Çukurova...
Sıcak kelimesine en güzel adlandırma ile adlandıran Yaşar Kemal'in Sarı Sıcağı... Arabadan hızlıca geçip giderken ancak bu kadar çekebildim. Durup günebakan çiçekleri arasında bir fotoğrafım olmasını çok isterdim.
Ardında Toroslar ve sarının her türlü tonunu dile getiren bu manzara. Akşamına inanılmaz bir yağmur yağacagini haber veren bulutlar ise bu fotoğrafın en güzel detayı.
Öylesine yakın olup öylesine uzak olduğunu bilmek. İstemsizce ellerinizi uzattığınızda tutacak gibi hissetmek en güzel alışkanlık . Bir çocukluk alışkanlığı ...
Küçükken bulutlardan hikayeler bulmaya çalışırdım. Bulutları sevdiğim insanların yüzlerine benzetir ellerimle fotoğraf çeker gibi fotoğraflamak isterdim. Aslında fotoğraflardım da... Zihnimde...
Çukurova' da olduğumuzu ancak yola çıktıkça anlıyoruz. Öylesine çok bina arasında gökyüzünü dahi unuturken doğa bir şekilde kendini hatırlatıyor.
Bu kısmın ilerisinde Hanımın çiftliği de var. Bilmem Orhan Kemal "hanımın çiftliği " kitabını okudunuz mu? Yaşanmış bir hikayenin aktarımını yaparken hikaye ile gerçek karışıyor sanki.
Yol boyunca düşünüyorum zaman denilen kum saati birer birer azaltırken içindekileri, görmek ve bakmak arasındaki o ince çizgiyi daha bir net anlıyor. Belki defalarca geçtiğiniz bir yol ancak bir başka zaman diliminde size bambaşka görünebiliyor. Bazen bir bulut sebebi oluyor bazen de yolculuk yaptığımız insanlar.
Yolda olmayı seviyorum galiba. Giden ve kalan olmadan varış noktası bir adım ötede çıkış noktası ise hemen ardımda... Çukurova'ya yolunuz düşerse eğer gezecek çok yer anlatılacak çok hikaye var. 😊😊😊