyorum. Kullanmadığın duygular senide dondurur. Bu yüzden seviyorum; iç muhasebem için yolculuklar yapmayı...  36 derece... Çukurova fazlasıyla sıcak. Evlerden dışarı adım atacak bir sebebe gerek kalmadan vücut "Hayır" diyor. Biraz sıcak biraz oruç olmak... Belki dün ya da önceki gün yani zamanından ardında kalan düşüncelerle fonda Can Atilla; Gül Bahçesi... Dinlerken huzur bulacağınız hikayesi olduğunu hissettiğiniz kelimelerinizi yaşatan bir müzikle Gül Bahçesinde olduğunuzu düşünerek gülümsemek. Ne olursa olsun; kelimeleriniz ne kadar yorgun olursa olsun gülümseyin. Bir başka yolculuk bir başka düşünce kapısı her daim olacaktır. İnanmanın güzelliğinde.... Hayırlı Ramazanlar!
 

9 Haziran 2016 Perşembe

PURE BEAUTY SUNCREAM


Bazen işlerin çokluğunu yapılması gerekenlerin birikmiş olmasından anlıyor insan. Sıralamalarla aram hiçbir zaman iyi olmadı biliyorum. Fakat sürekli düşünürüm. Sabah kalktığım andan itibaren... Şu aralar bu durumu daha çok fark ediyorum. Sahurdan iftira kadar olan süreçte ertelediklerim rüyalarıma giriyor. En son okumak için kütüphanemden ayırdığım kitabın üzerinden çok ay geçmiş olduğunu anlıyorum. Gitmem gereken yerleri fark ediyorum fakat ertelediğim kadar da ertelenmiş yollarım meğer. Cesaretimi saklamışım sanırım. Küçük not kağıtlarımı çıkarıyorum bugün. İlk sırada gözüme çarpan ise başlayan arkadaşı ziyaret et cümlesi üstüne bastırdığım bir ünlem... Hazırlandıktan sonra aynaya bakıyorum. Solgun yüzüme bir tebessüm yerleştiriyorum. Fakat yine de ellerim bir güneş kremi arıyor. Paylaşmak istedim. Benim gibi cildinize uygun güzel bir güneş kremi arıyorsanız tavsiye ederim. (Dip not: yine bir Kore ürünü) Güzel bir gün başlangıcım; kendimi düşünce dehlizinden çıkartarak olsa da ufak yardımcıları ihtiyacımız her zaman var. Önceliğimiz gülümsemek ve hatırlamak olmalı sonrası gelir zaten. Benim bugünkü ufak yardımcım pure beauty güneş kremi... Karma bir cildim var. Ona rağmen sivilce yapmayan kozmetiğimsi fakat güzel bir ürün. Yüzümle bütünleşti. Kore ürünleri sempatik yaşım ilerledikçe daha çok artıyor 😃 Neyse küçük yardımcılarla planlarımızı ertelemeden guzel bir gun olsun ....

6 Haziran 2016 Pazartesi

HAYIRLI RAMAZANLAR


Merkez Camisinden bir fotoğraf ile Hoşgeldin Ramazan... Uzun zamandır yazmıyorum hissi ile dolup taşan zihnim şimdi duraksiyor. Yazacak o kadar çok şey görülecek o kadar yer ve gülümseyecek o kadar çok neden var ki! Hepsi için çok şükür Allah'im! Razaman ayinin en sevdigim yanı bereketi dışında bu sanırım. Unuttuklarimizi hatırlamak. 40 tane kendimize ait sıkıntı varsa 41. Sıkıntıyi tanımak fakat bir farkla bu sıkıntı başkasının sıkıntısı. Bencilliğimizi bir ayda olsa unutmak sanki. Olmayanı anlamak. Aç degilken aç olanın halinden nasıl anlayabiliriz öyle değil mi?Dünyadaki her türlü husrana rağmen bu ayda görüyoruz hala umut var. Sevgiye dair anlayışa dair en çok da insan olmaya dair. İnsan olmak merhameti sandıklara kilitlemek değil insan olmak ellerini uzattığın insanı gercekten onemsemek. Umutla doldugumuz bu ayin hayırla geçmesi dileğiyle...Herkese Hayırlı Razamanlar...