27 Temmuz 2016 Çarşamba

YVESROCHER GÜNEŞ KREMİ



      Güneş kremleri ve ben... Şehre yayladan sonra adım atar atmaz elimden düşürmediğim beklentilerimin kendimce yüksek olduğu kremler... Karma bir cilt olduğum için arayışım belki de hep devam edecek lakin şimdi elimdekileri yorumlamalıyım. Öncesinde pure beauty güneş kremini yorumlamıştım. 30 faktörlük biraz kozmetik olan bu kremden sonra Yves Rocher güneş kreminden memnuniyetim sürekli değişti. Pes etmeden kullandığım ilk günlerde sivilce yaptı.  Aynada gördüğüm an çok üzülmüştüm. Sonrasında ise bırakmadım kullanmayı. Yaşadığım şehir güneşin memleketi desem bilmem abartmış olur muyum. Yaz aylarında cildimize herhangi bir urun kullanmadan çıkmak isteyenler için güneş kremleri çok güzel.(benim gibi tembel olanlar için bile 😊) neyse konumuzdan dağılmayalım değil mi ! Bir ayın sonunda pes etmeden kullandığım da sivilce çok nadir olarak çıkmaya başlasa da ne yazık ki çıktı. Çıkmaması için cildimi derinlemesine eve geldiğimde temizlemem gerekti. 50 faktör olması müthiş olsa da karma ciltler için tavsiye etmiyorum. Fakat kuru ve normal ciltli arkadaşlarımdan bazıları (kullanan arkadaşlarım oldukça memnunlar ve tavsiye ediyorlar) makyaj yapmadan önce baz gibi de kullanıyorlar. Şimdilik yazımı burada sonlandırsam da eczanelerde arayışım sürecek. 😊

22 Temmuz 2016 Cuma

ZAMAN VE BEN

Yürümek iyi gelmiyor kimi zaman...Geçmiyor kararsızlıklar. Ortasından başladım kelimelerime. Uzun zaman olmuş yazmayalı ve ben yazmayalı ne kadar çok şey oldu. Şimdi de bir kararsızlık aşamasındayım. 25 yaşıma girmeme az bir kala ilk defa kendim için cesur olmanın kararsızlığında. Üniversite sınavına girdiğimde beklentim aslında beklentisizlikti fakat içimdeki o sese hayır diyemedim. Klasik kelimeler vardır istediğin mesleği yapmazsan hayatın ızdırap olur. Sanırım kolay alışıyorum ben. Atanmamış bir öğretmen olarak mesleğimi sevdim fakat bana yakışan benim içinde iyi hissetmediğim fakat dolabımda birinci sırada duran elbise gibi olan bu meslekte yeterince mutlu olabilecek miyim sorusunu ben geç fark ettim. Şimdi ise gerçekten olmak istediğim yapmak istediğim meslek için elimde bir fırsat var lakin 18 yaşında değilim. Zaman birçok anıyı önüme seriyor cesaretimle dalga geçercesine. Keşkelerimin daha fazla olmaması için ilk adımı atmalıyım biliyorum fakat büyümek yaşlanmak mi olacak o zaman bilmiyorum. Ömür denilen kum saati hızla akarken her hayal her adım önemliyken neden tereddütteyim kendime kızıyorum. Yürümek bana bu sefer iyi gelmedi. Toroslar sadece iç sesimi dinlediler suskunluğun bilgeliğiyle...

9 Temmuz 2016 Cumartesi

SİYAH VE BEYAZ


Dönüş yolunda... Bayramın üçüncü günü çıktığımız yaylalardan geçerli bir sebeple indik. Nişan töreni... Tam tamına 10 yıllık arkadaşim nisanlaniyordu. Yaşlanmanin yan etkileri bu olmalı hatirladiginiz onca anı bu yolda gözünüzün önünde yeniden canlanıyor ve siz sadece alıştığınız bir iç sesi uslubu ile Allah mutlu mesut etsin insAllah diyorsunuz. Kalpten bir inanç olmalı hakkediyor çünkü. Sanki mutluluk kazanılmış bir görev yada hak edilmesi gerekilen bir davranış gibi. Oysa mutluluk içten gelmez mi bayramda küçücük bir çocuğun tebessumunu gormek nefes aldığın için şükretmek ve gerceklesmese bile hayallerin yeniden hayal kurmak değil mi
? Yollar uzun,Toroslar sicakti. İzlerken öğreniyor insan avuç içlerinde atan mutluluğu. Beklediğim umut ettigim yasima girmeme az kaldı. Büyümeyi yas almakla bir tutanlardan değilim fakat gülen yüzlerin etrafındaki kırışıklıkları seviyorum. Kalplerinde hayatın yorumlarını taşıyan fakat hep umut dolu insanlari tanıdım ben kimi zaman kitaplarda kimi zaman da gülmeyi bilmeyen suratlarda. Siz siz olun gülmekten kahkaha atmaktan çekinmeyin. Mutlulukları nazar değer korkusuyla söylemekten kaçınmayin. Hayat dolu ve bosuyla kısaca herşeyiyle yaşamaya değer... Nisan ayrıntıları diğer yazıda yorumlarınızı beklerim...😃