8 Haziran 2018 Cuma

KİRALIK KONAK




Benim için dönem yazarları arasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun yeri çok ayrıdır. Yaban romanını defalarca okumama rağmen Ahmet Celal karakterinin alıntılarını her okumamda farklı bir bakış açısı bulurum. Canım sıkıldığında Ahmet Celal sendromu oldum şu an demişim farkında olmadan. Ahmet Celal karakter derinliği denilen o derinlik benim için anlatılmaz. Gelelim Kiralık Konak kitabına. Bir dönem moda gibi romanlar dizi haline getiriliyordu.

 Yaprak dökümü dizisi yayınlanırken acaba Kiralık Konak dizi haline getirilse nasıl olur diyordum. En az üç sezondan oluşan bir dizi olurdu sanırım.Osmanlı devleti son zamanları... Yanlış Batılaşma ve karakterlerin bu yanlış Batılaşma karşısında bir anlamda yok olmaları. Yaşam stillerinin sorgulanması bir aşk üçgeni. Seniha- Faik- Hakkı Celis.  Seniha'nın yaşadığı ruh buhranları, bulunduğu yozlaşmış ortamlar üzerinde duran yazar betimlemeleri yaparken adete gözümüzde Seniha'yı canlandırır. Pek sevdiğim bir karakter olmadı kendileri :)

Hakkı Celis ise umuttur. O yozlaşmış ortamı kendince kınarken aslında kendisine bir çıkış yolu aramaktadır. Düzgün bir kişiliği vardır. Onunda bir hatası var ya neyse.
Naim Efendi ise konağın sahibi Seniha'nın dedesidir. İyi yetişmiş sevecen aslında fazla yumuşak kalplidir. Daha dirayetli olsaydı ne olurdu sanki dedirtti.

"Bu ev, bazı günler, ona bir mezar gibi görünüyordu. Nefesi darlaşıyor ve sokağa fırlamak, koşmak, haykırmak istiyordu. Ta on dört yaşından beri kalbinde bilmediği yerlerin, görmediği şeylerin, tanımadığı kimselerin hasreti vardır. Fransızca, "Nereye kaçmalı?" sözü dilinde daimi nakarattı."
Yanlış Batılaşma o dönemin romanları üzerinde etkin bir konu. Seniha karakteri Avrupa görmüş Tanzimat dönemi karakterleri gibi. Gelenekselliği hatta gelenekleri kökten ret etmekle daha mutlu olunacağını düşünse de içindeki huzursuzluğu kaçış ve arayışta bulmuş.


Kitap dönem olarak I.Dünya Savaşı'nın yansımalarını anlatırken yer yer Seniha'nın hareketleri karşısında acımayla karışık bir öfke duyarken Hakkı Celis için üzüleceksiniz. Cepheye giden Hakkı Celis kurtuluş yolu olarak gittiği bu yolda en azından inandığı geriden dahi gelse o duygu için şehit olur. Vatan sevgisi. Yazarın bu karakter üzerinde daha çok durmasını beklesem de anlatılmak istenenler Seniha üzerinden anlatıldığı için anlıyorsunuz yer yer o kopukluğa rağmen. Naim Efendi belki de en çok yardım etmek istediğim bir karakter oldu. Konağını kiraya vermek istediğinde kimsenin konağa talip olmaması yazarın vurgulamak istediği bir diğer nokta aslında.


Tüm o lüks çılgınlığı, batılılaşmayı; kılık kıyafet evlerin apartmanlara dönüşmesi, eskiye dair güzel olan her şeyi köhne geri kalmış olarak addeden sığ karakterler ve dönemin buhranını İstanbul üzerinde görmek. Her türlü zorluktan kurtulmayı Avrupa'ya kaçmakta bulan ve zor durumları anlamak yerine görmezlikten gelip aşağılayarak batılılaşmayı yanlış anlama üzerine yaşananları trajik, gözlemsel ve okuyucuya yorumlama özgürlüğün vererek anlatan Yakup Kadri'nin değerli kitaplarından olan Kiralık Konak okumanız gereken kitaplardan...

6 Haziran 2018 Çarşamba

ÖRNEK


Kavruluyoruz... Evet bugün ve yarın için hava durumuna baktığımda 37 dereceyi görünce oy oyy demekten kendimi alamadım. Özellikle sıcağın yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamaya dikkat etsem de illaki bir dışarı çıkmak için sebep oluyor. Aklıma yıllar önce İspanya'ya giden bir arkadaşımın dedikleri geliyor. Bu sıcakta ancak ya deliler ya da turistler dışarı çıkar demiş rehberleri. İnsanların öğle sonrası uykuya daldıkları saatte biz gezmeye çalışıyorduk işte demişti. :) Haklı haklı olmasına da elden ne gelir. Adana için yaz vakti demek en az beş ay sıcağı yaşamak demek.
Gün notu: ağaç gölgelerini iyi gözlemle :D

Ortaokul zamanında tel takıyordum. Bu tel tedavi süresi tellerin çıkarılması ile bitmiyor ne yazık ki. Tellerin çıkarılması iki buçuk yıl sürse de şeffaf damaklık süresi, yıllık kontroller, yirmilik diş çıkımı kontrolü derken o süreç alışılmazsa oldukça yorucu olabiliyor. Diş doktorumun güler yüzü; motive edici konuşmaları olmasa daha bir meşakkatli geçerdi. (Allah razı olsun diyorum.) 
 En son doktorum diş fırçamı değiştirdi. Diş fırçası ile birlikte küçük macunlardan da verdi. (Zaman zaman diş eti kanamaları yaşasam da bir dönem stres kaynaklı uyurken dişlerimi sıkıyordum. Sabah uyandığımda çenem inanılmaz ağrıyordu. Stres ah bu stres...)



Küçük boyuna bakmayın benim gibi sürekli diş fırçalayan birisine bile bayağı dayandı. Ferah bir nefes ve fırçalama sonrası mide bulandırıcı bir etki yapmıyor, sevdim bu özelliğini. Anında ve uzun süreli koruma için çözüm diş macunu olarak nitelendirmiş kendisi bu macun. 3 etki beyazlatıcı, onarım ve önleme.  Günlük kullanım için ideal bir macun. Çok fazla sorunu olmayan dişler için daha uygun olduğunu düşünüyorum.


Bu ince, küçük Colgate sensitive pro-relief... Bir önceki Colgate macuna kıyasla; hassas dişler için olduğu özellikle belirtilmiş. Bu macun diğerine göre daha az nane ferahlığı mı desem o etki  az. Bu diş macununu diş eti kanaması ve sıcak-soğuk hassasiyeti üzerine kullanmıştım.  Sıcak-soğuk hassasiyetine karşı gösterdiği etki benden on üzerinden on aldı. İyi bir diş fırçası ile özellikle yumuşak kılları olan diş fırçasıyla kullanıldığında dişlerim daha bir rahatladı sanki.
Bu örneklerden ikişer tane vermişti doktorum. Biter bitmez büyükleri var mı diye araştıracağım. Diş sağlığı cidden çok fazla önem arz ediyor. Bazen aman geçer; dönemliktir denilip geçiştirilebiliyor ki bence asıl yanlış burada; ilerleyen yaşlarımız için diş kaybından tutun kemiklerin erimesi gibi bir sürü problem meydana gelebiliyor. 
Stressiz bir hayat olmaz ama dişlerimiz için dahi düzenli bir uyku, iyi beslenme ve mutlaka kontroller gerekli. Diş ağrısı ya da başka türlü şikayetler olmasa dahi düzenli diş kontrolleri ile önlemler alınabilir.
Şimdilik yorumlarım bu kadar. Güzel bir gün olsun hepimiz için... :)

4 Haziran 2018 Pazartesi

KONU KİTAP İSE

 
Mayıs geçti haziran ilk haftasının bitime doğru ilerlemekte. Zamanı tutmak imkansızlığında kitaplara gömüldüm bu ara. Tez uygulamamı yapmıştım. Onun yazımı var ancak şu sıra danışmanım şehir dışında diyerek boşladım. KPSS bakayım derken de kendimi kitap okurken buluyorum. Artık öğrencilik ruhum mu kalmadı nedir! Neyse... Haziran hepimiz için daha az sıcak ama güzel anılarla dolu olarak geçer inşallah.
Bir hafta öncesi sevgili Deep'in bloğunda kitaplar kalbimden vurur mimi görmüştüm. Dedim daha fazla geç kalmadan ben de yapayım.(http://sadevederin.blogspot.com.tr)
Kendisi güzel bir açıklama yapmış mim den öncesi. (Bende instagramda daha sonra gördüm). Özden Ak(Hayat Kitapla Güzel) instagram hesabında kitapla kalbinden vurulan ki gülümsemesine bayıldığım bir foto ile mim sorularını alarak paylaşmış. Linki ben de bırakıyorum, hemen yanına.(https://hayatkitaplaguzel.blogspot.com.tr/2018/05/kitaplar-kalbimden-vurur.html)
 
*Okumayı size sevdiren ne oldu?
Çok çabuk okumayı öğrendim. İlkokul birinci sınıfta iken Kasım ayında kutlama yapılmıştı okulda. Sanırım o kutlama çok hoşuma gitmişti. Ama işin özü anne ve babamın çok geniş kapsamlı oluşturdukları bir kütüphanemiz var. Özellikle okumayı öğrendikten sonra babam okuduğumuz kitap üzerinde yarışmalar yapardı. Sanırım benim sevgi biraz ödülsel :) gelişti; biraz da okuma alışkanlığımın artık yaşam parçam olması ile alakalı.
 
*Hiç bir kitabı sayfalarını çevirerek biriyle okudunuz mu?
Ne yazık ki olmadı. Çevremdeki ailem, arkadaşlarıma göre biraz daha farklı kitapları okumayı seviyorum.  
 
*Asla okumam dediğiniz kategori nedir?
 Aslında bu yaşıma kadar kişisel gelişim kitapları okumam kimse de okutturamaz derdim. Ama insan büyüdükçe herhangi bir seçimden ziyade o ilk sayfa işte oradaki duygu sizi içine aldığında hangi tür olursa olsun bırakılmıyor sanki.
 
*Kitapları renklerine göre mi, alfabeye göre mi sıralarsınız?
İkisi de değil. Boyutlarına sıralarım. İnce kitaplar mutlaka incelerle veya kalınlar kalınlarla.
 
*Okurken size eşlik edecek bir hayvan ister miydiniz?
Hiç düşünmedim. Okurken dünyadan soyutlama kısmı oluyor diyemem. Ancak sese karşı duyarlı olanlardanım. Tek başıma okumalı ve o kitabı önce kendi iç dünyamda sindirmeliyim. Bu yüzden otobüs, araba gibi uzun yolculuklarda da okuyamam. O dünyada sadece kitabım ve ben olmalı dercesine tek olmalıyım. Yolculukların varış noktası okumak için yolculuklar ise izlemek, değişimi görmek açısından başka bir deneyimdir.
 
*Bookstagram olarak kendi stilinizi oluşturduğunuzu düşünüyor musunuz?
     Daha yolum var bence kendi stilim için. Çünkü instagram hesabım notlarımdan oluşmakta.. Bu notlarda manzaralar kimi zaman fırın konusunda denemelerim ve kitaplarım var. Kitaplarım gerçekten okuduktan sonra paylaşımlar yapmalıyım dediğim; altını çizdiğim paragrafları anlatmalıyım kitaplar... Biraz ruh halime göre  de değişiyor. İnsan insandır dercesine. İnsanı konu olan insan ve onun duygularını derinlemesine anlatırken sizleri de teğet geçmeyen kitapları paylaşıyorum.

     Benim mim şimdilik bu kadar... Bence siz de yapın. Mimler bazen kendinize sormayı unuttuğunuz soruları sordururken bazen de yazılarınıza gülücükler katmakta :)