6 Ocak 2018 Cumartesi

ZAMANI GERİYE SAR


Kitaplar zamanın hangi kısmında diye sorsalar verecek tek bir cevabım olurdu; onlar zamansızdırlar. Zaman denilen kavrama kendilerini kaptırmadan var olmaya çalışan bu dünyadan ayrı paralel dünyalar... Küçük Prens gerçekten de çocukken okuduğum hafızamda yer edinmeye bir kitaptı. Benim zamanımda kaybolmuş bir kitap. Kıyas yapmayı sevmem ancak Çocuk Kalbi kitabının karakterleri okurken yaptığım yorumlar hala hatırımda. Demek ki kalbime gerçekten dokunmuş. İnsan kalbine dokunan sözcükleri zamana karşı bir galibiyet yaşamışçasına unutmuyor. Bu yaşlarda daha çok anlıyor insan. Belki de insanlarla iletişimimizde sözcüklerime bu yüzden daha bir özen göstermeliyiz. Önemsiz kırıcı olduğunu anlayamadığımız sözler yaralar açabilir.

Sizinle Küçük Prens kitabı notlarım paylaşmak istedim.
Çok sevdiğim bir arkadaşım 2018 yılının bana uğur getirmesi dileğiyle bana hediye almış. Kitap hediyeleri benim için daima özeldir. Görünce gayriihtiyari gülümsemişim. İkinci şans verilmesini öğretiyor hayat dercesine...
Bu kitap bir çocuk kitabı değil onu anladım. Büyükler içinde yazılmış evet kanaatinde değilim. Bu kitap zamanda kaybolmuş hatırlamak istediğimiz belki de pişmanlıklarımızla yüzleşmek için nazik bir hatırlatma. Büyümek demek artan sayılarla baş etmeyi öğrenmek demek aslında ve bu tür kitaplarda bu öğrendiğimiz alışkanlıklarımıza birer ayna sanki.
"Onun nerden geldiğini anlamam uzun zaman aldı. Bana pek çok soru soran Küçük prens, ona sorduğum soruları hiç duymuyordu sanki. Dedikleri de şans eseri yavaş yavaş çözüp anlayabildiğim sözcüklerdi..."
"Gökyüzüne bakın ve kendinize; "Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? diye sorun. İşte o an her şeyin nasıl değiştiğini göreceksiniz.... Ve hiçbir büyük, bu meselenin ne kadar önemli olduğunu anlamayacaktır!"
Kitaptaki güzel alıntılardan... Küçük Prens'in yolculuk yaptığı gezegenlerden hangisindeyiz veyahut son durağı olan bu karşılaşmadaki hangi ikilemin insanıyız? Kim bilir küçük Prens bizde olabiliriz. Kendimce bende notlar almıştım; büyümeyi ciddi olmak zannediyoruz. Çocuk kalmamalı dengeyi hayatın ciddi tarafında tutmalıyız gibi... İşimiz olmayabilir; yokluklarımızın farkında da olmayabiliriz ki artık günümüzde duygu yoksunluğu çekiyoruz bence... Gülümsemeyi; çocukları dinlemeyi unutmamalıyız. Hayatın onca ciddi yükümlülüğünü sırtımıza alırken ruhumuzun bir köşesinde varlığını korumaya çalışan o küçük çocuğu yalnız bırakıyoruz. Oysa o çocuk tarafımız meraklı; hayalperest ve inançlı... Daha çok gülebileceğimize mutlu olabileceğimize olan inancı daima korunmakta. Alışkanlık rutininden uzakta güneşin batmasını beklemekte. Akşamın tonlarının hayranlığında saati unutmakta.
Gülümsemeyi unutmayalım. Aynadaki gördüğümüz benliğimize; gün aşırı gördüğümüz ancak tanışmak için çaba harcamaktan kaçındığımız o tanıdık yüzlere! gülümsemekten ve  "Nasılsın?" sorusunu sormaktan kaçınmadan bugünün güzel biteceği umudu ile gülümseyelim...
Olmaz mı?...

30 Aralık 2017 Cumartesi

2017 BİTMEDEN




       2017 bitmeden yılın son blog yazımı da yazmalıyım derken fark ettim bu yıl çok fazla şey biriktirmişim. Anılar, düş kırıklıkları, öfke ve sevgi en çok mutluluk. Mutluluk elle tutulan gözle görülen olmasa da kalbinde yer edinen en güzel duygulardan birisi. Ama şunu da belirtmeden geçmeyeyim tekli sayılardan çok çift sayıları seviyorum. Bu yüzden 2018 beklentilerim büyük. Hatta şimdiden notlarım defterimi doldurdum bile. Hayat umut ettikçe güzel ve anlamlı... Özellikle de sizin gerçekten tanıyan sevdikleriniz var ise. Defterlere olan sevgim baki. Hep söylerim birine defter hediye etmek anlamlıdır. Ona yeni bir hayat hediye eder gibi inceden inceye bir mesaj verirsiniz. Sıfır bir defter hayatın neresinde olursan ol yeniden başlayabilir yeniden yazabilirsin bu defter senin... Bana cesaret veriyor sanırım. Güzel bir kitap anlamlı bir kalem ve boş sayfaları ile bu defterler;  notlarım umuda sımsıkı bağlıyor. Yazdıkça anlıyorum;  büyüdüğümü aslında yaşlandığımı. Fikirlerin nasıl değişime uğradığını özde kalan sevginin baki olduğunu ve mutluluğu... Yazmanın güzelliği de bu bence. 

Yazdıkça öfkenizin azaldığını yazdıkça mutluluğunuzu ölümsüzleştirdiğinizi yazdıkça zamanı durdurduğunuzu anlıyorsunuz. Benim naçizane tavsiyem hafızanız yıllar geçtikçe unutmaya başlasa dahi okumanın güzelliğinde en azından duygularınızı hatırlarsınız. Hatırlamaktan korkmayın; hatırlayacak anılarınızın olmasından dolayı mutlu olun. Bu yılın herkese öğretileri olmuştur. Benim için güzel öğütleri, hüzünleri sevinçleri olan bir yıldı. İnşallah 2018 dualarımızın kabul olduğu kahkahalarımızın kalbimize işlediği bir yıl olur...
Yeni bir yıl yeni bir başlangıç....

27 Aralık 2017 Çarşamba

HAYAT YOLU

 
 
"Yürüdüğünüz yol huzur versin"... Yıl biterken yeni mottom :)
Mutluluk tek kelimeye sığmayan; anlamı ile nice cümleler aşıp gelen hafif bir esinti gibi. Korkuların gerisinde duran varlığı ile kalplerdeki sevgiyi hatırlatan mutluluk herkese ve her şeye göre değişebilir. İşin özü mutluluğu yakalamak zor olsa da çabalamalı insan. 2017 doğum günümde meşhur yapmak istediklerim listesini bende yapmıştım. Ancak birçoğunu gerçekleştiremedim. Hayat şartları izin vermedi cümlesini klişe bulsam da ne yazık ki hayat şartları önemli bir faktör. Ama yine de okumak istediğim kitap listemin hepsini gerçekleştirdim. İzlemek istediğim filmleri izledim küçük notlar dahi aldım. Adana'da turist oldum insanın doğduğu büyüdüğü yaşadığı şehre turist gözüyle bakması farklı bakış açıları da eklemedi değil. Kısacası büyüdüm. Hep söylerim yılların sayıca artması bir yana büyümek anılarla olur diye. Güzel anılarım oldu. Umutlarım ve çabaladığımla yığınla düşlerim oldu. Elimden geleni yaparsam gerçekleşecek sandığım düşlerim de bana öğretti; huzur kelimesinin anlamını. Huzur bir cümle içerisinde geçtiğinde hayat da çok daha güzel oluyor. Gelecek yıldan benimde beklentilerim gerçekleşmesi için umut etmekten vazgeçemediğim dileklerim var. (Yeni yerler görme isteği gibi.) 2018 umarım çok güzel bir yıl olur. İnşallah güzel anılarımızla bir yıl daha bitti cümlesini kurarız yıl biterken... Aralık çok çabuk geçtin bu arada :)