Noktalama işaretleri olmasa halimiz ne garip olurdu değil mi... Bu ara sıklıkla üç noktayı kullanıyorum. Siz de mi öylesiniz bilmiyorum ama bana üç nokta umut veriyor. Yada dolduramadığım duygularımın yerini alıyor. Devam edecek hissiyatı. Evet ne kadar üzüntü sürse de sonunda bitecek. Mutluklar yavaş ama emin adımlarla geçecek. Biliyorum beni anlayacağını gibi. Sanırım bugün daha bir fazla yazmak istedim. Yazdıkça sıkıntıların dağılacağına dair umudum baki olmuştur. Bu yüzden yazıyorum. Belki de ömrüm boyunca sevdiğim tek uğraş bu olacak gerçek manada. Acemice de olsa yavaş yavaş da olsa yazdıkça hayata dair unutmayacağım ufak notlarım olacak. Bir gün anı sandığım açılacak ve aldığım bu küçük notlar beni gülümsettirecek. Notlarımda düş kırıklıklarım, hüzünlerim yada umutlarımın karmaşası olsa da şükredeceğim. Şükür en güzel alışkanlık değil mi?
Neden bilmiyorum bugün yıllar önce izlediğim bir Kore dizisi geldi. Hatta izlediğim ilk Kore dizim. My Delightful Girl ve bir diğer adı da Sassy Girl Chun-hyang.
Chun-hyang'a hayran kalmıştım. Han Chae Young ilerleyen zamana rağmen güzelliğinin oldukça dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Kore'nin Barbie bebeği diye adlandırıldığını o zamanlar okumuştum. Fakat sonraki dizilerinde gerektiği gibi parlayamadı. Her neyse benim için güzel bir diziydi. Bunca yıl geçtikten sonra bile aklımda kalması hatta üniversite zamanlarimda canım sıkkın olduğunda açıp izlediğim tek diziydi. Ne kadar güçlü olursan ol mucizelerin hatta hayatta olmaz denilen şeylerin olabileceğini anlatan masum bir diziydi. Şimdi ara ara bakıyorum da Kore dizileri de zamana ayak uydurmuş. Yaşlılar gibiyim değil mi! Eskiler güzeldi ile başlayan cümleler kuruyorum. Eskiden biz mi daha umutlu ve yaşam doluyduk yoksa büyüdükçe kaybettiğimiz umutlarımızdan mı taşlaştığımızdan bu zamanlar kötü geliyor? Bilemedim... Fakat izlemeyeniniz eğer varsa diyerekten sizlerle bu diziyi kendimce paylaşmak istiyorum. Akıllı mı akıllı, okul birincisi ve ayakları üzerinde durmaya henüz lisede başlamış olan kızımız Chun-hyang ile babasını canından bezdirmiş dövüş konusunda ciddi yetenekleri olan ancak ders konusundaki başarı yönünden bir hayli tembel Mong-ryong arasındaki aşk hikayesi dizimizin ana konusu. Mong-ryong, Chun-hyang'ın bulunduğu şehre geldiğinde olmaz denilen oluyor ve karşılaşmaları tatlı bir mucizevimsi ile başlıyor. Anlatmayayım bu kısmı kesinlikle ilk izlenilmesi gereken sahne diyorum. Bu ilk karşılaşma seyirci için tatlı onlar için oldukça tatsız bir durum olsa da olayların başlangıcı oluyor. Lakin başlangıç aslında bir sondan başlayış. Çeşitli yanlış anlaşılmalar sonucu bu iki tatlı kahramanımız evlenmek zorunda kalıyorlar. Bu arada kesinlikle Mong-ryong'ın babasına bayılacaksıniz. Özellikle bu ikilinin evlenmemek için kafa kafaya verip planlar kurmalarına rağmen Mong-ryong'ın babasının bu planları anlaması sizlere kahkaha attıracaktır.
Bu sahnede tatlı kahramanlarımızın arkadaşlarının yaptığı kutlama oldukça hoştu. Lakin her klasikte olduğu gibi dizimizin de kötü kahramanları var. İlki Mong-ryong'un nunasi ondan birkaç yaş büyük üniversiteye giden Chae-rin ve karizmatik Ceo Byun Hak do aslında Uhm Tae-Woong. Kahramanlarımız oldukça zorlu yollardan geçerken Mong-ryong'ın azmine hayran kalacaksınız ve kimi zamanda az da olsa ona kızacaksınız. Chae-rin hanımefendinin de elinden gidenin daha bir kıymete bindiğini anladığında çevirdiği entrikalara sinirleriniz oldukça bozulacak ancak Chung-hyang'ın mucizesinin aslında kendi güzel ruhu olduğunu görüp ayrı bir içiniz ısınacak. Bu yorum da biraz benim için olacak ama bahsetmeden edemeyeceğim Uhm Tae Woong bakışlarıyla oynayan bir oyuncu. Mong-ryong yerine acaba Ceo olmalı mı dediğim kısımlar da oldu. Karizmatik, sahiplenici ve güçlüydü. Sanırım bende her daim ikinci erkek oyuncu sendromu var. Onların fedakar, gerçekten sevdiğini ve oldukça karizmatik bir havaları olduğunu düşünüyorum. Şimdilik bu kadarla kalayım. Kesinlikle tavsiye edeceğim bir dizi...
İzlerseniz ve izlemişseniz yorumlarını mutlaka beklerim.
Son cümle zihnimde; aynaya baktığında tebessüm et, inan ve iyi düşün. Hayal kırıklıkların seni güçlü yapan, inandıkların seni sen yapan. Umuda ve umutlarıma gerçekten inanıyorum düşe kalka bile...