2 Eylül 2019 Pazartesi

SABRINA MOVIE



Siyah beyaz yorumlamalar... Oysa Sonbahar başka bir renkte selam verir. Ağustos ayından kalan toprak ve güneşin renklerinin tonları gri rengi gelmeden gülümser bir sonraki döngüye doğru yol alırken. Hoşgeldin Eylül... Buralar hala sıcak öyle ki nem oranları yüzde seksenlerden düşmez bir şekilde. Yaz kararlılıkla kış gelmesine kadar kalmak istiyor. 
Sonbahar buralarda kış başlangıcı ile aynı ruha sahiptir. Bir klasik olan bu huyundan da vazgeçmez. 
Peki ya sizler klasik kelimesinden de öte klasik filmleri sever misiniz? Audrey Hepburn zarafetinde muhteşem bir film... Sabrina...



Oyuncular: Audrey Hepburn, William Holden, Humphrey Bogart, 
Martha Hayer...

Sabrina karakterine hayat veren Audrey Hepburn... Amerikan'ın en zengin ailelerinden Larabee'lerin şoförü olan Fairchild'ın kızı olan Sabrina çok küçük yaşından itibaren bu zengin ailenin küçük oğlu David'e(William Holden) platonik bir aşk beslemektedir. 
Sabrina 20 yaşına geldiğinde babası onu Paris' e gönderir. 
Böylelikle platonik aşkından kurtulacak ve dünyanın en ünlü aşçılık okulundan mezun olacaktır. İki yıl sonra geri döndüğünde ise Sabrina artık
 sosyeteye adım atabilecek kadar yaşamı öğrenmiş oldukça çekici ve modaya uygun birisi olmuştur. 
Sabrina'nın bu etkileyici zarafeti, gizemli havası üç kez boşanmış olan David'in ilgisi çekecek ve onun kalbini fethedecektir. 
David'in babası ve ailenin birçok şirketinin yöneten ağabeyi 
Linus(Humphrey Bogart) planları ise David'in büyük şirketlerden birinin varisi olan Elizabeth'le(Martha Hyer) David'in evlenmesidir.
 Bu yüzden Elizabeth ve David nişanlanmışlardır. David ve Sabrina ilişkisi bu planlamalar doğrultusunda kabul edilemez bir durumdur. 


Linus, Sabrina'yı David'den uzaklaştırmak isterken o da bu zarafet ve güzelliğe kapılır... 1954 yapımı olan bu klasik film izlerken sıkılmadığım hatta yer yer
 Bir İstanbul Masalı dizisinin aklıma geldiği acaba bu filmden etkilenme mi olmuş dediğim bir filmdi. 
Audrey Hepburn demek asalet demek hakikaten... Her bir hareketi hayranlık uyandırıyor. Dönem filmlerini, moda anlayışını çok seviyorum. Film boyunca Sabrina'nın kıyafetlerini hayranlıkla izlerken neden moda kendisini tekrarlıyorsa 50-60 arası dönemi yeniden gelmiyor ki? Mad Man dizisi ile kısa bir rüzgar esmişti oysa:(
Romantik Komedi filmi sevenler bu filmi tavsiye ederim. Beklerim yorumlarınızı... Güzel bir hafta olsun...




28 Ağustos 2019 Çarşamba

FRANZ KAFKA/ŞATO

FRANZ KAFKA
                           
Tanıtım yazısından;
Kadastro memuru K., atandığı köye görevini yapmak için gelir. Köydeki şatoya gidip bir yetkiliyle görüşmek ve görevi hakkında bilgi almak ister. Köye, varlığı belli olmayan ama halk üzerinde etkili, hiyerarşik bir sistem söz konusudur. Şatoya ulaşmak için gösterdiği çaba, her seferinde köylüler ve yetkililer tarafından engellenir; 
gizemli otoriteyle süren mücadelesi onu zamanla tüketen bir göreve sürükler.

Şato, 20. yüzyılın en önemli felsefi romanlarından biridir. 1924'te Franz Kafka'nın ölmesiyle yarım kalan eser, yakın arkadaşı ve edebi vasisi Max Brod tarafından düzenlenip yayıma hazırlanmıştır. Yazar, K.'yı yaşadıklarına rağmen mücadeleye itenin nihai şeyler hakkında açıklık kazanma güdüsü olduğunu öne sürmüştür.

       Benim için bitirmesi oldukça zor bir kitaptı. Okumanızı tavsiye kesinlikle edemem ancak yazar çok değerli bir yazar. Öyle ki araya belki bayram girdiği için ya da benim aşırı okurken sıkılmamdan kaynaklı bitsin diye dua ettim ki sonunu dört gözle bekledim. Ama sonu da kitabın her aşaması gibi sıkıntılı geldi. Kafka'nın ölümünden sonra düzenlenerek yayınlanan bu kitabın notlarının aslında Kafka tarafından yakılmasının istendiğini hatırlıyorum.
 Ama yayınlanmış. Kafka özel bir yazar. Milena'ya Mektuplar, Dönüşüm ve son olarak Şato yazarın okuduğum kitapları. Dönüşüm kitabının yeri bende ayrı olsa da Milena'ya Mektuplarda hesaplaşmalı bir okuma gerçekleştirmiştim. 

Alıntıları not alırken karakterlere de kızarak elime aldığımda devam etmeliyim diyerek kitabı bitirmiştim. Şato kitabının vermek istediği ince ayrıntılar aslında derin düşünceler var. Tek tek içerisinde yer alan karakterlerden ayrı bir roman oluşturulabilir. 
Şato romanı ana karakterini çözümlemek isterken vay be dediğiniz paragraflarda aşırı bir beklenti içerisinde olurken aslında beklenen o etki gelmiyor. Düzen içerisindeki düzensizlik ve insanları bu düzensizlikte kendi düzenlerini kurup yönlendirmeleri, korkuları ve merhametlerini yok saymaları ve herşeye yabancı bir adam. 
Bu yabancının adaptasyonunu okurken not aldığım bazı alıntılar; 

Alıntılar;

"Hareketleri biraz ağırlaşmıştı, bunun nedeni yorgunluk değil, anıların yarattığı yüktü."

"Karşı durulmaz bir istek, onu yeni tanışlar aramaya sürüklüyor, ama her yeni tanışma da yorgunluğunu artırıyordu."

"Korkunç derecede cahilsiniz. Sizin bu cehaletiniz öyle bir çırpıda giderilebilecek gibi de değil, hatta belki hiç giderilmeyecek."


"Engeller büyüktür ve ulaşılmak istenen amaçlar büyüdükçe daha da büyür bunlar." 

Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı...

Instagram: @camdanduslerblog


26 Ağustos 2019 Pazartesi

MİM ZAMANI


(TOROSLAR/TEKİR)
Fotoğraf instagram da yayınlamıştım. Anı yakalamanın güzel bir karesi... Pastelden beni mimlemişti. onu da Edischar mimlemiş :)
Kendisine teşekkür ederek ben de başlayayım soruları cevaplamaya;

1. Yeterince boş vaktiniz varsa nasıl değerlendirirdiniz?(Ekonomik olarak uygun olması gerekiyor)

Kesinlikle turist olmak gitmek istediğim; yerlere doğru yol almakla değerlendirmek istesem de beş vakitten bir vakti ancak bu şekilde geçiyor. Kalan dört vakit yarı yarıya okumak ve izlemek ile geçiyor. Bu ara düzenli takip ettiğim diziler olmadığı için tarih içerikli belgesel izlemekle geçiyor. 60'lar , İngiltere Viktorya dönemi ilginç detaylarla dolu. 1800-1960 arası edebiyat açısından da beslenilen zengin bir kaynak. Seviyorum bu dönemi izlemeyi ve okumayı...

2.  Gününüzü nasıl planlıyorsunuz?

Tam bir plan insanıyım... Aslında teoride pratiğe geçtiğimde ise asla tamamlayamadığım planlarım o kadar çok ki... Ders çalışmalısın şu şu saatler arasında; yürüyüşe çıkmalısın; üşengeçlik yaşla mı artıyor yoksa ben gittikçe mi üşengeç bir insan oluyorum. Oysa uyumadan önce mutlaka ertesi gün yapacaklarım listelenir düşüncelerimde ah bir de gerçekleştirebilsem :(

3. Hedefleriniz var mı, varsa neler?

Çok fazla var. Ama bu soru için sanırım Ekim ayını beklemeliyim. Tamamlanmamış çok cümlem var. Bunda benim hatam var elbette ki bir gün yüksek lisans hakkında yazı yayınlamak istiyorum. Belki orada içimi dökerim. Atanmak, düzenli bir işimin olması en büyük hedefim dileğini de ekleyeyim ama.:)

4. İngilizce nasıl geliştirilir? 

Aslında üniversite döneminde Girls' Generation farklı videoları vardı. Korece konuşup İngilizce alt yazılı. Onların gruplarının kurulma aşamaları, şarkı tanıtımları ve katıldıkları programlar gibi. İngilizcem gelişsin diye izlememiştim ama sanırım alt yazılı farklı bir dilden özellikle çeviri kelime bilgimi geliştirdi. Friends ve How I met your mother dizisi ile İngilizce alt yazı devam edip konuşmalar ile biraz daha gelişti. İngilizce hocamız nankör bir dildir İngilizce. Onunla sürekli ilgilenmeniz gerekir yoksa unutursunuz derdi ki haklı olduğuna inanıyorum. Küçük not defterlerimde ilginç bulduğum İngilizce kelimeler ve cümleler bulundururdum şimdi yeniden başlamalıyım sanırım. YDS için puan artırımına ihtiyacım var ki o da başka bir dünya. Bir arkadaşım İngilizce'de yağmurun yere düştükten sonra ıslak mı kuru mu olduğuna kadar kural ezberletiliyor bizlere ama dil içten gelen duygularla konuşulmalı derdi. Korkmadan cümle kur gerisi mutlaka tamamlanır; derdi. 

Benim için cevaplaması keyifli bir mim oldu. Umarım sizler için de güzel bir hafta olur. Adana; meşhur capslar var ya hani dünya güneş arasında yeri diye. Hakikaten böyle. Nem oranı yüzde 90'ları görüyor. Temmuz ayı böyle olmamıştı. Sıcaklar; kelime anlamını fazlasıyla veriyor. Bir kova su üzerinize atılsa inanın anında kurur. Kış mevsimi tam bu noktada kendini özletiyor. 

Bu mimi yapmamış olan herkesi mimliyorum... Beklerim yorumlarınızı...