9 Nisan 2018 Pazartesi

NİSAN YAĞMURU


Nisan yağmurları geldi... Hafta sonu 34 dereceyi gördükten sonra yağmuru karşılamak havaların da kafasını karıştığının göstergesi sanki. Yağmur öyle güzel geldi ki havanın bulutlu olması neredeyse tek rengin gri olması hiç umurumda olmadı. Yağmur huzur getirdi. Bilmiyorum kaç gün böyle olur ama Nisan yağmuru kısa sürmesin. En azından sıcaklara ufak ufak alışalım. Bir anda gelen yaz bünyede hafif bir şok etkisi oluşturmakta. Özellikle cilt hava değişimine ne oluyor yahu; hangi mevsimdeyiz sahi sorularını sormakta. Bende ne kadar cildimi korusam da hafta sonundan sonra yaz etkisine giren güneşin etkilerini cildimde hissettim. Lazer ile birlikte koruma faktörü yüksek olan ürünleri hemen hemen hiç yanımdan ayırmayan alışkanlığım olan güneş koruma faktöründen biraz bahsetmek istiyorum.


Yves Rocher son iki yıldır düzenli kullandığım hatta bence alınacaksa Yves rocher ürünler listesinde ilk sırada olması gereken ürünü olan güneş kremini defalarca paylaşmışımdır. 50 Faktör gibi yüksek koruması olması ayrıca ilk kez kullanımda sivilce yapsa da cilt alıştıkça sivilce yapmaması kullanımda çok fazla kullanmaya gerek olmaması ile sevdiğim ürünler arasında. Mercimek büyüklüğünde (bu ifadeye her zaman gülmüşümdür :) ) alıp cildinizin dikkatli uyguladığınız da memnun kalınmakta. En azından benim için. Resimde gördüğünüz ise sanırım benim kullandığımın bir üst modeli. :) Ablam aldı o da benim gibi güne kremleri konusunda oldukça meraklı. Normalde benim kullandığım ki henüz bitmedi ürünle aynı özelliklere sahip. Artı olarak bu ürüne yaşlanma karşıtı özelliği eklenmiş.30 yaş üzeri kullanıcılar için tavsiye edilmekte. Yüzde otuz sadakat kart indiriminden 63 TL gibi bir fiyatı vardı. Bence kaçırmayın derim. Ayrıca hediye olarak saç kırılma karşıtı serum hediyesi ile oldukça memnun etti. Hediye benim oldu o ayrı bir güzellik tabi :)


                Kırılma karşıtı serum; kokusu tatlı mı tatlı rahatsızlık vermeyen değil  kokusu için dahi bir denemeliyim izlenimi oluşturan bir ürün.(Jojoba yağı etkisi) Durulama yapılmadan kullanılmakta.
     Belirtilen özellikler; saç tellerini güçlendirerek dış etkenlere karşı korur ve kırılmaları engeller. Yağlı ve yapışkan bir görünümüm bırakmaz.  %96'dan fazla doğal içeriğe sahiptir.
(Yağlı ve yapışkan bir görünüm bırakmadığına yüzde yüz katılıyorum. )
                 Saçlarımız da bizim gibi; canlılar... Her türlü kötü hava koşulları, stres, şampuanların yan etkileri gibi etkilere maruz kaldıkları için doğal ürünlere olan merakım hep devam edecek. Güzel bir ay olsun hepimiz için... Yorumlarınızı beklerim :)

7 Nisan 2018 Cumartesi

MİNİSO ADANA'YA AÇILDI

 
 
 Buralarda hava 30 derecenin üzerine çıktı. Sizin oralarda havalar nasıl? Bir anda yaz mevsimine girme düşüncesi ürkütüyormuş onu anladım. Hele ki bugün Adana portakal çiçeği festivaline gitmiş ve o sıcak hava saatlerini sonuna kadar yaşamışken Temmuz nasıl olacak acaba sorusunu beynimde dönüp durdu. Yaz çocuğum yaz mevsimi gerçekten seviyorum ancak Adana çok sıcak oluyor. Bu arada duymayan kalmasın portakal çiçeğinin öylesine güzel bir kokusu vardır ki tarif edilemez. Beyaz çiçekler bambaşkadır. Doğaldır. Mütevazi bir şekilde kendini saklarken anlarsınız. Bahar bizim burada böyledir. Çiçeklerle baharı anlarız. 20 li dereceler bahar demektir. O derecelerde gölgelere kaçmadan doğayı izlemek inanılmazdır. Yaz ise gölge arar durulur gerçi onunda ayrı bir güzelliği var ya neyse. Sahi ne anlatacaktım ben :) Geçen hafta sonu Miniso sonunda Adana'ya açıldı. Ben de hafta içi Miniso'ya gitme fırsatı buldum. Aslında başka bir şey ararken aa evet Miniso açılacaktı cümlesiyle mağazaya girmem ancak daha uzun durmalıyım bol vakitte dememle çıkmam bir oldu. Çok tatlı, sade ve aslında sadelikteki şirinlikte olan ürünleri çok sevdiğimi anladım. Minik çantalar, göz bantları, boyun yastıkları bakmam gereken çok ürün vardı ancak başka zamana artık. Yine de elim boş çıkmadım. Tamamen instagram da gördüğüm bir üründü. Ne olduğu hakkında en ufak bir bilgim yokken denemek için aldım.  
   
 
Bu yüz temizleme fırçası 16. 25 veya 16.75 TL idi. Net fiyatını hatırlamıyorum. Miniso'daki tüm ürünlerin ambalajları o kadar sevimli ki. Hatta kaliteli çünkü açmak için bayağı bir efor sarf ettim. Açılmadı bir türlü en son makasla kesmek zorunda kaldım.
  

 Bu minik duran aslında tam elimize göre olan yüz fırçası oldukça yumuşak. Beyaz renkte. Bir de yeşil olan vardı. Onun fırça ucu biraz daha değişik. Cildinize maske uygulaması yapıp cildinizi temizledikten sonra kullanım ya da makyaj sonrası makyajınızı sildiğinizde kalan kısımları temizlemek için bu fırçayı kullanabileceğiniz belirtilmiş. Genellikle yüze fırça gibi ürünleri kullanmada çekinirim ancak o kadar yumuşak ki sempatik geldi bana. Makyaj sonrası cildimi temizledikten sonra kullanmaya başladım. Deseniz ki çok fazla bir fark gördün mü; hayır. Gereksiz ancak sempatik bulduğum ürünler arasında yerini aldı. Belki fikrimi değiştirecek bir etkisi olursa yazarım.

 
 
Miniso pembe makyaj bazı notlarım ise  ürün  fiyatı 20 TL idi. BB Cream ile yan yana durunca önce BB Cream baksam da ki onu sevmedim. Hatta tester şeklinde uygulamasını yaptım. Ciltte ağırlık yapan yapış yapış anlam veremediğim şekilde rahatsızlık yapan bir üründü. Umarım benim denediğim dışında başka çeşitleri vardır çünkü yeniden bakmak istiyorum. Memnun kalmayınca makyaj bazı hemen yanında gördüm. İlk deneme için hoşuma gitti. Özelliklerinde yumuşak uzun sürecek bir makyaj vaat etmekte. 

Mağaza denemesi hariç bugün ilk kez tam olarak uyguladım. İlk kullanım için memnun kaldım. Gelecek olan hafta için sıklıkla kullanıp tam kararımı o şekilde vermek istiyorum. Aydınlık bir görünümü ve ciltle hemen özleşen bir duruşu var öyle ki BB Cream den daha çok cilt tonunu aydınlattığını söyleyebilirim.
   Şimdilik yazacaklarım bu kadar ama mağazayı özellikle çalışanları çok ilgili bulduğumu söyleyebilirim. Masaj konusunda ilgimi çok fazla çeken ürün oldu. Akapuntur bölgeleri için çeşitli fırçalar gördüm. Fiyatlar hiç abartılı değil. İyi ki açıldın Miniso diyorum. Portakal çiçeği festivali İnstagram da takip ediyor musunuz bilmiyorum ama bence bir bakın oldukça hareketli bir festival. Yorumlarınızı bekliyorum. Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileği ile...

5 Nisan 2018 Perşembe

HATIRLANMAK GÜZEL ŞEY


Nisan ayı güzel geldi umarım da böyle devam eder. Küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum bazen. Birisi hediye ile eve geldiğinde bana mı bana mı sorusu ile vazgeçemediğim bir sevinç dünyasına yol alıyorum😊 Özellikle morale ihtiyacım olduğu zamanlarda yapılan küçük hatırlamalar o kadar mutlu ediyor ki iyi ki varlar diyorum . Sevdiğim insanlar iyi ki varlar... Dün de öyle güzel hatırlamalarla dolu güzel bir gündü . Dünün bugüne notu olsun.




Parfüm sevgim özellikle kokulara karşı hassasiyetim çevrem bilir. Şekerli hafif baharatlı kokuları günlük kullanım için severim.  Yasemin ise daha bir özel gün kokusu gelir bana. Bu parfüm sexy shoe bahsettiğim gibi şekerli etkili bir koku. Tasarımının güzelliği, renk tasarımı ile ilginç ama çok şık bir görüntüye sahip. Siyah renkli olan da ablama geldi 😊 siyah renkli ferah bir koku ona göre tam.  


 Bu dipliner henüz kullanmadım ancak müthiş derece de siyah bir renk. Elime öylesine rengine bakmak için kullandığımda elimden çıkarmak istedim ancak makyaj temizleme mendili o kadar zorlandı ki anlatamam. Fazla kalıcı oldu.

Studio London kozmetik markasının içerisinde de ikili fırça bulunmakta. Kaş tarama fırçası sert, far fırçası ise iki tane parçası bulunmakta, oldukça yumuşak. Hediyeler Londra'dan getiren ise çok sevdiğimiz bir aile dostumuzdur. Mutlu etti düşünmesi 😊 (not: dipliner özellikle Hindistanlıların kullandığı bir ürün olduğunu etkili olduğunu söylediğinde denemek için can attım ama henüz firsatım olmadı )
Bir önceki yazım rutinlik üzerine idi. Kendimize ait bir on dakikanın ne kadar kıymetli olduğunu vurgulamak istemiştim şimdi de diyorum ki rutinliği güzelleştiren insanlar iyi ki varlar. Kan bağından da öte gönül bağı olan insanlar hep yanımızda olsunlar insAllah ...
Yorumlarınızı bekliyorum. Herkes için güzel bir ay olsun.

3 Nisan 2018 Salı

RUTİN



Kimi zaman insan rutinden korkar... Rutinleşmiş duygulardan, zamanlardan, saatlerden ve en çok da alışkanlıklardan. Ben mi? Ben rutinlikteki güzel olan tarafı görmekle ilgileniyorum sanırım. Küçücük bir zaman dilimi dahi olsa farklı açılardan görmeyi deniyorum. Bazı alışkanlıkları seviyorum ama. Özellikle cilt temizliği konusunda kullanmayı sevdiğim iki ürünü paylaşacağım. Himalaya ürünleri Gratis indirim zamanı aldığım hatta stokladığım  sevdiğim ürünler. 



Himalaya neem özlü arındırıcı yüz temizleme köpüğü normal ve yağlı ciltler için; Nivea yüz temizleme köpüğüne kıyasla oldukça iyi. Kokusunu sevdim.  İçerğinde paraben olmaması satın almamdaki önemli sebeplerdendi. Benim cildim karmadan yağlıya dönük bir cilt. Bu köpüğü makyaj sonrası temizledikten sonra en son adım olarak kullanıyorum. Gerginleştiriyor cildi ferahlık veriyor. Ancak kullanım sonrası cildinizin biraz kuruduğunu hissedebilirsiniz. Kalıcı olmasa kullanım sonra kurutma hissi vermesi dışında bence güzel bir ürün.


    Aleo vera maskeler  yeşil çaylı maskeleri de unutmayayım tabi; kullanıyorum ve seviyorum. İlk bahsettiğim ürünü makyaj sonrası en son adım olarak kullansam da Aleo vera özlü nemlendirici yüz temizleyicini günlük temizlik için kullanıyorum. İçerisinde paraben yok cilde yumuşak bir etkisi var. Ferahlık hissi oldukça güzel. Diğer ürün gibi kurutmuyor ya da gerginleştirmiyor. Yalnız fazla akışkan kapak aşağı da tutmanızı tavsiye etmem. Kapı açtığınızda öyle fazla geliyor ki bu yüzden yan yatırıyorum kullanım sonrası.
        İşimiz gücümüz alışkanlıklarımız hatta zorunluluklarımız bir yana gün içerisinde 10 dakika bile olsa kendinize zaman ayırmayı ihmal etmeyin... Yorumlarınızı bekliyorum :)

1 Nisan 2018 Pazar

HANDAN/HALİDE EDİP

 
 
Sonunda Nisan geldi. Bilmiyorum neden Mart ayı bu kadar uzun sürmüş gibi geldi! Mart benim açımdan çok da harika geçmedi. Belki ondandır. İnsan mutlu olduğu anlarda zaman hızlı geçer derler. Bugün öyle oldu. Nisan ayı güzel başladı yan, :) Umuyorum ki böyle devam eder.
Bu ara Halide Edip kitapları aklımda. Sinekli bakkal, Ateşten gömlek ve Handan...Handan gerçekten canımın sıkıldığı bir zaman okuduğum kitaplardandı. Bu kitapla birlikte dikkatimi toplamak zorunda olduğumu hissetmişti. Halide Edip ilginç konuları kitaplarında işleyen ve gerçekten hitabet sanatına etkin bir yazar. Ancak cümleleri dağınık yazarlardan. Anlattıkları belirli çizgide devam etmiyor. 
Dikkatinizi kaçırdığınız an çok şey kaçırmış olabilirsiniz. Konuyu anlamak için çaba harcamak gerekiyor. Sinekli Bakkal çok küçükken okumuştum hala da saklarım. Halide Edip kitapları arasında ayrı bir yere sahiptir benim için. 
Handan ise günümüze uzanabilen ve sürüsüyle notlar aldığım bir kitap. Şu alıntıyla başlamalıyım yorumlamalarıma;
"...Handan her şey olabilir. akıllı bir kızdır, fakat güzel değildir."
"Evvela soğuk görünüyor ama siyah gözlerinde o kadar hayat var ki."
          Kitabın ana kahramanlarından olan Refik Cemal Handan'ın kuzeni Neriman ile evlidir. Handan Neriman'dan büyüktür. Olay örgüsü düzenli olmasa da kimi kısımlarda Handan'ın Nazım adlı biri ile evlenmek yerine Hüsnü paşa ile evlenmesine çevresindeki herkesin şaşırdığını anlayacaksınız. Nazım I.Abdülhamit dönemi ihtilalci 
gençlerdendir. Tutuklandıktan sonra arkasında mektuplarla intihar etmiştir. Handan kocasıyla birlikte Londra'da yaşasa da adeta anlatıcılarla her yerdedir. Tüm sohbetlerde özellikle Neriman'ın tüm çocuksu davranışlarıyla Handan'ı hayatlarına varlığı olmadan yerleştirmesi bence sinir bozucuydu. Refik Cemal ile Handan karşılaştığında ise Handan'a aşık olur. Handan aşkı modası gibi o da aşık olmuştur. Yer yer ne Handan yahu dedikten sonra kızarken bulabilirsiniz kendinizi. Handan bu arada rahatsızdır. 
Refik Cemal ise onun yanından ayrılmaz hastalığı süresince. Handan iyileştikten sonra ise Refik Cemal'e olan aşkını dışa vurur fakat o kadar gel gitleri olan bir kadındır ki yaşadığı vicdan azabının da etkisiyle ölür. Mektuplaşmalarda yazışmalar olay örgüsü hakkında bilgi vermektedir. Neriman'ın saf tarafı özellikle bazı şeyleri anladığı halde sessizliğe bürünmesi Handan'ın yaşadığı nöbetleri dahi karısına anlatmaktan çekinmeyen Refik Cemal ise ayrı bir konu. Handan'ın kocası mı bence hiç girmeyelim o konuya. 
Aslında temeldeki yanlış batılılaşma konusu bir yana yasak aşkın anlatımı bir kadının gözünden objektif olması ile okunması gereken kitaplardan. Halide Edip karakter çözümlemelerinde duyguların özellikle ruhun üzerinde yoğunlaşmış.
"    Çehresinde müthiş bir elemden ziyade ebedi bir yorgunluk, yaşamaktan bir bıkkınlık vardı."
 Handan'ın güzel bir kadın olmadığı ancak kimse de olmayan anlamlara sahip bir siması üzerine olan cümleler oldukça fazla.

       "Din artık, ey rüzgar. Estiğin yer boş bir yıkıntı."
Romantizme dayalı cümleler ile düşünüyorsunuz. Romanın geçtiği yerler insanların o yerlere katkısı kısacası her şeyi :) Şimdilik bu kadar yorumlarım...
Nisan hepimiz için mutlulukla geçsin... Yorumlarınızı beklerim.

29 Mart 2018 Perşembe

MUTLULUK ANLAR TOPLAMI

Mutluluk bir zaman dilimi... Küçük anların oluşturduğu değerli notlar dünyası ... Zaten mutluluk için de büyük şeylere gerek yok. İnsan yaşadığı her gün bunu anlıyor. Mutluluk sevdiğin sevdiğin insanların kahkahalarına karışmışsa  o anlar fotoğraflanmalı değil mi? Bu arada lokmalik kurabiye tarifini de şuraya yazayım bence guzeldi deneyenler olursa beklerim yorumlarınızı 😊
 Ben bu tarifi Instagram'da masmavimutfakta sayfasından almıştım. İlk yaptığımda misafir gelecekti ve yoğun bir arayış içindeyken tesadüf eseri rastladım. Ölçü olarak tarifi veren sayfa bir çay bardağı kullanmış. 
1 yumurta 
125 gram tereyağı (yumuşak)
1 çay bardağı sıvıyag
1 paket vanilya 
1  çay kaşığı kabartma tozu 
4.5/5 çay bardağı un ( dikkatli ekleyin uyarısı var)

Üzerine serpmek için tarçın ve pudra şekeri ancak fırından çıkınca sıcak sıcak eklenecek. Önce şeker eklenmemi sonradan eklenmesi kafamı karıştırsa da gerçekten sıcak sıcak olunca içine pudra şekeri çekmişti güzel oldu bir tarçın bir pudra şekeri şeklinde sonuç masadakiler 😊😊😊
Ayrıca belirtilmiş kavanoz da olduğu sürece bayatlamadan iki haftaya kadar kaldığı belirtilmisti hakliymis bir hafta boyunca çıkarıp kahvenin yanında çok güzel oldu. Az ürünle bu lezzeti takdir etmemek elde değil. 40 yıllık hatırı vardır derler ya haklilar. Son zamanlarda Türk kahvesi beraber içtiğim insanlar hayatımdaki en çok değer verdiğim insanlar... Beraber mutlu olduğum hüzünlerini paylaştığım. 
Mutluluk anlar toplamıdır sahiden de😊

28 Mart 2018 Çarşamba

HALF GIRLFRIEND FİLM YORUMLARIM

 

      İyi oyunculuk, harika müzikler      ancak vasat bir film...Nadir bu şekilde düşündüğüm film olur. Genellikle vasat filmlerde her şey ortalama altı kalır. Ama beni şaşırtan bu kadar iyi oyuncular varken ortaya harika bir filmin çıkmaması... 135 dakika boyunca etkileyici sahneler bekledim durdum desem yeridir. Hangi filmden mi bahsediyorum!!!HALFGIRLFRIEND... 

Shadra Kapoor filmlerini izlemesem dahi sempatim olan Bollywood oyuncularından. Gözlerinin renginin çok farklı olması ilgi çekici geliyor sanırım. Arjun Kapoor ise ilk kez bu filmde gördüm kendisini. Bollywood oyuncuları arasında bence sıyrılacaktır. Gelelim filmimize....

Hayatın tekrarı gibi filmlerde aslında bir klasikten çıkmaya çalışırken bir anlam vermeye çalışıyorlar. Ama bu anlamı çıkarmak için bazı filmler özellikle göz önüne koyarken bazıları ise tamamen yorumu seyirciye bırakmakta. Evet bunu da anlarım lakin bu film de öyle bir kargaşa vardı ki... Anlam güzel; etkisiz eleman olarak gördüm ben. Arjun Kapoor (Madhav filmdeki ismi) kendi memleketinden çıkıp üniversiteye kabul süreciyle başlıyor. 

İngilizcesi oldukça zayıf ama üniversite jürisini etkileme sahnesi bence çok anlamlıydı. Sosyolog olmayı istemekte; köyünün neden fakir kaldığını ve aslında geçmişte en iyi üniversitelerin oralarda olduğunu ve bunu araştırmak istediğini gerçekten güzel cümlelerle anlatmakta. Harika basketbol oynadığını es geçmemeyim. Üniversiteye kabul edildikten sonra okulun oldukça popüler kızı Riya'ya aşık olur.(Shadra Kapoor) Kızımız da basketbol oynamaktadır.

Sadece yanında dururken bile mutlu olur Madhav. Bir şekilde arkadaş olmayı başarsa da Madhav duyguları için çektiklerini görünce pes etmemesine mi yanayım, kızın gerçekten ailesel kaynaklı sıkıntılarının olması etkisiyle gelgitlerinin çok fazla olmasına rağmen ben bıktım bu çocuk hala neden bıkmadı gibi cümlelerle baş başa kaldım. Öyle ki kız arkadaşın olurum ancak yarım demesi de kızı anlamamı sağlamadı aksine neden? sorusu ile kalakaldım. 

Madhav'ın hayalinin gerçekleştirilmesi için İngilizce konusunda yardımcı olması güzeldi ancak çekip gitmesi Madhav'ı derin bir yara ile bıraktı. Pes etti mi hayır... Sorun da bence bu çabalar kızın sıkıntıları bana içten, dokunaklı gelmedi. Hep bir şey eksik dedim. Anlamak için anlaşılmak için...Ne diyelim muhteşem müzik ve oyunculara duyduğum sempati ile 10 üzerinden 4.5 hadi diyelim 5'lik bir filmdi.